Ekonomi Büyüyor Ama Kişi Başına Düşen Gelir Artmıyor?

Mart  ayı başında açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisinin  2020 yılında  yüzde 1,8 büyüdüğü açıklanmıştır. Türkiye yılın son çeyreğinde yüzde 5,9 büyüme göstererek 2020’nin tamamında  bu büyüme oranıyla dünyada büyüyebilen  az sayıdaki ülkelerin arasında yer almıştır. Sanayideki gelişmeye  ve vatandaşın tüketimine rağmen inşaat ve ihracattaki yavaşlama, büyümenin beklenenden düşük  çıkmasına yol açmıştır. Yine de makro açıdan bu olumlu bir gelişmedir.  Büyüyen  bir ekonomide  kişi başına düşen gelirin de artması normal bir gelişmedir ama bu artış olmamıştır.   - Screenshot 7

Mart  ayı başında açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisinin  2020 yılında  yüzde 1,8 büyüdüğü açıklanmıştır. Türkiye yılın son çeyreğinde yüzde 5,9 büyüme göstererek 2020’nin tamamında  bu büyüme oranıyla dünyada büyüyebilen  az sayıdaki ülkelerin arasında yer almıştır. Sanayideki gelişmeye  ve vatandaşın tüketimine rağmen inşaat ve ihracattaki yavaşlama, büyümenin beklenenden düşük  çıkmasına yol açmıştır. Yine de makro açıdan bu olumlu bir gelişmedir.  Büyüyen  bir ekonomide  kişi başına düşen gelirin de artması normal bir gelişmedir ama bu artış olmamıştır.  

Cumhuriyet dönemimde 1923-1914 yıllar arasında ortalama yıllık büyüme hızı yüzde 4.48’dir. Planlamacı ve ithal ikameci sanayileşme döneminde  ortalama yıllık büyüme hızı yüzde 5.2’e kadar yükselmiştir. Özal’lı yıllarda 1980-1914 döneminde yüzde 4,16; 1980-1988 dışa açılamanın başladığı,  döviz kontrollerinin kalktığı, ihracatın teşvik edildiği yıllarda ise  yüzde 5,2 olmuştur. 1981 yılında yayınlanan kitabımda Türkiye’nin ithal ikamesi stratejisinden vazgeçerek ihracata yönelik bir politika izlemesini savunmuştum.

Mart  ayı başında açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisinin  2020 yılında  yüzde 1,8 büyüdüğü açıklanmıştır. Türkiye yılın son çeyreğinde yüzde 5,9 büyüme göstererek 2020’nin tamamında  bu büyüme oranıyla dünyada büyüyebilen  az sayıdaki ülkelerin arasında yer almıştır. Sanayideki gelişmeye  ve vatandaşın tüketimine rağmen inşaat ve ihracattaki yavaşlama, büyümenin beklenenden düşük  çıkmasına yol açmıştır. Yine de makro açıdan bu olumlu bir gelişmedir.  Büyüyen  bir ekonomide  kişi başına düşen gelirin de artması normal bir gelişmedir ama bu artış olmamıştır.   - Screenshot 8

1980-1988  dışa açılma döneminde Cumhuriyet  tarihinin  en büyük büyüme hızlarına ulaşılmıştır: Yüzde 5,2. AKP dönemini kapsayan 2003-2014 yıllarında ortalama yıllık büyüme hızı önceki iki döneme göre azalmıştır: 4,57.

Mart  ayı başında açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisinin  2020 yılında  yüzde 1,8 büyüdüğü açıklanmıştır. Türkiye yılın son çeyreğinde yüzde 5,9 büyüme göstererek 2020’nin tamamında  bu büyüme oranıyla dünyada büyüyebilen  az sayıdaki ülkelerin arasında yer almıştır. Sanayideki gelişmeye  ve vatandaşın tüketimine rağmen inşaat ve ihracattaki yavaşlama, büyümenin beklenenden düşük  çıkmasına yol açmıştır. Yine de makro açıdan bu olumlu bir gelişmedir.  Büyüyen  bir ekonomide  kişi başına düşen gelirin de artması normal bir gelişmedir ama bu artış olmamıştır.   - Screenshot 9

2014 yılından sonraki gelişmeler ise aşağıda verilmiştir. Bu dönemde büyüme hızı   azalmış, 2018-2019 döneminde ise hızlı bir düşüş yaşanmıştır. Büyümeye bağlı  gelir artışı olmadan,  kişilerin  yaratılan gelirden  hisselerine düşen  payın artması  mümkün değildir. Nitekim  böyle olmuş ve Türkiye 11’nci Plan Dönemi’nde  orta gelir tuzağından çıkamamıştır.

Mart  ayı başında açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisinin  2020 yılında  yüzde 1,8 büyüdüğü açıklanmıştır. Türkiye yılın son çeyreğinde yüzde 5,9 büyüme göstererek 2020’nin tamamında  bu büyüme oranıyla dünyada büyüyebilen  az sayıdaki ülkelerin arasında yer almıştır. Sanayideki gelişmeye  ve vatandaşın tüketimine rağmen inşaat ve ihracattaki yavaşlama, büyümenin beklenenden düşük  çıkmasına yol açmıştır. Yine de makro açıdan bu olumlu bir gelişmedir.  Büyüyen  bir ekonomide  kişi başına düşen gelirin de artması normal bir gelişmedir ama bu artış olmamıştır.   - Screenshot 10

Kişi başına  gelir, gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH), yıl ortası nüfusa bölünmesiyle elde edilir. GSYİH, ekonomideki tüm yerleşik üreticilerin brüt katma değerinin toplamı artı ürün vergileri ve ürünlerin değerine dahil olmayan tüm sübvansiyonların çıkarılmasıdır. Fabrikasyon varlıkların amortismanı veya doğal kaynakların tükenmesi ve bozulması için kesinti yapılmadan hesaplanır. Bir ülkenin genellikle bir yıl içinde üretim kapasitesinde veya reel gayri safi yurt içi hasılasında görülen   reel artışlar, toplumdaki ekonomik faaliyetlerde  gelişme  ve de  kişi başına gelir artışı demektir.

Türkiye’de 2019 için kişi başına düşen milli gelir, 2018’e göre  yüzde 3,48 düşüşle 9,127 dolar, 2018 yılı için kişi başına düşen milli gelir 2017 yılına göre yüzde 10,72 düşüşle 9,456 dolar olmuştur.  2017’de kişi başına düşen milli gelir, 2016’ya göre yüzde 2,79 düşüşle 10.591 dolar, 2016 için kişi başına düşen milli gelir 2015’e göre  1,01 düşüşle 10,895 dolardır.

Bu  gelişmeler Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkamadığını göstermektedir.  Genelde orta gelirli ülkeler uzun yıllar yüksek gelir grubuna  girememektedirler.  Türkiye, 1960 yılından sonra “düşük” gelirli ve “düşük orta” gelirli ülke olarak 45 yıl geçirmiş, 2004 yılında ise “yüksek orta gelirli” ülkeler seviyesine ulaşmıştır. Türkiye’nin 2023 hedeflerini gerçekleştirmesi için önünde sadece  için  2 yılı vardır.  Bu kısa sürede 2023 Plan hedeflerine ulaşmak mümkün değildir. 2013 ve sonrasında kişi  başına gelirde yıllık ortalama  yüzde 5 artış  sağlanamadığı için Türkiye  yüksek orta gelir tuzağına yakalanmıştır. Gelişmeler aşağıda verilmiştir.

Mart  ayı başında açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisinin  2020 yılında  yüzde 1,8 büyüdüğü açıklanmıştır. Türkiye yılın son çeyreğinde yüzde 5,9 büyüme göstererek 2020’nin tamamında  bu büyüme oranıyla dünyada büyüyebilen  az sayıdaki ülkelerin arasında yer almıştır. Sanayideki gelişmeye  ve vatandaşın tüketimine rağmen inşaat ve ihracattaki yavaşlama, büyümenin beklenenden düşük  çıkmasına yol açmıştır. Yine de makro açıdan bu olumlu bir gelişmedir.  Büyüyen  bir ekonomide  kişi başına düşen gelirin de artması normal bir gelişmedir ama bu artış olmamıştır.   - Screenshot 11
Mart  ayı başında açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisinin  2020 yılında  yüzde 1,8 büyüdüğü açıklanmıştır. Türkiye yılın son çeyreğinde yüzde 5,9 büyüme göstererek 2020’nin tamamında  bu büyüme oranıyla dünyada büyüyebilen  az sayıdaki ülkelerin arasında yer almıştır. Sanayideki gelişmeye  ve vatandaşın tüketimine rağmen inşaat ve ihracattaki yavaşlama, büyümenin beklenenden düşük  çıkmasına yol açmıştır. Yine de makro açıdan bu olumlu bir gelişmedir.  Büyüyen  bir ekonomide  kişi başına düşen gelirin de artması normal bir gelişmedir ama bu artış olmamıştır.   - Screenshot 12

10’ncu Plan Kalkınma Bakanlığı’nca hazırlanmışken 11’nci Plan  Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanıp Cumhurbaşkanı tarafından TBMM’ye sunulmuştur. Ülkemizde  kalkınma planlarındaki 2023 yılına ilişkin ekonomik hedefler  genelde   tutturulamamıştır. Son yıllarda yaşanan ekonomik sıkıntılar ile birlikte Türk Lirası’nın da yabancı para birimlerine karşı değer kaybetmesi,  diğer makro ekonomik göstergelerde de  olumsuz  gelişmeye yol açmıştır.  TL’nin  ABD dolarına karşı değer kaybetmesiyle birlikte yükselen fiyatlar enflasyonu körüklemiş, yükselen enflasyon  faizlerin yükselmesini tetiklemiş, bu da  işsizliği arttırmıştır. Bu durum; 2023 yılının makro ekonomik hedeflerini etkilemiş  ve  11’nci Kalkınma Planı’nda   önemli  değişikliklere sebep olmuştur.

Mart  ayı başında açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisinin  2020 yılında  yüzde 1,8 büyüdüğü açıklanmıştır. Türkiye yılın son çeyreğinde yüzde 5,9 büyüme göstererek 2020’nin tamamında  bu büyüme oranıyla dünyada büyüyebilen  az sayıdaki ülkelerin arasında yer almıştır. Sanayideki gelişmeye  ve vatandaşın tüketimine rağmen inşaat ve ihracattaki yavaşlama, büyümenin beklenenden düşük  çıkmasına yol açmıştır. Yine de makro açıdan bu olumlu bir gelişmedir.  Büyüyen  bir ekonomide  kişi başına düşen gelirin de artması normal bir gelişmedir ama bu artış olmamıştır.   - Screenshot 13

2013 yılında yayınlanan 10. Kalkınma Planı’nda açıklanan 2023 hedefleri arasında  GSYH’nin 2023 yılında 2 trilyon dolara çıkması, kişi başına düşen milli gelirin de 2023’te 25.000  dolara yükseltilmesi hedeflenmişti. 8 Temmuz 2019’da Cumhurbaşkanı tarafından  TBMM’ne  sunulan 11’nci Kalkınma Planı’nda  2023 GSYH hedefi 1,1 trilyon  dolar, kişi başına düşen milli gelir hedefi 12.244  dolar olarak revize edilmiştir.  Bu durumdan çıkan sonuç şudur: “Yoksullaşarak büyüdük”.Kişi başına düşen gelir 25 bin dolardan 12.244 dolara çekilmesine rağmen 2007 öncesine döndük ve orta gelir tuzağından da çıkamadık.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir