Kuzey Irak ile Kırım Referandumları ve Türkiye’nin Tepkileri: Barzani Quo Vadis?

Latinler diğer bir deyişle Hıristiyan dünyası “Bu gidiş nereye” derler. İslam dünyasındaki karşılığı “Fe eyne tezhebun” dur. Barzani’nin onayı ile 25 Eylül’de yapılan referanduma Kırım’da üç yıl önce yapılan referandum örnek olmuştur. Kırım’daki referandumda halka, “Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin bağımsız devlet olarak Ukrayna sınırları içinde ikili anlaşmalar uyarınca varlığını sürdürmesini onaylıyor musunuz?”  sorusu sorulmuştur.

 

Barzani’nin referandum sorusu da aynıdır: “Kürdistan Bölgesi ve Kürdistan Bölgesi dışında kalan Kürt yerleşimlerinin bağımsız bir devlet olmasını istiyor musunuz? Bu soru Kırım’da yapılan referandum sorusunun kopyasıdır.

 

Kırım’ın Rusya tarafından işgali sonrasında oluşan yeni yönetim, Rusya’ya katılım kararını 6 Mart’ta almış, 16 Mart 2014 tarihinde de referanduma götüreceğini açıklamıştır. Aynı tarihte Birleşmiş Milletler Genel Kurulu referandumu hukuk dışı saymıştır. Almanya Başbakanı Angela Merkel 9 Mart’ta Kırım’da yapılacak referandumu Ukrayna’nın anayasasına ve uluslararası hukuka aykırı bulduğu belirtmesine rağmen yaklaşık 1 milyon 200 bin seçmenin bulunduğu Kırım’da referandum yapılmış, 23 ülkeden 135 gözlemci tarafından izlenmiştir.

 

ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri uluslararası hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle referandumu tanımamış ve referandumu ‘kanunsuz etkinlik’ olarak tanımlamıştır.

 

15 Mart 2014 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, sözde referandumun ‘geçersiz’ olarak ilan edilmesini öngören kararı görüşmüştür. Karar Rusya tarafından veto edilmiş, Çin çekimser kalmıştır. Venedik Komisyonu, Avrupa Birliği ve ABD, yasa dışı olarak yapılan sözde referanduma karşı çıkmıştır.

 

Katılanların yüzde 93’nün Rusya ile birleşmekten yana oy kullandığı referandumda Kırım Tatar Türkleri, tıpkı Iraklı Türkmenler gibi Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana olduklarından referandumu boykot etmiştir.  Referandumdan iki gün sonra 18 Mart 2014 tarihinde Kırım Rusya tarafından ilhak edilmiştir.

 

Kırım’da Sadece Rus kökenli milletvekillerinin çağrıldığı, Kırım Türklerinin ve Ukraynalı temsilcilerinin katılmadığı Parlamento’nun almış olduğu karar sonucunda Ukrayna’nın bölünebileceğini 4 Mart 2014 tarihinde Turkish Forum’da yazmıştım.  Soli Özel 23 Şubat tarihli yazısında, İlber Ortaylı da 27 Şubat’ta NTV’de aynı görüşü paylaşmıştı.

 

4 Mart 2014’de Ukrayna bölünebilir ve bundan hem Türkiye ve hem de Kırım Türkleri zarar görür demiş, bu durumun BM Sözleşmesine aykırı oluğunu, kararın iptali için BM Uluslararası Adalet Divanı Sözleşmesi’nin 36’ncı maddesi gerdiğince konunun Divan’a götürülebileceğini açıklamıştım.

 

Birleşmiş Milletler 72’nci Genel Kurulu için New York’a gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin 25 Eylül’de gerçekleşmesi beklenen bağımsızlık referendumuna ilişkin kararı “Kuzey Irak’ın tek başına veremeyeceğini” söyleyerek önemli bir tespitte bulunmuştur. Gazeteci Judy Woodruff’un sorusuna verdiği cevapta, “Siz Kuzey Irak olarak tek başınıza böyle bir kararı nasıl verebilirsiniz?… Orada Arap, Türkmen, Kürt hep beraber yaşıyorlarTürkiye olarak böyle bir referandumu nasıl kabul edebiliriz?”  derken haklıdır.

 

Fakat nedense Kırım’daki referandum için “Orada (Kırım) Rus, Ukraynalı, Tatar, Yahudi, Alman hep beraber yaşıyorlar. Türkiye olarak böyle bir referandumu nasıl kabul edebiliriz?” denmemiş, sadece referandumu tanımadığımız yumuşak bir tonla açıklanmıştır.

Kırım’da 2014 yılında yapılan referandumda katılanların yüzde 93’ü (Kuzey Irak’ta %92,7 nedense hemen hemen aynı oran) Rusya ile birleşmekten yana oy kullanmış, Kırım Tatar Türkleri, tıpkı Irak Türkmenleri gibi Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana olduklarından referandumu boykot etmiştir.

Referandumdan iki gün sonra Kırım’ın yeni yönetimi ile Kırım ve Sivastopol’un Rusya’ya Bağlanması ve Yeni Federal Bölgeler Oluşturulması Anlaşması imzalanmış, Anlaşma Duma’da 442’ye karşı 1 oyla ve Federal Konsey’de oybirliğiyle onaylanmış ve Rusya tarafından Kırım ilhak edilmiştir. Bu süreçte Kuzey Irak’ta yapılan referandumdaki benzer sert tepkiler Türkiye’den gelmemiştir.

Turkish Forum’da 28 Ağustos 2017’de yayınlanan Barzani’ye Kırım Referandumu Yol Göstermiştir başlıklı yazımda da değindiğim gibi, Kırım referandumu Irak Kürt Bölgesindeki referanduma örnek olmuştur. Türkiye’de yaşayan yüzbinlerce Tatar Türkü Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasından  rahatsız olmuş ve Ankara Anadolu (Tandoğan) Meydanı’nda 13 Mayıs 2017 tarihinde bir miting düzenlenerek referandum sonucunda  Kırım’ın Rusya’ya bağlanması protesto edilmiştir.

Okumaya devam et  KUZEY KUZEY KIBRIS DEREBEYLİĞİ

11 Haziran 2017 tarihli Mesut Barzani Kırım’daki Hukuk Dışı Referandumu Örnek mi Aldı?  başlıklı yazımdaki tespitim  şöyledir:  “Kırım örneği  Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’yi heyecanlandırmış olsa gerek ki, Kırım’da olduğu gibi 25 Eylül 2017  tarihinde bağımsızlık için referandum yapılacağını açıklamıştır.”

Barzani’nin niyetini sezen Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın tepkisi şöyle olmuştur: “Biz bu konuyu daha önce Kürt Bölgesel Yönetimiyle konuştuk. Biz bunun yanlış adım olacağını düşünüyoruz. Güvenlik risklerinin hat safhada olduğu bir döneme bunun gündeme getirilmesini doğru bulmuyoruz. Ayrıca Irak’ın parçalanması adımı başka bölgelere de yayılır, bunun bedelini de herkes öder.” Fakat Barzani ABD’de bağımsızlık referandumundan söz ettiğinde “Bu Irak’ın içişleridir” (23 Mayıs 2015) açıklamasının yapılması Barzani’yi cesaretlendirmiş olabilir. Çünkü Barzani, 22 Ocak 2016’da BBC’ye referanduma Türkiye’nin karşı çıkmayacağı umudunu açıklamıştır.

Barzani referandumdan sonrasında, Kırım örneğinden hareket ederek ama bu defa bir ülkeye bağlanmak yerine bağımsız Kürdistan Devletini ilan ederse, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bahçeli’nin açıkladığı gibi bunu bir savaş sebebi sayacak mıdır? Başbakan Binali Yıldırım “Bu savaş nedeni olamaz. Hukuki zemin olması lazım” demiştir.

Ankara’da gerçekleşen Türkiye Rusya zirve görüşmelerinin ardından yapılan basın toplantısında Putin, Kuzey Irak’taki  referandumla ilgili tutumlarını Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında belirttiklerini hatırlatmıştır. Rusya Dışişleri Bakanlığı, Kuzey Irak’taki halkın isteğine saygı duyduklarını, ancak Irak’ın toprak bütünlüğünü desteklediklerini açıklamıştı.

Putin’den zaten başka bir açıklama gelemezdi.

Çünkü, Kırım Türklerinin ve Ukraynalıların oy kullanmadıkları Kırım’daki düzmece ve uluslararası hukuka aykırı referandumundan Rusya’ya bağlanma kararı çıkmış, Rusya’da Kırım’daki halkın isteğine saygı duyarak Kırım’ı ilhak etmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Referandumun Irak anayasası ve uluslararası alanda hiçbir meşruiyeti yoktur. Kuzey Irak’ın daha vahim hatalar yapması engellenmeli” demiştir ama bu meşrutiyet sorununun uluslararasında tartışma konusu olduğu unutulmuştur.

Rusya, referandum konusunda samimi değildir.

Vladimir Putin’in baş stratejisti Aleksander Dugin, Ortadoğu’daki son gelişmeleri Star gazetesine 2 Haziran 2017’de değerlendirirken Kürtler bölgede devlet sahibi olmak istiyor diyerek bir gerçeği açıklamıştır. Putin, geçen yılki son basın toplantısında Kürt Halkı’nın bağımsızlık talebine ilişkin soruyu şöyle cevaplamıştır: “Rusya’nın Kürt halkıyla her zaman özel ve sıcak ilişkileri oldu. Kürt Peşmerge güçleri terörizmle mücadelede olağanüstü derecede cesur ve etkili davrandı. Egemenliğe gelince, uluslararası hukuk çerçevesinde hareket edilmesi gerekiyor. Kürt halkının hakları korunacak fakat spesifik meseleler Irak ve Kürt halkı tarafından belirlenecek. Irak’ın iç işlerine karışmayacağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan eğer “Türkiye’nin Kırım Türk halkıyla her zaman özel ve sıcak ilişkileri oldu” diyerek Kırım’da “Türk halkının hakları korunacak” deseydi, acaba Putin buna nasıl tepki gösterirdi?

Putin, Türklerden çok Kürtlere sıcak bakan bir liderdir.

Türkiye’nin ısrarlı taleplerine rağmen Moskova’daki PKK ve PYD temsilciliklerini kapatmamıştır.  Batı dünyası PKK’yı terör örgütü olarak tanımasına rağmen Rusya bu konuda adım atmamıştır. Buna karşılık Kırım Tatarlarının temsil organı Kırım Tatar Milli Meclisi 26 Nisan 2016 tarihinde kapatılmıştır.

Kırım’da Moskova yönetiminin görevlendirdiği mahkeme, Kırım Tatar Milli Meclisi’ni aşırıcı örgüt (?) kapsamına alarak faaliyetlerini yasaklarken, Türkiye’nin düşmanı PKK ve PYD Moskova’da faaliyet göstermeye devam etmektedir. Acaba Türkiye Rusya’nın düşmanı olan bir örgüte Ankara’da temsilcilik açma izni verse, Rusya bunu hoşgörü ile karşılar mıydı?

Türkiye ve Rusya’nın dünyaya bakışları tam olarak örtüşmemektedir.

Okumaya devam et  Rumların Büyük Hayalleri

Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Kırım dahil Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri, Rusya ve Türkiye arasında bir rekabet alanı olmuştur. Taraflar arasında PKK ve PYD, Yukarı Karabağ, Kosova, Suriye, Kıbrıs, sözde Ermeni soykırımı ve Ermenistan konularında temel görüş ayrılıklarının varlığı yok sayılamaz. Rusya, S-400 füzeleri için beklenen teknoloji transferine de sıcak bakmamaktadır. Halep’te ateşkes için BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan oylamada Rusya ve Çin’in veto kullandığı da unutulmamalıdır.

Dün yapılan Erdoğan-Putin görüşmesinde Kırım’daki insan hakları ihlali muhtemelen gündeme gelmemiştir. Kırım Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi tarafından yargılanan Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcısı Ahtem Çiygöz, parlamento önündeki kargaşayı organize etmekten 11 Eylül’de 8 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır ama bundan liderlerin haberi olmamıştır. Çiygöz 26 Şubat 2014 tarihinde Kırım Parlamentosu binasının önünde gerçekleşen mitingi düzenleyenlerden biri olarak suçlanıyordu.

Demek ki Kırım’daki insan hakları, Rusya’ya domates ihracatı kadar önem taşımamaktadır.

Demokrasi ve insan haklarının çağdaş ve uygar ülkelerde büyük önem kazandığı günümüz dünyasında insan haklarına saygı göstermeyen rejimlerin çağdaş dünyadan soyutlanması kaçınılmazdır. 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ukrayna vatandaşı olan Kırım Tatarlarını da koruyan temel bir hukuk normudur. Haksız bir şekilde Kırım’dan sürgüne gönderilen Kırım Tatarlarının anavatanları olan Kırım’da yeniden iskan edilmeleri en temel insan hakkıdır.

Merhum Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel 23 Mayıs 1998’de Kırım’ı ziyaretinde bu duruma dikkat çekerek şöyle demiştir: “Tarihin karanlık bir döneminde zorla, yaşadıkları topraklardan koparılmış olan Kırım Tatarlarının yeniden anayurtlarına dönmeleri, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün küresel bir mutabakata dönüştüğü zamanımızın ruhuna uygun bir tarihi gelişmedir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Putin arasında 3 Mayıs 2017 tarihindeki görüşmeden sonra yapılan basın toplantısında öne çıkan başlıklardan biri, domates olmuştur. Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki olimpiyat şehri Soçi’de Putin ile görüşmesinin ardından basın toplantısında konuşan Erdoğan, “Domates dışında her konuda mutabık kalındı” derken, Putin şu açıklamayı yapmıştır: “Domates dışında kısıtlamaların kaldırılması için anlaştık.”

Bu konu gazeteci Ahmet Hakan‘ın da dikkatini çektiği için 4 Mayıs 2017 tarihli yazısında, “Rusya ile aramızda bütün krizler çözüldü. Domates krizi hariç…Öyle bir yürütülüyor ki domates müzakerelerini gören, nükleer füze başlıkları müzakeresi yürütülüyor sanır ifadesiyle konuyu magazinleştirmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen yıl Orman ve Su İşleri Bakanlığı toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada “Dünyanın ve bölgemizin yeniden yapılandırılmaya çalışıldığı şu kritik dönemde, eğer durmaya kalkarsak kendimizi bulacağımız yer, SEVR ŞARTLARIDIR” diyerek önemli bir tespitte bulunmuştur. Erdoğan 14 Aralık 2016 tarihinde   de,”Yaşadığımız bu dönem en az İstiklal harbi kadar zordur. Bugün adı konulmamış bir Sevr tehdidi ile karşı karşıyayız” diyerek Sevr Anlaşması’na (Le Traité de Sèvres), atıfta bulunmuştur.

Bana kalırsa, Barzani’nin kafasında bağımsız bir Kürdistan devleti kurarak uzun dönemde ve uygun konjonktürde Kürt kökenli nüfusun yaşadığı bölgeleri de içine alacak bir Kürdistan yaratmak geçmektedir. Lozan Anlaşması ile Kürdistan tarih olmuştur ama Lozan’dan önceki Sevr Anlaşması’nda Kürdistan’ın kurulması için konulmuş maddeler vardır.

Günümüzde bazıları Demokratik Özerklik ve Referandum adı altında  Sevr’i geri getirmek istemektedir. Demokrasi, özerklik, Avrupa Özerklik Şartı gibi kulağa hoş gelen ama altında gizli emellerin bulunduğu sözlere kanmayalım, bazı aydın geçinen ama bir türlü aydın olamayanların sözlerine de inanmayalım.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı Devleti ile 10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanan Sevr Anlaşması, büyük ölçüde   Skyes-Picot’da belirlenen sınırlara dayanır. Sykes-Picot, 29 Nisan 1916 tarihinde Kut’ül Ammare Kuşatması sonrasında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı Devleti’nin 6’ncı Ordusu karşısında yenilmesinden 17 gün sonra, 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve aynı yılın Ekim ayında Rusya tarafından onaylanan, Osmanlı Devleti’nin Orta Doğu’daki topraklarının paylaşılmasını öngören gizli anlaşmadır. Gerçekleşmemiştir ama Sevr Anlaşması’nın temelini oluşturur.

Okumaya devam et  Zorla El Koymak istiyorlar

Sevr’de de büyük Kürdistan vardır.

Geçmişte Diyarbakır Silvan’da 13 şehidin verildiği günde Demokratik Toplum Kongresi demokratik özerklik ilan etmiştir.  Kongre’de   BDP’yi temsil eden Batman milletvekili   Bengi Yıldız, Taraf Gazetesi’nden Neşe Düzel‘e demokratik özerkliğin ne anlama geldiğini kendine göre açıklamıştır. Yıldız, Demokratik Özerklik (Sevr Anlaşması’ndaki ifadesiyle muhtariyet-i mahalliye) ilan edilen bölgenin Kürdistan   olduğunu belirterek bu bölgenin Sivas Koçgiri, Maraş’ın bir kısmı, Erzincan, Malatya, Elazığ tarihsel olarak Erzurum, Van, Ağrı, Batman, Diyarbakır ve Doğu ve Güneydoğu’nun tamamı olduğunu söylemiştir.

Sevr Anlaşması’nda da bu iller Türkiye’nin sınırları dışında tutulmuştu.

Sevr paylaşımını hazırlayan ABD Başkanı Woodrow Wilson‘dur. ABD Planın kabul edilmemesine bozulmuş, Lozan’ı onaylamamıştı. Türk düşmanı İngiltere Başbakanı David Lloyd George da 29 Ekim 1919 tarihinde Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada şunları söylemişti: “Dünyanın en zengin topraklarından biri olan geniş bir ülkeyi Türk’ün mahvedici nüfuzundan azad eyledik. Medeniyet yüzlerce yıl bu yolda başarısızlığa uğradıktan sonra İngiltere bunu gerçekleştirdi.” (Taha Akyol, Bilinmeyen Lozan, 2014, s. 23).

Sevr Anlaşması, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu arasında 10 Ağustos 1920 tarihinde Paris’in batı banliyösü Sevr kasabasındaki Seramik Müzesi’nde (Musée National de Céramique) imzalanmıştır. Bu müze, Türkiye için Anlaşma’nın imzalandığı yer olması bakımından önemlidir. Bir diğer önemi de, Ermenilerin müzenin önüne 8 Mart 2001 tarihinde sözde Ermeni Soykırım Anıtı dikmesidir. Anıtın üzerinde “1915’te Jön Türk Hükümeti tarafından Birinci Dünya Savaşı’nda soykırıma uğratılan 1,5 milyon Ermenin anısına” yazılıdır.

Sevr Anlaşması’nın 62-64’ncü maddeleri Kürdistan ile ilgilidir. İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir Komisyon Fırat’ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak, bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti’ne bağımsızlık için başvurabilecektir.

Madde 64 şöyledir: “İşbu muahedenin mevki-i meriyete vaazından bir sene sonra 62 inci maddede zikredilen havalideki Kürtler, bu havali Kürtlerinin ekseriyeti Türkiye’den ayrılarak müstakil olmak arzu ettiğini ispat ederek Cemiyet-i Akvam Meclisine müracaat ederler ve Meclis de ahali-i mezkûreyi bu istiklâle lâyık görür ve onlara istiklâl bahşetmesini Türkiye’ye tavsiye eyler ise Türkiye işbu tavsiyeye muvafakat ve bu havali üzerindeki bilcümle hukukundan feragat etmeği şimdiden taahhüt eder.”

Sykes-Picot ve Sevr Anlaşması’nın 64’ncü maddesi kağıt üzerinde kalmıştır ama, PKK’nın Kandil’deki yöneticilerinden Murat Karayılan’ın “Kürt inkarı üzerinde şekillenen Lozan Anlaşması artık ortadan kalkıyor” açıklamasını, Barzani’nin referandum kararını, Türkiye’nin terör örgütü olarak tanımladığı YPG’ye ABD’nin ağır silahlar vermesiyle birlikte düşündüğümüzde, acaba yeni bir Sykes Picot mu gündeme geliyor sorusu akla gelmektedir. Sevr paylaşımını hazırlayan Woodrow Wilson’un da ABD Başkanı olduğunu unutmayalım.

 

Irak’taki referanduma tepki gösterirken. Erdoğan-Barzani ikilisinin 2013 yılında Diyarbakır’da buluştuğu, Kürdistanı selamlıyorum”  sözcüğünün ağızdan çıktığı, Şıvan Perver ile İbrahim Tatlıses’in   Megri megri (Ağlama ağlama) diye  düet yaptığı gözden uzak tutulmamalıdır.(http://odatv.com/vid_video.php?id=8F184)

 

Barzani’ye yurt içinden az sayıda da olsa destek gelmiştir.  Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, “Kürdistan’da yaşayan halk buna karar verir. Herkese de düşen buna saygı göstermektir” derken, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik Haziran ayında Ankara’da SETA’nın düzenlediği bir etkinlikte “Referanduma, Irak’ta istikrarsızlık olabileceği endişesiyle karşı olduklarını, ama referandum yapılması halinde hiçbir yaptırım uygulamayacaklarını” açıklamıştır. Bunun anlamı şudur: Referanduma karşıyız, ama referandum yapılsa bile petrol anlaşmasını sürdüreceğiz.

 

Son söz: Referanduma tepki gösterirken kendi içimizde bir kopuş yaşamamaya dikkat edilmelidir

 

 

 

Haberi paylaşın
Latinler diğer bir deyişle Hıristiyan dünyası “Bu gidiş nereye” derler. İslam dünyasındaki karşılığı “Fe eyne tezhebun” dur. Barzani’nin onayı ile 25 Eylül’de yapılan referanduma Kırım’da üç yıl önce yapılan referandum örnek olmuştur. Kırım’daki referandumda halka, “Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin bağımsız devlet olarak Ukrayna sınırları içinde ikili anlaşmalar uyarınca varlığını sürdürmesini onaylıyor musunuz?”  sorusu sorulmuştur. - russia kremlin moskova rusya

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem

  1. KUR’AN’da; TEK ‘ALLAH-TANRI’ya İtaat’ şartken; peygambere de ‘itaat’ aslında nedir?! turkishnews.com sitesi yazarlarından sayın Nazım Peker’in: ‘Anlamı çarpıtılan(Nisa,59)’ başlıklı yazısından…

  2. Biyyolojik terör saldrısı altındayız/ . İtalyada ortaya çıkan xylella fastadiosa hastalığı bütün şehirleri ka-plamıştır. Bu virüs kalp krizi ve kanser…

  3. Seçimi bile beceremez, hile hurdadan kurtaramaz, seçmen ile seçileni bile ayırt edemez hale geldi ülkemiz! Gerçekten AKP hükümetine yazıklar olsun.…

  4. Özür dileyerek söylüyorum. Anlamını çarpıtma yok. Siz Kuran’ı okumasını bilmiyorsunuz. Bir de şuan içinde bulunduğunuz, yönetime göre şartlı kabullerinizin esiri…

  5. Bir dönem millete en büyük zararı vermiş şahsiyetlet şimdi tövbe etmiş. Allahın laneti üzerinize olsun

  • “Türkiye’ye ilgi artıyor…”

    “Türkiye’ye ilgi artıyor…”

    Turizmde 60 milyon turist hedefini tutturabilmek için yoğun bir çaba ve tanıtım atağı yapılıyor. Sektör temsilcileri yaptıkları açıklamada “Türkiye’ye ilgi her geçen gün daha da […]


  • SOL NAPMALI?

    SOL NAPMALI?

    Tamam ilk tur seçimlerde hayal ettiğimiz gibi olmadı. Hayal kırıklığı, hüsran, isyan karışık depresyona girdik. İlk ve en önemlisi ilk turda alınan sonuçlar kesinlikle yenilgi […]


  • Doğal gaz

    Doğal gaz

    Sayin ve Sevgili Dostlar Ben ihtisasım dahilinde olmayan konularda konuşmaktan hoşlanmam. Benim ihtisasım derin deniz petrol ve gaz projelerinin idaresidir ve son 40 senedir bu […]


  • IRKÇI SİYASET YAPMAYI BIRAKALIM

    IRKÇI SİYASET YAPMAYI BIRAKALIM

    BİRİLERİ MÜLTECİLER ÜZERİNDEN IRKÇI SİYASET YAPMAYI BIRAKALIM DEMİŞ. Mültecilere yalnızca bedenlerini getirmiyorlar. Onlar yanlarında değer yargılarını, örf ve adetlerini, dinlerini, kültürlerini de getiriyorlar. Ve onlarla […]


  • GENÇLERE! 27 MAYIS: UNUTTURULAN YAKIN TARİHİMİZE BİR PENCERE…

    GENÇLERE! 27 MAYIS: UNUTTURULAN YAKIN TARİHİMİZE BİR PENCERE…

    27 Mayıs… 68 kuşağının “Anayasa ve Özgürlük Bayramı”… Sosyal bilimlerde bir altın kural var: Her olguyu kendi “zaman”, “zemin”, “mekan” boyutları içinde el almak…Aksi takdirde, […]


  • Türk Yerine Türkiyelim Denirse Ne Olur?

    Türk Yerine Türkiyelim Denirse Ne Olur?

    Pazar günü yapılacak seçimler öncesinde bazı kesimler tarafından kullanılan “TÜRKİYELİ” kavramının doğru olmadığı bir gerçektir. SBF yurdundan oda arkadaşım olan Prof. Dr. İlber  Ortaylı, “Türkiyeli […]


  • ANLAMI ÇARPITILAN NİSA:59

    ANLAMI ÇARPITILAN NİSA:59

    Çeşitli mealleri okurken, aklıma uygun olmayan, Kur’an’ın felsefesi ile uyuşmayan açıklamalar, beynimi yakmakta. Bunlardan birisi ve en önemlisi de: Nisa 59 ayetine verilen anlamdır. Nisa […]


  • “Turizme sevinmek için daha erken…”

    “Turizme sevinmek için daha erken…”

    Turizmde sıkıntı şu: Aşırı maliyet artışları sorunlar devam ediyor. Sektör temsilciler maliyet artışlarında orta vadede sonun olacağının altını çiziyor. Bu da turizmde sevinmek için zamana […]


  • Türk Üniversiteleri Uluslararası Değerlendirmelerde Neden  Alt  Sıralarda?

    Türk Üniversiteleri Uluslararası Değerlendirmelerde Neden  Alt  Sıralarda?

    Dünya Üniversite Sıralamaları Merkezi (CWUR: The Center for World University Rankings)  2022-2023 sıralamasını  14 Mayıs 2023 tarihinde  açıklamıştır.  Sıralama 2012 yılından bu yana dünya çapında  […]


  • Burada Türkçe mi konuşuyorum?

    Burada Türkçe mi konuşuyorum?

    “Anladıysam Arap olayım”, “Fransızca mı konuşuyorum”, “Çince gibi” benzeri deyimlerin Türkçemizde de günlük yaşamda kullanıldığı düşünüldüğünde, İtalya’da “Ben burada Türkçe mi konuşuyorum?” deyimini duyarsanız çok […]


  • KUR’AN’da ‘Şeriat’?!

    KUR’AN’da ‘Şeriat’?!

    Gerici, ‘dinci yobazların’ anlam erozyonuna uğrattığı, ‘inkârcı yobazların’ da tepe tepe yalan-yanlış fütursuzca kullandıkları pek çok KUR’AN kavramlarından biri de ‘şeriat’!(Dinci-inkârcı yobaz ayrımı bana ait […]


  • TÜRK’ÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM!-HÜSEYİN MÜMTAZ

    TÜRK’ÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM!-HÜSEYİN MÜMTAZ

    TÜRK’ÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM… HÜSEYİN MÜMTAZ Burası Girne.     Geçen gün elime şöyle bir duyuru geçti. “Mezuniyet Andı. Bizler 23 Nisan İlkokulu Öğrencileri olarak, Eğitim ve öğretimin […]


  • İŞTE TERÖRE ÇAĞRI VE İŞTE BİR POTANSİYEL TERÖRİST

    İŞTE TERÖRE ÇAĞRI VE İŞTE BİR POTANSİYEL TERÖRİST

    İŞTE TERÖRE ÇAĞRI VE İŞTE BİR POTANSİYEL TERÖRİST Tarih: 19 Mayıs 2023/CumaYer: İstanbul Sultangazi’deki Cebeci CamisiDevletin İmamı :Murat GündoğduCuma hutbesi konuşması: “Kardeşim, silahlarınızı hazırlayın. 28 […]


  • Kadın haklarına ve 6284 Sayılı Kanun’a sahip çıkalım!

    Kadın haklarına ve 6284 Sayılı Kanun’a sahip çıkalım!

    Cumhur İttifakı’na katılmak için, 6284 sayılı kanunun kaldırılmasını şart koşan Yeniden Refah Partisi artık Meclis’te. Kadına yönelik şiddetin önlenmesini amaçlayan 6284 sayılı kanunun siyasi pazarlık malzemesi […]


  • Demiryollarının devletleştirilmesi

    Demiryollarının devletleştirilmesi

    24 Mayıs 1924’te Demiryollarının devletleştirilmesinin yıldönümünde anımsatmalar ” Çıktık açık alınla on yılda her savaştan, /On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan; /Başta […]


  • TC ADI TEMELLİ KALKARSA NE OLUR ?…….

    TC ADI TEMELLİ KALKARSA NE OLUR ?…….

    TC ADI TEMELLİ KALKARSA NE OLUR ?……. YENİ BİR ANAYASA İLE, “T.C. ” KALKARSA NE OLUR ?.. NE OLACAĞINA BİR BAKALIM… ESKİ JUGOSLAVYA FESHEDİLDİ, BİZDEKİ […]


  • SEÇİMLER BİTTİ, Bahanelere Gerek Yok! Bu muhalefetle bu kadar! Sefa Yürükel

    SEÇİMLER BİTTİ, Bahanelere Gerek Yok! Bu muhalefetle bu kadar!                                                               Sefa Yürükel

    Evet seçimler bitti.Türkiye yerinde duruyor. Millette öyle.Seçimleri RTE kazandı KK kaybetti.Bunun siyasi muhasebesini yapmak tabiki gerekir.Ama bu iki liderde 5 sene sonra siyasette yoklar.Peki ne […]


  • YSK’ya seçim iptali çağrısı.!

    YSK’ya seçim iptali çağrısı.!

    TÜRKİYE İTTİFAKI’NDAN YSK’YA SEÇİM İPTALİ VE SIĞINMACI ÇAĞRISI Türkiye İttifakı’nı oluşturan partiler ortak açıklama yaparak Yüksek Seçim Kurulu’na 14 Mayıs seçiminin iptali ve seçimde oy […]


  • BARIŞ VE HUZUR OLAMAZ

    BARIŞ VE HUZUR OLAMAZ

    BU KAFAYI NORMAL, DOĞAL SAYANLARIN YETERİ KADAR ÇOK OLDUĞU BİR ÜLKEDE BARIŞ VE HUZUR OLAMAZ Şevki Yılmaz: AK Parti kasanın ağzını açmalı, 700 ton altını […]


  • Sandık güvenliği tam ve eksiksiz sağlansın

    Sandık güvenliği tam ve eksiksiz sağlansın

    #OylarımızGüvendeOlsun 14 Mayıs seçimlerinin ardından sandık güvenliği konusu çokça tartışıldı, özellikle muhalefet partileri pek çok yerde sandık sonuçlarına itiraz etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem […]