RTE SONRASI TÜRKİYE

RTE SONRASI TÜRKİYE VE OLABİLECEKLER. Sefa Yürükel - erdogan turkey flag display GettyImages 1177529303

RTE SONRASI TÜRKİYE VE OLABİLECEKLER. Sefa Yürükel

Son dönemlerde ki TV canlı yayınlarında da görebiliyoruz ki,
RTE belli ki büyük sağlık sorunları yaşamaktadır.

RTE yaşadığı bu sağlık sorunlarından dolayı kendisinden alışıldığının tersine, konulara geçmiş dönemdeki gibi çevikce cevap verememekte, vücut dili ve verdiği yanıtlar olarak artık konuşmalarını aksatmakta ve istediği gibi kendi cümlelerini yönetememektedir.

Aşırı derecede camdan yazılanları okumakta ve bu elektronik cihazı demeçlerinde ve mülakatlarında mutlaka kullanmaktadır.

Buda RTE’nin kamuoyunda ve değişik siyasi çevrelerde konuşulan sağlık sorunlarının doğru olduğunu perçinlemektedir.

Sağlık sorunlarından dolayıda RTE’nin fiziken çökmüş olduğuda medyadaki yer alan RTE’ye ait görüntülerden de belli olmaktadır.

Burada açık söylemek gerekirse, bu durum bize Türkiye’de ki 20 yıllık bir RTE döneminin artık sonuna geldiğimizi göstermektedir.

Aynı zamanda bu durum, Türkiye’de ki mevcut Devlet, rejim ve ihtiyaç duyulan siyasal yapılanmaların olmamasından dolayıda önümüzdeki dönem Türkiye’de, RTE sonrası büyük bir siyasi güç boşluğunun doğabileceğininde sinyallerini vermektedir.

Dünyada bugüne kadar olan tecrübelerden yararlanılırsa, her hangi bir ülkede birden bire oluşan siyasi güç boşluğu, yeni ve değişik türde siyasi yeniliklerin o boşluğu doldurabilecek bir ortam yaratabileceği gibi, aynı zamanda o ülkede doğabilecek her gangi bir siyasi bir güç boşluğu o ülke ve komşu ülkeler içinde kargaşa ortamıda oluşturabilir.

Bütün ciddi devlet yapılanmaları böyle gibi durumlar için stratejik önlemler alır ve planlar yaparlar.

Ve güç boşluğu oluşmamasını sağlayan mekanizmaları erkenden oluştururlar veya varsa o mekanizmaları yavaş yavaş çalıştırırlar.

Bunun içinde mevcut durumda Türkiye’nin de RTE sonrasına erkenden hazırlanması gerekmektedir.

Bu hem Devlet hemde Millet vede siyasi çevreler nezdinde ivedilikle yapıcı olarak yapılmalıdır.

Türkiye’nin önümüzdeki dönem için beklediği ve çözemediği bilinen çoklu sorunlarını ve emperyalizmin projeleri dahilinde ki üzerindeki yoğun baskısınıda buna dahil edersek, tüm bunların Türk Devleti tarafından bir bir hesap edilmesi ve bu gibi bir duruma karşıda şimdiden önlem alınması yerinde olacaktır.

Çünkü bu yadsınamayacak bir şekilde Türkiye’nin Devlet bekası açısından çok zaruri bir önlem alma sürecidir.

Yapılması gerekir.

Türkiye’de bu süreci şimdiden başlatmalıdır.

Bilindiği gibi bu dünya Devletler ve menfaatler açısından bir kurtlar sofrası olmuştur.

Herkesin Türkiye gibi önemli bir ülke üzerinede mutlaka planları vardır.

Olmuşturda.

Türkiye’nin de böyle bir durumda her alanda hem kendisi veya ilgisi olduğu diğer devletler içinde çok iyi planları olması gerekmektedir.

Adı tek adam rejimide olsa, RTE sonrası için Devletin savunma mekanizması tedbir alma amaçlı olarakta olsa bu yüzden şimdiden harekete geçirilmelidir .

Ve bu konuda ve her anlamda, özellikle güvenlik konusunda, başta Devletin özellikle Türkiye’de ve KKTC’de, Türkiye’yi içte ve dışta doğrudan ilgilendiren herhangi bir boşluk bırakmaması gerekmektedir.

Bildiğiniz gibi genellikle istihbarat örgütleri kanalıyla dünyada önemli rol oynayan devletler, Türkiye gibi çok önemli devletlerin liderlerinin sağlıklarıyla çok yakından ilgilenmektedirler ve bu konuda çok detaylı bilgiyede sahiptirler.

Bu anlamda, labaratuvar analizi ve doğru bilgi için bu liderlerin girdikleri tuveletlerdeki ‘dışkılarının’ peşine düşerler.

İsrail Dış İstihbarat Teşkilatı olan MOSSAD, dönemin bölgedeki söz sahibi ve güçlü adamı olan Suriye eski Devlet Başkanı Hafız Esad’ın yıllar öncesinden hangi hastalığının olduğunu ve ne zaman öleceğininde bilgilerini labaratuar incelemesiyle kanıtlamayı Hafız Esad’ın girdiği tuvaletten aldıkları dışkı örneğinden bunu öğrenmiştir.

Okumaya devam et  “Laik Osmanlı”‘nın Yeni Bekçisi : Yeni Genelkurmay

Israil’de ona göre o dönem bölgedeki stratejisini kendi Milli çıkarına göre bu bilgiye göre geliştirmiştir ve güncellemiştir.

Türkiye’ye bugün şer amaçla gözünü dikmiş olan güçler tarafındanda, RTE’nin artık ayan beyan belli olan sağlık sorunlarının yada hastalığının ne olduğu ve ömrününde ne kadar kısa yada uzun olduğunu bu güçlerce bu şekilde bir bilgi ile detaylı olarak biliniyor olmasıda çok muhtemeldir.

Bu yüzden de yine muhtemeldirki bu güçler RTE sonrası döneminin Türkiye’si içinde şimdiden planlarını mutlaka yapmıştır.

Burada üzücü olan şey ise, toplumu doğrudan ilgilendiren RTE’nin kamuoyuna resmî bilgi açısından kapalı olan bu sağlılığı ile ilgili durumunu, diğer her konuda ve her zaman olduğu gibi Türk Halkı bilmemektedir ama “dış güçler” denilen unsurlar her zaman çok iyi bimektedir vede bu gibi bir sürecide kendi lehlerinede çok iyi kullanmaktadır.

Bunlar böyle bir durumda ise kendi çıkarlarıyla ilgili olarak planlar yaparlar, Türkiye’nin içinden ve dışından kendi iktidar alternatiflerini kendilerince zaman geçirmeden hazırlamaya çalışırlar.

Ona görede bu güçler Türkiye ve bölge stratejisini devamlı olarak güncellerler.

İçerde ise RTE’nin sağlık durumunu iyi bilen, RTE’ye yakın olarak bilinen veya yakın olmayan yada muhalif olan diğer güçlerde, RTE sonrasına doğru kendi çıkarları için planlarını hazırlamaya çalışırlar.

Tekrar RTE’nin sağlık durumuna geri dönersek, bu konuda açık konuşmak gerekirse, RTE’nin son kamusal alanda ve TV’de görüntülerindende belliki, biyolojik ve fiziki olarak RTE kendi sağlık nedenlerinden dolayı istediğini istediği gibi yapamamaktadır.

Bu artık çok açıktır.

Konulara hakimiyetini yitirmiştir.

Cümleleri kesik kesiktir.

Enerjisizdir.

Açık ekranda konuşurken uyuya kalmaktadır.

Muhtemelende sağlık sorunları nedeniylede çok ama çok zor günler geçirmektedir.

Yani görünüşe göre, RTE’nin bu dünyadaki ömrü gittikçe azalmış durumdadır.

Bu gibi durumlar insanidir.

Bu sadece RTE’nin değil bütün insanların yaşayabileceği bir durumdur.

Ama RTE bu dünyada yaşayan her hangi birisi değildir.

Türkiye gibi çok önemli bir ülkenin başında bulunmakta ve ülkedeki karar organlarının şu anda da tek hakimi durumundadır.

Bu anlamda konu Türkiye’de ki herkesi ilgilendirmektedir.

Böyle durumlarda RTE’nin sağlık sorunları nedeniyle ya istifa etmesi gerekmektedir yada yetkilerinin önemli bir kısmını bir başka devlet organına devretmesi gerekmektedir.

Eğer bunu yapmaz ise başkanı bulunduğu Devlet ve Hükümet organlarında bir işlevsizlik hatta özelliklede ülke güvenliği konusunda büyük bir boşluk doğurur.

Bu bugün ve RTE sonrası içinde hiç bir iyi sonuç yaratmaz.

Bu nedenle RTE’nin sağlık sorunlarından dolayı görevi hemen bırakması zorunludur.

Örneğin önümüzdeki süreçte, bir sabah kalkıldığında, kamuoyu olarak RTE’nin sağlık sorunlarından dolayı öldüğü Saray’dan yapılan resmi bir açıklamayla öğrenildiğinde yada artık bedensel olarak fonksiyonsuz ve psikolojisiz olarak işlevsiz kaldığında, bu konuda Devlet içinde şimdiden bağıra bağıra geliyorum diyen bir kargaşalığı önlemek için, RTE sorumlu davranarak ya bircan önce istifa etmeli yada önemli olan Devlet görevlerini ilgili Devlet organlarına büyük ölçüde devretmelidir.

Okumaya devam et  ‘Erdoğan’a ödül geri çekilmedi’

Tabiki bu RTE’nin bu adımı atması kendisinin Türkiye için nasıl bir sorumluluk hissettiğinede bağlıdır.

Eğer gerçekten bu konuda bir sorumluluk hissi varsa, bunu vakit geçirmeden yapmayı düşünmeli ve yapmalıdırda.

Ve Türkiye buna hem Devlet hemde Millet olarak şimdiden hazır olmalıdır.

Bu durumda oluşabilecek olan karar tedbirleride Devletçe ona göre alınmalıdır.

Ve Türkiye o gün birileri tarafından çıkartabilinecek olan her hangi bir kargaşaya karşıda kendisini ülke birliğini koruyacak bir şekilde şimdiden hazırlamalıdır.

Çünkü Türkiye’ye gözünü dikmiş olan ABD ve diğerleride muhtemelen RTE’nin hastalığını ve tahminen biyolojik ömür süresini çok iyi bildikleri için, bu durumu kendilerine göre avantaja çevirip ona görede planını yapmaktadır.

Özelliklede ülkedeki kendilerine bağlı olan işbirlikçi güçleride şimdiden böyle bir durama göre hazırlamaktadır.

Çünkü bu gibi konularda ABD böyle çalışmaktadır.

Bunu bu dünyada sadece ABD değil bütün hırslı ve emperyalist olan devletler yapmaktadır.

Onun içinde özellikle ABD, Türkiye’de kendine göbekten bağlı olan güçlerin iktidarı içinde bugünlerde mutlaka stratejisini güncellemek için çalışmaktadır ve bunu yaptığınıda resmi beyanatlarının arasında da zaman zaman kendi ve Türk kamuoyuna mesaj olarakta vermektedir.

Ayrıca bu gibi bilgi veren mesajları, ABD’de de ki devlet için bilgi, analiz ve öneri üretilmesinde kullanılan stratejik araştırma merkezlerinin yayınlarından ve seminer konuşmalarındanda öğrenilebilmektedir.

Yani bu dünyada Türkiye ile ilgilenen dış güçler bundan sonra ömrü gittikçe azalan RTE’nin tüm sağlık sorunları safhalarınada bilerek odaklanmaktadır ve bu süreci sürekli olarak kendi menfaatlerine göre kullanmaktadır.

Kısacası bu güçler RTE sonrasına açıkça hazırlanmaktadır.

Örneğin bu güçler, Türkiye’de önümüzde ki kısa süreçte oluşabilecek böyle bir durumda, belkide bir ihtimal olarak, RTE sonrası Türkiye’de oluşabilecek bir siyasi boşlukta kaos veya kısmi kargaşa yaşanabileceği varsayımlarından hareket ederek yada bunu içteki işbirlikçileri ile planlayarak, Türkiye’de kendileri lehine oluşabilecek olan yeni bir dönem için mutlakada yeni bir yönetim yapılanması planlamayıda isteyeceklerdir.

Yada Türkiye’ye karşı bu dış güçler içinde yer alan ve en çok odaklanan ABD, Türkiye’de böyle bir durumda kendine bağlı güçlerle bir iç karışıklık çıkarıp, Suriye’deki PKK’ sıylan, Türkiye içindende ABD’nin bizzat RTE ile gizlice anlaşarak Türkiye’ye getirdiği kendi maaşlı Afgan askerleriylen, Türkiye içindeki CİA güdümündeki cihatçılarıylan ve tarikatlarıyla ve Batı Trakya’ya ve adalara yığdığı tanklarıylan, Ege’de ki gemileri ve uçaklarıylan Türkiye’yi fiili olarak parçalama yada işgale hazırlanıyor olabilir? olabilirmi?! Olabilir?

Böyle bir durumda Kıbrıs’ta ki Rum kesimide KKTC’ye karşı fırsat bu fırsat deyip ve KKTC’ye ABD, Fransa, İngiltere yardımıyla işgal etmek için saldırabilirmi? Saldırabilir?

Ermenistan’da Azerbaycan’a özellikle Azerbaycan’ın ana sınır bölgelerine vede Karabağ ve Nahcivan bölgelerine fırsat bu fırsat deyip saldırabilirmi ? Saldırabilir?

Irak Türkmelinde ki Musul ve Kerkük’ü Barzanistan’a katabilirmi? Katabilir.

Suriye’nin Kuzey’i ve Doğusu’n da PKK’istanı resmileştirebilirmi? Resmileştirebilir.

Peki Türkiye bunlara karşı şimdiden hazırlıklımı?

Buna açıkça konuşmak gerekirse, çokda hazırlıklı olduğu pek söylenemez.

Okumaya devam et  So, if Turkey’s President Erdogan is unhappy with signing the Treaty of Lausanne

Peki böyle bir duruma karşı Türkiye’de şimdiden bir Milli birlik sağlandımı?

Tabiki hayır?

Mevcut durumda Türkiye’de görünen o ki, ülkede doğal olarak olması gereken bırakalım birlik ve beraberliği, Türkiye’de ki son 20 yılda, özellikle bu iktidar ve karşı muhalif güçler tarafından oluşturulan toplumsal ideolojik, kültütel, sosyal ve siyasi ayrışma ve kışkırtma, gittikçe dahada derinleşmektedir ve dahada çoğalmaktadır.

Anlayacağınız böylesi zor bir duruma hazırlıklı olmayan ülke, konun odağında olmasına rağmen Türkiye’dir ve Türk halkıdır.

Bunun en önemli sebebi ise, bu gibi acil ve kamusal konuların yapıcı olarak konuşulmasının gerekliliğinin, ayrışmanın sürekli güncel olarak siyasiler tarafından tetiklenmesi ve kamuoyununda çözüm için hazırlanması gereken konuların aşırı dercede birikmiş olmasına rağmen, mevcut RTE istibdatının bir sonucu olarak, bu gibi konuların kamuoyunda şeffaf bir biçimde konuşulmaması, halkında bu gibi oluşabilecek siyasi boşlukların bile ülke için güvenlik sorunları yaratacağını bilmemesi ve bu gibi hayati konularda iktidar tarafından bilerek bilgisiz bırakılmasıdır.

Onun içinde böyle bir duruma karşı Türk Halkı gerçekten çok hazırlıksızdır.

Halk açısından yıllardır oluşmuş
olan bu gibi bilgisizlik, her hangi bir olumsuz gelişmede, Devlet ve Halk açısından çok tehlikeli bir durum yaratmaktadır.

Halk kendi bekası konusunda pusulasızlaşmaktadır.

Halk bu durumda, provakasyonlarada çok açık hale gelmektedir.

Bu gibi konularda görünen o ki Türkiye’de ki Halkın hiç bir fikri yoktur.

Cevabıda yoktur.

Yada cevabı duygusaldır.

Bu durum önümüzdeki süreçte ise, gerçekten Türkiye’de güvenlik ve Halk içindeki birlik açısındanda büyük zaaflar ve zararlar yaratacaktır.

Bu bilgisizlik, rotasızlık ve kararsızlıktan kaynaklanan bilinmezci durumuda emperyalistler, ayrılıkçılar ve teröristler çok iyi kullanacaktır.

İşte RTE sonrası Türkiye’de ve Türkiye’nin bilinen nüfuz bölgelerinde tüm bu olabileceklerden dolayı, Türk Halkı ve Devleti bundan sonraya çok iyi hazırlanmalıdır.

Özellikle Türk Halkı, bu yüzden önümüzdeki süreçte böyle durumlara düşmemek için, Türkiye’yi bundan sonra doğru yönetebilecek, ABD işbirlikçisi olmayacak ve TC’nin kuruluş felsefesinin takip ve uygulayıcısı olacak yeni bir liderlik yaratmak için, bugünden itibaren doğru bir liderlikte, programda ve Atatürkçü bir çizgide örgütlenmelidir.

Bunun içinde çok ince ve iyi düşünmeli ve kararını vermelidir.

Önümüzdeki dönemde olabileceklere karşıda safını şimdiden belirlemelidir.

Eğer Türkiye’de, önümüzdeki RTE sonrası olacak dönemde, mutlu ve kalkınan bir ülkede yaşamak istiyorsa Halk, tavrını Atatürkçülükten, TC’nin kuruluş felsefesinden, Devrim kanunlarından ve Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünden, Atatürk’ün de dediği gibi ‘yurtta sulh cihanda sulh’ ilkesinden yana koymalıdır.

Tercih yinede Halkındır.

Son söz olarak kısacası, yukarıda da belirtildiği gibi burada konu RTE’yi sevip sevmemek veya desteklemek yada desteklememek değildir.

Konu Galkın ve Devletin Atatürk döneminde olduğu gibi Türkiye’nin geleceğine karar vermesi ve anti emperyalist olarak damga vurmasıdır.

Konu, RTE sonrası için Türkiye’nin yükselen uygarlıklar içinde; geleceğini, birliğini ve dirliğini düşünmesi ve bu safta yerini alması için tavır almaktır.

Yani Halkın ve Devletin birlikte hareket edip kendi kaderine el koymasıdır.

Ona göre davranılmasıdır.
….

Her zaman olduğu gibi yine:

Atatürk’le kalın.
Cumhuriyetle kalın.
Hoşçakalın!

Sefa Yürükel


Comments

“RTE SONRASI TÜRKİYE” için bir yanıt

  1. Rte den sonrası diye bir şey olursa kaosun dik alası boy gösterir.
    Rte nin karabulut aşiretinden dersimli keMAL mı, Çiller in baş fettullah baş dialogcusumu yerini doldurabilir.
    Chp yi sıfırladıktan sonra akp nin kılına dahi xokunulamaz. 2010 anayasa referamdumu ve anayasa g. 16. maddeye bakılsa ne demek isgediğim belli olur. Jet fadıl ın siirt seçimlerini kazanmasını ve sonrasını, 2003 sevr in 2003 versiyonu ikiz yasalar akp, chp oyları ile tbmm den geçmedimi, bahçeli tc adına ab ye imzayı koymadımı. CB seçimlerinde ekmelettin in kim olduğunu bile be B adayı göstermedimi. 1935 kanuna muhalefet etmek için kamer genç in de imzasını koymadı mı topçu kışlasını yeniden inşaa etmekle arasında bir fark varmıdır.
    1980 de tüm partilerle chp de kapatılmadımı sonradan mahkeme kararı isim değiştirmekle aynı kafa yapısı oluşurmu? 1938 den sonra chp turuman doktorieri e ihanet içine düşmemişmidir. 1945 ikili anlaşmalar, 1947 fullbridge anlaşması, en iyi tanınan kavakçı nın türban hadisesinde savcıları göreve çağıran ecevit bile malum hoca ile görüştükten sonra ” bif hanımefendiye bu kadarda yüklenilmez” demedkmi, 1974-1975 arasında 29 imam hatip açmadımı.
    Önce tarihi iyi okumak lazım.
    Mumcu nun dediği gibi “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz”
    Sürünün içinde olanlar ancak önünden gidenin kıçından başka bir şey göremez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir