Site icon Turkish Forum

ABD’nin Balkanlar Politikası

Soğuk Savaş Sonrası Bosna Hersek, Kosova ve Makedonya Krizleri Bağlamında ABD'nin Balkanlar Politikası - 300px Balkan Fires Earth from Aqua EOS PM 1 2007 07 25

Soğuk Savaş Sonrası Bosna Hersek, Kosova ve Makedonya Krizleri Bağlamında ABD’nin Balkanlar Politikası

Bejtula ZİBEROVSKİ Bursa Uludağ Üniversitesi
Balkan bölgesi bulunduğu coğrafik konumu itibariyle her zaman uluslararası arenada dikkat çekmiştir. Balkan bölgenin sınırları Karadeniz, Ege Denizi, Akdediniz, İyon Denizi ve Adriyatik denizlere ile çevrili olması bölgeyi jeopolitik acısından önemli bir konuma sahip getirmektedir. Balkanlar tarih boyunca büyük güçlerin çıkarların doğrultusunda buluştuğu ve mücadele etikleri bir yer olmuştur. Soğuk Savaşı sonrası SSCB’nin ve Yugoslavya Federal Cumhuriyet’inin dağılması sonucunda ABD Bosna-Hersek, Kosova ve Makedonya’da meydana gelen savaşlarda çeşitli politikalar izleyerek bölgede oluşan güç doldurmak istemiştir. Bu çalışmada ABD’nin izlediği politikaları incelemeye amaçlıyorum.

Anahtar kelimeler: Soğuk Savaş, Balkanlar, Amerika’nın Balkan Politikası, Bosna- Hersek, Makedonya, Kosova, Yugoslavya.

ABSTRACT

The Balkan region , due to its georgaphical positions, always has got a special attention in the international area.This regions’ geographical boundaries, The Black sea;Aegian sea;Ionian and Adriatic seas and the Mediterranean sea,hold an important place regarding their geopolitical position. This geopolitical region during history has always been a land of clash between great powers in order to gain their personal benefits. After the Cold War, resulting with the split of SSCB and Federal republic of Yugoslavia, the USA aimed to fill up the “power vacoom” left and started to follow different politics towards the wars and events happening in Bosnia and Herzegovina, Kosovo and Macedonia. I am willing to explain within this article the USA new policies within the Balkans.

Key Words: Cold War, Balkans, American Policy on Balkan, Bosnia-Herzegovina, Macedonia, Kosovo, Yugoslavia

GİRİŞ

Soğuk Savaş dönemi son bulmasıyla ve Sosyalist Sovyet Cumhuriyeti’nin dağılması sonucunda Soğuk Savaş döneminde olan iki kutuplu sistem doğal olarak ortadan kalkmış ve ABD galip devlet olarak çıkmıştır. Soğuk Savaş dönemin sonrası iki kutuplu sistemden ABD liderliğinde tek kutuplu sisteme geçmeye çelişmiş ve buna yönelik dünyada üstünlük politika izleme yoluna girmiştir.

Bu donemde George Herbert Bush’un ‘’yeni dünya ‘’düzeni Amerika Birleşik Devletleri bundan sonra izleyecek politikaları şekillendirmiştir. ABD’nin politikasını baktığımızda bu dönemem kadar sürekli SSCB’nin tehdidine ve komünizm rejimine karşı olmuştur.

Soğuk Savaş donemin ardından düzenin bozulmasıyla uluslararası sistemde güvenlik sorunları ortaya çıkmaya başlamıştır. Ayrıca Orta Doğu, Orta Asya ve Balkanlar bölgeleri istikrarsız bir sürecin içerinde girmişlerdir. Böyle bir durumda Amerika bir küresel güç olarak kendi çıkarların doğrultusunda bu bölgelere yönelik bir politika izlemesi gerekiyordu.

Balkanlar bölgesine özellikle 1991 yıllarında Yugoslavya’nın parçalanmaya başlaması ile bölgede oluşan güç boşluğu sonucunda devletlerin arasında etnik çatışmalar başladı ve Balkanlar bölgesi bir istikrasız sürecinde girmişti. ABD bölgede oluşan güç boşluğunu kendi çıkarların doğrultusunda doldurmaya yönelik politikalar izlemeye başlamıştır.

YUGOSLAVYA’NIN DAĞILMASI VE BALKANLARDA ETNİK ÇATIŞMALAR

Yugoslavya ismini “Yug” güney ve “Slav” Slav kelimelerden oluşan “Güney Slav Ülkesi” anlamını taşımaktadır. İkinci Dünya Savaşından sonra Josip Broz Tito liderliğinde Hırvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek, Makedonya, Karadağ ve Sırbistan altı federe cumhuriyet ve iki özerk bölge Kosova ve Voyvodina olmak üzere kurulan Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti Balkan Politikasını şekillendiren merkezi konumuna gelmiştir.1

Bölgede Hırvatlar, Slovenler, Sırplar, Türkler, Romenler, Ulahlar, Boşnaklar, Macarlar, Makedonlar, Arnavutlar yaşayan farklı millet ve azınlıklar nedeniyle tarih boyunca sürekli sınırların değişmesine neden olmuştur. İlk olarak Birinci Dünya Savaşından sonra 1918 yılında sınırlarda yapılan değişimi ile birlikte “Sırp-Hırvat Krallığı” kurulmuştur. Daha sonra 1929 yılında ismi “Yugoslavya Krallığı” şeklinde

1 İlker Alp, Soğuk Savaş Sonrası, Bosna-Hersek ve Srebrenica Mezalimi, edt. İbrahim Kamil, Soğuk Savaş Sonrasında Balkanlar (1990-2015), 1.Baskı, Ankara: Nobel Yayınları, Kasım 2017, s.110

değiştirilmiş. İkinci Dünya Savaşın esnasında Almanya tarafından işgal edilen Yugoslavya Josip Broz Tito liderliğinde Federatiivna Narodna Republika Jugoslavija (Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti) ikinci defa kurulmuştur. 1946 yılında ise Socijalistiçka Federatifna Republika Jugoslavija (Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti) adını değiştirerek dünya siyasetinde yerini almıştır.2

Yugoslavya’da birçok farklı dini ve etnik azınlıklar bulunmasına rağmen Tito izlemiş olduğu politika ile bölgede barışın korunmasını konusunda önemli rol oynamıştır Tito, iç politikasında olduğu gibi dünya siyasetinde de Yugoslavya’yı başarılı bir şekilde yönetmiştir. 1980 yılında Tito’nun ölümüyle birlikte Yugoslavya’yı dağılma sürecine götürecek sorunlar meydana gelmiştir.

Yugoslavya’nın dağılmasını etkileyen iki temel faktör olmuştur. Birincisi belki de en önemli faktör olarak bu dönemde yaşanan ekonomik kriz sonucunda bölgede %45 seviyesinde ulaşan enflasyon ve yaşam standartları kötüleşmesiyle birlikte insanlarda gerginlikler artmaya başlamıştır. İkincisi ise bu dönemde Yugoslavya’yı oluşan devletlerde milliyetçi hareketlerin başlamasıdır. Özellikle Sloboda Miloşeviç tarafından “Velika Srbija“ (Büyük Sırbistan) oluşturmak ideali ve başlayan radikal milliyetçi söylemler sonucunda 1989 yıllında Kosova’nın özerk statüsünü kaldırılmıştır.3 Ancak milliyetçi hareketlerin başlamasına neden olan temel faktör bu dönemde yaşanan ekonomik kriz olduğunu söylemek mümkün olacaktır. Çünkü milliyetçilik Tito döneminde de vardı fakat Yugoslavya’nın ekonomik durumu iyi olması nedeniyle Tito Yugoslavya kimliği altında bütün insanları bir arada tutması konusunda önemli bir etken olmuştur.

Slovenya ve Hırvatistan’ın bu dönemde ekonomisi diğer bölge ülkelerden daha iyi bir seviyede olması nedeniyle diğer ülkeleriyle paylaşmak istemedikleri için 25 Haziran 1991 yılında Slovenya ardından da Hırvatistan tek taraflı olarak bağımsızlık ilan etti. Bunun üzerinde Yugoslav Ordusu Slovenya ve Hırvatistan’a savaş açtı. Slovenya’ya karşı açılan savaş ve ülkenin kontrolü ele girişimi konusunda başarısız oldu ancak Hırvatistan’da Sırp nüfusu yoğun olması ve Yugoslav Ordusuna yardım yaptığı için daha yoğun bir mücadele yaşandı. Ocak 1992 yılında yapılan barış anlaşmasıyla barış sağlanmıştır.4 Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlıklarını ilan etmesiyle birlikte etnik çatışmaların başlaması sonucunda bölgede güç boşluğu oluşmuştur. Soğuk Savaş sonrası küresel güç olarak ortaya çıkan ABD tarafından kendi çıkarları doğrultusunda bölgede oluşan güç boşluğunu doldurmaya çalışılmıştır.

2 Remzi Bulut, Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı Sayı 55 Ekim 2017, s. 37
3 e.t.
02.04.2019
4 David Anderson, The Collaase of Yugoslavia: Background and Summary, Parliamentary Research Service, Research Paper No:14, 1995-1996, s. 10

1992-1995 Bosna-Hersek Savaşı ve ABD’nin Politikası

Yugoslavya’nın dağılma sürecinde bağımsızlıklarını ilan eden Slovenya, Hırvatistan ve Makedonya’nın, ardından 1 Mart 1992 yılında bağımsızlığını ilan eden Bosna- Hersek aynı yıl içerisinde Birleşmiş Milletler Örgütüne (BM) üye olmuştur. Bosna- Hersek demografik açısından Boşnak, Sırp ve Hırvatlardan oluşan etnik yapıya sahip olan ülkedir. Bosna-Hersek’in nüfus dağılımı 1991 yılın verilerine göre %43 Boşnak,
%31 Sırp ve %17 Hırvatlardan oluşan toplam 4,5 milyon olarak belirlenmiştir.5 Bu etnik farklılardan dolayı ortaya çıkan rekabet daha sonra etnik ve dini çatışmalarına dönüşmesine neden olmuştur.

Slovenya ve Hırvatistan’da başlayan ilk çatışmalar sonrasında 1991 yılında BM Güvenlik Konseyi tarafından çıkarılan 713 sayılı kararı ile tüm taraflara silah ambargosu uygulama başlamıştır. Uygulanan silah ambargosu Boşnak ve Hırvat tarafların silahlanmasını önlemiş ancak Sırplara yönelik böyle bir etkisi söz konusu olmamıştır. Bu da Bosna-Hersek’in bağımsızlığını kazanmasından sonra daha önce Slovenya ve Hırvatistan’da yaşanan çatışmalar Bosna-Hersek’te devam etmesini neden olmuştur. 1992 yılında Sırbistan’ın desteğini alan Bosnalı Sırplar ve Boşnaklar daha sonra ise Sırplar ve Hırvatlar arasında tarihin en kanlı çatışmalar yaşanmaya başlamıştır.6

Bosna-Hersek Savaşın esnasında baştan ABD’nin dönem Başkanı George Herbert Bush, Avrupa Birliği’nin sorunu olduğunu ve gerektiğinde BM’ye yardım yapılacağını açıklama yaparak müdahale yapmamıştır. ABD’nin Bosna-Hersek Savaşında baştan tepkisiz kalması etkili faktörlerden biri bu dönemde Orta Doğuda yaşanan Körfez Krizi aynı zamanda ABD yönetimi Orta Doğu’ya ve Sosyalist Sovyet Cumhuriyet Birliği (SSCB)’den kalan nükleer silahlara dikkatini yoğunlaştırmış olmasıdır. Bununla birlikte Balkanlar Orta Asya veya Orta Doğu gibi zengin enerji kaynaklarına sahip olmadığından dolayı dünyanın diğer böğlere göre ABD için ticari ve stratejik açısından daha az önemli olmasıdır. Son olarak ABD’nin iç siyasetinde yaşanan gelişmeler de etkili olmuştur. Bosna- Hersek Savaşın başladığı dönemde Kasım 1992 tarihinde ABD’de Başkanlık seçimler yapılacaktı. W.H. Bush tekrardan seçilme olasılığı olduğu için askeri müdahale yapmak istememiştir.7

ABD Bosna-Hersek Savaşın başında doğrudan müdahale yapmazsa da BM’nin bölgede görev üstlenmesinde destek vermiştir. Sırpların tarafından Boşnaklara yapılan saldırıların artması üzerinde BM Güvenlik Konseyin 21 Şubat 1992 yılında 743 sayılı kararla çatışmaları önlemek amacıyla BM Barış Koruma Gücü

5 Velimir Jukić, Popis Stanovnista, Domacinstva i Stanova u Bosni i Hercegovini, 2013 Rezultati Popisi, Agencija za statistiku Bosne i Hercegovine Sarajevo juni 2016, s.24
6 S/RES/ 713 (1991), September 25, 1991
7 Tayyar Arı, Ferhat Pirinççi, Soğuk Savaş Sonrası ABD’nin Balkan Politikası, Alternatif Politika, Cilt. 3, Sayı 1, Mayıs 2001, s. 4

UNPROFOR ( United Protection Force) bölgeye göndermiştir.8 Ancak UNPROFOR bölgede çatışmaların önlemesi konusunda başarısız olmuş ve Sırp birliklerin Boşnaklara yönelik saldırıları yoğun bir şekilde devam etmesi sonucunda BM Güvenlik Konseyi 16 Nisan 1993 yılında almış olduğu 819 ve 824 sayılı karalarla Bosna-Hersek’te Srebrenica, Bihaç, Saraybosna, Gorazde, Zepa ve Tuzla olmak üzere altı “güvenli bölge” oluşturulmuştur.9

ABD’nin BM çerçevesinde öncülük ettiği önemli gelişmelerden biri de bölgede yaşanan katliamların cezasız kalmaması için uluslararası bir mahkeme kurulmasını olmuştur. BM Güvenlik Konseyin 25 Mayıs 1993 aldı 827 sayılı kararla 1991 yılından Eski Yugoslavya’da yapılan insan hakları ihlalleri ve işlenen suçları yargılamak amacıyla “Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi” ( İnternatioanl Criminal Tribunal for the former Yugoslavia) kurulmuştur.10

ABD’nin Bosna-Hersek Savaşı konusunda Ocak 1993 yılında Bill Clinton yönetimin iktidara gelmesiyle birlikte daha aktif politika izleyeme başlamıştır. Clinton yönetimi ABD’nin izlemiş olduğu “düşük profili angajmanı” nedeniyle çatışmaların artmasıyla birlikte BM kapsamında “ambargonun kaldırılması ve saldırı” yapılmasını önermiştir. Ancak Avrupa Birliği ülkeleri ve Rusya tarafından bölgede oluşturulan güvenli bölgeleri yeterli olacağını dile getirerek Clinton yönetiminin bu yaklaşımı kabul etmemişlerdir. Sırplar tarafından saldırıları devam etmiş 5 Şubat 1994 yılında Saraybosna’da bir Pazar yerinde meydana gelen patlama sonucunda birçok sivil öldürülmesi sonucunda Sırplara yönelik müdahale konusunda BM Güvenlik Konseyinde tartışmalara yol açmış Rusya ve Çin veto edilmesine rağmen ABD NATO güçleri çerçevesinde Sırplara yönelik düşük profili saldırı düzenlemiştir.11

ABD’nin Sırplara yönelik gerçekleşen saldırılar yoğun bir şekilde olmadığı için Sırplar tarafından Boşnaklara yönelik saldırılar devam etmiştir. Daha önce BM güvenli bölgeler oluşturmasına rağmen Ratko Mladiç’ın komutasındaki Sırp güçlerin tarafından güvenli bölgelerden biri Srebrenica’yı kuşatmış ve 11 Temmuz 1995 yılında çoğunluğu sivil olmak üzere 8 binden fazla Bosnalı Müslüman kurşuna dizilerek vahşi bir şekilde öldürülmüştür. Uluslararası Adalet Divanı ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi daha sonra Srebrenica katliamları soykırım

8 S/RES/ 743 (1992) February 21, 1992
9 S/RES/819 (1993) April 16, 1993, S/RES/ 824 May 6, 1993
10 United Nations İnternatioanal Criminal Tribunal for the Former Yugoslavia e.t. 06.04.2019
11 Mustafa Işık, Soğuk Savaş Sonrası ABD’nin Balkanlar Politikası (1990-2017), edt. İbrahim Kamil, Soğuk Savaş Sonrasında Balkanlar (1990-2015), 1.Baskı, Ankara: Nobel Yayınları, Kasım 20017, s.526

olarak kabul etmiştir. Bu anlamda Srebrenica olayı İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa’da yapılan en büyük katliam olarak kabul edilmektedir.12

Srebrenica ’da yaşanan katliamların ardından Clinton yönetimi NATO kapsamında Sırplara yönelik saldırıların daha kararlı ve yoğun bir şekilde artırılmasını yapılmaya başlamıştır. ABD NATO’nun güçleri kapsamında 30 Ağustos 1995 yılında Deliberate Force ( Kararlı Güç) başlatılan operasyonu ile Sırp güçlerin işgal ettiği bölgelerden geri çekilmeye başlamıştır.13

Barışı sağlamak amacıyla daha önce Avrupa Birliği tarafından Owen Stoltenberg ve Vance-Owen Barış Planı başarısız olmuş daha sonra ABD, Rusya, Fransa ve Almanya’dan oluşan Temas Grubu’nun barış planı oluşturmuş ancak Sırplar planı kabul etmemiştir. Bunun ardından Clinton yönetimi bütün tarafların kabul edilebileceği bir anlaşmaya varılması için ABD’nin Tmeas Grubun temsilcisi Richard Holbrook aracılıyla ABD’nin Ohio eyaletinde 1-21 Kasım 1995 talihleri arasında tarafların görüşmelere başlamıştır. Yapılan bu görüşmeler sonucunda Paris şehrinde 14 Aralık 1995 yılında ABD’nin dönemin Başkanı Bill Clinton, Dış ilişkileri Bakanı Warren Cristopher ve Richard Holbrook gözetiminde Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Alija İzetbegoviç, Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franjo Tudjman ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Solobodan Miloşeviç tarafından Dayton Barış Anlaşmasını imzalanmasıyla 1992-1995 yılları arasında yaşanan Bosna-Hersek savaşı bu şekilde sona ermiştir.14

ABD’nin baskıları üzerinde imzalan Dayton Anlaşması düzenlemeleri beş temel husus içermektedir. Birincisi Bosna-Hersek’in sahip olduğu sınırlarıyla bağımsız bir devlet şeklinde kabul edilmiştir. İkincisi Bosna-Hersek, Boşnak-Hırvat Federasyonu
%51 ve Sırp Cumhuriyeti %41 olarak iki yapıdan oluşmaktadır. Üçüncüsü Boşnak- Hırvat Federasyonunu başkenti Saraybosna şeklinde belirlenmiştir. Dördüncüsü savaş suçluların Bosna-Hersek’te kamu alanlarda görev almaları engellenmiştir. Son olarak ise Dayton Anlaşmanın koşullarını denetlemek amacıyla NATO kapsamında Bosna- Hersek’te 60.000 askerlerden oluşan IFOR (İmplemention Force) gücü kurulmuştur.15 IFOR 1996 yılında SFOR (Stabilization Force ) olarak ismini değiştirerek görevine devam etmiştir. Soğuk Savaş sonrası kendini uluslararası sistemde tek süper güç olarak tanımlayan ABD, Bosna-Hersek savaşında NATO çerçevesinde yapmış olduğu

12 Sarah E. Garding, Bosnia and Herzegovina: Background and U.S. Policy, Congressional Research Service Report, April, 2019, s. 3
13 John.S.Brown, Bosnia-Herzegovina The U.S. Army’s Role in Peace Enforcement Operations 1995– 2004, s.13
14 Tuba Çakmak, Bosna-Hersek’in Avrupa Birliği’ne Tam Üyelik Sürecinin Avrupa Birliği’nin Genişleme Politikasını Çerçevesinde Analizi, Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı (Yüksek Lisans Tezi) Bursa:2018, ss.80-81
15 Işık, op.cit.,s. 527

askeri müdahale ve Dayton Anlaşmasının imzalanmasıyla birlikte uluslararası toplumda önemli bir itibar kazanmıştır.16

1998-1999 Kosova Savaşı ve ABD’nin Politikası

Yüzde 90’ni Arnavutlardan oluşan yaklaşık 2 milyon nüfusa sahip olan Kosova, Yugoslavya döneminde çıkarılan 1974 anayasası ile özerk statüsü verilmiştir. Yugoslavya dağılmasını başlamasıyla Sırbistan’ın dönemin Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç tarafından 1989 yılında Kosova’nın özerk statüsünü kaldırmış ve Belgrad’a bağlanmıştır. Aynı zamanda Sırbistan Meclisinde 26 Haziran 1990 tarihinde çıkartılan bir kararname ile Arnavutça yayın yapan bir gazetenin yasaklanması ve Kamudaki işlerinde binlerce kişyi işten çıkarılması sonucunda Kosovalı Arnavutlar ve Sırplar arasında gerginliklerin yaşanmaya başlamasına yol açmıştır. 17

Miloseviç tarafından Kosova’nın özerk statüsünü kaldırılması ardından İbrahim Rugova önderliğinde Kosova Demokrat Partisi (LDK) Kosova’da ilk siyasi parti kurulmuştur. Rugova önderliğinde pasif direniş hareketi başlamış Sırbistan ile ilişkilerini keserek sağlık ve eğitim alanlarda kendi kurumlarını oluşturmuşlardır. Bu bağlamda Kosova’da 1991 yılında bağımsızlık yönünde referandum yapılmış ancak Sırbistan bu referandumu kabul etmemiştir. 18

1995 yılında ABD ve Uluslararası toplumun Dayton Anlaşmasıyla Bosna-Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan arasında sorunlarını çözmeye çalışırken Kosova sorununu alınmamıştır. Bunun üzerinde 1998 yılında Kosova Kurtuluş Ordusu UÇK (Ushtria Çlirimtare Kosoves) kurulmuş ve LDK çerçevesinde ilk başlarda gösterilen pasif direnişi terk ederek silahlı çatışmalara dönüşmüştür.19

Sırp güçleri 15 Ocak 1999 yılında Raçak köyünde Kosovalı Arnavutlara yönelik etnik temizlik girişiminde bulunmuştur. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından yapılan incelemelere göre 45 Arnavut sivilleri öldürülmüştür. Bölgeyi ziyaret eden AGİT misyonun Başkanı William Walker yapılan açıklamalarda “şahsen gördüklerime göre, bunun bir katliam ve açıkça insanlığa karşı bir suç olduğu sonucuna varabilirim” ifade ederek Sırp güçlerini suçlamıştır. Raçak köyünde

16 e.t. 05.04.2019
17 Elif Burcu Pekyardımcı, İnsancıl Müdahale Kavramı ve Kosova Sorunu, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Hukuku Anabilim Dalı, Devletler Umumi Hukuku, (Yüksek Lisans Tezi) Ankara: 2006, s.94
18 Duygu Kara, Kosova Cumhuriyeti’nin, Siyasal, Ekonomik Yapısı ve Dış Politika, edt. İbrahim Kamil, Soğuk Savaş Sonrasında Balkanlar (1990-2015), 1.Baskı, Ankara: Nobel Yayınları, Kasım 20017, s. 264
19 Mark Smith, Kosovo Conflict: U.S. Public Diplomacy and Western Public Opinion, USC Center on Public Diplomacy at the Annenberg School University of Southern California, Paper 3, 2009, s.9

yapılan katliamı uluslararası toplumda tepkilere ve yakında Fransa’da Ramboullet görüşmelerin başlamasına yol açmıştır.20

6 Şubat 1999 yılında Paris yakınlarında Rambullet’e İngiliz ve Fransız Dış İlişkileri Bakanları Robin Cook ve Hurbert Vedrine başkanlığında Avrupa Birliği Özel Temsilcisi Wolfgang Petritsch, ABD Büyükelçisi Christopher Hill ve ABD Büyükelçisi Christopher Hill ve Federasyonu Büyükelçisi Boris Mayorsky arabuluculuğuyla müzakereler başlamıştır. ABD’nin öncülük ettiği Temas Grubun hazırlamış plan çerçevesinde Sırp güçleri ve Arnavutları temsil ettiği UÇK üzerinde anlaşmaya varılması için zorlamıştır. Temas Grubun 3 yıllık geçici bir çözüm planı ve gözlemci olarak bölgede NATO güçlerin konuşlandırmasını öngörülmüştür. Bu planı Kosovalı Arnavutlar temsil ettiği UÇK tarafından imzalanmış ancak Sırbistan bu planı devletin egemenlik ve bütünlüğüne aykırı olduğunu gerekçesiyle imzalamak istememiştir.21

Bu gelişmelerin ardından ABD’nin Bosna-Hersek savaşında olduğu gibi bir trajedi tekrardan yaşanmaması için 24 Mart 1999 yılında NATO operasyonu kapsamında 78 gün süren hava harekâtı başlamasına neden olmuştur. ABD’nin Başkanı Clinton NATO çerçevesinde Kosova’da yapılan operasyonun hedefleri olarak NATO’nun amacını ciddiyetini göstermek, Yugoslavya’nın Kosova’daki masum sivillere karşı saldırılarını engellemek ve bu doğrultusunda gerekirse Kosova’da savaşı durdurmak için Sırp askeri kapasitesine ciddi zararlar vermek şeklinde belirlenmiştir. 22

BM’nin onayı olmadan yapılan NATO müdahalesi ardından BM Güvenlik Konseyin tarafından kriz sonrasındaki politikaların çözüm için 10 Haziran 1999 tarihinde alınan 1224 sayılı kararla BM Kosova Geçici Misyonu UNMİK (United Nations Interim Administration Mission in Kosovo) kurulmuştur. Aynı şekilde Kosova’nın güvenliğini sağlamak konusunda NATO kapsamında Kosova Güçleri KFOR birimi kurulmuş ve Kosova’nın farklı bölgelerinde konuşlandırmıştır.23

2001 Makedonya Savaşı ve ABD’nin Balkan Politikası

Yugoslavya’nın dağılma sürecinde diğer ülkeler gibi Makedonya bağımsızlık için referandum yoluna girmiştir. 8 Eylül 1991 yılında yapılan referandumda % 91,1 evet

20 Љупчо Наќев, www.slobodnaevropa.mk/a/години-од-масакрот-кој-доведе-до-пресврт-на-војната- на-косовo e.t. 10.04.2019
21 Душан Пророковић, ПРОЦЕС У РАМБУЈЕУ – ПОЛИТИЧКА ПРИПРЕМА АГРЕСИЈЕ НАТО
НА СР ЈУГОСЛАВИЈУ, Институт за међународну политику и привреду, Београд, Политика националне безбедности, Година X, vol. 16, број 1, 2019, s.238
22 Paul E. Gallis, Kosovo: Lessons Learned from Operation Allied Force, Congressional Research Service Report for Congress, November 19, p.2
23 Adam Roberts, NATO’s “Humanitarian Wars” over Kosovo, The İnternatioanal İnstitute for Strategic Studies, Survival, Vol. 41, No: 3, Autumn, 1999, pp.102-123

oy oranıyla Makedonya Yugoslavya’nın içerisinde yer alan diğer ülkelerden farklı olarak savaşa girmeden bağımsızlığı kazanan tek ülke olmuştur.24 Makedonya’da en son 2002 yapılan nüfus sayım verilerine göre %64.18 Makedon, %25.17 Arnavut,
%3.85 Türk, %2.66 Roman, %1.78 Sırp, %0.48 Boşnak %0.48 Ulah farklı etnik kimliklerden oluşan 2 milyon nüfusa sahiptir. Makedonya 25.713 km² yüz ölçümü ile sahip olan topraklara kuzeyde Sırbistan ve Kosova, batı Arnavutluk, güney Yunanistan ve doğu Bulgaristan ülkeleriyle sınır paylaşmaktadır.

Makedonya Bağımsızlığını kazandıktan sonra bölge ülkelerden siyasal ve toplumsal anlamda en kırılgan yapıya sahip olmasını yanı sıra bu dönemde karşılaştığı en büyük sorunlardan biri komşu ülkeleri özellikle Yunanistan isim sorunu diğeri ise Makedonya’da yaşayan en büyük azınlık olarak Arnavutlarla etnik azınlık sorunu olmuştur. 1991 yılından Makedonya Bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte Yunanistan ile tarihsel nedenlerle isim sorunu tartışmalar başlamıştır. Yunanistan’ın kuzeyinde “Makedonya” adıyla bir eyaletin bulunmasından dolayı Makedonya Cumhuriyeti bu ismi kullanarak Yunan topraklarında hak iddia ettiği gerekçe olarak göstererek Makedonya’yı tanımak istememiştir. Bu anlamda Yunanistan tarafından yapılan baskılar üzerinde Makedonya 1993 yılında BM üyeliğini FYROM Former Yugoslav Republic of Macedonia (Eski Yugıoslav Makeodonya Cumhuriyeti) adı altında gerçekleşmiştir. Ayrıca bu dönemde Yunanistan tarafından Makedonya’ya ekonomik ambargo da uygulamaya başlamıştır. 25

ABD’nin öncülüğünde isim sorunun çözümü için 13 Eylül 1995 tarihinde New York’ta Yunanistan temsilcisi Carlos Papoulias ve Makedonya temsilcisi Stevo Zrvenkovski, iki ülke arasında karşılıklı işbirliği, güvenlik ve barışçıl ilişkiler kurmayı taahhüt ettikleri bir Geçici Anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmanın sonucunda Yunanistan’ın talebi üzerinde Makedonya anayasanın 3 maddede “Makedonya’nın sınırları değişmeyecek ve diğer komşu ülkelerden toprak talebinde bulunulmayacak” ve 49 maddede “Makedonya Cumhuriyeti diğer ülkelerin iç işlerine ve egemenlik haklarına müdahale etmeyecektir” şeklinde değişiklik yapmıştır. Bunun yanı sıra Makedonya bayrağında bulunun vergina güneşi sembolü Yunanistan’ın itirazları üzerinde 5 Ekim 1995’te ülkenin bayrağına değişim söz konusu olmuştur.26

İki ülke arasında imzalanan geçici anlaşma ve Makedonya’nın bayrağı anayasasında yapılan düzenlemelere rağmen Yunanistan’ın isim konusunda itirazları devam etmiştir. Yunanistan veto kullanması nedeniyle Makedonya’nın Avrupa Birliği ve

24 Janceva Jjubica, Poslednite Denovi od Socijalisticka Federativna Republika Jugoslavija, Skopje: Menoza, 2012, s,134
25 Ümran Güneş, Makedonya Cumhuriyeti’nin Siyasal, Ekonomik Yapısı ve Dış Politikası 1990-2015 (edt. İbrahim Kamil), Soğuk Savaş Sonrasında Balkanlar (1990-2015), 1. baskı, Ankara: Nobel Yayınları, 2017, s. 303
26 Светомир Шкариќ, Димитар Апасиев, Владимир Патчев, Спорот за името помеѓу Грција и Македонија,( Yunanistan ve Makedonya arasında İsim Sorunu) ЈП Службен весник на Република Македонија – Скопје, 2008, ss. 498-499

NATO üyelik sürecinde sürekli bir engel teşkil etmiştir. Ocak 2018 yılında gelindiğinde baştan ABD ve AB’nin baskıları üzerinde BM’nin özel temsilcisi Mathew Nimetz gözetiminde iki ülke arasında yapılan görüşmelerin sonucunda Yunanistan ve Makedonya Dış ilişkiler Bakanları Nikos Kocias ve Nikola Dimitrov tarafından 17 Haziran 2018 tarihinde Prespa Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre Makedonya’nın anayasal adı “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti” şeklinde olmasını karar verilmiştir. 27

Makedonya’nın yaşadığı isim sorunu yanı sıra ülkeni içerisinde farklı etnik azınlıkların bulunmasından dolayı her an etnik bir çatışma yaşanmasını tetikleyen faktörler olmuştur. Bundan dolayı bölgede güvenliği sağlamak amacıyla BM Güvenlik Konseyin tarafından 11 Aralık 1992 tarihinde çıkarılan 795 sayılı kararla Makedonya’da BM Koruma Gücü UNPROFOR (United Nations Protection Force) kurulmuştur.28 UNPROFOR yerinde daha sonra 31 Mart 1995 tarihinde BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan 983 kararla BM Önleyici Konuşlandırma Gücü UNPREDER (United Nations Preventive Deployment Force) yerini almıştır. 29 Makedonya’nın güvenliği açısından önemli rol oynana BM Önleyici Konuşlandırma Gücü’nü uzatılmasına ilişkin 25 Şubat 1999 yılında BM Güvenlik Konseyinde yapılan oylamada Çin Halk Cumhuriyeti’nin veto etmesi üzerinde görevine son verilmesine neden olmuştur. Bu dönemde Makedonya bağımsızlıktan sonra yakalamaya çalıştığı istikrarını tekrardan bozulmasını sağlayan şüphesiz ülkede yaşayan Arnavutlar ve Makedonlar arasında 2001 yılında yaşanan çatışmalar olmuştur.

Makedonya nüfusunun %25’ini oluşturan Arnavutlar Makedonya bağımsızlıktan sonra 17 Ekim 1991 yılında çıkarılan ilk anayasasının ön sözünde “Makedonya Makedon Halkının Ulusal Devletidir” şeklinde ifadelerin yer alması Arnavutlar kendilerini devletin kurucu unsuru değil sadece etnik azınlık olarak tanımlamalardan dolayı rahatsız olmuşlardır. Bu da Makedonya’da 2001 yılında çatışmaların yaşanmasına bir zemin oluşturduğunu söylemek mümkün olacaktır. Çatışmaların ortaya çıkmasını etkileyen başka bir gelişme olarak ise 1998-1999 yıllarda Kosova Savaşın esnasında 300 bin Arnavut komşu ülke olan Makedonya’ya gelmesi olmuştur. Bu gelişmeler daha önce Makedon ve Arnavutlar var olan sorunların artmasına neden olmuş ve kısa bir süre içerisinde Ocak 2001 yılında Makedonya kuzeyinde Kosova sınırında yakınında bulunan Tanuşevci köyünde Makedon güçleri ve Arnavutlar tarafından oluşturan UÇK arasında çatışmalar başlamıştır.30

27
treba-ushte-mnogu-rabota-da-se-ostvari/ e.t. 15.05.2019
28 S/RES/795 (1992) December 11, 1992
29 S/RES/983 (1995) March 31, 1995
30 Bejtula Ziberovski, Türkiye-Makedonya İlişkilerinde Yumuşak Güç Faktörlerinin Analizi, Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkieler Anabilim Dalı (Yüksek Lisans Tezi) Haziran 2019, ss,67-68

Makedon güçleri ve UÇK arasında başlayan çatışmalar başta sadece ülkenin güney kısmında yaşanırken daha sonra başkenti Üsküp’e devam etmesi üzerinde ABD harekete geçmiştir. ABD 2001 yılında temsilci olarak görevlendirdiği James W. Pardew yanı sıra AB temsilcisi Fransoa Leotar’in katılımıyla tarafların arasında müzakereler başlamıştır. Yapılan müzakereler sonucunda iki Makedon siyasi parti liderleri Ljubco Georgievski ve Branko Crvenkovsi ve İki Arnavurt siyasi parti liderleri Arben Caferi ve İmer İmeri arasında 13 Ağustos 2001 tarihinde Ohrid Çerçeve Anlaşmasını imzalanmasıyla 8 ay süren çatışmaların sona ermiştir.31 Ohrid Anlaşmasına göre Makedonya’nın resmi dili Makedonca olduğunu ancak nüfusun
%20’sini başka bir dilde konuşulan yerlerde ve yerel yönetimlerde Makedonca dilin yanı sıra resmi dil olarak sayılacaktır. Aynı zamanda etnik azınlıklardan nüfusun
%20’sini bulunan bölgelerde kendi ana dilinde eğitim almalarına sağlanmıştır.32

ABD’nin Bosna-Hersek ve Kosova Krizlerinde farklı olarak Makedonya’da 2001 yılında krizinde “önleyici diplomasiyi” kullanarak daha hızlı müdahale ederek çatışmaları diğer bölgelere geçmeden önlemeye çalışmıştır. Makedonya’nın nüfus yapısı homojen olmadığı için çatışmaların devamında baştan Arnavutluk, Sırbistan, Bulgaristan, gibi komşu ülkelerini etkileme potansiyeline sahip olması ABD’nin Makedonya Krizin çözümüne ilişkin daha hızlı müdahale etmesi faktörlerden biri olmuştur. Kosova Savaşından sonra ABD, Bonsttel askeri üssünü kurulması ile bölgede oluşan güç boşluğunu kalıcı bir şeklide doldurmaya çalışmıştır. Bu anlamda çatışmaların Makedonya sınırları dışında çıkması durumunda ABD’yi doğrudan etkileyecektir.33 Bu anlamda ABD daha önce Bosna-Hersek ve Kosova Savaşında olduğu gibi Makedonya Krizinde de hem uluslararası toplumun önünde prestijini kazanmış hem de Balkanlarda konumunu korumuştur.

SONUÇ

SSCB’nin dağılması ve Soğuk Savaşın bitmesi sonucunda Balkanları da etkilemiş ve 1991 yıllına Yugoslavya da parçalanmaya başlamıştır. Bunun sonucunda bölgede istikrarsız artmış, etnik ve azınlık çatışmalar yaşanmaya başlanmıştır. Bölgede yaşanan çatışmalar sonucunda ise Bosna-Hersek örneğinde olduğu gibi birçok insan hayatını kaybetmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri küresel bir güç olarak bölgede yaşan çatışmalar sonucunda bölgede oluşan güç boşluğu doldurmak istemiştir. ABD Soğuk Savaş döneminde galip çıkan bir ülke olarak dünya üzerinde üstünlük politikası izlemeye başlamış ve kendine tek süper güç olarak tanımlanmıştır.

31 İbid.
32 www.pravdiko.mk/ste-go-prochitale-li-nekogash-ramkovniot-dogovor/ e.t. 20.05.2019
33 Arı ve Pirinççi, op.cit. s. 19

Amerika gerek Bosna- Hersek gerekse Kosova ve Makedonya’da yapılan müdahaleler başta Avrupa, Rusya ve diğer ülkelere kendisi olmadan uluslararası yaşanan sorunlarını çözülmeyeceklerini gösterme fırsatı bulmuştur. Aynı zamanda belki en önemli olarak NATO’nun varlığını devam etmesini sağlamıştır.

KAYNAKÇA

ARI, Tayyar, PİRİNÇÇİ Ferhat, Soğuk Savaş Sonrası ABD’nin Balkan Politikası, Alternatif Politika, Cilt. 3, Sayı 1, Mayıs 2001, s. 4

ALP İlker, Soğuk Savaş Sonrası, Bosna-Hersek ve Srebrenica Mezalimi, edt. İbrahim Kamil, Soğuk Savaş Sonrasında Balkanlar (1990-2015), 1.Baskı, Ankara: Nobel Yayınları, Kasım 2017

ANDERSON David, The Collaase of Yugoslavia: Background and Summary, Parliamentary Research Service, Research Paper No:14, 1995-1996, s. 10

BULUT Remzi, Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı Sayı 55 Ekim 2017, s. 37

BROWN John.S., Bosnia-Herzegovina The U.S. Army’s Role in Peace Enforcement Operations 1995–2004, s.13

ÇAKMAK, Tuba, Bosna-Hersek’in Avrupa Birliği’ne Tam Üyelik Sürecinin Avrupa Birliği’nin Genişleme Politikasını Çerçevesinde Analizi, Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı (Yüksek Lisans Tezi) Bursa:2018, ss.80-81

GÜNEŞ, Ümran Güneş, Makedonya Cumhuriyeti’nin Siyasal, Ekonomik Yapısı ve Dış Politikası 1990-2015 (edt. İbrahim Kamil), Soğuk Savaş Sonrasında Balkanlar (1990-2015), 1. baskı, Ankara: Nobel Yayınları, 2017

GALLİS, Paul E., Kosovo: Lessons Learned from Operation Allied Force, Congressional Research Service Report for Congress, November 19, p.2

GARDİNG Sarah E., Bosnia and Herzegovina: Background and U.S. Policy, Congressional Research Service Report, April, 2019, s. 3

IŞIK Mustafa, Soğuk Savaş Sonrası ABD’nin Balkanlar Politikası (1990-2017), edt. İbrahim Kamil, Soğuk Savaş Sonrasında Balkanlar (1990-2015), 1.Baskı, Ankara: Nobel Yayınları, Kasım 2017

KARA, Duygu, Kosova Cumhuriyeti’nin, Siyasal, Ekonomik Yapısı ve Dış Politika, edt. İbrahim Kamil, Soğuk Savaş Sonrasında Balkanlar (1990-2015), 1.Baskı, Ankara: Nobel Yayınları, Kasım 20017, s. 264

JANCEVA Jjubica, Poslednite Denovi od Socijalisticka Federativna Republika Jugoslavija, Skopje: Menoza, 2012, s,134

JUKİÇ Velimir, Popis Stanovnista, Domacinstva i Stanova u Bosni i Hercegovini, 2013 Rezultati Popisi, Agencija za statistiku Bosne i Hercegovine Sarajevo juni 2016, s.24

PEKYARDIMCI, Elif Burcu, İnsancıl Müdahale Kavramı ve Kosova Sorunu, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Hukuku Anabilim Dalı, Devletler Umumi Hukuku, (Yüksek Lisans Tezi) Ankara: 2006, s.94

ПРОРОКОВИЋ Душан, ПРОЦЕС У РАМБУЈЕУ – ПОЛИТИЧКА ПРИПРЕМА
АГРЕСИЈЕ НАТО НА СР ЈУГОСЛАВИЈУ, Институт за међународну политику и привреду, Београд, Политика националне безбедности, Година X, vol. 16, број 1, 2019, s.238

ROBERTS, Adam, NATO’s “Humanitarian Wars” over Kosovo, The İnternatioanal İnstitute for Strategic Studies, Survival, Vol. 41, No: 3, Autumn, 1999, pp.102-123

SMİTH Mark, Kosovo Conflict: U.S. Public Diplomacy and Western Public Opinion, USC Center on Public Diplomacy at the Annenberg School University of Southern California, Paper 3, 2009, s.9

Светомир Шкариќ, Димитар Апасиев, Владимир Патчев, Спорот за името помеѓу Грција и Македонија,( Yunanistan ve Makedonya arasında İsim Sorunu) ЈП Службен весник на Република Македонија – Скопје, 2008, ss. 498-499

ZİBEROVSKİ,Bejtula, Türkiye-Makedonya İlişkilerinde Yumuşak Güç Faktörlerinin Analizi, Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkieler Anabilim Dalı (Yüksek Lisans Tezi) Haziran 2019, ss,67-68

S/RES/ 713 (1991), September 25, 1991

S/RES/ 743 (1992) February 21, 1992

S/RES/819 (1993) April 16, 1993

S/RES/ 824 May 6, 1993

S/RES/795 (1992) December 11, 1992

S/RES/983 (1995) March 31, 1995

Љупчо Наќев, www.slobodnaevropa.mk/a/години-од-масакрот-кој-доведе-до- пресврт-на-војната-на-косовo e.t. 10.04.2019

e.t. 05.04.2019

severna-makedonija-treba-ushte-mnogu-rabota-da-se-ostvari/ e.t. 15.05.2019

podocna.html e.t. 02.04.2019

United Nations İnternatioanal Criminal Tribunal for the Former Yugoslavia e.t. 06.04.2019

www.pravdiko.mk/ste-go-prochitale-li-nekogash-ramkovniot-dogovor/ e.t. 20.05.2019

Exit mobile version