DİN NEDİR ŞERİAT NEDİR

Sık sık yazıyorum da, sıkıntımdan ve utancımdan. İslam bu mudur, İslam beldeleri böyle başkalarının eline bakar mı olmalıydı? - 1879 Osmanli seriat mahkemesi

Sık sık yazıyorum da, sıkıntımdan ve utancımdan. İslam bu mudur, İslam beldeleri böyle başkalarının eline bakar mı olmalıydı?

İslam, ölçüyü-tartıyı dosdoğru yapın diyor. Bunun adı: HAK’tır. İşçinin, çalışanın ücretini alnının teri kurumadan verin diyor. Buna ADALET deniyor. İnsanların, kamunun, kurumların malını, parasını haksız yere almayın, çalmayın, yemeyin diyor. Buna HUKUK deniyor. İşlerinizde ortak aklı kullanın, istişare edin diyor. Buna DEMOKRASİ deniliyor. Sadece bana kulluk edin, kula kulluk etmeyin diyor. Buna ÖZGÜRLÜK deniyor. Ey insanlar! Hepiniz Hz. Adem’in soyundansınız diyor. Buna: EVRENSEL İNSAN HAKLARI deniliyor.

Tanrı bilmez miydi bizleri tek bir millet olarak yaratmayı. Ama ben sizleri kavimlere ayırdım ki, sorulduğu zaman söyleyesiniz diyor. Irkların, renklerin, dillerin, bedenlerin farklı oluşu O’nun iradesi değil mi?

Sizler barışın, kaynaşın. İlim Çin’de de olsa alın diyor. Bu insanlığa hizmet değil mi? Buluşlar icatlar insanlık için değil mi? Tıp olmasaydı hastalık ve salgınlarla, fen olmasaydı telefon, bilgisayar, internetsiz ne olurduk, düşündünüz mü? Buna evrensel BİLİM deniyor.

Osmanlı şeriat mahkemeleri
Fransa’nın İzmir konsolosu, İzmir kadısının önünde. 1699 tarihli seyahatnamede yer alan bir Jean Du Mont gravürü

Yardımlaşın, yardımlaşmakta yarışın diyor. Bunun adına DAYANIŞMA denmiyor mu?

Görklü Tanrı, Kur’an’da: Peygambere sıklıkla seslenerek: “Ey Peygamber sen onların üzerinde bir zorba, zorlayıcı değilsin. Sen sadece tebliğ edicisin, uyarıcısın, müjdeleyicisin, onlara öğüt vericisin” demiyor mu? Bunun adına LAİKLİK denmez mi?

Hemen hemen her ayetin sonunda; ben mağfiret ediciyim, günahları çok bağışlayıcıyım, affediciyim demiyor mu? Bunun adına: HOŞGÖRÜ denmez mi?

Düşmanın silahı hatta daha iyisi ve güçlüsüyle donanın, onlarla yarışın, üstün olun denmiyor mu? Buna BİLİM ve TEKNOLOJİ denilir.

Gelelim zurnanın son deliğine. Bütün bu saydıklarım, kâfir, gavur, dinsiz dediğiniz ülkelerde tıkır tıkır işlerken, uygulanırken, aksamadan, yürüyor da; Ben şeriat isterim dediğin sizin ülkenizde neden olmuyor, işlemiyor, adı bile yok?

Okumaya devam et  Solcuların ve laiklerin yapamadığını Erdoğan mı yapıyor

Çünkü onlar din istismarının önünü kapatmışlar; aklı, vicdanı ve insanı merkeze almışlar.

Anlı, şanlı sözüm ona Proflar, bunları size hiç anlatıyorlar mı?

Hak derler mi, Hukuk derler mi, Adaletten bahsederler mi?

Hoşgörü nedir, kul hakkı nedir, bilim nedir, insanlık nedir hiç duydun mu bu din istismarcılarından?

Sana şükretmeyi öğütleyenlerin yaşamına bir bak. Sana öbür tarafta CENNET ve HURİ müjdeleyenlerin bu dünyadaki cennetlerini bir gör.

Dinin içini boşaltanlar sana abdest, namaz, oruç, çarşaf, peçe pazarlarlar. Bunlara Müslüman değil, Süslüman denir. Bu kalın kafalı din tacirleri kolaylık dini İslam’ı öyle zorlaştırdılar ki, hayatı çekilmez kıldılar, canımızdan bezdirdiler.

Bu alanda konuşacakların mutlaka felsefe, edebiyat, dinler tarihi, fıkıh, sosyoloji, genetik, Türk ve dünya tarihi ve de en önemlisi Türkçe ve Türk tarihi hakkında eğitim alması ve eğitilmeleri gerekir.

Ham ve cahil sofuların elinde din de, insanımız da heder olup gitmekte.

Bunların hiç işçi hakları, ezilen insanların hakları, geçinemeyen işçi, memur, emekli, öğrenci yanlarında olduklarını gördünüz, duydunuz mu?

Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kuran Atatürk’e bir Fatihayı bile çok gören bunlardan din adına, ülke adına, insanlık adına hayır beklemek nafiledir.

Böyle bir anlayıştan şeriat beklemek, şeriatla yönetilmeyi ummak; akıl işi değildir. Çünkü eski Diyanet İşleri Başkanı Sn. Bardakoğlu’nun da dediği gibi; bunların anlattıklarının ve yaptıklarının dinle uzak yakın alakası yoktur.

Biz tez elden bu kesimi yukarıda saydığım şekilde eğitmeliyiz. Ki toplum yaşam olarak huzura kavuşsun,  İslam yerine otursun.

Ya değilse siyasal İslamcıların elinde asil millet ile muazzez İslam harap olup gidecek.

Esen kalınız.                                  Nazım PEKER

Okumaya devam et  IŞİD’den kadınlara yeni işkence: Kırbaç mı kapan mı istersin

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir