30 Ağustos Resepsiyonu’nda İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birden çok kez tokalaştığına ilişkin görüntüleri görünce, kendi kendimize “Hayırdır bu ne muhabbet!” demiştik. Sayın Akşener’in, Erdoğan ailesiyle tokalaşma merakını, Elmalı Yağlı Güreşleri sırasında oğul Erdoğan’a kadar uzattığını görünce de “Hımmm” diyerek iyiden iyiye şüphelenmeye başlamış ve not defterimize (sosyal medya hesabımıza) şu notu düşmüştük:
“Hayırdır Meral Abla, bugünlerde Erdoğan ailesine pek bi düşkün oldunuz!
Önce babasının, sonra oğlunun elini sıkmalar filan. MHP’den rol çalmayalım lütfen. Bak Bilal Erdoğan ayağa kalkmaya bile tenezzül etmiyor tokalaşırken. Değil sizin gibi lider olmaya çalışan birisi, sıradan bir kadının karşısında bile yapılmaz bu umursamazlık. Üstelik yanınızda devleti temsil eden koskoca Antalya Valisi Münir Karaloğlu da var…”
Bazı sosyal medya kullanıcıları, Meral Hanım’ın Antalya Elmalı Yağlı güreşleri sırasında Bilal Erdoğan’la tokalaştığı sahneyi savunma derdine düşerek, bu davranışı “Devlet umuru görmenin bir gereği” olarak açıkladılar. Onlara şu cevabı vermiştim yine sosyal medya vasıtasıyla:
“Ben bir İYİ Parti üyesi ve MV Aday Adayı olarak daha Meral Hanımla tokalaşmadım bile! Ümit Özdağ ise ‘Görüşme kabul etmiyorum’ diyerek odasına bile sokmadı! Söyleyin bakalım, siz Meral Hanım’ın CB adaylığı için kaç imza topladınız? Ben en az 30 imza topladım. Dolayısıyla; benim liderim, protokolde yer alması bile tartışmalı birisinin karşısında böyle referans yaparcasına tokalaşmamalıydı. Anladık Rize gelinisiniz, muhatabınız Rizeli, Antalya Valisi Rizeli ama, partinin itibarı Rizeliler dayanışmasına kurban edilemez!”
Bu tür rahatsızlıklar kulağına kadar gitmiş olmalı ki; Meral Akşener, oğul Erdoğan ile yapmış olduğu tokalaşma konusunda daha sonra şöyle bir açıklama yapma gereği duydu:
“Protokole geldi, protokolde de iki sırayla tokalaşarak geldik. Vali’nin yanında Bilal beyin oturduğunu Vali bey ile tokalaştıktan sonra gördüm. Doğaldır ki tokalaştım. Bu da insani, siyasi falan değil, insani bir nezakettir. Bilal Erdoğan’ı atlayıp geçseydim ne olacaktı? Elmalı belediyesi bizde olduğu için ev sahibiyiz. Oradaki esas mesele şu; Valinin yanında Bilal Erdoğan hangi sıfatla, hangi pozisyon ile oturuyor idi. Sorulması gereken budur. Ve biz de buradaki görüntüyü cebimize koyduk.”(1)
Sayın Akşener; “Bilal Erdoğan’ı atlayıp geçseydim ne olacaktı?” diyorsunuz ya! Aslında çok şey olacaktı. En azından size bağlanan umutlar yeniden yeşerecekti. Herkes haddini bilecekti! Madem Elmalı Belediyesi sizin partinizde, başpehlivanın altın kemerini neden siz değil de protokolde bulunmasını sorguladığınız ve o umursamaz fotoğrafını cebinize koyduğunuz Bilal Erdoğan taktı?
Bakın, medyanın iddiasına göre; Antalya Valiliği bile Elmalı’da size sansür uygulayarak Bilal Erdoğan’ı ön plana çıkarmış medyada.(2)
Meral Akşener her ne kadar Bilal Erdoğan ile tokalaşmasını “Bu siyasi falan değil, nezaket gereği bir davranış…” şeklinde açıklasa da Hürriyet’ten Hande Fırat’a verdiği röportajda kullandığı bazı ifadeler, gerek 30 Ağustos resepsiyonunda Sayın Cumhurbaşkanı ile yapmış olduğu ve vücut dili okuyucularının “Sandviç Türü Tokalaşma” olarak adlandırdıkları şekilde birden çok kere yapmış olduğu tokalaşmaların, gerekse Elmalı’da, karşısında ayağa kalkma gereği bile duymayan oğul Erdoğan’la yapmış olduğu tokalaşmanın siyasi yönünün de olduğunu akla getirmektedir.
Mesela şu sözleri:
“Biz anahtar partiyiz. 2023 seçimlerinde yani 2023 diye bildiğimiz için söylüyorum, Sayın Erdoğan’ın seçilmesi imkansız. Kendisinin de bunu gördüğünü biliyorum. Oylar yetmiyor… Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni artık işlemediğini, taşınamadığını ve Sayın Erdoğan tarafından da bunun görüldüğünü düşünüyorum. Sistem tıkandı. CHP ve İYİ Parti’nin yaptığı işbirliğinin sürüp sürmeyeceği bu gelişmelere göre şekillenir.”(3)
Meral Akşener’in yukarıdaki ifadelerini Lütfü Türkkan’ın:
“Kimse bizi HDP ile anayasa hazırlamaya çalışan CHP ile yan yana koymasın. Kimse bizi CHP ile koalisyon yapan bir parti olarak göstermesin. Biz CHP ile aynı görüşe sahip bir parti değiliz. Biz CHP ile seçim ittifakı yaptık. Seçim bitti mi bitti. Bu seçim ittifakında İYİ Parti çok fedakarlık yaptı. Konu Türkiye olunca Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda ilerledik. Biz hiç pazarlık yapmadık, pişman da değiliz. Ana umdelerimizden taviz vermeyiz. Bizi HDP ile yan yana koymaya çalışanlara karşıyız. Bizi HDP ile birlikte anayasa yapmaya davet ettiler. CHP’li isim bize bir mail attı. Anayasa hazırlamaya, mail yoluyla bildiri atıyorlar. Biz başladık, siz de gelin demek çok gayri ciddidir. Biz kendimiz çalışma içerisindeyiz..”(4) şeklindeki sözleri ile üst üste koyup değerlendirdiğimizde ister istemez soruyoruz; Peki bu sözler ne anlama geliyor ve bu ifadeleri nasıl değerlendirmeli?
Bu soruların cevabını, bu günlerde “Bir Bilen” olarak ortaya çıkan, yaşı ve siyasi tecrübesi ile “Bilge” bir insan görüntüsü veren Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Amca çok güzel vermiş aslında: “Anahtarı tarif etmek zorlaşıyor; bir anahtar var bir de maymuncuk var, her kapıyı açan. Hangisi hangisidir onu bilemem…”(5)
…
Evet bize göre de anahtar olmak iyidir.
Ancak bijon anahtarı da anahtardır, kurbağacık da.
Peki siz ne tür bir anahtarsınız?
Açıklamalarınız, her somuna uydurulabilen, ayarlanabilir kurbağacık olmaya aday bir anahtar olduğunuzu akla getiriyor.
Yanılıyor muyum acaba?
Hatırlatalım; kurbağacığın diğer adı da İngiliz Anahtarı’dır ve bu millet İngilizleri oldum olası hiç sevmemiştir efendiler.
Çünkü İngilizler, Türk Milleti’nin kadim düşmanları arasında yer alan milletlerdendir!
Temel Amca’nın telaffuz ettiği “Maymuncuk” olmak ise hiçbir Türk’ün kabul edebileceği türden bir karakter değildir.
Lütfü Bey Lütfü Bey; “Kimse bizi HDP ile anayasa hazırlamaya çalışan CHP ile yan yana koymasın” da ne demek?
Siz, 24 Haziran seçimlerine katılabilmek için CHP’den 15 emanet milletvekili transfer edip HÜLLE yaparken bilmiyor muydunuz CHP’nin HDP ile olduğunu söylediğiniz ilişkisini?
Unutmayın ki; Genel Başkan Yardımcınız Şenol Sunat’ın hazırladığı “Siyasi Ahlak Yasa Teklifi” sizleri de bağlamaktadır.
Nasıl ki; Medineli Müslümanlar, Halife Ömer’e “Ya Ömer, yoldan çıkarsan seni kılıçlarımızla, oklarımızla, kargılarımızla yola getiririz” demişlerse, size oy veren milyonlarca seçmen de sizi oylarıyla hizaya getirmesini bilir.
Tıpkı 3 Kasım 2002’de MHP’yi hizaya getirdiği gibi!
*
Son söz: Değerli okurlarım, tıpkı başta Suriye siyaseti olmak üzere; dış politikamızda olduğu gibi iç politikamızda da kartlar yeniden karılmaya başlandı haberiniz olsun.
Esat Yönetimi ile görüşmek de dahil olmak üzere Suriye politikamızda da, ittifakların çözülmesi de dahil olmak üzere iç politikamızda da köklü değişiklerin olacağı günler oldukça yakın görünüyor.
Hele de Davutoğlu ve babacan hareketleri vücut bulduktan sonra.
Benden söylemesi…
Ömer Sağlam
19.09.2019
1-
2-https://www.yenicaggazetesi.com.tr/valilikten-aksenere-sansur-bilal-erdogana-ozel-mesaj-248307h.htm
3-Bkz. 1 nolu dipnot.
4-
5-https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/karamollaoglundan-aksenere-bir-anahtar-var-bir-de-maymuncuk-5334277/
Yazıları posta kutunda oku