Deprem Ve Siyasal Şov…

Bir aldatmaca, bir kandırmacadır gidiyor… - ali 5

Bir aldatmaca, bir kandırmacadır gidiyor…

Siyasal iktidar olma ve iktidarda kalma uğruna düzenlemişler her şeyi…

Varsa yoksa iktidar…

Varsa yoksa iktidarda kalmak… Varsa yoksa din istismarı… Tek hedefleri bu…

Üretim, tüketim, ihraç, işsizlik, yıkılan binalar umurlarında bile değil.

İktidarda kalmak için ellerinden gelen, gelmeyen her çabayı ortaya koyuyorlar…

Önlerine çıkanları, kendilerini eleştirenleri de engelliyorlar. Yüreklerine korku salıyorlar. Korkutacaklarını sanıyorlar…

Koca koca bakanlar gazetecileri, yazarları, çizerleri hapse atmakla tehdit ediyor…

Olgular, olaylar hakkında soru sormamalarını, gerçekleri araştırmamalarını istiyorlar…

Deprem için toplanan vergilerin nerede olduğunu soranları ahlaksız, hain ilan ediyorlar.

Gazetecilerin basın kartlarını iptal ediyorlar.

Genellikle bu davranışlar, baskılar tüm dünyada, aciz, yetersiz ve ülkeyi yönetemeyen iktidarların izlediği bir yol ve yöntemdir. Bu yaşlı ve deneyimli tarih, bunun çok örneklerini gördü. Ama tümü de yıkılıp gitti.

Geçenlerde oyuncu Berna Laçin hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma başlattı.

Suçu, Twitter hesabında, deprem sonrası yaptığı paylaşımlardı.

Laçin, Elazığ depremi sonrası, Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın SMS ile yardım çağrısı yapmasını eleştirmiş ve şunları söylemişti:

”Biz her şeyimizi verelim o ayrı, ama neden hala deprem anı ilk akla gelen para toplamak? Onca toplanan deprem vergisine n’oldu?”

Suçu geçmişte toplanan deprem vergilerinin ne olduğunu sormasıydı.

Onlar deprem gibi, sel felaketi gibi insanların karşılaştığı felaketleri bile kendi lehlerine çevirip, kullanarak, iktidarda kalmak uğruna insanları yönlendiriyorlar, düzenliyorlar…

Örneğin halkın valisi, deprem bölgesinde alınan ve alınacak olan önlemleri, çalışmaları anlatacağı yerde, açık kalan mikrofondan bakanlara dönüp diyor ki, “Kamuoyunda algı çok iyi…”

Halk soğukta tir tir titrerken, yiyecek ekmek, yatacak yer bulamazken, çoluğu çocuğu, yakınları, anası babası enkaz altında cehennemi yaşarken, “Kamuoyunda algı çok iyi” olsa ne yazar, olmasa ne yazar sayın vali?

Sen halkın karşı karşıya kaldığı sorunlara, felaketlere anında çözüm bulabiliyor musun?

Vatandaşın acısını hafifletebiliyor musun? Ona bak… Ondan haber ver…

Bir zamanlar mikrofonunun açık olduğunu bilmeyen Türk-İş Konfederasyonu Başkanı Ergün Atalay da ilgili bakana, “Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle…” deyip, bakana iyi bi iş yaptığını anlatmaya çalışıyordu.

TÜRK-İŞ Başkanın, konuşmalar uzasa işi karıştıracaklardı dediği kişiler sendikalı işçilerdi…

Yani işin özeti, zamanımızda işçi sendikaları da dernekler de kamu görevlileri de iktidara yaranmak için birbirleri ile yarış içerisindedirler.  Halkı düşünen yok.

Bir TV muhabiri depremzede bir bayana soruyor:

“Deprem anında neler yaşadığınızı, anlatır mısınız?”

Kadının cevabı tokat gibi patlıyor:

DEPREMİ SORACAĞINA, DE Kİ ŞİMDİ NE YAŞIYORSUN? Deprem beni yıpratmadı. Burada duruşum beni yıprattı…

Bak geldiler Suriyelileri doldurdu, doldurdu, doldurdular… Aldılar, evlerine götürdüler… Biz burda tirrrr tir titriyoruz.

Kimse gelip demiyo ki “Sen burada ne yiyorsun, ne içiyorsun? Ben de mi gidip dileneyim? Ne yapayım ben? Kime gideyim ben?

Kimse ona gelip, “Sen burada ne yiyorsun, ne içiyorsun?” demediği gibi, enkazdan kurtarma çalışması yapanların da Cumhurbaşkanı gelinceye dek yaralıları siyasi şov için beklettiği söyleniyor…

Türkiye, “Ne yapayım ben, kime gideyim” diyen insanlarla doldu günümüzde. İşsizlikten canına kıyan gençlerle doldu.

Türkiye ekonomisi dibe vurdu. İktidar çaresiz…

Bocalıyor… Perişan…

Borç gırtlağa gelmiş dayanmış…

Ne üretim var ne tüketim…

Sadece boş laflar. Kabadayılık gösterileri… Yüksek perdeden ağır sözler…

Sataşmalar… Ve din ticareti.

Hâlâ depremi kaderle açıklıyorlar… Ama zararı, ziyanı, can kaybını önlemek için ne geçmişte ne geleceğe dönük bir çabaları var…

Nice “oturulmaz” denilen mekânlara “Oturulur belgesi vermişler zamanında…”

İktidar denize düşmüş durumda. Can çekişiyor. Ama hemen gidecek gibi de görünmüyor.

Hani derler ya denize düşen yılana sarılır…

Muhalefeti uyanık olmaya, “İktidarın koltuğu bırakmama oyunları” karşısında dikkatli olmaya çağırıyoruz…

(alieralp37@gmail.com)


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir