BELKİ YARIN  

* - ahmet kilicaslan aytar
İsrail, Türkiye ile ilişkilerin bozulmasına katkıda bulunan 2010 Marmara olayından önce  2009’da Tamar ve  Leviathan gaz sahalarını keşfetti.
Kasım 2018’de  dünyanın en uzun doğal gaz boru hattının inşası için G.Kıbrıs, Yunanistan ve İtalya ile Mutabakat Zaptı imzaladı.
Ocak 2019’da Yunanistan, Mısır, Kıbrıs, İtalya, İsrail, Ürdün ve Filistin “Doğu Akdeniz Gaz Forumu”nu kurdu.
Bu sırada Güney Kıbrıs Afrodit gaz alanında sondaj araştırması yapan ExxonMobil Corp, New York Borsasına girdi…
*
Birkaç hafta içinde ExxonMobil Corp’un araştırmalarına ilişkin yapacağı açıklamalar;
Hissedarların  Doğu Akdeniz petrol ve gaz sondajına yapılan büyük yatırımın karşılığını alıp-alamayacaklarını,
Rezervin büyüklüğünü, Doğu Akdeniz Gaz  Boru Hattının (EastMed) sürdürülebilirliğini, yapılacak teşvikleri, Kıbrıs sorunu için yeni görüşmeleri,
Nihayet Doğu Akdeniz dengesini belirleyecektir…   
*
Bu arada İsrail ile Yunanistan arasındaki ilişkiler, İsrail’in doğal gaz ihracatçısı olarak ortaya çıkmasının yarattığı ortak jeopolitik çıkarlar nedeniyle değil,
Aynı zamanda İsrail – Türkiye arasındaki ilişkilerin bozulmasından dolayı önemli ölçüde iyileşti…
Türkiye üzerinden bir doğal gaz boru hattı inşa etmek daha ucuz olmasına rağmen,
Türkiye; İsrail, G.Kıbrıs, Mısır ve Yunanistan’a yönelik politikalarıyla sorunlu hale geldi.
Bu yüzden İsrail transit ülke olarak Türkiye’yi değil Yunanistan’ı seçti.
Böylece İsrail’in Doğu Akdeniz’deki jeopolitik ortaklığı Türkiye’den Yunanistan’a geçti.
 
*
2010‘da  B. Netanyahu Yunanistan’ı ziyaret eden ilk İsrail başbakanıydı.
İsrail ve Yunan hava kuvvetleri ilk ortak askeri tatbikatlarını yaptılar.
Eylül 2011’de İsrail ve Yunanistan güvenlik işbirliği anlaşması imzaladılar.
İsrail şimdi eğitim amaçlı Yunan hava sahasını kullanıyor…
*
İsrail ve G. Kıbrıs’ın doğal gazını Avrupa Birliği’ne (AB) ihraç etmek amaçlı olan boru hattı;
Doğu Akdeniz’i büyük bir enerji merkezine dönüştürdü.
Henüz kurulan Doğu Akdeniz Gaz Forumu ise Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarından en iyi şekilde ortak istifade edilmesini  hedefliyor.
*
“EastMed” ortaklığı, Avrupa’nın gaz ihracatını çeşitlendirme ve Rusya’ya bağımlılığını azaltma çabalarında önemli  rol oynuyor.
İsrail; Yunanistan, G.Kıbrıs ve Mısır ile oluşturduğu doğal gaz ortaklığından yararlanıyor.
Doğal gaz ihracatçısı olarak AB  karşısında daha güçlü bir stratejik değer elde ediyor. .
G. Kıbrıs uluslararası önem ve gelir kazanıyor.
Yunanistan bu enerji merkezine katılarak ekonomisini güçlendirme yönünde ilerliyor.
Ayrıca Norveç Petroleum Geo Services (PGS) şirketinin 2012 ve 2013‘te yaptığı çalışmalar, Girit‘in güneyinde petrol ve gaz kaynaklarının varlığını gösteriyor.
Böylece Yunanistan EastMed  ortaklığı ve Girit’teki kaynaklarıyla  enerji merkezi statüsü kazanmaktadır…
*
Doğal gaz, İsrail’in Mısır ile ilişkilerini de değiştirmiştir.
İsrail 2019’dan beri Mısır’a doğal gaz satıyor, bu anlaşma ile Mısır, Doğu Akdeniz enerji merkezine katılmıştır.
Mısır ile İsrail arasındaki ilişkiler, A.F.el-Sisi’nin  2013’te cumhurbaşkanı olmasından bu yana, İsrail’le olan tüm ekonomik işbirliğini durduran İslami rejimin yerine geçtikten sonra gelişti.
Şimdi Mısır, İsrail  Delek Drilling şirketi, Amerikan Noble Energy ve Mısır’ın Doğu Gazı  şirketinin kurdukları EMED konsorsiyumu vasıtasıyla,
Zohr sahasında kendi doğal gaz kaynakları ve İsrail’den yapılan ithalatın Akdeniz kıyısında bulunan iki gaz sıvılaştırma tesisinden LNG  ihracatı yapıyor.
*
Türkiye, petrol ve doğalgaz kaynaklarının büyük  bölümünün yer aldığı Ortadoğu, Hazar ve Akdeniz coğrafyasında merkezi bir konumdadır.
Üstelik Rusya’ya alternatif olarak ön plana çıkan Hazar, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz bölgelerinden geçebilecek en düşük maliyetli güzergah seçeneğidir.
Giderek artan bir şekilde sadece enerji üreten ülkelerin değil enerji arz ve talep eden ülkeler arasındaki bağlantıyı kuran ve güvenliğini sağlayan ülkelerin de,
Stratejik öneminin artması Türkiye’yi enerji piyasasında “aktör” pozisyonuna çıkarıyor.
Ayrıca  Rusya’nın Ukrayna ile yaşadığı kriz sonrasında Avrupa ülkelerinin enerjide alternatif geliştirme çabaları, Türkiye seçeneğinin önemini daha da artırıyor.
Bu anlamda  Azerbaycan’dan AB’ye Türkiye, Yunanistan, Arnavutluk’tan gaz tedarikinde Trans Adriyatik Boru Hattı önemli bir örnek oluşturuyor.
 
*
Ancak G.Kıbrıs, Yunanistan, Mısır ve  İsrail ilişkileri iyileşirken, Türkiye‘nin bu ülkelerle arasındaki ilişkiler her geçen gün  kötüleşiyor.
En büyük neden Türkiye’nin Erdoğan’ın inandığı Müslüman Kardeşler Teşkilatı felsefesinin tahakkümünde olmasıdır.
Erdoğan çağdaş dünya insanlarının demokratik hukuk devletine giden zahmetli yoldan geçerken edindiği yaşam kültüründen ve demokratik geleneklerinden yoksundur.
Bu yüzden  İsrail’i kuşatan ” Politik İslami Sistemdeki ” coğrafyada, yeni Osmanlıların başı olarak günün birinde Hilafeti ve Kudüs’ü geri getirebilmenin hayalinde yaşıyor.
Erdoğan bu inanışıyla, hem yerel hem de uluslararası olarak geleneksel Türk politikalarının seyrini değiştirmiştir.
İsrail’e yaptığı bütün eleştirilerde HAMAS’a destek veriyor.
İsrail, G.Kıbrıs, Yunanistan ve Mısır  doğal gaz ortaklığına karşı çıkıyor.
 
*
Halbuki Türkiye enerji kaynaklarından yoksundur.
Enerjiye bağımlı bir Avrupa ile Orta Asya ve Orta Doğu’nun enerji bakımından zengin bölgeleri arasında stratejik olarak konumlanmıştır.
Halbuki Türkiye İsrail’in Tamar ve Leviathan gaz sahalarının keşfiyle jeopolitik kazançlarını  gerçekleştirme fırsatı ile karşı karşıya bulunuyor.
*
Ama Erdoğan, projeye karşı çıkıyor;
Terörist Kürtler bahanesi ile zımnen  neo-Osmanlı başlığında Suriye’de bir Sünni koridor üzerinde hem “Bölgeyi kazanırsak petrolü ve Misak-ı Millî topraklarını da kazanırız”,
Hem de  “EastMed ortaklığında pazarlık gücünü arttırırız ” oportunizmindedir .
 
*
Erdoğan daha önce de Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesel Hükümeti’ni Türkiye üzerinden Akdeniz’e petrol sağlayacak yeni bir petrol boru hattı oluşturmaya ikna etmeye
çalışmıştı.
Bu hedefi 2018’de İsrail’in, Kıbrıs’ın ve Yunanistan’ın ABD destekli doğalgaz boru hattı projesini duyurmalarıyla engellendi.
 
*
Şimdilerde Erdoğan, G.Kıbrıs’ı Ankara’nın onayı olmadan gaz kaynaklarını kullanması ve ihraç etmesi durumunda askeri güç kullanma tehdidinde bulunuyor.
Batı ise Türkiye‘yi Kıbrıs’ın kuzeyinde işgalci olarak kabul ediyor ve Türkiye’yi bu haliyle adanın doğalgaz kaynakları üzerinde hak iddia etmesini reddediyor..
Artık Erdoğan’ın yeni Osmanlı politika prizmasının, Kuzey Suriye dahil Doğu Akdeniz denklemindeki Türkiye’nin stratejik, yasal, ekonomik ve sosyal boyutlarının tümünü aydınlatmadığına ilişkin kanaatlerin yoğunlaştığına dikkat çekiliyor.
Son olarak Türkiye’nin tehditleri, ABD Başkanı Trump’ın  Suriye Kürtleri üzerinden İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan arasındaki yeni enerji ortaklığına verdiği güçlü destekle
hafiflemiştir.
 

*

Türkiye’nin  Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na karşı, misilleme yapar gibi KKTC merkezli bir Kuzeydoğu Gaz Forumu kurma öngörüsü,
Bu potansiyeli harekete geçirmek üzere Türkiye’de gerçekleşmesi planlanan ulusal ve uluslararası doğal gaz etkinlikleri,
Düşmanlıkları daha fazla geliştirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
*
Ancak siyasi gerginliklere rağmen, Türkiye hâlâ küresel ekonominin gereksinimiyle Doğu Akdeniz gazı ile AB arasındaki transit ülke olma yönündeki ilginin sahibidir…
Bu konu hem bir demokratik hukuk devleti olması gereken Türkiye’nin hem de bölgenin yarınını belirliyor…
21.1.2019

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir