İngiliz Avam Kamarası: “Terör Örgütleri PKK ve PYD’nin Genişlemesi Bölgede Sorunları Artırma Riski Taşıyor

Avam Kamarası Dışişleri Komisyonu,  Kürtlerin Özlemleri ve İngiltere’nin Çıkarları  (Kurdish Aspirations and the Interests of the UK, 9 February 2018) adı altında hazırladığı 33 sayfalık  raporda, İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nı eleştirerek "Terör örgütleri PKK ve PYD'nin genişlemesi bölgede sorunları artırma riski taşıyor. Bu konuda İngiltere konumunu belli etmeli" açıklamasını yapmıştır. Komisyon, İngiltere’nin IŞİD ile mücadele kapsamında hangi Kürt gruplarına ne tür destek sağladığı ve bunun bölgedeki durumu nasıl etkileyeceğini de açıklamıştır. Komisyon’un 9 Ocak’ta gerçekleşen son oturumunda İngiltere'nin Orta Doğu'dan Sorumlu Devlet Bakanı Alistair Burt PKK ile PYD/YPG ilişkileri konusunda Komisyon üyelerinin yönelttiği soruları  cevaplandırmakta çok zorlanmıştı. - london avam kamarasi

Avam Kamarası Dışişleri Komisyonu,  Kürtlerin Özlemleri ve İngiltere’nin Çıkarları  (Kurdish Aspirations and the Interests of the UK, 9 February 2018) adı altında hazırladığı 33 sayfalık  raporda, İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nı eleştirerek “Terör örgütleri PKK ve PYD’nin genişlemesi bölgede sorunları artırma riski taşıyor. Bu konuda İngiltere konumunu belli etmeli” açıklamasını yapmıştır. Komisyon, İngiltere’nin IŞİD ile mücadele kapsamında hangi Kürt gruplarına ne tür destek sağladığı ve bunun bölgedeki durumu nasıl etkileyeceğini de açıklamıştır. Komisyon’un 9 Ocak’ta gerçekleşen son oturumunda İngiltere’nin Orta Doğu’dan Sorumlu Devlet Bakanı Alistair Burt PKK ile PYD/YPG ilişkileri konusunda Komisyon üyelerinin yönelttiği soruları  cevaplandırmakta çok zorlanmıştı.

Kasım ayında başlayan oturumlarda aralarında bölgede rol sahibi aktörler ve  uzmanlar  tanık olarak dinlenmiş,  Komisyon’a Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği de yazılı bir açıklama göndermiştir. Dışişleri Komisyonu üyeleri, İngiltere’nin hangi Kürt gruplara ne tür destek sağladığı ve bunun bölgedeki durumu nasıl etkileyeceğini  analiz etmişlerdir. 9 Şubat 2018 tarihli raporda imzası olan üyeler; Tom Tugendhat (Başkan), Ian Austin, Stephen Gethins, Chris Bryant, Ian Murray, Rt Hon Ann Clwyd, Andrew Rosindell, Mike Gapes ve Royston Smith’tir. )

Rapor’daki şu  tespit çok önemlidir: “PKK, Türk-Kürt grup, İngiltere tarafından bir terörist grup olarak tanımlanmıştır.”  (The PKK, a Turkish-Kurdish group that is defined as a terrorist organisation by the UK, was described to us as having abandoned its original goal of independence to instead seek the enhancement of Kurdish rights and local autonomy within Turkey The FCO was among those to tell us that the PKK’s goal had changed in this way, but the Turkish government disagrees and calls the PKK a secessionist group.) Rapor’da, Kürtlerin Ortadoğu’daki rolü ve son bir yılda yaşanan gelişmeler ele alınarak  Ortadoğu’daki Kürt siyasetine ilişkin gözlem ve öneriler yer almıştır.

Rapor’da, Kürtlerin Ortadoğu’daki rolü ve son bir yılda yaşanan gelişmeler ele alınarak  Ortadoğu’daki Kürt siyasetine ilişkin gözlem ve öneriler yer almıştır. Erbil ve Bağdat arasında yaşanan krizin diyalog yoluyla çözülebileceğine ve bunun için İngiltere’nin de rol alması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Ayrıca Erbil ve Bağdat arasında yaşanan sorunların çözümünün yanı sıra yeni oluşabilecek sorunlara da dikkat çekilerek, yeni bir krizin engellenmesi için İngiltere’nin bir politika geliştirmesi gerektiği açıklanmıştır. Londra’dan Erbil ve Bağdat arasında yaşanan sorunların çözümü için adım atılması istenen raporda, bölgede yaşananlara sessiz kalınmaması gerektiği belirtilerek, Kerkük ve tartışmalı bölgelerdeki İran destekli Haşdi Şabi milislerinin varlığına karşı  çıkmayan Londra eleştirilmiştir.

AA’nın haberine göre Türkiye’nin YPG’yi PKK ile bağlantılı bir terör örgütü olarak gördüğü, ABD’nin ise aynı örgütü İŞİD’le mücadelede müttefik  olarak algıladığı ve silah desteğinde bulunduğuna dikkat çekilmiştir:  “İngiliz Dışişleri Bakanlığının mevcut görüşü tutarsız” ifadesini kullanılan raporda şu  tespit yer almıştır: “Araştırmamız sırasında sunulan kanıtlar bu grubun PKK ile bağlantılı olduğunu temellendirdi. Bu bağlantıların tabiatı ve kapsamı tartışmaya açık olsa bile. Ancak İngiliz Dışişleri bu bağlantıların mevcudiyeti konusunda bile kararsız göründü. Bu inanılabilir değil. Dışişleri, tekrar tekrar bildirilen bağlantılardan söz etmeyi bırakıp bu konuda kendi açık görüşüne sahip olmalı.”

İngiltere’nin Ortadoğu’dan Sorumlu Devlet Bakanı Burt, Komisyon’un İşçi Partili üyesi Mike Gapes’in PKK ve YPG arasındaki ilişkilerle ilgili sorusunu şöyle cevaplandırmıştır: “PKK ile kendimiz ilişki içinde değiliz ancak olası bağlantılar konusunda kaygılıyız ve PYD’yi her zaman PKK ile olabilecek her türlü bağlantıyı kesmeye çağırıyoruz.”  Komisyon’da İngiliz Dışişleri Bakanlığının Doğu Akdeniz Masası Başkanı Amy Clemitshaw  PKK ile PYD arasındaki ilişki konusunda şunları söylemiştir: “PKK ile hiçbir temasımız yok. O bir terör örgütü ve İngiltere’nin de terör listesinde. PYD ile de sadece seyrek olarak temas ediyoruz. Bu örgütlerin nasıl çalıştığının ayrıntıları konusunda daha fazla yorum yapmak istemiyorum.”

Gapes, “PKK’lıların başka bölgelerde başka Kürt grupların safında çarpıştığına dair çok sayıda tanıklık ve yazılı ifade aldık, bu gayet iyi biliniyor. Öcalan’ın fotoğraflarının gösterilerde ve kamusal alanlarda sergilendiği gayet iyi biliniyor. Sadece bağlantılara dair haberler yok, bağlantılar var. Benim sorum da PYD ile PKK’nın ne tür ilişkileri olduğuydu”  dedikten sonra,  bu örgütler arasında ideolojik,  mali ve örgütsel bağlantıyla ilgili İngiliz Dışişleri Bakanlığının değerlendirmesinin ne olduğunu  sormuştur.  Soru üzerine  Clemitshaw, “Bu örgütler Öcalan’ın rolüne belli bir itibar gösteriyor dediğiniz gibi. Birbirlerine mesafeleri veya ilişkiler konusunda yorum yapmamız doğru değil”  cevabını vermiş,  Gapes’in “Neden doğru değil?”  üstelemesi üzerine Clemitshaw, “İlişkilerine ilişkin haberlerin farkındayız” demiştir.

Gapes’in, “NATO müttefikimiz Türkiye bu konuda sert bir tutum aldığına ve biz de PKK’yı terör örgütü listesine aldığımıza göre ve Türk hükümeti ve başkaları da ki bir kısmı bize de tanıklık etti, bu örgütler arasında çok sıkı ilişkiler olduğunu söylediğine göre, bu konuda yorum yapmanız niçin doğru olmasın?”  sorusuna   Burt’un cevabı şöyle olmuştur: “PKK ile temasımız yok. Dediğiniz gibi ilişkilerin de farkındayız. YPG, Demokratik Suriye Güçleri içinde hakim güç. Biz teçhizat, silah sağlamıyoruz bu güçlere. Hava desteği alıyorlar çünkü tarafı olduğumuz bir çatışma içindeler. PYD ve YPG ile konuştuğumuzda, PKK ile ilişkileri kesmesi gerektiğini söylüyoruz. Pratikte ise muhtemelen kesmiyorlar. İlişkiler ortada. Bunu biliyoruz ancak PKK ile temasımız yok. Bu meseleyi PYD ile her zaman gündeme getiriyoruz.” “Eğer PKK ile YPG arasında bağlar varsa ki olduğunu söylediniz, o halde niçin terör listesine almıyoruz?” şeklindeki soruya  Burt, “Ayrı örgütler olduklarına inanıyoruz. Listeye almadıklarımız hakkında konuşmuyoruz. Listeye alınmaları için sebepleri veriyoruz. Listeye alınmayanların niye alınmadığına dair sebepleri vermiyoruz” cevabını vermiştir.

Avam Kamarası Dışişleri Komisyonu’nun raporu  üzerine 3 Kasım 2017 tarihinde yayınlanan “İbrahim Kalın’dan Rusya’ya Önemli Mesaj: PYD/YPG PKK’nın Uzantısıdır”  başlıklı yazımın konu ile ilgili kısımlarını  paylaşmak istiyorum.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın düzenlediği bir basın toplantısında, “PYD ve YPG, PKK terör örgütünün bir uzantısıdır” demişti. İbrahim Kalın haklıdır.  Geçmişte PKK,  Ermeni terör örgütü  ASALA  ile de  işbirliği yapmıştır. CIA, gizliliği kaldırılan belgelerde Ermeni terör örgütü ASALA ile PKK’nın işbirliği yaptığını, aşağıdaki belgeyi paylaşarak açıklamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti üzerinde jeopolitik ve jeostratejik konumlarından dolayı çeşitli ülke ve grupların çıkarları olmuş, çıkarlar zaman zaman örtüşmüş, zaman zaman da çatışmıştır. Ermeni terör örgütü ASALA 1973 yılında ortaya çıkarak, 1974 Kıbrıs Barış Harekatından sonra yurt dışındaki temsilciliklerimize ve diplomatlarımıza yönelik sabotaj ve suikastlar gerçekleştirmiş, 1984 yılına kadar eylemlerini sürdürmüştür.  Bu yıldan sonra yerini PKK terör örgütüne bırakmıştır.

PKK, 15 Ağustos 1984 tarihinde Eruh’ta ilk eylemini gerçekleştirmiş, 21-28 Nisan 1980 tarihini Kızıl Hafta, 24 Nisan’ı da Ermenilerin soykırım günü ilan etmiştir. 8 Nisan 1980’de Lübnan’ın Sidon kentinde PKK ve ASALA ortak basın toplantısı düzenlemiştir. Abdullah Öcalan, Ermeni Yazarlar Birliği tarafından büyük Ermenistan fikrine katkılarından dolayı onur üyeliğine seçilmiştir. 4 Haziran 1993’de Ermeni Hınçak Partisi, ASALA ve PKK terör örgütleri mensupları batı Beyrut’ta bulunan PKK merkezinde toplantı yapmışlardır.

Tüm bunlar, “düşmanımın düşmanı benim dostumdur” görüşünün çok ötesinde PKK ve ASALA bilinçli işbirliğinin göstergeleridir. ASALA ve PKK terör örgütlerinin arkasında, bu örgütleri kullanarak Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlenmesini istemeyen güçler vardır.

ASALA’nın saldırılarında 42 diplomatımız ile 4 yabancı hayatını kaybetmiştir. Bunlardan biri olan ve Atina’da şehit edilen Haluk Sipahioğlu, benim Paris OECD Büyükelçimizde 1980’li yılların sonunda oda arkadaşımdı.

Türkiye ve Rusya yakınlaşması her iki tarafın lehinedir. Fakat bu yakınlaşma, Türkiye’nin izlediği temel politikalar ile çelişmemelidir. Türkiye ve Rusya arasında PKK ve PYD, Yukarı Karabağ, Kosova, Suriye,  Kıbrıs, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve Kırım konularındaki görüş ayrılıkları görmezden gelinemez. Rusya, Kıbrıs’ta çözümsüzlük siyasetine destek vermektedir. Çünkü, 24 Nisan 2004 tarihinde oylanan Annan Planı referandumunda Rusya destekli AKEL’in “evet” propagandasını, oylamadan bir gece önce 22 Nisan 2004 Cuma gecesi “hayır”a dönüştürdüğünü unutmayalım.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un  İzvestiya’da yayınlanan, Suriye hükümeti ile Suriyeli Kürt temsilcilerin Haziran ve Aralık 2016’da Rusya’nın arabuluculuğunda 4 tur görüşme yaptığına ilişkin  açıklaması da  hatırlanmalıdır. Lavrov, Suriye hükümetinin PYD’nin silahlı kanadı olan YPG’nin liderleri ile görüştüğünü doğrulamış, Şam ve Kürtlerin çıkarlarının ortak olduğunu söylemiş, Suriye’nin federalleşmesinin tartışılıp tartışılmadığı konusuna ise değinmemiştir.

Geçen yılki geleneksel yıl sonu basın toplantısında Vladimir Putin, Kürt halkının bağımsızlık talebine ilişkin soruyu şöyle cevaplamıştır: “Rusya’nın Kürt halkıyla her zaman özel ve sıcak ilişkileri oldu. Kürt Peşmerge güçleri terörizmle mücadelede olağanüstü derecede cesur ve etkili davrandı. Egemenliğe gelince, uluslararası hukuk çerçevesinde hareket edilmesi gerekiyor. Kürt halkının hakları korunacak fakat spesifik meseleler Irak ve Kürt halkı tarafından belirlenecek. Irak’ın iç işlerine karışmayacağız.”

ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi John Bass’ın “Rusya hükümeti ise uluslararası sınırları değiştirmek ve başka bir ülkenin bir kısmını ilhak etmek amacıyla son yıllarda askeri güç kullanmış olan tek Avrupa hükümetidir” açıklamasını ve Rusya’nın Cenevre Birleşmiş Milletler nezdindeki Büyükelçisi Aleksey Borodavkin’in“Suriye’de Kürtler de (Hmeymim Platformu)  Cenevre’de yapılacak barış görüşmelerine dahil edilmeli” dediğini de gözardı etmeyelim. Hmeymim Platformu, Rusya’nın Suriye’deki Hmeymim üssünde topladığı aralarında PYD-YPG’nin de bulunduğu Kürt gruplardır.

Geçmişte Rusya Dışişleri Bakanlığı Dördüncü Avrupa Dairesi Başkanı Aleksander Botsan, resmi Ria Novosti haber ajansına yaptığı açıklamasında, terör örgütü PKK ile Suriye’deki uzantısı YPG’ye Rusya’nın nasıl baktığı ile ilgili soru üzerine Rusya’nın PKK ve Suriye’deki YPG örgütlerini terörist olarak tanımadıklarını açıklamıştır.

Botsan, “Rusya Federasyonu, Türkiye’deki PKK ile Suriye’deki YPG’yi terörist örgütler olarak görmüyor. Rusya’da bu iki örgüt, resmi terör örgütü olarak kabul edilmiyor. Bu bir gerçek, durum böyle…Terör eylemi gerçekleştiren şahıslar hakkında yürütülen soruşturma sonuçlarına göre değerlendirmemizi yapıyoruz…Rusya ile Türkiye Suriye toprak bütünlüğünü destekliyor” demiştir

Rusya’nın Suriye’de El Bab’da Mehmetçiğin bulunduğu binayı vurması ve ardından gelen “Yanlışlık oldu, üzüntülerimizi iletiyoruz” açıklaması da inandırıcı değildir. Rusya’nın üzüntüsünü dile getirmesinden hemen sonra “PKK ile PYD bizim için terör örgütü olarak listemizde yer almıyor” açıklaması, Türkiye’ye verilen bir mesajdır. PKK’nın ABD’nin terör örgütü listesinde olduğunu da unutmayalım.

PKK; Batı dünyasında İsviçre dışında Avrupa Birliği ve NATO üyesi ülkeler, ABD, Suriye, Irak, İran ile birlikte çok sayıda ülke ve uluslararası kuruluş tarafından terör örgütü olarak tanınmaktadır. Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan ise PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmemektedir. PKK ve YPG’nin Moskova’da temsilcilikleri vardır ve Türkiye’nin ısrarlı taleplerine rağmen bu temsilcilikler kapatılmamaktadır.

YPG Rusya tarafından terörist örgüt olarak tanınmıyorsa, Suriye’de Rusya ile işbirliği nereye kadar devam edebilir?  Bölgeden daha kaç şehit haberi gelebilir?

Rusya’nın Suriye’de El Bab’da Mehmetçiği vurması üzerine Rusya Federasyonu Sözcüsü Dimitri Peskov 10 Şubat 2017 tarihinde “Rus Silahlı Kuvvetleri tarafından vurulan hedeflerin Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından verilen koordinatlar olduğu, bu noktada Türk askerinin olmaması gerektiğini” söylemiştir. Peskov’a cevap  TSK’dan gelmiştir: “… iki ülke arasında 12 Ocak 2017 tarihinde imzalanan… mutabakat doğrultusunda Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından harekata ilişkin bilgiler Rus muhataplarla düzenli ve karşılıklı olarak paylaşılmaktadır…8 Şubat 2017 tarihinde Rusya Federasyonu birliklerinin kontrolünde bulunan bölgeden, dost unsurların bulunduğu noktaya bir roket atılması üzerine, unsurlarımızın bulunduğu noktanın koordinatları son olarak aynı gün akşam saat 23.11’de Humeymim’de bulunan Harekât Merkezindeki sorumlu personele tekrar iletilmiştir. Aynı saatlerde Ankara’daki Rus Silahlı Kuvvetleri Ataşesine unsurların bulunduğu noktaların daha önce de verilen koordinatları bir kez daha elden kendisine verilmiştir.”

Rusya ve Türkiye Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ve Karadeniz’de Askeri İşbirliği (Blackseafor) gibi kuruşlarda işbirliği içindedir. Rusya, Türkiye’nin ikinci büyük ticaret ortağı olmuş, Rus turistler Türkiye gelen ikinci büyük grup haline gelmiştir. Rusya, ekonomik ilişkilere koyduğu ambargoyu kısmen kaldırmıştır.

Şanghay İşbirliği Kuruluşu ile Avrasya Ekonomik Birliği ile ilişkilerin gelişmesine rağmen Rusya, Türkiye’nin bir NATO üyesi olduğunun da farkındadır.

Avrasya Ekonomik Birliği’ne Türkiye’nin girmesini isteyen Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev bu görüşünü, Esengül Kafkızı’nın Abdülvahap Kara tarafından çevrilen ve Türkistan gazetesinde 14 Kasım 2013 tarihinde yayınlanan “Ankara Gümrük Birliği’ne Katılmayı Gerçekten İstiyor mu? Kazakistan Cumhurbaşkanın Teklifi Üçlü Gümrük Birliği’nde Görüşlerin Farklı Olduğunu Ortaya Çıkarmış Gibidir” başlıklı makalesinde ortaya koymuştur. Kafkızı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AB bizi oyalarsa biz de alternatif ararız, Şanghay 5’lisi bizi kabul etsin, AB’ye hoşça kal deriz” demecinin  perde arkasını   açıklamaktadır.

Nazarbayev, Avrasya Ekonomik Birliği’nde Rusya’ya karşı Türkiye’yi bir denge unsuru olarak değerlendirmektedir. Bu konuya Nazarbayev, 14 Aralık 2012 tarihinde Kazakistan: 2050 Stratejisi: Olgunlaşan Devletin Yeni Siyasi İstikameti başlıklı ulusa sesleniş konuşmasında üstü örtülü olarak değinmiştir. Nazarbayev  bir Kazak milliyetçisidir ve Kazakistan devletinin uzun dönemde bağımsızlığından yanadır. Şu sözler O’na aittir: “Jeti atasın bilmeytin er jetesiz, jeti gaşır tarihin bilmeytin el jetesiz” Türkçesi: Yedi atasını bilmeyen kişi yaramaz, yedi asır geçmişini bilmeyen halkın geleceği olmaz (Nazarbayev, 2000, s. 191).

Kafkızı’nın tespiti çok önemlidir: “Ayrıca Türkiye’nin birliğe katılması durumunda dil – kültür dengeleri değişecektir. Asırlar öncesinden günümüze değin bölgede etkili olan Rusya ve diğer Slav ülkelerin dil ve kültürleri üstünlüğünü kaybedecek ve Türkiye Birlik içinde kendi kurallarını koymaya başlayacaktır. Birlik içinde uluslararası belgelerin sadece Rusça değil, ikinci bir dilde daha hazırlama zorunluluğu ortaya çıkacaktır. Bunlara ek olarak Kazakistan’ın Türkiye ile birlikte Türk Kengeşi’ne (Turkic Council) üye olduğu da göz ardı edilmemelidir. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in geçen yıl İstanbul’da yaptığı konuşmayı da hatırlamak gerekir. Nazarbayev konuşmasında; Rus sömürgeciliği üzerinde durmuş, Ankara’dan Altaylar kadar olan coğrafyada yaşayan 200 milyon Türk’ün birlik olması durumunda dünyada büyük bir güce dönüşebileceklerine, Rus hegemonyası dolayısıyla milli kültür ve dilleri kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarına değinmişti.”

Türkiye, Batı dünyasının bir parçasıdır ve olmaya devam etmelidir.  Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk 29 Ekim 1923 tarihinde Fransız yazar Maurice Pernot’ya verdiği demeçte tercihini yapmıştır: “Kabul etmelisiniz ki, doğuda yaşamayı seçmeye mecbur olduğunuz için, ırkımızın beşiği ile ilgili olması nedeniyle mümkün olduğu kadar yakın batıyı bir yerleşim yeri seçtik. Fakat vücutlarımız doğuda ise fikirlerimiz batıya doğru yönelik kalmıştır. Memleketimizi asrileştirmek istiyoruz. Bütün çalışmamız Türkiye’de asri binaenaleyh batılı bir hükümet vücuda getirmektir. Medeniyete girmek arzu edipte Batıya yönelmemiş millet hangisidir?”

Bu tercih, Rusya ve Doğu komşularımız ile ilişkilerimizi geliştirmeye engel değildir ama Rus Çarı 1. Nikolay’ın St. Petersburg’da 9 Ocak 1853 tarihinde söylediği “Kollarımız arasında hasta, ağır hasta bir adam var”  ifadesindeki  hasta adamın, Osmanlı Devleti olduğu  hatırlanmalıdır. Terim ilk defa   12 Mayıs 1860 tarihinde The New York Times’te yer almıştır.

Kırım’dan Türkiye’ye kitle göçleri, Kırım Hanlığının ortadan kaldırılarak Rusya İmparatorluğu’nun Kırım’ı ilhak etmesinden sonra başlamıştır. Kırım’ın Rus Çarlığı tarafından işgal edilmesinden bu yana yüzbinlerce Kırım Türkünün Anadolu’ya göç ettiği gerçeği her zaman hatırlanmalıdır.

İsmet İnönü’ye ithaf edilen bir söz vardır: “Büyük devletlerle iş tutmak ayı ile yatağa girmeye benzer.Bu söz, özellikle SSCB ile olan ilişkilerde dikkatli olunması anlamında kullanılmıştır. Türkiye ve Rusya bölgelerinde barış ve istikrarın sağlanması ve ekonomik hayatın güçlendirilmesi konusunda ortak çıkarlara sahiptir. Bununla beraber her iki ülkenin ulusal çıkarlarının ekonomik ilişkiler dışında rekabet halinde olduğu da unutulmamalıdır.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov’un Ankara’nın Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) katılmasına karşı çıkmasına ilişkin “Onlar Suriye’nin vatandaşı, Türkiye’nin değil” açıklamasını bu kapsamda değerlendirmek gerekir.

Bogdanov, “Türk partnerlerimizle her zaman görüşme halindeyiz. Zira Demokratik Birlik Partisi’nin tüm taraflarının ve Suriye’deki diğer Kürt kuruluşlarının Suriyeli olduğu düşüncesinden hareket ediyoruz. Bu Kürtler, Suriye’nin vatandaşı, Türkiye’nin değil. Bu nedenle bu ayrımın yapılması gerektiğini düşünüyorum. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne ülkedeki Kürtler, Araplar ve farklı mezheplerin temsilcileri de dahil tüm etnik ve mezhep gruplarının yer almasından yanayız” demiş, Kongre’nin tek seferlik bir etkinlik olup olmayacağı yönünde henüz bir karar alınmadığını belirtmiştir.

Bu yazım geçen yıl 3 Kasım’da yayınlanmıştır.

Aradan 3,5 ay geçmiş, Türkiye Suriye’de Zeytin Dalı Harekatına başlamıştır. NATO’daki müttefikimiz ABD ile ilişkiler NATO üyeliğimizden bu yana en gergin dönemini yaşamaktadır. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ABD Büyükelçiği önünde bulunan Nevzat Tandoğan caddesinin adını Zeytin Dalı  olarak değiştirmek için teklif  vermiştir. Bu, ABD’ye yönelik bir mesajdır.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’li mevkidaşı Rex Tillerson‘ın perşembe günü Türkiye’ye yapacağı ziyaret hakkında “İlişkileri ya düzelteceğiz ya da tamamen bozulacak” derken haklıdır. Çünkü Pentagon 2019 bütçesini açıklamış, YPG liderliğindeki Suriye Demokrat Güçleri için eğit-donat programı için 300, sınır güvenlik programı için ise 250 milyon dolar ayırmıştır.

Aynı gün terör suçlarından arananların yer aldığı kırmızı listede PYD’nin eski lideri Salih Müslim ile Soçi skandalıyla gündeme gelen Mihraç Ural da yer almıştır. Dışişleri Bakanlığı terörist Mihraç Ural‘ın Soçi Kongresi katılımcıları arasında görülmesi üzerine Rusya‘dan izahat istemiştir ama Rusya konuyu ivedilikle inceleyeceklerini ve sonuçla ilgili bilgi vereceklerini bildirmiştir. Fakat şimdiye kadar mantıklı bir açıklama gelmemiştir.

ABD Türkiye’ye dostça davranmamaktadır ama Rusya’ya da ne kadar güvenilir? İsmet İnönü’ye ithaf edilen  “Büyük devletlerle iş tutmak ayı ile yatağa girmeye benzer”sözü bugünlerde çok geçerli bir söz olmuştur.

 

Avam Kamarası Dışişleri Komisyonu,  Kürtlerin Özlemleri ve İngiltere’nin Çıkarları  (Kurdish Aspirations and the Interests of the UK, 9 February 2018) adı altında hazırladığı 33 sayfalık  raporda, İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nı eleştirerek "Terör örgütleri PKK ve PYD'nin genişlemesi bölgede sorunları artırma riski taşıyor. Bu konuda İngiltere konumunu belli etmeli" açıklamasını yapmıştır. Komisyon, İngiltere’nin IŞİD ile mücadele kapsamında hangi Kürt gruplarına ne tür destek sağladığı ve bunun bölgedeki durumu nasıl etkileyeceğini de açıklamıştır. Komisyon’un 9 Ocak’ta gerçekleşen son oturumunda İngiltere'nin Orta Doğu'dan Sorumlu Devlet Bakanı Alistair Burt PKK ile PYD/YPG ilişkileri konusunda Komisyon üyelerinin yönelttiği soruları  cevaplandırmakta çok zorlanmıştı. - london avam kamarasi

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

1948 yılında Eskişehir’de doğdum .1970’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdim. Kısa bir süre Maliye Bakanlığı ve Sayıştay’da çalıştıktan sonra 1972 yılında Eskişehir İTİA İktisat Bölümü’nde akademik kariyere başladım. 1975’te doktor, 1979’da doçent oldum. 1975 – 1976’da İngiltere Sussex Üniversitesi’nde doktora üstü çalışmalar yaptım.

1982 yılında Devlet Planlama Teşkilatı Başbakan Turgut Özal’ın direktifleri doğrultusunda kurulan AET Genel Müdürlüğü’nün (şimdiki AB Bakanlığı) başkanlığını yaptım. 1984 – 1985 döneminde İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundum, 1982 – 1985 yılları arasında İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı’na (Nuh Kuşçulu) danışmanlık yaptım. Bu dönemde Türkiye’de Yabancı Sermaye Yatırımları konusunda iki kitabım (biri İngilizce) ile İhracatta Vergi İadesi kitabım İTO tarafından yayınlandı.

1985 yılında Paris’te OECD nezdinde Türkiye Büyükelçiliği’ne Planlama Müşaviri sıfatıyla tayin edildim. Görev yaptığım dönemde Türkiye’yi 4 Komite’de temsil ederek, Türkiye’de kalkınmakta olan bölgeler konusunda OECD’nin önemli bir araştırmasının (Regional Problems and Policies in Turkey) basılmasına katkıda bulundum. 1990 yılında yurda dönüşümde DPT Müsteşar Müşavirliği’ne getirildim. Daha sonra Başbakanlık Başmüşavirliğinde Türkiye ile Türk Cumhuriyetlerinin ekonomik ilişkilerinin gelişmesinde bir model olan “Türk Ödemeler Birliği” kurulması için bir proje geliştirdim.

1991 yılında profesörlüğe atanarak Anadolu Üniversitesi’ne geçtim. Anadolu Üniversitesi’nde Türkiye Ekonomisi, Uluslararası İktisat, Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar, Avrupa Birliği, Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri , Dış Ticaret Teorisi ve Politikası, Uluslararası Entegrasyonlar derslerini kendi eserlerimi esas alarak yürüttüm. Akademik kariyerimde 23 yüksek lisans, 16 doktora tezi yönettim. Bu öğrencilerim arasında çeşitli üniversitelerde görev yapan çok sayıda profesör, doçent ve yardımcı doçent bulunmaktadır. Üniversite Senato ve Yönetim Kurulu üyeliği yaptım, İktisat Fakültesi Dekanlığım döneminde AÖF kapsamında bulunan tüm iktisat kitaplarının yeni formata göre yazılmasına yazar ve editör olarak katkıda bulundum.

İkinci (1981), Üçüncü (1992) ve Dördüncü (2004) Türkiye İktisat Kongrelerine bildiri sunarak katılan tek öğretim üyesiyim. Dördüncü Türkiye İktisat Kongresi Bilim Komisyonu üyeliği yaparak Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV) Bilim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundum. 1996 yılında TOBB Milletlerarası Ticaret Odası (International Chamber of Commerce: ICC) Uluslararası Ticaret ve Yatırım Politikaları Komisyonu’nda (Commission on Trade and Invesment Policy) ICC Türkiye Temsilciliğine getirildim. Son 10 yıldır TOBB ICC IFO World Economic Survey kapsamında her üç ayda Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ile ilgili olarak gönderilen sualnameleri cevaplandıran 12 uzmandan biriyim.

“Uluslararası Ekonomi: Teori ve Politika”, “Türkiye Ekonomisi: Cumhuriyetin İlanından Günümüze Yapısal Değişim”, “Avrupa Birliği”, “Türkiye Avrupa İlişkileri: Bir Çıkmaz Sokak” ve “Uluslararası Kuruluşlar” başlıklı temel ders kitaplarım dahil yayınlanmış 24 kitabım, 300’den fazla makalem, 12 ortak ve 3 çeviri eserim vardır. Beş ders kitabım (642-908 sayfa aralığında) 42 baskı yapmıştır. Tüm üniversitelerde ders kitabı ve yardımcı kitap olarak okutulmaktadır.

Ortak yazarlı bir ders kitabım TÜBA üniversite ders kitapları 2012 yılı telif ve çeviri eser ödülü olmak üzere 6 “bilimsel araştırma ödülüne” sahibim. Diğer araştırma ödüllerim şunlardır: 1984: Enka Vakfı, “Türk Ekonomisinin Dünya Ekonomisine Entegrasyonu,” Bilimsel Araştırma Yarışması Üçüncülük Ödülü, 1982: Türkiye Milli Kültür Vakfı: Teşvik Armağanı, Dal: İktisat, 1981: İktisadi Kalkınma Vakfı, “AET ile İlişkilerimizin Atatürkçü Ekonomik Politika Açısından Değerlendirilmesi,” Behçet Osmanağaoğlu İnceleme Yarışması Birincilik Ödülü, 1979: Pamukbank, “Dışsatımın Özendirilmesinde Ticari Bankalarımızın Yeri” Bilimsel Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü.

ABD ABI Enstitüsü’nün Yılın Eğitimcisi (Man of the Year 2011) ödülü sahibiyim. Özgeçmişim WHO’s WHO Dünya, Asya ve Türkiye baskılarında yer almıştır. (Who's Who in Asia 2012, Asya’da Kim Kimdir 2’nci baskı, 01/11/2011, Who's Who in the World 2011, Dünyada Kim Kimdir, 28’nci baskısı, 03/12/2010, Günümüz Türkiyesi'nde Kim Kimdir, 01/05/2005). Özgeçmişim Turkischer Biographiscer Index/Turkish Biographical Index’te (2004, s.563) yer almıştır. Google Akademik’te 1.070 (05.02.2018) atıfım vardır.

Eskişehir Sanayi Odası, Eskişehir Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası, Ankara Ticaret Odası, Ankara Sanayi Odası, Kayseri Sanayi Odası, İşveren Dergisi, İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi gibi oda dergilerinde yazılarım yer almıştır. Türkiye’de yayınlanan çok sayıda bilimsel derginin hakem heyetinde yer almaktayım. Ders kitaplarım: 42 baskı yapmış olup 3.884 sayfadır.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. pavarotti de güzel söyler Oçi Çorniye’yi

  2. Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!? Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme,…

  3. KUR’AN! Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile…

  4. KUR’AN-İçki?! Robotlaşmış Kullar?! Kafayı içki içenlere takmış, onları cehennemlik-kâfir ilan eden din satıcıları-yobazlara inat, Yüceler Yücesi Yaratıcı aşağıdaki ‘içki’ ile…

  5. İlginç, bir sürü insan hakkında haklı haksız yurtdışına çıkış yasağı var ama sadece spesifik olarak TMSFye borcu olanların yasağını kaldırmak…

  • Bir Günah Gibi

    Bir Günah Gibi

    Kimin yazdığını bilmiyorum, ancak çok duygusal bir kişinin yazdığına emin olduğum bir şarkı sözü vardır. Aslında şarkı bir Rus halk şarkısından gelmekte, ‘Oçi Çorniye’. Şarkının […]


  • Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme, söylediklerini buyruk kabul etme zaafı ile kutsallaştırılmışlara-kullara tapınma haline […]


  • SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    Türkiye’de önümüzdeki dönemde yapılacak seçimler için, herkesinde gördüğü gibi, ABD bilerek kendine bağlı işbirlikçilerle beraber R.T.E. -K.K. üzerinden Türkiye’ye anti demokratik ve totaliter içerikli iki […]


  • PROTEİN EKSİKLİĞİ

    PROTEİN EKSİKLİĞİ

    Ülkelerin gelişmesini, proteinli gıdalarla beslenen gençler ve kuşaklar sağlar. Her Japon çocuğu mutlaka yumurta yer, et, balık, fındık, badem yer, süt içer. Her Alman çocuğu […]


  • Türkiye’ye turist yağacak…

    Türkiye’ye turist yağacak…

    Alınan onca önleme rağmen Rus turistlerin Türkiye tercihi önlenemiyor. Geçenlerde yazmıştık. Rusya, iç turizme yönelik önlemler almaya başlamıştı. Ancak, görülüyor ki Rus turistler Türkiye’den hali […]


  • Kocaseyit

    Kocaseyit

    1929’da Havran’a gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk  ,Nahiye Müdürüne , ” Havran köylerinden birinde bir Seyit Onbaşı olacaktı onu bulup getirin” der. Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmeyen Nahiye Müdürü “Emriniz olur.Buluruz […]


  • SEÇİM SİSTEMİNİN GÜVENİRLİĞİ

    SEÇİM SİSTEMİNİN GÜVENİRLİĞİ

    Erkam Tufam yurtdışında yaşayan bir gazeteci. Niye yurtdışında, nasıl çıkmış gibi sorular beni ilgilendirmiyor. Bir yazımda vurgulamıştım; ‘ben söze bakarım’! O kişinin söylediklerinin ne kadarı benim […]


  • Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Yukarıdaki başlık sayın Emin Çölaşan’ın  dünkü  yazısının başlığıdır.  Sayın Sultan Uçar    “Diploma kayalara çarpmış’başlığı ile sayın Cumhurbaşkanının diplomasını sorgulamış. Sayın Fatih Portakal ise “En azından […]


  • Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Kuşlar yılın farklı zamanlarında besin kaynaklarının mevcudiyetine ve iklim koşullarına bağlı olarak kışı geçirecekleri alanlara veya üreme alanlarına göç ederler. Göç eden kuşların çoğu Avrupa, […]


  • Orta Asya’da Türkler

    Orta Asya’da Türkler

    Türkmenistan’daki ‘Türk’ ile Türkiye’deki ‘Türk’ aynı insanları mı ifade ediyor? Eğer öyleyse, neden ikisinin arasında isimleri başka insanlara atıfta bulunan ülkeler var? İran, Irak, Suriye […]


  • Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    “Yavaş yavaş ölürler okumayanlar” diyor şair. Yaşam Tercihimizde Yavaş Yavaş Ölümü Mü? Yoksa Yaşamı Anlayarak Ölmek mı? Brezilyalı şair Martha Medeiros’un 1961 yılında yazdığı “Ağır […]


  • Yine bir deprem uyarısı…

    Yine bir deprem uyarısı…

    Depremler tehlikesi halen devam ediyor. Uzmanlar yeni depremler konusunda yeni uyarılarda bulunuyor. Şimdi de Bingöl masaya yatırıldı. Bingöl’de de deprem olabileceği konusunda yeni uyarılar geldi. […]


  • Fal?-Nazar?-Büyü?

    Fal?-Nazar?-Büyü?

    KUR’AN!Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile ilgili uyaran ayetten sonra kendimize şu […]