Necdet Buluz
“Neyin uyarısı?” diyeceksiniz? Hemen yanıtlayalım:
Türkiye deprem ülkesidir. Özellikle İstanbul’da 7 şiddeti üstü bir deprem bekleniyor. Yıllardır da bu konuda dışarıdan da içeriden de deprem uzmanları uyarı üzerine uyarı yapıyor. “Gereken önlemleri zaman geçirmeden alın” diyor.
Yapılan araştırmalara göre son 30 yıl içinde Türkiye’de yüzde 60 ihtimalle 1999 yılındaki deprem gibi bir deprem olma ihtimali bulunuyor. Ancak, kesin bir tarih verilemiyor.
Özellikle İstanbul ve çevresini etkileyecek bir depremin varlığından söz ediliyor. İstanbul’daki çürük binaların yıkılıp, yerine depreme dayanıklı yapıların hızlı biçimde yapılması öneriliyor. BU konulara da uyarı üzerine uyarı yapılıyor.
Olası bir depremde nasıl hareket edeceğimiz, kendimizi nasıl koruyacağımız, nerelerde toplanacağımız konusunda da halkın bilinçlendirilmesinde eksikliklerin bulunduğu ifade ediliyor.
Şimdi konu hakkında bir Japon deprem uzmanının sözlerine dikkat çekelim.
Altınbaş Üniversitesi Yapı Kulübü tarafından düzenlenen “Deprem Afetine Hazır Mıyız?” etkinliğine konuk olan Japonya Yurtdışı İnşaat Şirketleri Derneği Genel Sekreteri, yüksek mimar ve yüksek mühendis Yoshinori Moriwaki, son 28 yıldır Türkiye’de sürdürdüğü çalışmaları doğrultusunda deneyimlerini öğrencilerle paylaştı.
Türkiye’de bulunduğu günden bugüne Marmaray ve Osmangazi Köprüsü’nün çalışmalarında da incelemelerde bulunan Moriwaki’nin açıklamalarına birlikte göz atalım:
“Yapı yönetimi konusunda Türkiye ve Japonya şu anda aynı durumda. 1998 ve 2007’de Türkiye’de deprem yönetmeliğinde değişiklikler oldu. Bu değişikliklerden sonra yapılan binalar daha güvenilir ancak daha önce yapılanlar için risk söz konusu. 2001 yılında ise yapı denetim sistemi başladı. Bu kontrollerin düzenli yapılmasının dışında belediyelerden izin alınmadan yapılan binalarda yanlışlar olabiliyor ve böyle binalarda sıkıntılar yaşanabiliyor. Japonya’da bu şekilde hiçbir bina bulamazsınız, hepsi yönetmeliğe uygun ve izinleri alınmış şekilde yapılmıştır. O nedenle Japonya’da ne kadar büyük deprem olursa olsun binalar çökmüyor. Sadece içerdeki dekorasyonla ilgili sorunlar olabiliyor. Bu durumda masanın altına saklandığınızda sıkıntı olmuyor, zarar görmüyorsunuz. Türkiye’de ise bina komple çöktüğü için masanın altına saklanırsanız hayatta kalma şansınız zor oluyor. Doğru olan yaşam üçgenini uygulamak, masanın altına değil yanına saklanmak. Böylece korunma ihtimaliniz daha fazla oluyor.”
Daha önce Japonya’da Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Enstitüsü’nde görev alan Altınbaş Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Zeki Hasgür ise yapıların sağlamlığının yanı sıra iyi bir kontrol mekanizmasının da işlemesi gerektiğini söylüyor. Taşıyıcı sistemde sadece mühendislerin çalışmadığını belirten Prof. Dr. Hasgür’ü de dinleyelim:
“Onu uygulayanlar hata yapmamalı. Her zaman için denetim esas olmalı. Sahada hala hatalı uygulamalar görüyoruz. Bunların mutlaka düzeltilmesi lazım. Çok iyi yönetmelikler yapabilirsiniz ancak bunların yalnızca kağıt üstünde kalmaması gerek. Yapıların daha proje aşamasından itibaren denetim altında olması lazım. Bu zincirleme bir iş ve zincirin bir halkası koptuğu vakit yapı elden gidebilir. Dolayısıyla zemin, yapı malzemesi, yapı planları, taşıyıcı sistemler her zaman dikkat etmemiz gereken unsurlar. Bu alanda çalışacak iyi ara elemanlar yetiştirilmesi ve üniversitelerin bu konu üzerine daha fazla eğilmesi gerekiyor. Örneğin Japonya’da bu konuda lisans eğitimi alan öğrenciler ‘yapı dinamiği’ dersi alırlar. Dolayısıyla bizim inşaat mühendisliği eğitimimizde mühendislerimiz temelden çatıya kadar depremi düşünmelidir”
Özetleyelim:
Depreme hazırlıklı mıyız?
Olası bir deprem anında nasıl hareket edeceğiz?
Yapılar depreme dayanıklı mı?
Bugüne kadar yapılan uyarıları göz önünde bulundurup, hangi önlemleri aldık, halkımızı bu konuda nasıl bilinçlendirdik?
Biz, depremleri ciddiye alıyoruz. Bu konuda yapılan uyarılara yenilerini de eklemek istedik. Ciddiye aldığımız bu konuda bundan sonra da yazmaya ve uyarmaya devam edeceğiz.
necdetes@mynet.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Yazıları posta kutunda oku