ABD ile Vize Krizi Dışında da Sorunlar Var

Washington Post gazetesinin köşe yazarlarından David Ignatius 13 Ekim tarihli yazısında, Türkiye ile ABD arasında Türkiye vatandaşı da olan tutuklu İranlı işadamı Reza Zarrab'ın 27 Kasım'da New York'ta başlayacak davası ve  İstanbul'da konsolosluk çalışanı Metin Topuz’un tutuklanması  dahil bazı  sorunları ele almıştır. - elif safak taner akcam wats

Washington Post gazetesinin köşe yazarlarından David Ignatius 13 Ekim tarihli yazısında, Türkiye ile ABD arasında Türkiye vatandaşı da olan tutuklu İranlı işadamı Reza Zarrab’ın 27 Kasım’da New York’ta başlayacak davası ve  İstanbul’da konsolosluk çalışanı Metin Topuz’un tutuklanması  dahil bazı  sorunları ele almıştır.

(https://www.washingtonpost.com/opinions/global-opinions/the-man-at-the-crux-the-of-us-turkey-dispute-is-about-to-go-on-trial/2017/10/12/92c4c7a2-af96-11e7-be94-fabb0f1e9ffb_story.html?utm_term=.095c6632d8aa)

Ignatius, 2009 yılında Davos’da o dönem başbakan olan Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’in sert söz düellosuna sahne olan paneli yönetmiş ve Erdoğan’ın kendisine yeterli söz hakkı vermediği suçlamalarına hedef olmuştu.

The Economist dergisi de son sayısında Türkiye ile ABD arasındaki vize krizini yorumlayarak, iki ülke arasındaki ilişkilerin son 40 yılın en düşük seviyesinde olduğunu yazmıştır. ()

Türk-Amerikan İlişkileri Kopmak Üzere (Ties between Turkey and America are near breaking point) başlıklı yazıda; iki ülkenin karşılıklı vize açıklamaları sonrası TL’nin dolar karşısında yüzde 6,6 değer kaybettiği, ABD ile hem Gülen yapılanması hem de Suriye’deki Kürtlere  verilen silah yardımları sebebiyle  sorun yaşandığı, bu yılın başlarında  bir konsolosluk çalışanının PKK ile, bir papazın da Gülen yapılanmasıyla ilişkisi olduğu iddiasıyla tutuklandığı  yer almıştır.

Economist’e göre Türkiye’nin ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı Metin Topuz’u gözaltına alması, bardağı taşıran son damla olmuştur.

Bu gelişmelerin dışında Türk kamuoyuna yansımayan ve ABD Türkiye ilişkileri açısından olumsuz bir gelişme 15 Eylül 2017 tarihinde yaşanmıştır.  Prof. Dr. Berth Baron (New York Üniversitesi Profesörü ve Ortadoğu Araştırmaları Derneği-MESA- Başkanı) ve Dr.  Amy Newhall  imzalarıyla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Başbakanı, TBMM Başkanı,  YÖK Başkanı, önceki Cumhurbaşkanı  Abdullah Gül dahil 16 siyasetçi ve  kamu görevlisi ile yurt dışındaki konu ile ilgili kişilere  bir mektup gönderilmiştir.

Mektup, Avrupa Akademisi ve Lepsiushaus Potsdam Üniversitesi tarafından Berlin’de yapılacak Ermeni Soykırımı İçin Avrupa Yaklaşımları (Past in the Present European Approaches to the Armenian Genocide) Çalıştay’ına  Türkiye’den katılacak öğretim üyeleri hakkındadır. Fakat nedense Çalıştay’a sadece ‘soykırım var’ diyen öğretim üyeleri çağırılmış, karşı görüşü savunanların başvuruları kabul edilmemiştir. Bu toplantının yapılacağını öğrenince, Türkiye’den katılacak olanlara biri İngilizce olan iki çalışmamı göndererek görüşlerimi açıkladım, bu konuda objektif olmalarını sağlamak istedim.

Çağrılı akademisyenlerin ‘akademik özgürlük’ adı altında Türk milletini karalamaya hakları olmadığını, Çalıştay’a Türkiye’den katılacak öğretim üyelerine mail ortamında bildirdim. Çünkü, mahkeme kararı olmadan yapılmayan bir sözde soykırım için Türk milleti suçlanamaz. Çağrılan  akademisyenlerden  sadece Ankara’dan katılacak olan  Dr. Murat Cankara’dan dönüş olmuştur. 

 

Michigan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ronald Grigor Suny, Prof. Dr. Fatma Müge Göçek ve Prof. Dr. Gerard Libaridian’ın katkılarıyla Ermeni-Türk Çalışmaları Atölyesi (Workshop on Armenian-Turkish Scholarship: WATS) ilk defa 2000 yılında düzenlemiştir. Daha sonra 2000-2013 döneminde Şikago (2000), Michigan (2002), Minnessota (2003), Salzburg (2004), New York (2005), Cenova (2008), Kaliforniya (2010) ve Amsterdam’da (2013) yapılmıştır. Bu etkinliklere karşıt görüştekiler alınmamıştır.  9’su, Türkiye’de Ermeni Soykırımı’na Eleştirel Yaklaşımlar: Tarih, Siyaset, Estetik başlığı ile 1-4 Ekim 2015 tarihleri arasında Sabancı Üniversitesi’nin ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştirilmiştir.

WATS toplantıların en önemli özelliği, sözde Ermeni soykırımı yoktur diyen karşıt görüştekilere kapalı olmasıdır.  Nitekim katılım başvurum yer darlığı gerekçesiyle kabul edilmemiştir: “[WATS 2017- Past in the Present: European Approaches to the Armenian Genocide] Registration Roy Knocke [[email protected]]  05 Eylül 2017 Salı 10:2 Dear Sir or Madam, Unfortunately, due to some space problems and therefore limited number of participants, the WATS-organizing committee cannot enable your registration. We apologize for the inconvenience and refer to the video captured presentations of the panels. Kind regards, Roy Knocke, Wissenschaftlicher Mitarbeiter Lepsiushaus Potsdam,Große Weinmeisterstraße 45 14469 Potsdam, Telefon: 0331 – 58164511 und 0176 – 76527624Fax: 0331 – 58164519, Email: [email protected] Web: http://www.lepsiushaus-potsdam.de/index.php?page=roy-knocke.”

Aşağıda, Türkiye’de ve de yurt dışında en üst sevide 16 kişiye gönderilen muhtıra gibi mektubun Türkçesi yer almaktadır.

Sayın Başbakan Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Erdoğan,

(September 15, 2017 Prime Minister Binali Yıldırım Office of the Prime Minister Başbakanlık 06573 Ankara Turkey, H.E. Recep Tayyip Erdoğan President of the Republic of Turkey T.C. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği 06689 Çankaya, Ankara Turkey  

Dear Prime Minister Yıldırım and President Erdoğan: We write on behalf of theMiddle East Studies Association)

Temsil ettiğimiz Ortadoğu Araştırmaları Derneği (MESA) olarak Akademik Özgürlük Komitesi adına, Yüksek Öğretim Kurumunuzun Berlin’de  Ermeni Soykırımı Hakkında Avrupa’da Mevcut ve Geçmiş Yaklaşımlar  konulu Çalıştay’a  Türk akademisyenlerin katılımının engellemesinin önlenmesi için  bu mektubu yazmaktayız.  Bu hareketi, akademisyenlerin özgürlüklerine   yapılmış bir kısıtlama olarak değerlendirmekteyiz. Girişimi, hükümetinizin tabu olarak gördüğü konulardaki akademik çalışmaları engellemede yeni bir gelişme olarak görmekteyiz.

MESA, Ortadoğu ve Kuzey Afrika konularında akademik çalışmaları ve bu alandaki eğitimi geliştirmek amacıyla 1966 yılında kurulmuştur.  Bu kapsamda MESA, Uluslararası Ortadoğu Çalışmaları Dergisi’ni yayınlamaktadır. Tüm dünyada 3000 civarında üyesi vardır.  MESA, akademik özgürlükleri teminat altına alma ve düşünceyi açıklama özgürlüğünü Kuzey Amerika dahil her yerde savunmaktadır.

Ermeni-Türk Akademisyenler Çalıştayı, (WATS) bilimsel çalışmalar yapar.  2000 yalında Michigan Üniversitesi tarafından Türk ve Amerikalı tarihçiler arasında   Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeni tehcirindeki karşıt görüşlerin  tartışıldığı bir  forum olarak  oluşturulmuştur. Bu konudaki son Çalıştay 15-18 Eylül tarihlerinde Berlin Avrupa Akademisi’nde gerçekleştirilmek üzere Michigan Üniversitesi, USC Dornsife Ermeni Etütleri Enstitüsü ve Postdam Lepsiushaus’un ortak organizasyonu ile Brandenburg Eyaleti Bilim, Araştırma ve Kültür Bakanı Dr. Martina Münch’in himayesinde düzenlenmiştir.

Konferans, Türkiye’de aşırı milliyetçi siyasilerin hücumlarına hedef olmuştur. Aşırı milliyetçi Vatan Partisi’nin lideri Doğu Perinçek, uluslararası arenada Ermeni soykırımının inkarcısı olarak konferansın emperyalizme ve Kürdistan’ın amaçlarına hizmet edeceğini iddia etmiş, Kürdistan’ı ikinci İsrail olarak açıklamıştır. Perinçek’in karşı gelmesinden sonra Çalıştay, geniş bir kampanya ile Türkiye’deki sağ kanat, milliyetçi ve hükümet taraftarı medyanın hedefi olmuştur.  Perinçek, davet edilmiş iştirakçi olmamasına rağmen 14 Eylül’de Berlin’e giderek Çalıştay’a katılmak ve 1915 olaylarında kendisine göre bir gerçek için bildiri sunma tehdidinde bulunmuştur.

Perinçek, Konferans aleyhindeki kampanyasını genişletme yönünde konuyu ve iştirakçilerin listesini YÖK’e sunmuştur.  YÖK de Türk asıllı akademisyenlerin Konferans’a katılımlarını yasaklamıştır.  Bu kapsamda Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Murat Cankara, seyahat yasağı kapsamına alınarak katılımı engellenmiştir.  Ayrıca, aşırı milliyetçi Türk diaspora kuruluşları, Perinçek ile işbirliği içinde Almanya’daki ana organizatör Lepsiushaus’a yönelik gösteri tehdidinde bulunmuşlardır.  Konferansa katılanlar filme alınmakta, fotoğrafları çekilmekte, kara listeye konulmakta ve Türkiye’deki sosyal medyanın hedefi yapılmaktadır.

Benzer kampanya günlük Aydınlık gazetesinde Perinçek’in partisi ile ilişkili olarak sürdürülmekte, vakıf üniversiteleri olan Koç ve Sabancı Üniversiteleri hedef alınarak Sabancı Üniversitesi ihanetle suçlanmaktadır.   Hakaret ve tehdit o derecede yoğundur ki, konferansın iptali düşünülmektedir.  Akademisyenlerin planlanmış konferansa katılımlarını engelleyen özel veya kamusal tacizleri şiddetle kınamaktayız, YÖK’ün yasağı iptal etmesini ve Türkiye’den katılmaların sağlanmasını talep etmekteyiz.

Bağımsız ve özgür araştırmaların yapılması ve bulunan akademik sonuçların sunum ve tartışılması, akademik özgürlüğün esasıdır. Akademisyenlerin araştırmalarında devletin resmi tutumundan farklı sonuçlara ulaşmasının kısıtlanması ve tarihsel öneme haiz bulgularla onların sunumlarını yapmalarının önlenmesi, akademik özgürlüklerin açık ihlalidir.  Akademik özgürlüklerin Türk makamlarınca sınırlanması, Türkiye’nin son zamanlarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki insan haklarının korunmasındaki kötü şöhretinden daha da üzücüdür.  Çünkü Türkiye, uluslararası kişisel hakların korunması konusundaki taahhütlerini, Türk yasalarına rağmen yerine getirmemektedir.

Türkiye, Avrupa Konseyi’nin üyesi ve Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesini imzalayan bir ülke olarak düşünme, düşünceyi açıklama,   toplantı ve gösteri yürüyüşü  özgürlüklerini korumakla yükümlüdür.  Ayrıca Türkiye aşağıdaki uluslararası sözleşmeleri de imzalamıştır: Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı  Son Senedi (AGİT). Bu sözleşmelerin tamamı ifade özgürlüğünü esas alır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 25-27’nci maddeleri, bu hakların ihlalini yasaklamaktadır. Hükümetinizden, YÖK tarafından alınan kararın geriye alınmasını ve Türk akademisyenlerin Berlin Konferansına ve diğer uluslararası akademik etkinliklere katılarak sunum yapmalarına imkan verilmesini önemle talep ederiz.  16 Nisan referandumu sonrasında hükümetiniz için, eğitim görme hakkı ile ifade özgürlüğü, akademik özgürlüğün korunması ve örgütlenme özgürlüğü gibi demokratik hakların tekrar yürürlüğe girme fırsatı doğmuştur.  Dikkatiniz için teşekkür eder, olumlu cevabınızı bekleriz

Saygılarımızla,

Berth Barton, MESA Başkanı, New York City Üniversitesi Profesörü

Amy W. Newhall, MESA  İcra Direktörü

cc: İsmail Kahraman, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı (President of the Turkish National Assembly)  Abdülhamit Gül, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanı (Justice Minister of the Republic of Turkey)  Yekta Saraç, Türkiye Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı (President of the Turkish Higher Education Council)  Elena Valenciano, Chair of the European Parliament Subcommittee on Human Rights,  Barbara Lochbihler, Vice-Chair of the European Parliament Subcommittee on Human Rights,  Monika Kacinskiene, Member of the Cabinet of Federica Mogherini, High Representative of the European Union for Foreign Affairs and Security Policy, Johannes Hahn, Commissioner for European Neighborhood Policy and Enlargement Negotiations,  Nils Muižnieks, Council of Europe Commissioner for Human Rights,  Kati Piri, Member, Committee on Foreign Affairs, European Parliament, Zeid Ra’ad Al Hussein, United Nations High Commissioner for Human Rights, David Kaye, United Nations Special Rapporteur on the promotion and protection of the right to freedom of opinion and expression, Kishore Singh, United Nations Special Rapporteur on the right to education, Serdar Kılıç, Turkish Ambassador to the United States, John R. Bass, United States Ambassador to Turkey.

 

Türkiye’yi suçlayan ve töhmet altında bırakan bu mektuba muhatapları (Büyükelçi John Bass dahil)  acaba cevap verdiler mi? Merak etmekteyim.

 

Tatarların Türk Olmadığını Savunmak Gerçeği Görmemektir

 

Prof. Dr. İlber Ortaylı, Hürriyet Gazetesi’nde Pazar günü şöyle yazmış: “Türk halklarının Tatar ırkıyla bir ilgisi var mı? Şu sıralar Kazan Tataristan’ın tarihçileri ‘Biz Tatar değil, Bolgar’ız’ diyorlar. Bolgar Hanlığı, Kazan’ın 250 kilometre güneyinde yer alıyor. Rusya Müslümanlarının ilk Müslüman devleti onlar (tahminen 930 yıllarında bu dini kabul ettiler). 7’nci asırda bugünkü Bulgaristan’a akın yapan ve Asparuk’un liderliğinde oraya yerleşen, bu Slav coğrafyasındaki memlekete Bolgar adını verenler de onlar.

 

Tezin birincisi doğru; Rusya’nın Türk halklarının Tatar ırkıyla ve diliyle alakaları yok; onlar Kıpçak, Tatarlar ise Moğolistan’da yaşayan bir büyük kabile.

 

13’üncü asırda Rusya’nın istilasını Kıpçaklarla birlikte yaptılar. 19’uncu asırda bu bölgede eğitim hayli gelişti, siyasete de karıştılar. Sadri Maksudi Arsal, 1905 devriminden sonra kurulan Duma’ya mebus olarak girdi. Rus ihtilaline aktif olarak katıldılar. Bolşevik devrimine de Kazanlı Seyyid Sultan Galiyev önderliğinde iştirak ettiler. Galiyev’in stratejisi ve teorileri çok Türkçü bulunduğu için sonraları Stalin tarafından harcandı.”

            

İlber Hoca ile 1966-1967 döneminde Ankara Üniversitesi SBF yurdunda beraber kaldık. Bir Kırım Türkü olarak bu yanlış değerlendirmesine üzüldüm. Öncelikle şu gerçeği belirtmeliyim. Orta Asya’da SSCB dağıldıktan sonra bağımsızlıklarını kazanan Türk Cumhuriyetlerine 1992 yılından bu yana konferans ve diğer etkinliklere katılmak için gitmekteyim.  “Türk halklarının Tatar… diliyle alakaları yok tespiti doğru değildir. Çünkü bu coğrafyada sayılar aksan farkı olsa da Türkçedir: Bir, iki, üç,..gibi. One, two, three değil.

 

Türkiye’de yüzbinlerce Kırım Türkü yaşamaktadır. Onlar kendilerini “Moğolistan’da yaşayan bir büyük kabile” mensubu olarak görmemektedir. Yusuf Akçura, İsmail Gaspıralı, Halil İnalcık, Kemal Karpat, Muazzez İlmiye Çığ ve diğerleri bir büyük kabile mensubuna değil, büyük Türk milletine mensupturlar.

 

Sevgili İlber Hoca’ya meslektaşım ve arkadaşım Prof. Dr. Mehmet Maksudoğlu’nun “TATARLAR: Moğol mu, Türk mü?” makalesini okumasını öneririm. (Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 11- 12, 1993- 1994 İstanbul – 1997,

 

Prof. Maksudoğlu’nun tespiti şöyledir: “İlk bakışta ‘Tatar’ deyimi karışıklığa sebep olmaktadır, çünkü çeşitli zamanlarda değişik manalarda kullanılmıştır. Ruslar bu deyimi, yüzyıllar boyunca, Avrupa Rusya’sında yaşayan bütün Türk soylu Müslümanlar için kullanmışlardır.

 

Batılı yazarlar ve araştırıcılar ·bu kelimeyi, Türkistan’da ve Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan Türkler için kulanmaktadırlar. Osmanlılar ise, Onaltıncı yüzyıldan ·başlayarak ‘Tatar’ deyimini Kuzey Türkleri için kullanmışlardır… Tatar kelimesi Onüçüncü yüzyılda Moğol kelimesinin yerine kullanılmıştır.

 

 Tatarlar (Moğollar) Çin, Türkistan, İran, Anadolu, Irak, Suriye, Sibirya, Rusya, Doğu Avrupa, Kırım ve Polonya’yı, Onüçüncü yüzyılda iş­gal ettiler. O zaman Hazar Denizi’nin ve Karadeniz’in kuzeyinde Göktürk, Hun, Peçenek, Kıpçak ve Bulgar Türkleri’nin torunları yaşamaktaydı. Tatarlar (Moğollar) Onüçüncü yüzyılda bütün bu bölgeleri zaptettiler. Tatar (Moğol) ordusunda Türkistan’dan gelen kalabalık yeni Türk kütleleri de vardı.

 

Gerek eskiden oralarda yerleşmiş olan ve gerekse Moğollarla birlikte gelen kalabalık Türk kütleleri, Moğol hakimiyetinde ya- şadılar. Moğol (Tatar) hakimiyetinde olarak Karadeniz ve Hazar Denizi’nin kuzeyinde yaşamış olan Türkler, siyasi yafta olarak ‘Tatar’ diye anılır hale geldiler.

 

Günümüzde Karadeniz’in kuzeyinde ve Rusya’da ya şayan ve ‘Tatarca’ denen kuzey Türkçesi’ni konuşan Müslümanlar, bunların torunlarıdır. Çıkan netice şudur ki ‘Tatar’ kelimesi, yirminci yüzyılda soy gösteren, başka bir deyimle etnik bir tabir değildir, tarihi kimliği bildiren bir sözdür. Osmanlı idaresinde her fert ‘Osmanlı’ idi, Osmanlı tabiiyetinde idi. Ermeni, Yahudi, Rum, Arap, Çerkes, Gürcü, Arnavut, ‘Osmanlı’ idi. Tatar sözü de Osmanlı gibi, etnik değil, siyasi bir işaret taşımaktadır.

 

Kısacası, yirminci yüzyılda, kendilerine ‘Tatar’ denilen Rusya müslümanları, Moğol değil, ataları Moğol idaresinde yaşamış ve zamanla Moğollar’ı da Türkleştirmiş ‘olan Türkler’ dir.”

 

Merhum Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel 23 Mayıs 1998’de Kırım’ı ziyaretinde şöyle demiştir: “Tarihin karanlık bir döneminde zorla, yaşadıkları topraklardan koparılmış olan Kırım Tatarlarının yeniden anayurtlarına dönmeleri, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün küresel bir mutabakata dönüştüğü zamanımızın ruhuna uygun bir tarihi gelişmedir.”

Demirel’in ifadesiyle Kırım Tatarları kapsamında Yusuf Akçura, İsmail Gaspıralı, Halil İnalcık, Kemal Karpat, Muazzez İlmiye Çığ ve de İlber Ortaylı da vardır.

                                                                                         

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

1948 yılında Eskişehir’de doğdum .1970’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdim. Kısa bir süre Maliye Bakanlığı ve Sayıştay’da çalıştıktan sonra 1972 yılında Eskişehir İTİA İktisat Bölümü’nde akademik kariyere başladım. 1975’te doktor, 1979’da doçent oldum. 1975 – 1976’da İngiltere Sussex Üniversitesi’nde doktora üstü çalışmalar yaptım.

1982 yılında Devlet Planlama Teşkilatı Başbakan Turgut Özal’ın direktifleri doğrultusunda kurulan AET Genel Müdürlüğü’nün (şimdiki AB Bakanlığı) başkanlığını yaptım. 1984 – 1985 döneminde İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundum, 1982 – 1985 yılları arasında İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı’na (Nuh Kuşçulu) danışmanlık yaptım. Bu dönemde Türkiye’de Yabancı Sermaye Yatırımları konusunda iki kitabım (biri İngilizce) ile İhracatta Vergi İadesi kitabım İTO tarafından yayınlandı.

1985 yılında Paris’te OECD nezdinde Türkiye Büyükelçiliği’ne Planlama Müşaviri sıfatıyla tayin edildim. Görev yaptığım dönemde Türkiye’yi 4 Komite’de temsil ederek, Türkiye’de kalkınmakta olan bölgeler konusunda OECD’nin önemli bir araştırmasının (Regional Problems and Policies in Turkey) basılmasına katkıda bulundum. 1990 yılında yurda dönüşümde DPT Müsteşar Müşavirliği’ne getirildim. Daha sonra Başbakanlık Başmüşavirliğinde Türkiye ile Türk Cumhuriyetlerinin ekonomik ilişkilerinin gelişmesinde bir model olan “Türk Ödemeler Birliği” kurulması için bir proje geliştirdim.

1991 yılında profesörlüğe atanarak Anadolu Üniversitesi’ne geçtim. Anadolu Üniversitesi’nde Türkiye Ekonomisi, Uluslararası İktisat, Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar, Avrupa Birliği, Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri , Dış Ticaret Teorisi ve Politikası, Uluslararası Entegrasyonlar derslerini kendi eserlerimi esas alarak yürüttüm. Akademik kariyerimde 23 yüksek lisans, 16 doktora tezi yönettim. Bu öğrencilerim arasında çeşitli üniversitelerde görev yapan çok sayıda profesör, doçent ve yardımcı doçent bulunmaktadır. Üniversite Senato ve Yönetim Kurulu üyeliği yaptım, İktisat Fakültesi Dekanlığım döneminde AÖF kapsamında bulunan tüm iktisat kitaplarının yeni formata göre yazılmasına yazar ve editör olarak katkıda bulundum.

İkinci (1981), Üçüncü (1992) ve Dördüncü (2004) Türkiye İktisat Kongrelerine bildiri sunarak katılan tek öğretim üyesiyim. Dördüncü Türkiye İktisat Kongresi Bilim Komisyonu üyeliği yaparak Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV) Bilim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundum. 1996 yılında TOBB Milletlerarası Ticaret Odası (International Chamber of Commerce: ICC) Uluslararası Ticaret ve Yatırım Politikaları Komisyonu’nda (Commission on Trade and Invesment Policy) ICC Türkiye Temsilciliğine getirildim. Son 10 yıldır TOBB ICC IFO World Economic Survey kapsamında her üç ayda Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ile ilgili olarak gönderilen sualnameleri cevaplandıran 12 uzmandan biriyim.

“Uluslararası Ekonomi: Teori ve Politika”, “Türkiye Ekonomisi: Cumhuriyetin İlanından Günümüze Yapısal Değişim”, “Avrupa Birliği”, “Türkiye Avrupa İlişkileri: Bir Çıkmaz Sokak” ve “Uluslararası Kuruluşlar” başlıklı temel ders kitaplarım dahil yayınlanmış 24 kitabım, 300’den fazla makalem, 12 ortak ve 3 çeviri eserim vardır. Beş ders kitabım (642-908 sayfa aralığında) 42 baskı yapmıştır. Tüm üniversitelerde ders kitabı ve yardımcı kitap olarak okutulmaktadır.

Ortak yazarlı bir ders kitabım TÜBA üniversite ders kitapları 2012 yılı telif ve çeviri eser ödülü olmak üzere 6 “bilimsel araştırma ödülüne” sahibim. Diğer araştırma ödüllerim şunlardır: 1984: Enka Vakfı, “Türk Ekonomisinin Dünya Ekonomisine Entegrasyonu,” Bilimsel Araştırma Yarışması Üçüncülük Ödülü, 1982: Türkiye Milli Kültür Vakfı: Teşvik Armağanı, Dal: İktisat, 1981: İktisadi Kalkınma Vakfı, “AET ile İlişkilerimizin Atatürkçü Ekonomik Politika Açısından Değerlendirilmesi,” Behçet Osmanağaoğlu İnceleme Yarışması Birincilik Ödülü, 1979: Pamukbank, “Dışsatımın Özendirilmesinde Ticari Bankalarımızın Yeri” Bilimsel Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü.

ABD ABI Enstitüsü’nün Yılın Eğitimcisi (Man of the Year 2011) ödülü sahibiyim. Özgeçmişim WHO’s WHO Dünya, Asya ve Türkiye baskılarında yer almıştır. (Who's Who in Asia 2012, Asya’da Kim Kimdir 2’nci baskı, 01/11/2011, Who's Who in the World 2011, Dünyada Kim Kimdir, 28’nci baskısı, 03/12/2010, Günümüz Türkiyesi'nde Kim Kimdir, 01/05/2005). Özgeçmişim Turkischer Biographiscer Index/Turkish Biographical Index’te (2004, s.563) yer almıştır. Google Akademik’te 1.070 (05.02.2018) atıfım vardır.

Eskişehir Sanayi Odası, Eskişehir Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası, Ankara Ticaret Odası, Ankara Sanayi Odası, Kayseri Sanayi Odası, İşveren Dergisi, İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi gibi oda dergilerinde yazılarım yer almıştır. Türkiye’de yayınlanan çok sayıda bilimsel derginin hakem heyetinde yer almaktayım. Ders kitaplarım: 42 baskı yapmış olup 3.884 sayfadır.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. Ramazan-Oruç! Kurban! Hac! Kandiller? Namaz? KUR’AN bu konularda neler söylüyor?! Ramazan, Tanrı’nın Kitabı KUR’AN’ın yeryüzüne inmeye başladığı ay olduğu için…

  2. Ermeni orospo çocukları siz kimsiniz itler türklere küfrediyorsunuz örümüz kökümüz gelmiş orta asyadan biz başkayız amerika rusyadan oküfürlerin hepsini sizin…

  • TÜRKÜLERLE GİTTİKLERİMİZ

    TÜRKÜLERLE GİTTİKLERİMİZ

    TÜRKÜLERLE GİTTİKLERİMİZ HÜSEYİN MÜMTAZ                 Bugün 2023’ün Nevruz günü. Türklerin “yeni gün”ü. Bugün türkülerden bahsedeceğim, türkülerin coğrafyasından söz edeceğim; şimdiye kadar fizken gidemediğimiz, ama belki […]


  • Ukraynalı kadınlara Avrupa’da fuhuş tuzağı

    Ukraynalı kadınlara Avrupa’da fuhuş tuzağı

    GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALAN(SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ) UKRAYNALI KADINLAR AVRUPA’DA FUHŞA ZORLANIYORMUŞ AB ülkelerinde internette ‘Ukrayna mülteci pornosu’ aramalarında patlama yaşanmaktaymış (1 )  Savaş’tan kaçan […]


  • Çanakkale harbi cerideleri

    Çanakkale harbi cerideleri

    ÇANAKKALE ZAFERİMİZİN 108. YIL DÖNÜMÜ KUTLU OLSUN. BAŞTA BÜYÜK ÖNDER BİLGE İNSAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK OLMAK ÜZERE, SAHİP OLDUĞUMUZ HÜRRİYETİ BİZE BAĞIŞLAYAN TÜM KAHRAMANLARIMIZDAN ALLAH […]


  • “Her zaman dayağı ilk yiyen sektör turizm oluyor…”

    “Her zaman dayağı ilk yiyen sektör turizm oluyor…”

    Turizmciler her zaman olduğu gibi bu sezon da kendi imkanları ile ayakta kalma mücadelesi verecek. Sektörün sorunları yok mu? Fazlası ile var. Paloma Hotels Yönetim […]


  • Bu izinleri kim verdi?

    Bu izinleri kim verdi?

    43 gün oldu. Israrla talep ediyoruz, soruyoruz, bu izinleri kim vermiş? Kim göz yummuş 43. gün. 50 bin 96 kişi öldü, 107 bin 204 kişi […]


  • YÜZYÜZE HAYAT, YÜZYÜZE TEORİ, YÜZYÜZE EĞİTİM

    YÜZYÜZE HAYAT, YÜZYÜZE TEORİ, YÜZYÜZE EĞİTİM

    Diploma Kalitelerinin Zedelenmemesi için Yüz-Yüze Eğitim veya Eğitimi Yaz Dönemine Ötelenmesi Önerilebilinir Uzaktan Eğitim Yerine Düzenli Eğitim İçin Koşullar Yaratılabilir Deprem sonrası 17 Şubat 2023 […]


  • İstifa Kültürü

    İstifa Kültürü

    Ortada bir başarı varsa, benim başarımdır, Bir başarısızlık varsa, benimle ne alakası var… Bu nereden geliyor biliyormusunuz? Çocukluktan. Son beş nesil böyle yetişti, belki daha […]


  • 21 MART, DÜNYA ORMANCILIK GÜNÜ !!!

    21 MART, DÜNYA ORMANCILIK GÜNÜ !!!

    Bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey,kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmasıdır.Mustafa Kemal ATATÜRK Değerli arkadaşlar, 21 Mart günü, […]


  • EĞİTİMDE KALİTE VE DONANIM ŞART

    EĞİTİMDE KALİTE VE DONANIM ŞART

    Çeşitli yarışmalar da ve sokak röportajlarında gördük ki, eğitimde kalite ve donanım kalmamış. Böylece eğitim seviyemiz, gelişmiş ülkeler seviyesinde değil de, üçüncü sınıf Afrika ve […]


  • JETON

    JETON

    Günlük hayatımızda ‘Jeton’ çok önemli yer tutmaktaydı. Çevirmeli telefonlar vardı. Telefonlara bağlı birde JETON kutusu bulunurdu. Jeton satın alırdınız. Kutunun boşluk yerine Jetonu yerleştirip aşağıya […]


  • BAK MUHARREM !

    BAK MUHARREM !

                Bak Muharrem, bugün cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıklayacakmışsın.             Açıkla ve aday ol lütfen.             Ve CHP’ye geri dönmek ya da Milet İttifakı”na (doğrusu Halk İttifakı’dır, sen anlamazsın) destek […]


  • Türkiye Rus uçaklarına yer hizmeti verecek…

    Türkiye Rus uçaklarına yer hizmeti verecek…

    Türkiye’nin ABD ve AB yaptırımlarına uyarak Rus hava yolu şirketlerine ait Boeing ve Airbus uçaklarına yakıt vermeyi durdurduğu haberleri sonrası, iki ülkenin havacılık otoriteleri Ankara’da […]


  • TÜRKİYE DE SEÇİM YAKLAŞIYOR

    TÜRKİYE DE SEÇİM YAKLAŞIYOR

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’ne ilişkin kararını açıkladı. Türkiye 14 Mayıs’ta sandık başına gidecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, […]


  • Devlet işlerini anlamak

    Devlet işlerini anlamak

    Sn. Erdoğan amatör kümede top koştururken, Kılıçdaroğlu Maliye Bakanlığı’nda hesap uzmanıydı. Sn. Erdoğan bir firmada çalışmaya başladığında, Kılıçdaroğlu Gelirler Genel Müdürü’ydü. Sn. Erdoğan  Refah Partisi’nde […]


  • Atılan her oya sahip çıkacağız

    Atılan her oya sahip çıkacağız

    VEKİL BÜLBÜL: KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN HER BİR OYA SAHİP ÇIKACAĞIZ! Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Aydın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Süleyman Bülbül, yurt dışında […]