MÜJDE DEDİĞİN BÖYLE OLUR

İnsan ırkının geleceği hakkında aldıkları tüm kararları kukla liderler aracılığı ile uygulamaya koyan ve A dan Z ye dünya düzenine şekil veren kişiler ise o firmaları yöneten kişilerdir. - IMG 20200823 WA0000
İnsan ırkının geleceği hakkında aldıkları tüm kararları kukla liderler aracılığı ile uygulamaya koyan ve A dan Z ye dünya düzenine şekil veren kişiler ise o firmaları yöneten kişilerdir. - IMG 20200823 WA0003
Altını çizerek yazıyorum.
Yaşadığımız bu gezegende süper güç olarak tanımlanan devletler ve onların dünyaya hükmettiği iddia edilen anlı şanlı liderleri, gerçekte birer kukladan daha fazlası değillerdir.
Bu gezegenin gerçek süper güçleri, insan ırkının neredeyse tamamını kendisine bağımlı hale getirmiş, organize bir şekilde kartelleşerek devasa boyutlarda zenginleşmiş olan ilaç firmalarıdır.


İnsan ırkının geleceği hakkında aldıkları tüm kararları kukla liderler aracılığı ile uygulamaya koyan ve A dan Z ye dünya düzenine şekil veren kişiler ise o firmaları yöneten kişilerdir.

Hiçbir ordu onlar kadar güçlü, hiçbir silah onlar kadar öldürücü, hiçbir felaket onlar kadar korkutucu değildir.
En büyük mali kaynaklar onların emrindedir. Dünyanın nüfus planlamasını yaparlar. Merhamet duygusu taşımazlar.

Devamlı deneyler yapar, yeni virüs ve bakteriler yarattıktan sonra onlara karşı ilaç ve aşılar geliştirirler.
1872 yılında yılında Güney Afrika’da başlattıkları sıtma deneyleri ile ortaya çıktılar.
Önceleri Afrikada açlık çeken yerli kabileleri ve ekonomisi kötü olan fakir ülkeleri laboratuvar olarak kullanıyorlardı.

1903 yılında Mozambikte aniden ortaya çıkan şarbon ve Kolera salgınında oradaydılar.
1911 de Zimbabve’de, 1920 de Etiyopya ve Uganda’da, 1923 de Tanzanya’da, 1926 da Zimbabve’de, 1976 yılında Kongo ve Sudan’da, 1980 de Sierra ve Liberya’da yine onlar vardı.
Ebola, Aids, Tifo, Tifüs, tüberküloz, Kara Humma, vs vs vs

2000 li yıllarda laboratuvar olarak kaos ve kargaşa içindeki Asya kıtasını seçtiler.
Kuş Gribi, Sars, Hıyarcıklı Veba, Deng Ateşi ve son olarakta Covid-19 yani namı diğer Korona.
Bu virüslerin çoğu birdenbire ortaya çıkarak insanları öldürmeye başladılar.

Ortak noktaları, çocukların taşıyıcı yaşlıların ise etkilenen kesim olmasıydı.
Dünyanın en güçlü ülkeleri bile zor duruma düştü
Üretimleri azaldı, Sanayileri durdu ve ekonomileri bozuldu
Türkiye gibi hazır olmayan ülkeler ise neredeyse dibe vurdu.

Şimdi bizi ilgilendiren tarafına bir bakalım.
Son salgında Türkiye Mart ayı başından Haziran ayı sonuna kadar doğru-yanlış, iyi-kötü kararlarla bu virüsle mücadele etmeye çalıştı. Sürü bağışıklık sistemi uygulayan İngiltere’yi vatandaşlarına kötü bir örnek olarak gösterip kendi önlemlerini övmeye başladı.
Salgın hız kesmeden devam ederken Temmuz ayında “hadi normalleşelim” denildi.

Şimdi herkes bilsin ki;
Bu eylem Türkiye Cumhuriyeti’nin kontrollü bir şekilde sürü bağışıklık sistemine geçtiğinin ilanıdır.

Tam neden diye soracaktım ki nedeni belli oldu
Türkiye Cumhuriyeti bir laboratuvar, üzerinde yaşayan vatandaşları ise birer kobay faresi olarak kullanılacak.
Elbette bunun olması için öncelikle virüsün yayılması gerekiyordu.

Vaka ve ölüm sayıları gizlenerek halkın rahatlaması sağlandı. Test sayısı ne olursa olsun vaka ve ölüm sayıları neredeyse bir önceki günün aynısı gösterildi.
Sonunda melek yüzlü, mesajları ile ünlü olan Sağlık Bakanımız müjdeyi verdi.
“Rus ve Alman ilaç firmalarının ürettiği aşılar Türkiye’de insanlar üzerinde denenecek”

İyi tarafından bakalım…
Türkiye Cumhuriyetindeki 83 milyon vatandaşın artık bir işi var.
İşverenlerimiz ise Rus ve Almanlar
Her birimiz laboratuvar kobay faresiyiz.
Hayaldi bu da gerçek oldu.
18 yıl sonunda, açlık çekerek vatandaşlarının hayatlarını para karşılığı satan ülkeler seviyesine çıktık.
Var olasın AKP

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir