Türkiye ile Fransa arasındaki ekonomik ilişkilere yaptığı katkı sebebiyle Pegasus Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı ve Esas Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Sabancı’ya, Fransa’nın Chevalier dans I’Ordre National de la Légion d’Honneur nişanı verilmiştir. Beyoğlu’ndaki Fransız Sarayı’nda düzenlenen törene, Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Charles Fries ve İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter ev sahipliği yapmıştır. Nişan, Napoléon Bonaparte tarafından 19 Mayıs 1802 tarihinde yayınlanan bir kararnameyle oluşturulmuştur. Napolyon döneminden bu yana verilmekte olan nişan, Fransa’da ciddi bir ‘seçkinler ağına’ dahil olmanın yanı sıra, pek çok kazanım da sunmaktadır.
Bu sebeple nişanı alan çoğu kişi bunu iade etmek istemez. Bununla beraber Türkiye’den YÖK eski başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç ile eski bakanlardan, geçmişte birlikte görev yaptığımız rahmetli Karman İnan Ermeni tasarısı sebebiyle Légion d’Honneur nişanını iade etmişlerdir.
Ehess / Paris ve Inserm araştırma merkezi profesörlerinden sosyolog Annie Thébaud-Mony’nin de, 14 Temmuz 2012 tarihinde yeni Fransa hükümeti tarafından kendisine verilen Légion d’Honneur nişanını kabul etmemiştir. Mony’nin reddetme gerekçesi şöyledir: “Çalışma koşullarındaki kötüleşmeyi, iş kazası ve meslek hastalıklarının yarattığı dramları, asbest, tarım ilaçları, nükleer ve kimyasal atıkların doğal çevremizi nasıl tahrip ettiğini görünür kılmaya çalıştığımız zaman, kamusal otoriteler tarafından ciddiye alınmak istiyoruz.”
Nişan töreninde konuşan Büyükelçi Fries, “Bu akşam Fransa ve Türkiye arasındaki o çok değerli ilişkilerin hizmetinde yaptığınız özverili çalışma ve katkılarınıza minnettarlığımızı ifade etmek üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Zira Fransa Cumhuriyeti, Napoleon Bonaparte tarafından ihdas edilen ve Fransa’nın en eski ve saygın nişanı olan Legion d’Honneur nişanı ile size taltif ederek, liyakatlarınızı onurlandırmak istemiştir…Size benzeyen, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron öncülüğünde Fransa ve Türk-Fransız ilişkilerinde yaratılan yeni dinamikte (hangi dinamikse), sadece açılıp gelişmeyi bekleyen gruplarla, projelere sahipsiniz.
Cumhurbaşkanımızın Davos’ta Fransa’nın geri döndüğünü ilan ettiği şu sıralarda, sizin gibi bir holdingin ülkemdeki varlığını daha da sağlamlaştırmasını ve böylece Türkiye ile Fransa arasındaki ekonomik ortaklıkları pekiştirmesini temenni ediyorum. Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin gelişmesine yaptığınız mümtaz katkılardan dolayı bu akşam size Fransa Cumhuriyeti’nin minnettarlığını ve şükranlarını ifade etmekten büyük mutluluk duyuyorum. Sayın Ali Sabancı, Cumhurbaşkanı adına, sizi Legion d’Honneur şövalyelik nişanıyla taltif ediyoruz” demiştir.
İş hayatındaki başarılarından, ülke ekonomisine yaptığı katkılardan ve PEGASUS gibi bir şirketi Türk havacılık sektörüne kazandırdığı için sayın Ali Sabancı’yı öncelikle kutlamak isterim.
Sayın Büyükelçi’nin, Cumhurbaşkanı Macron’nun iki hafta önce sözde Ermeni soykırımı anma günü düzenleneceğini söylediğinden haberi yok mudur? Eğer yoksa, görevini tam olarak yapmamaktadır ya da tam aksine çok çok iyi yapmaktadır. Bu sebeple Büyükelçinin “Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron öncülüğünde Fransa ve Türk-Fransız ilişkilerinde yaratılan yeni dinamikte…” ifadesine katılmam mümkün değildir.
Çünkü Macron, 15 gün önce 31 Ocak’ta Ermeni diasporasının çatı kuruluşu olan Ermeni Örgütleri Koordinasyon Konseyi’nin (Conseil de Coordination des organisations Arméniennes de France: CCAF)) yıllık yemeğine katılarak Türkiye’yi sözde Ermeni soykırımı konusunda eleştirmiştir. Macron etkinlikte yaptığı konuşmada, Fransa’da Ermeni soykırımını anma günü ilan edileceğini, Cumhurbaşkanı seçilmeden önce bu konuda söz verdiğini açıklamıştır: “Ermeni soykırımının tanınması ve adalet için mücadele hepimizin mücadelesidir. Bu mücadeleyi, soykırımı anma gününü destekleyerek yürütüyoruz.”
Macron yemekte Ermeni kökenli HDP İstanbul milletvekili Garo Paylan‘a özel ilgi göstermiş, Ermeni etkinliğinde Paris Büyükşehir Belediyesi tarafından Paylan’a Vermeil Madalyası (la médaille Grand Vermeil) verilmiştir. Garo Paylan Artsakhpress.am’ de yer alan demecinde Afrin operasyonuna karşı olduğunu açıklamıştı: “Supporters of war are also accomplices to war. Say “no” to Afrin war, do not be part of that crime,” the MP urged, addressing the public.”
Türkiye‘nin tüm itirazlarına rağmen Fransız Parlamentosu soykırım iddialarını inkar etmeyi suç sayan yasa teklifi 22 Aralık 2011 tarihinde kabul etmiştir. Oylamaya 577 milletvekilinin sadece onda biri katılmış, teklif oy çokluğuyla kabul edilmişti. Teklifi kaleme alan iktidar partisi Halk Hareketi Birliği (UMP) milletvekili Valerie Boyer, “Burada amacımız ilişkileri bozmak değil, Fransavatandaşlarının korunması. Sizi bu tasarıyı destek vermeye çağırıyorum, sevgili meslektaşlarım. Bazı ülkeler 1915 olaylarını inkar ederek suç işlediler. Cezasız kaldılar. 1914 yılındaki Ermenilerin üçte ikisi ya tehcir edildi ya da katledildi. Sizden destek bekliyorum” demişti.
8 Haziran 2004 tarihinde sosyalist parlamenter Didire Migaud Parlamento’ya 1673 sıra numarası ile bir inkar yasası teklifi sunmuştu. Yasa teklifi, sözde Ermeni soykırımını inkar edenlere bir yıla kadar hapis ve 45 bin Euro para cezası verilmesini öngörmüştü. 2006 Ekim ayında soykırımı inkarı suç sayan öneri Parlamento’nun alt kanadından geçmiş, fakat Senato gündemine alınıp oylanmadığından yasalaşmamıştı. 5 Temmuz 2010 tarihinde 30 sosyalist senatör, bekleyen yasayı bir kenara bırakarak, aynı içerikli yeni bir inkar yasa teklifi hazırlamıştı. 19 Mayıs 2010 tarihinde de Komünist Parti’den Senato Başkan Yardımcısı Guy Fischer benzer bir teklif sunmuştu.
Teklif, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 11’nci maddesine aykırıydı: “Herkes, ifade özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları dikkate alınmaksızın, görüş sahibi olma ve fikir ve bilgilere erişim ve yayma serbestisini içerir. Medyanın özgürlüğü ve çoğulculuğu gözetilir.” Ayrıca, Fransız ihtilalinin sloganı ve Fransa devletinin dayandığı temelleri oluşturan “liberte”, “egalite” ve “fraternite” ile de (eşitlik, özgürlük, kardeşlik) bağdaşmamaktaydı.
İsviçre, 2003 yılında Parlamento’nun alt kanadı olan Ulusal Konsey sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir tasarıyı kabul ederek Ermeni soykırımını resmen tanımış ve 2005 yılında Ermeni olaylarının soykırım olmadığını söyleyenlere ceza öngören yasayı da kabul etmişti. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise, 2005’de Lozan’da yaptığı konuşma sebebiyle İsviçre mahkemesince yargılanmış ve 2007’de 90 gün ertelenmiş hapis cezasına ve 3.000 İsviçre Frankı para cezasına çarptırılmıştı.
Fransa Cumhurbaşkanı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına rağmen Ermeni soykırımının tanınması için girişimde bulunması, AİHM’in 15 Ekim 2015 tarihli Perinçek Kararı’nı yok sayması anlamına gelir. Herhalde, Alman Federal Parlamentosu’nun 2 Haziran 2016’da “1915 soykırımdır” kararı almış olması, kendisine yol göstermiştir.
Perinçek Kararı’ndan sonra AİHM yeni bir karar daha alarak Türkiye’nin tezlerini haklı çıkarmıştır. Sözde Ermeni soykırımının tanınması aleyhine verilen AİHM’nin 28 Kasım 2017 tarihli Mercan ve diğerleri kararı, (Affaire Mercan et Autres C. Suisse, Requête No 18411/11) İsviçre’yi mahkum ederek Avrupa’da uluslararası hukuka saygılı hakimlerin bulunduğunu göstermiştir. {“itemid”:[“001-178955”]}
Fransa, Türkiye’de bazı başarılı kişilere nişan vererek acaba neyi amaçlamaktadır?
Fransa yakın tarihte iki ünlü Türk romancısına bu nişanı vermiştir. Yaşar Kemal 18 Aralık 2011 tarihinde Legion d’Honneur nişanı almıştır. Orhan Pamuk’a da 29 Ekim 2012 tarihinde düzenlenen törenle Legion d’Honneur nişanı verilmiştir.
Orhan Pamuk, İsviçre’de yayınlanan günlük Tagesanzeiger gazetesinde 6 Şubat 2005 tarihinde yayınlanan röportajında “Türkiye’de otuz bin Kürt ve bir milyon Ermeni öldürüldü. Neredeyse benim dışımda hiç kimse konuşmaya cesaret edemiyor ve milliyetçiler bunun için benden nefret ediyorlar” demişti. Türkiye’de bir milyon Ermeni öldürülmemiştir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kurulmuştur.
Pamuk bu demecinin ardından ABD‘de yayımlanan Time dergisinin 8 Mayıs 2006 tarihli sayısının Time 100: Dünyamızı Biçimlendiren Kişiler başlıklı kapak yazısında tanıtılan 100 kişiden biri olmuş, 2007 Mayıs‘ında yapılan 60. Cannes Film Festivali’nde jüri üyeliği yapmıştır. 12 Ekim 2006 tarihinde Fransızların Ermeni soykırımını inkara ceza yasasını parlamentolarından geçirdikleri gün, Ermeni soykırımını kabul eden Orhan Pamuk’a Nobel Edebiyat Ödülü verilmiştir. Acaba bu bir tesadüf müdür?
Güney Afrika’nın eski Devlet Başkanı Nelson Mandela 1992 yılında Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’nü reddetmiştir ama 93 yaşındaki Mandela ABD’nin Houston Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Gülen Enstitüsü’nün 2010 Barış Ödülünü 27 Ocak 2011’de almıştır.
Fransa, Türkiye’yi tarihte yapılmayan sözde Ermeni soykırımı ile suçlayan ve bu konuda parlamentosundan yasa çıkaran ilk ülkedir. 29 Ocak 2001 tarihinde onaylanan bir cümlelik yasa şöyledir: “Fransa , Ermenilerin 1915 yılında maruz kaldığı soykırımı tanır.”
Fransa, Osmanlı İmparatorluğunu tarihe gömen Sevr (Sevres) Anlaşması’nın imzalandığı Paris’in Sevr banliyösündeki Porselen müzesinin önüne Ermeniler tarafından 8 Mart 2001 tarihinde Ermeni Kin Anıtı açılmasına izin veren ülkedir. Bu sözde kin anıtının üzerinde “1915’te Jön Türk Hükümeti tarafından katledilen 1,5 milyon Ermenin anısına” yazılıdır. Bu anıtın dikilmesinin sebebi şudur: “Biz Ermeniler Türkiye Cumhuriyetini kuran Lozan Anlaşmasını tanımıyoruz. Bizler Sevr Anlaşmasının halen yürürlükte olduğunu kabul ediyoruz. Çünkü Sevr’de büyük Ermenistan vardır.” Ermenistan, Türkiye’nin doğu sınırlarını tanımamakta ve Ağrı dağını kendi toprağı olarak görmektedir.
Fransa, 24 Nisan 2003 tarihinde Paris’te Kanada meydanına Komitas Sogomonyan adına bir sözde Ermeni kin anıtı dikilmesini de onaylamıştır. Azerbaycan, Fransa’nın hiçbir yerinde Karabağ’da Ermeniler tarafından yapılan soykırımı ile ilgili bir Hocalı Soykırım Anıtı dikemez. Türkiye de Fransa’da Gaziantep ve Kahraman Maraş’ta yapılan Fransız ve Ermeni katliamları için anıt açamaz.
Fransa, dönemin Türk büyükelçisi tarafından terk edilen ülkedir. Eski Dışişleri ve Milli Savunma Bakanı Hasan Esat Işık 1968’lerde Paris Büyükelçisi’dir. Fransa’daki Ermenilerin kışkırtıp dayatması sonucu Marsilya’da yapılacak Ermeni soykırımı anıtına karşı çıkar. Anıtın açılış törenine Fransız hükümetinin resmen katılmamasını ister. Ancak anıtın açılışına Fransız bakanlardan birinin katıldığını görünce sabrı taşar ve Ankara’ya sorma gereğini dahi duymadan Paris’i terk edip Ankara‘ya döner, gelişmelere karşı dik bir duruş sergiler. Hemingway, “Cesaret, olaylar karşısında gösterilen zarafettir” der.
Fransa, Türkiye’nin Paris Büyükelçisini koruyamamış ve Büyükelçi İsmail Erez’in 1984 yılında Ermeni terör örgütü ASALA tarafından şehit edilmesine engel olamamıştır.
Fransa, beş diplomatımızın ASALA teröristlerince şehit edildiği bir ülkedir.
Fransa, Büyükelçiliğimizin arkasında bulunduğu Paris’in en küçük sokağına (148 m. uzunluk, 15 m. genişlik) Ankara (rue d’Ankara) adını veren ülkedir. Paris’te beş yıl görev yapan biri olarak neden Ankara’nın en seçkin semtlerinden birinin merkezinde olan caddeye Paris Caddesi adının verilmesini anlamış değilim.
Fransa, Ruanda’da 1994 yılında yaklaşık 800 bin kişinin öldürüldüğü soykırıma bulaşmış bir ülkedir. Fransa’yı soykırımı katılmakla suçlayan Ruanda hükümeti, raporda 33 Fransız siyasi ve askeri yetkilinin adalet önüne çıkarılmalarını istemiştir. Fransa’nın soykırımdaki rolünü araştırmak için Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulan bağımsız komisyon tarafından yayımlanan 500 sayfalık raporda, “Fransız desteğinin siyasi, askeri, diplomatik ve lojistik doğasının bulunduğu” ifade edilmiştir.
Fransa, Terry George’ın 2004 yapımı Otel Ruanda filminde geçen olayları inkar eden bir ülkedir.
Fransa, Cezayir’de gerçekleştirdiği soykırımın hesabını henüz verememiş bir ülkedir. Eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, 2006’da Cezayir’e yaptığı bir ziyarette “Babalarının yanlışları için oğulların özür dilemesi beklenemez” sözleriyle Fransa’nın Cezayir’de işlediği insanlık suçlarını tanımayacağını söylemiştir. Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand da “O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil” şeklinde açıklamada bulunmuştur. (Le Figaro, 12 Ocak 1998)
Fransa, Avrupa Birliği müzakere sürecinde 5 müzakere başlığını veto ederek Türkiye-AB ilişkilerinin donmasını sağlayan ülkedir.
Fransa, Anayasa Mahkemesi’nin sözde soykırım yasasını iptal kararına rağmen sözde soykırım iddialarını ortaokul ders kitaplarına sokan ülkedir.
Fransa, 29 Ekim 1919’da Kilis’i ve 5 Kasım 1919’da Antep’i işgal eden ülkedir.
Fransa, Gaziantep ve Kahraman Maraş’ta Ermenilerce yapılan Türk katliamları için Fransa’da anıt açılmasına izin vermeyen ülkedir.
Fransa, sözde Ermeni soykırımı anketi yapan bir ülkedir. Ankette yeni bir Ermeni soykırımı yasası gerekli mi diye sorulmuştur. ) Ankette 274555 oy kullanılmıştır. Oyların yüzde 52’si yeni bir sözde Ermeni soykırım yasasının çıkarılmasından yanadır.
Fransa, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni 22 Ocak’ta Afrin konusunda acil toplantıya çağıran ülkedir.
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, geçmişte Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün telefonuna çıkmamıştır. Gül, “Savaşta bile cumhurbaşkanları birbirleriyle konuşurlar” diyerek nazik bir şekilde tepkisinin göstermişti.
Bunları şunun için yazdım: “Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.”
.
Yazıları posta kutunda oku