Site icon Turkish Forum

26 Ağustos 1922

„Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır, bu esas tam bağımsızlığı sağlamakla mümkün olacaktır. Bunun için milletle beraber topyekün mücadele etmek ve bağımsız olmak amacımızdır“ - ataturk

„Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır, bu esas tam bağımsızlığı sağlamakla mümkün olacaktır. Bunun için milletle beraber topyekün mücadele etmek ve bağımsız olmak amacımızdır“

diyerek 99 yıl önce bugün şafak vakti ordularına emir veren Başkomutana ve silah Arkadaşlarına en derin saygılarımla. Minnettarız…

26 Ağustos 1922 tarihi MİLLİ MÜCADELE’NİN ZAFERE GİDEN YOLUNUN BAŞLANGICI. KUTLU OLSUN…

26 Ağustos tarihi aynı zamanda Sultan Alparslan Han‘ın 1071 senesinde Malatzgirt’teki zaferinin yıldönümü. Bir hususu bu münasebetle zikretmek arzusundayım. Birçok kelli felli tarihçi yada konuşmacı Alparslan Han’ın zaferini Türklerin Anadolu topraklarına gelişlerinin miladı olarak ele almakta ve Türklerin Anadolu’da bin yıldan beri bulunduklarını ifade etmektedirler. Hatta kısa bir müddet evvel bir meseleden dolayı siyasilere sataşan meşhur tarihçimiz „ bin yıldan beridir“ ifadesini konuşmasının içerisine yerleştirmişti, ki Türkelerin tarihini yazdığı eserinde 1071’den beri Anadolu topraklarında olduğumuzu belirtir.

Rahmetli Haluk Tarcan beyle 09.06.2004 tarihinde Istanbul Mecidiyeköy’de buluştuğumuzda, Türklerin Anadolu’da bin yıldır bulunduğu zırvasının büyük bir tuzak olduğunu, bundan dolayı „TARİHİN BAŞLADIĞI ÖN-TÜRK UYGARLIĞI RESMİ TARİHİN ÇÖKÜŞÜ“ adlı eseri yazdığını belirtmiş ve bir kitabını imzalayıp teslim etti. 20 yıla yakın Pantheon-Sorbonne Üniversitesinde araştırmalar yaptığını, çalışmalarının Anadolunun tapusunun Türklere ait olduğunu vazlasıyle kanıtlar nitelikte olduğunu  belirtmişti. Bu tuzağa düşmemek için tüm eğitim kurumlarının ülkemizdeki kalıntıları ciddiyetle araştırması gerekir demişti. Konuşmasında geçen „tuzak“ ifadesi halen belleğimde.

Göbekli Tepe’deki arkeoloji çalışmalarını yürüten Alman Prof.Dr. Klaus Schmidt eserinde; „bulunan kalıntıların, buranın ŞAMAN AYİNİN YAPILDIĞI bir mabed olduğunu „ belirtmiştir (Sie bauten die ersten Tempel. Das rätselhafte Heiligtum der Steinzeitjäger. Die archäologische Entdeckung am Göbekli Tepe. Beck, München 2006; 2 ). Ki şamanlıktan kalma birçok adedi halen kullanıyoruz. Örneğin ağaca dilek bağlamak (ilginçtir Selçuk’ta Meryem Ana’nın çıkışında dilek bağlamak için pano bulunur. Hıristiyan dahi olsalar Anadolu şamanlığından esinlenmişlerdir) yada evlenenen kadınların karın bölgesine „al renkli kuşak“ bağlaması (ki bizde çok farklı ve bilgisizce yorumlara yer verilir) gibi…

Bu münasebetle rahmetli Haluk Tarcan’ın bir yazısını bilgi için ekte sunuyorum. Üç ay evvelki „taşbaba“ hakkındaki haberi altta sunuyorum. Büyük Önder bilge insan

Mustafa Kemal Atatürk;

„ORDULARIMIZIN KAZANDIĞI ZAFER, SİZİN EĞİTİM ORDULARINIZ İÇİN YOL AÇTI. GERÇEK ZAFERİ SİZ, ÖĞRETMENLER KAZANACAKSINIZ“

sözüyle gerçek zaferin savaştan daha ziyade eğitim ve bilginin olduğu çok net ifade etmiştir, ki -Türklerin Anadoluda bin yıldır bulunuyarlar- şeklindeki zırvalara kulak asmayalım.

Kalın sağlıcakla

Rehan Gündoğmuş

Türk’ün tapu senedi niteliğinde. Fotoğrafını çekip yolladı gerçek ortaya çıktı

Erzurum’un Şenkaya ilçesinin dağlık kesiminde 3 bin 500 yıl öncesine ait olduğu düşünülen ve ‘Türk’ün tapu senedi’ niteliğinde olan bir ‘taşbaba’ heykeli daha bulundu.

3 Haziran 2021
„Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır, bu esas tam bağımsızlığı sağlamakla mümkün olacaktır. Bunun için milletle beraber topyekün mücadele etmek ve bağımsız olmak amacımızdır“ - anadoluturkler

Erzurum’un Şenkaya ilçesinin Akşar Beldesi’ne bağlı Ormanlı köyünde geçimini hayvancılık yaparak sağlayan 45 yaşındaki Aytaç Alver, köyün dağlık kesiminde boyu 1 metre 20 santim olan üzerinde ise belli belirsiz şekiller olan bir kaya buldu.

„Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır, bu esas tam bağımsızlığı sağlamakla mümkün olacaktır. Bunun için milletle beraber topyekün mücadele etmek ve bağımsız olmak amacımızdır“ - anadoluturktarihi

Geçen yıl şubat ayında da aynı bölgede bir taşbaba heykeli bulan ve yetkilileri haberdar eden Aytaç Alver, bu tür konularla yakından ilgilendiğini bildiği Aziziye Belediyesi’nde görevli Değerli Taşlar Derneği Başkanı Oğuzhan Bingöl ile iletişime geçti. Aytaç  cep telefonu kamerasıyla çektiği fotoğrafları da Bingöl‘e gönderdi.

„Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır, bu esas tam bağımsızlığı sağlamakla mümkün olacaktır. Bunun için milletle beraber topyekün mücadele etmek ve bağımsız olmak amacımızdır“ - turktarihi

Kendine gönderilen fotoğraflardan yeni bir taşbaba heykeli bulunduğunu anlayan Bingöl durumu bildirdiği Erzurum Müze Müdürü Hüsnü Genç ve Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yavuz Günaşdı ile Ormanağzı köyüne gitti. Alver’in gösterdiği bölgede yapılan kontrol ve incelemenin ardından bulunan yeni taşbaba heykelinin yanında, başka tarihi değere sahip eserler de olabileceği ihtimali üzerinde duruldu.

„Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır, bu esas tam bağımsızlığı sağlamakla mümkün olacaktır. Bunun için milletle beraber topyekün mücadele etmek ve bağımsız olmak amacımızdır“ - turkleranadoluda

‘BU ALANDA MUTLAKA KAZI ÇALIŞMASI YAPILMALIDIR’

Ormanlı Mahallesi’nin 2 kilometre güneydoğusunda yapılan araştırmalar ışığında çok sayıda taşbabanın var olabileceği anlaşılan alanda daha önce de bir taşbaba heykelinin bulunduğunu anımsatan Doç. Dr. Yavuz Günaşdı, şöyle konuştu:

“Orta Asya, Kafkasya ve Anadolu bağlantısının izlerine taşıyan bu taşbaba heykelleri oldukça önemli. Tespit edilen ikinci taşbaba 1 metre 23 santim uzunluğunda ve 47 santim genişliğinde. Kısmen yüz kısmı ile elleri, kemeri ve kemerinin hemen üzerinde yer alan ve kama olduğu düşünülen motiflerin işlendiği görüldü. Bu heykeller Orta Asya’da Okunyev kültüründen itibaren başlamış ve Andronova kültür çağı boyunca tüm Avrasya kıtasına yayılmıştır. M.Ö. 17’nci yüzyıldan itibaren bu heykel sanatı Kafkasya yoluyla Anadolu’ya taşınmıştır. Tespit edilen bu heykeller, Hakkâri stelleri ve İran Meşgin bölgesindeki heykeller ile düşünüldüğünde Proto-Türk heykel sanatının başlangıcını oluşturmaktadır. Bu alanda mutlaka kazı çalışması yapılmalıdır. Anadolu’daki Türk tarihinin izlerini günümüzden 3000-3500 yıl daha önceye götürebilecek olan bu buluntulardan bir diğeri daha Erzurum Müzesine götürülerek koruma altına alındı.”

„Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır, bu esas tam bağımsızlığı sağlamakla mümkün olacaktır. Bunun için milletle beraber topyekün mücadele etmek ve bağımsız olmak amacımızdır“ - turkceyazitlar

‘TÜRKİYE’DE BAŞKA ÖRNEĞİ YOK’

Taşbabaların eski Türk geleneklerine göre Türk beyleri için önemli ve hatıra olarak onun büyüklüğünü göstermek için şerefine dikilen mezar taşları olduğunu anlatan Müze Müdürü Hüsnü Genç, şu ifadeleri kullandı:

„Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır, bu esas tam bağımsızlığı sağlamakla mümkün olacaktır. Bunun için milletle beraber topyekün mücadele etmek ve bağımsız olmak amacımızdır“ - tarihieser

“Gördüğümüz bu taş, eski Türklerin kullandığı ve bizim de ‘taşbaba’ dediğimiz bir mezar taşıdır. Bu taşlar günümüzde kullanılan mezarların baş kısmına konulan şahide kısmını oluşturuyor. Bu mezar taşlarının ilki Prof. Dr. Veli Sevin hocamız tarafından Hakkari’de bulundu ki onlar taşbaba değil, stel olarak geçiyordu. Bizim burada bulduğumuz taş ise taşbaba sınıfında yaklaşık olarak M.Ö 2000’li yıllara tarihlenen, Geç Tunç Çağı dediğimiz beylikler dönemine ait, tabii o zamanlarda böyle devletler yok, beylikler, aşiretler şeklinde yaşıyorlar.

„Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır, bu esas tam bağımsızlığı sağlamakla mümkün olacaktır. Bunun için milletle beraber topyekün mücadele etmek ve bağımsız olmak amacımızdır“ - 16binyillikturkce

Bunlar Erzurum’da bulunan ilk Türk izleri. Türkiye için önemli olan bir konu. Taşbabanın bulunduğu yerin hemen arkasındaki kale ise muhtemelen Erken Tunç Çağı’na ait. Bu kalenin günümüze kadar ulaşan kısmının Ortaçağ’da da yolların güvenliğini sağlamak amacıyla yoğun şekilde kullanıldığını görmekteyiz. Bu taşın tek örneği yine bu bölgede geçen yıl bulunmuştur ve şu an Erzurum Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu bulduğumuz taş ise ikinci taşbaba oluyor. Türkiye’de başka örneği yok. Benzerleri Orta Asya, Moğolistan, Tacikistan, Türkmenistan, Çin’e kadar uzanan bölgede bulunmaktadır.  Bu taşlar İlk Türklere ait taşlardır.”

„Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır, bu esas tam bağımsızlığı sağlamakla mümkün olacaktır. Bunun için milletle beraber topyekün mücadele etmek ve bağımsız olmak amacımızdır“ - turkce

Erzurum’un Şenkaya ilçesinin Akşar Beldesi’ne bağlı Ormanlı köyünde geçimini hayvancılık yaparak sağlayan 45 yaşındaki Aytaç Alver, köyün dağlık kesiminde boyu 1 metre 20 santim olan üzerinde ise belli belirsiz şekiller olan bir kaya buldu.

Geçen yıl şubat ayında da aynı bölgede bir taşbaba heykeli bulan ve yetkilileri haberdar eden Aytaç Alver, bu tür konularla yakından ilgilendiğini bildiği Aziziye Belediyesi’nde görevli Değerli Taşlar Derneği Başkanı Oğuzhan Bingöl ile iletişime geçti. Aytaç  cep telefonu kamerasıyla çektiği fotoğrafları da Bingöl‘e gönderdi.

Kendine gönderilen fotoğraflardan yeni bir taşbaba heykeli bulunduğunu anlayan Bingöl durumu bildirdiği Erzurum Müze Müdürü Hüsnü Genç ve Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yavuz Günaşdı ile Ormanağzı köyüne gitti. Alver’in gösterdiği bölgede yapılan kontrol ve incelemenin ardından bulunan yeni taşbaba heykelinin yanında, başka tarihi değere sahip eserler de olabileceği ihtimali üzerinde duruldu.

‘BU ALANDA MUTLAKA KAZI ÇALIŞMASI YAPILMALIDIR’

Ormanlı Mahallesi’nin 2 kilometre güneydoğusunda yapılan araştırmalar ışığında çok sayıda taşbabanın var olabileceği anlaşılan alanda daha önce de bir taşbaba heykelinin bulunduğunu anımsatan Doç. Dr. Yavuz Günaşdı, şöyle konuştu:

“Orta Asya, Kafkasya ve Anadolu bağlantısının izlerine taşıyan bu taşbaba heykelleri oldukça önemli. Tespit edilen ikinci taşbaba 1 metre 23 santim uzunluğunda ve 47 santim genişliğinde. Kısmen yüz kısmı ile elleri, kemeri ve kemerinin hemen üzerinde yer alan ve kama olduğu düşünülen motiflerin işlendiği görüldü. Bu heykeller Orta Asya’da Okunyev kültüründen itibaren başlamış ve Andronova kültür çağı boyunca tüm Avrasya kıtasına yayılmıştır. M.Ö. 17’nci yüzyıldan itibaren bu heykel sanatı Kafkasya yoluyla Anadolu’ya taşınmıştır. Tespit edilen bu heykeller, Hakkâri stelleri ve İran Meşgin bölgesindeki heykeller ile düşünüldüğünde Proto-Türk heykel sanatının başlangıcını oluşturmaktadır. Bu alanda mutlaka kazı çalışması yapılmalıdır. Anadolu’daki Türk tarihinin izlerini günümüzden 3000-3500 yıl daha önceye götürebilecek olan bu buluntulardan bir diğeri daha Erzurum Müzesine götürülerek koruma altına alındı.”

‘TÜRKİYE’DE BAŞKA ÖRNEĞİ YOK’

Taşbabaların eski Türk geleneklerine göre Türk beyleri için önemli ve hatıra olarak onun büyüklüğünü göstermek için şerefine dikilen mezar taşları olduğunu anlatan Müze Müdürü Hüsnü Genç, şu ifadeleri kullandı:

“Gördüğümüz bu taş, eski Türklerin kullandığı ve bizim de ‘taşbaba’ dediğimiz bir mezar taşıdır. Bu taşlar günümüzde kullanılan mezarların baş kısmına konulan şahide kısmını oluşturuyor. Bu mezar taşlarının ilki Prof. Dr. Veli Sevin hocamız tarafından Hakkari’de bulundu ki onlar taşbaba değil, stel olarak geçiyordu. Bizim burada bulduğumuz taş ise taşbaba sınıfında yaklaşık olarak M.Ö 2000’li yıllara tarihlenen, Geç Tunç Çağı dediğimiz beylikler dönemine ait, tabii o zamanlarda böyle devletler yok, beylikler, aşiretler şeklinde yaşıyorlar.

Bunlar Erzurum’da bulunan ilk Türk izleri. Türkiye için önemli olan bir konu. Taşbabanın bulunduğu yerin hemen arkasındaki kale ise muhtemelen Erken Tunç Çağı’na ait. Bu kalenin günümüze kadar ulaşan kısmının Ortaçağ’da da yolların güvenliğini sağlamak amacıyla yoğun şekilde kullanıldığını görmekteyiz. Bu taşın tek örneği yine bu bölgede geçen yıl bulunmuştur ve şu an Erzurum Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu bulduğumuz taş ise ikinci taşbaba oluyor. Türkiye’de başka örneği yok. Benzerleri Orta Asya, Moğolistan, Tacikistan, Türkmenistan, Çin’e kadar uzanan bölgede bulunmaktadır.  Bu taşlar İlk Türklere ait taşlardır.”

Exit mobile version