Bağımsız olmak yetmiyor

Bütün sömürgelerde eğitim sistemi aracılığıyla, sömürge halkları, Fransız, İngiliz, İspanyol olmamalarına karşın, sürekli siyasi ve eğitimsel programlarla, Fransız, İngiliz, İspanyol gibi okuyup yazmak ve dahası kendi halkının çıkarına aykırı olduğu durumda bile Fransız, İngiliz, İspanyol ülke menfaatlerini düşünür olmak üzere yetiştiriliyor. - Amerika Emperyalizmi

Bütün sömürgelerde eğitim sistemi aracılığıyla, sömürge halkları, Fransız, İngiliz, İspanyol olmamalarına karşın, sürekli siyasi ve eğitimsel programlarla, Fransız, İngiliz, İspanyol gibi okuyup yazmak ve dahası kendi halkının çıkarına aykırı olduğu durumda bile Fransız, İngiliz, İspanyol ülke menfaatlerini düşünür olmak üzere yetiştiriliyor.

Birçok kültürel uygarlık, İngiliz, Fransız, İspanyol vb sömürgeci diğer Portekiz ve Hollanda gibi ülkelerin müdahalesi ile, sözde bağımsızlık kazanan sömürge ülkeler kendi dinamikleri üzerinden gelişememiş olduğu izlenmektedir.

Bugün Hindistan ve Mısır gibi köklü kültürlere sahip ülkeleri İngiliz kültüründen bağımsız olarak düşünemiyoruz.

Ülkeler arasındaki karşılıklı bağlılıklar, ticari ve siyasi ilişkilerin güçlendirilmesi dünya barışı için iyi bir anlam taşır. Ancak, küreselleşmenin olduğu bir dünyada tek yanlı bir bağımlılık anlamını da içermektedir. Dominan ülkeden bağımsız olan sömürge bir ülkenin tam bağımsız olması iyice yoksullaşmasına yol açacaktır. Özellikle, Afrika ülkeleri, dominan ülkeden ayrıldıktan sonra iç dinamiklerini kuramıyarak kendilerini geliştiremeyerek dominan ülkenin ekonomik yardımları ile ayakta durabilmektedirler.

İngiltere’den tam 51 bağımsız ülke çıkıyor. Bu da, dünya üzerindeki devletlerin yaklaşık dörtte biri anlamına geliyor. Bu, siyasal olarak muazzam bir etki kaynağı.Buna karrşı Ab den Bretix le bağımsızlığını ilan etmesi bile bu ülkenin bocalamasına yol açmış görünüyor.

Bugün şeriatla yönetilen küçük bir Güneydoğu Asya ülkesi olan Brunei’nin bağımsızlık öykülerine baktığımızda, halkın büyük çoğunluğu bağımsızlık istememelerine ve İngilizlerin sadık uyrukları olmalarına karşın, kendilerine bağımsızlık verildiğini vurgulamaktadır. Kendi geleneksel kültürel ve ekonomik birikimi dinamizmini yerleştiremedikçe, oluşturamadıkça eski sömürge düzenine özlemleri devam ediyor.

27 sömürgeye sahip Fransız sömürgeciliği için en kara yıl 1960 olur. Bu yıl, Fransa, sömürgelerinin yarısını kaybeder – ki bunların tamamı Afrika’dadır.

Fransa 1958 yılına kadar sömürdüğü Afrika ülkelerini, bağımsızlıklarını kazandıktan sonra da sömürmeye devam etmektedir. Fransa’nın bu ülkelerden ‘koloni vergisi’ adı altında, her yıl yüklü miktarda para aldığı belirtiliyor. Fransa’nın 14 eski sömürgesinden her yıl yaklaşık 500 milyar dolar para aldığı kaydediliyor.

Silicon Africa’da yer alan habere göre, Fransa’nın Afrika ülkeler üzerindeki fiili sömürgeciliği bitmiş olsa da mali sömürgesi hala devam ediyor. Fransa, bağımsızlığını kazanmış olan eski sömürgelerinin bütçelerinin büyük bölümünü değişik adlar altında kendi merkez bankasında topluyor. Kendi paralarından borç almaları da kısıtlanan Afrika ülkeleri, bir yıl içerisinde Fransa’ya verdikleri paradan en fazla yüzde yirmi oranında borç alabiliyor. Ülkenin daha fazla borç istemesi durumunda Fransa’nın vetosuyla karşılaştığı kaydediliyor.
Fransa aldığı bu parayı ise, sömürge döneminde işgal altına tuttuğu ülkelere inşa ettiği binalar ve altyapılar karşılığında aldığını savunuyor.
Ya para verirsin ya da darbeye kurban gidersin.
Fransa’ya vergi ödemeyen liderlerin ya bir darbeye ya da suikaste kurban gittikleri görülüyor. Son 50 yılda 26 Afrika ülkesinde toplam 67 askeri darbe meydana geldi. Bu darbelerin meydana geldiği ülkelerin 16’sı eski Fransız sömürgesi olduğu belirtiliyor. Darbe olan Afrika ülkelerinin yüzde 61’i eski Fransız sömürgesi.
İspanyol karşıtı Latin Amerika bağımsızlık hareketleri, yerli halkların önderliğinde ortaya çıkmak yerine, batı ülkesinde doğmuş büyümüş, birkaç kuşak kök salmış Avrupalı sömürgeci torunlarının önderliğinde gerçekleşmiş.

Ekim Devrimi’nden sonra Rusya’dan bağımsızlık ilan eden Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Estonya, Letonya ve Litvanya gibi ülkeler bugün bağımsız olsalar da, üstlerindeki Rus etkisi devam etmektedir.

Ülkemiz de büyük bir imparatorluğa sahip iken bugün gelinen durumda, margarin den sonra küresel şirketler Antibiotik ilaçlar ve GDO lu ürünlerle piyasayı ele geçirsin. 2000 yılında, ekilebilir tarım alanı ülkenin % 35 i iken bugün % 20 lere insin. Dünya’da buğday üreten 5 ülkeden biri, kendi gıda ihtiyacını karşılayan 7 ülkeden biri iken, çölde tarım yapan bir avuç İsrail’den tohum ve 3-5 yıldır pamuk üreten Yunanistan’dan pamuk ithal eder olsun. Amasya elmasının adını bilen kalmasın. Yenilen ithal elmanın adları Galo ve Fuji olsun. Büyüklüğü Konya ili kadar olan bir ülkenin ihracat rakamı senin ülke bütçene denk olsun. Tütün’ün bitirilmesine göz yum. Malatya kayısı üretimini geliştiremeyip İtalyan ve İspanyol kayısısı ithal edilsin. Kendi kiraz’ın olan Salihli Kiraz’ı “Napolyon” adlı olarak pazarda satılsın. Saman’ı ithal eder ol.
GSMH nın % 70 i Katar’ın eline geçsin.
Dünya üzerindeki 200’ü aşkın devletin çoğunun kutladığı bir bağımsızlık günü var. Bunun bir bağımsızlık günü değil, bizzat daha bağımlı olma günü kutlaması olarak anmak gerekiyor.

Bağımsız olan ülkenin elinde yeterli kendine ait dış borca dayanmayan kapital yoksa üretim ve sanayisini geliştiremiyorsa, IMF, Dünya Bankası ve dış kredi kaynağını elinde tutanların eline bakması kaçınılmaz olmakta.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir