Son dönemlerde devrim ve aydınlanma karşıtı olan iktidar hükümeti ve meydanı boş bıraktığı yobazlar, gericiler, softalar, aydınlanmanın ve çağdaşlığın düşmanı olan siyasal islamcılar el birliğiyle Atatürk’e saldırıyorlar.
Ata’dan yadigâr kalan ANDIMIZ yasaklanıyor, Devlet Madalyalarından, vakti zamanında Türk askerini ardından vuran araplar üzülmesin diye ATATÜRK’ün rölyefi kaldırılıyor. Okul kitaplarından Atatürk ve Cumhuriyet tarihi çıkartılıyor. Eğitim vahabi’leştiriliyor. İrtica yasallaştırılıyor. Bir amiral üniforması ve makam aracıyla tekkeye giderek fotoğraf çektiriyor. Laik Cumhuriyet ‘e meydan okuyor. Bağnazlığın karanlığı Türkiye’yi sarmalıyor.
Bunlar yapılırken Yunan, Bulgar artıkları vandal yobazlar ATATÜRK büst ve heykellerine saldırıda bulunmaya başladılar. Heykellere saldıran bu şerefsiz saldırganlar Türk görünümlü yunan, bulgar artıklarıdır. Kripto ajanlardır. İskilipli atıf’tır, Kubilay’ın başını kesen yobaz mehmet’tir, Türk olmaktan utandığını söyleyen Damat Ferit Hükümeti’nin Şeyhülislamı hain mustafa sabri’dir. O hain mustafa sabri ki;
Sevr Antlaşması’nın imzalandığı günün gecesi ailesiyle oturduğu evinde eşi Ulviye Hanım’ın ağlayarak, “Sen Allah’tan korkmadın mı? Peygamber’den utanmadın mı? İzmir’in Yunanlılara verilmesine nasıl razı oldun? İstifa edeydin de imza etmeseydin” diye çıkıştığı, mustafa sabri’dir.
Bu hainler, İngiliz severler (İngiliz Muhipleri) derneğini kurarak işgalci İngilizlerle birlikte kendi yurtlarının bağrına hançer saplayan şerefsizlerin torunlarıdır. Ancak Emperyalizmin uşakları kendi ulus kahramanlarına ihanet eder.
Elbet karanlığın sonu ışık ve aydınlanmadır, Atatürk’ün çağdaşlığı ve bilim ışığıdır, Laik Demokratik Cumhuriyettir. Gün aydınlanacak, güneş doğacaktır. Gerçek ve adil mahkemelerde, gerçek ve adil savcı ve yargıçlar bugünlerde olduğu gibi sessiz, sözsüz, adaletsiz olmayacaklar ve gerçek adalet tecelli edecektir.
Ve bugünlerde Demokrasiye, Laikliğe, Cumhuriyete, insan haklarına, Atatürk’e yapılan saldırılara sessiz kalanlar, olaylara yol veren siyasetçiler ve yargı, günü geldiğinde sessiz ve eylemsiz kaldıklarının pişmanlığını yaşayacaklardır.
Naci Kaptan – 29 mart 2021

Büyük Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına uzanan sürecin de başlangıcı olan 19 Mayıs’ı doğum günü kabul etmiştir. 19 Mayıs bu yönüyle Atatürk’ün Ulusu’yla özdeşleşmesini en güzel biçimde yansıtan bir gün olarak belleklere kazınmıştır.
Bir cevap yazın