Avrupa Birliği ile Yeni Bir Sayfa mı Açılıyor?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Brüksel dönüşünde AB yetkilileriyle gerçekleştirdiği görüşmelerin üyelik sürecine yeni bir ivme kazandıracağını açıklamıştır: “…Referandum sürecinde yaşananların geride bırakılması gerekiyor. Artık yeni bir süreci başlatma temennisi Tusk ve Juncker tarafından da gündeme getirildi.” Gazetecilerin AB ile yeni bir sayfa mı açılıyor? sorusu üzerine “Bir takım çalışmalar yapmışlar. Şu anda kendilerinden bu yaptıkları çalışmaya yönelik biz 12 aylık takvim aldık. Bu takvim üzerinde bir çalışma yapacağız ve adımları atacağız” demiştir.

Sayın Cumhurbaşkanı Avrupa Birliği ile ilgili temaslarda bulunmak üzere 5 Eylül 2015 tarihinde  gittiği Brüksel’de “Avrupa’nın kaderini ve geleceğini Türkiye’den ayrı düşünmek mümkün değildir. AB ile müzakere sürecimizin suni siyasi engellerden arındırılarak tekrar canlandırılması gerektiğini belirttim” dedikten sonra şu doğru tespitte bulunmuştur: “Avrupa Birliği stratejik hedeftir.” Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de 9 Mayıs 2013 tarihinde kutlanan Avrupa Günü’nde, Avrupa’nın tartışılmaz bir parçası olan Türkiye’nin AB üyeliğinin pek çok konuda AB’ye önemli artılar getireceğini açıklamıştı.

Referandum sürecinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) 45’e karşı 113 oyla Türkiye’yi  denetim sürecine alması, Avrupa ile olan  ipleri iyice germiştir. Çünkü Konsey, 1996’da aldığı denetleme kararını 2004’de kaldırmıştı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 2010 yılında Konsey Başkanlığına seçilirken Başbakan Erdoğan “İlk kez bir Türk 47 ülke arasından başkan seçiliyor. İftihar vesilesidir; Türkiye’nin başarısıdır, itibarının artmasıdır, çok mutluyuz.” demişti. Çavuşoğlu, 2014 yılında da Konsey’in onursal üyesi olmuştu.

Burada bir hatırlatma yapmak isterim. Paris’te Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Kuruluşu (OECD) nezdinde görev yaptığım dönemde Başbakan Turgut Özal 1986 yılında OECD Bakanlar Konseyi Başkanı olmuş ve OECD tarihinde ilk defa bir Türk Başbakanı OECD Bakanlar Konseyi’ne Başkanlık yapmıştır.

Avrupa Konseyi, Türkiye’nin denetim kategorisine alınmasını 2008 yılında  Adalet ve Kalkınma  Partisi’nin  Anayasa Mahkemesi’nde  kapatılmasının görüşüldüğü sırada gündemine  almıştı. Mahkemeden karar çıkmayınca konu gündeminden düşmüştü. AGİT ve Venedik Komisyonu raporlarında da Parti’nin kapatılma girişimleri eleştirilmişti. Fakat alınan son kararla Türkiye, AKPM bünyesindeki Rusya, Ukrayna, Moldova, Ermenistan ve Gürcistan gibi demokratik standartlar açısından ikinci sınıf sayılan ülkeler sınıfına dahil edilerek  ikinci lige düşürülmüş, Türkiye’nin demokrasisi sorgulanmaya başlanmıştır.  AKMP Avrupa Birliği’nin bir kurumu olmasa da kararları AB politikalarını etkilemektedir.
Avrupa Birliği ile ilişkiler düzelirken referandum sürecinde gündeme getirilen “idam isteriz” talepleri acaba rafa mı kalktı sorusu gündeme gelmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliğiyle ilgili 16 Nisan’daki referandumdan evet çıkması durumunda, idam cezasının Meclis’in gündemine getirileceğini ve muhalefetin desteklememesi durumunda bununla ilgili referandum yapılacağını açıklamıştı. Evet Platformu’nun Şanlıurfa’daki mitinginde Cumhurbaşkanı katılımcıların idam isteriz yönündeki sloganlarına şöyle destek vermişti: 16 Nisan’da  evetle sandıklar patladığı takdirde hemen ardından parlamentoya idamla ilgili karar taslağı inşallah gelecek.. bir referandum da onun için yaparız.”

Cumhurbaşkanı referandum sonrası Tarabya’daki Huber Köşkü’nde yaptığı konuşmada da “Yapacağımız ilk iş… (idam isteriz sesleri) hemen bu konuyu Başbakan ve Bahçeli ile konuşacağım. Zaten sayın Bahçeli ben desteklerim dedi, sayın Yıldırım da aynı şekilde. Kılıçdaroğlu da destekleyeceğini söylemişti. Eğer gerçekten önüme gelirse ben bunu onaylarım. Desteklemedi, o zaman yapacağımız şey ne? Bir halk oylaması da onun için yaparız”  demişti.

Türkiye AB ilişkileri, 15 Temmuz menfur darbe girişiminden sonra  rayından çıkmış,16 Nisan referandumu öncesinde meydan okuma derecesinde kötüleşmiştir. Cumhurbaşkanı 9 Nisan’da  Gündoğdu Meydanı’ndan İzmirlilere şöyle seslenmiştir: AB meselesi inşallah 16 Nisan’dan sonra tekrar masaya yatacak. Oradaki halkımıza çok zulmettiler. Çok aşağıladılar ama halkımız da hesabını soracak. Bu hesabın bedelini de 16 Nisan’dan sonra ödeteceğiz hiç merak etmeyin.”

Geçen hafta Brüksel’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker, Konsey Başkanı Tusk, Parlamento Başkanı Tajani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Şansölyesi Merkel ile yüz yüze görüşmesi sorunları çözmemiştir ama karşılıklı ilişkilerin normalleşmesi yönünde önemli bir adım atılmıştır. Tusk görüşme sonrasında yaptığı kısa açıklamada taraflar arasındaki işbirliğinden söz etmiş ve görüşmenin odağına insan haklarını yerleştirmiştir. (We discussed the need to cooperate. I put the question of human rights in the center of our discussions)

Cumhurbaşkanı 9 Mayıs Avrupa Günü dolayısıyla yayınladığı  mesajda referandum sürecinde kapıyı kapattığı Avrupa Birliği üyeliğini Türkiye için stratejik hedef olarak nitelemiştir: “Tarihi, coğrafi ve kültürel olarak yüzyıllardır Avrupa’nın bir parçası olan ülkemiz, stratejik hedef olarak gördüğü AB üyelik sürecini, karşılıklı saygı, eşitlik ve kazan-kazan anlayışı çerçevesinde devam ettirmek arzusundadır. ”

Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür ve de hatırlamakta sonsuz yarar  vardır. 17 Aralık 2004 tarihinde  AB ile müzakere tarihinin alınması üzerine, Brüksel’den yurda dönen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ankara’da törenlerle karşılanmış, Kızılay Meydanı’nda  gündüz vakti  havai fişekli tören düzenlenmiştir. Erdoğan yaptığı konuşmada, “Aydınlık yarınların çağdaş Türkiye’si için çıktığımız yolda hamdolsun, dün müzakere süreciyle ilgili tarihi 3 Ekim olarak almış bulunuyoruz…geçen süre içinde bir çok gayretler oldu. Birçok liderin AB yolunda mücadelesi oldu. Aşama aşama şüphesiz bir yerlere gelindi… Bundan sonra şüphesiz önümüzde uzun, zorlu yollar var unutmayın. Bundan sonra ülkemizde demokrasi daha faklı bir şekilde güç bulacaktır…Türkiye çağdaş ülkeler arasındaki yerini almaya başlamıştır alacaktır” derken haklıydı. 

Çünkü AB, demokrasi ve hukuk devleti kriterlerine yönelik reformlar için  çıpa olmalıydı. Avrupa Birliği süreci, Türkiye Cumhuriyeti’nin stratejik hedefi ve bir medeniyet projesiydi. Dokuzuncu Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’in  Aydın Doğan’a 7 Şubat 2015 tarihinde yazmış olduğu mektuptaki  “Türkiye, ne olursa olsun, Avrupa Birliği çıpasına sarılmalıdır. Bundan vazgeçmek olmaz”  açıklaması,  o günde bugünde geçerliliğini  korumaktaydı. AB,  dünyanın en büyük ortak pazarı olup, bir ekonomik refah alanıydı. Tüm eksikliklerine ve  aksaklıklarına  rağmen AB, tüm ülkeler için cazibe alanı olmaya devam etmekteydi. Tüm bu sebeplerle mülteciler Türkiye üzerinden AB ülkelerine göç etmek istemekteydi.

Eğer tersi olsaydı, Fransız, Alman, İtalyan, Hollandalı gibi AB üyesi ülke vatandaşları Suriye, Irak, Ürdün, Lübnan ya da İran’a sığınmak için ülkelerini terk edip,  Ege denizini botlarla geçerek önce Türkiye’ye kaçak yollardan girer, bu yolcuklarında çoğu Ege’nin mavi sularında hayatlarını kaybeder, bazılarının çocukları da suda boğularak küçük ve masum bedenleri Bodrum sahillerine vururdu. Tıpkı 2 Eylül 2015  tarihinde  Bodrum‘da sahile vuran Suriyeli 3 yaşındaki Aylan bebek gibi. 

Referandum sonrasında daha çok seçmene yönelik açıklamalar yerine ülke çıkarlarını gözeten bir politika izlenmesi çok önemlidir. Türkiye ile Batı dünyası arasındaki ilişkiler zayıflarsa, Türkiye’de bir eksen kayması olabilir ama bu kayma hiçbir zaman Şanghay Beşlisi  yönünde olamaz. Eğer olursa Rusya,  Ermenistan ve Çin ile aynı blokta  yer alırız ki, bu kabul edilemez. Ulus devlete geri dönüş, içe kapanma, dar milliyetçilik,  popülizm, Türkiye dahil  hiçbir ülkenin  yararına olmaz.

Prof. Dr. Daren Acemoğlu Avrupa Birliği’ne ve de NATO’ya alternatif olarak Şanghay Beşlisi’ne üye olmasının Türkiye açısından olumlu olmadığını şöyle açıklamıştır: “Türkiye’nin Batı’yla ilişkisi hiçbir  zaman sorunsuz değildi. Bir adım geri, bir adım ileri gidiyordu. Avrupa’yla yakınlaştığımız dönemler hep iyi netice verdi.”

Türkiye pireye kızıp yorgan yakmamalıdır.

Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın 14 Nisan 1987 tarihindeki üyelik başvurusu sırasında söylediği “Bu uzun ve meşakkatli bir yoldur. Bizi caydırmak için çok şey yapacaklar. Ama yılmamalıyız” görüşü unutulmamalıdır. Türkiye için zaman zaman “Batıya giden gemide Doğuya koşan ülke” benzetmesi  yapılmıştır ama bunun doğru olmadığı Türkiye’nin üye olduğu  Avrupalı ekonomik, askeri ve siyasi kuruluşlar tarafından ispatlanmıştır.

Başbakan Binali Yıldırım, “Avrupa rotasını şaşırmış durumda. Bir yandan yükselen ırkçılık, bir yandan yabancı düşmanlığı, özelinde Türk düşmanlığı… Şu an AB’nin ikircikli tutumundan dolayı Türk kamuoyunun AB’ye güveni dibe vurmuş durumda. Önce bunu düzeltmemiz lazım”  derken doğru bir tespitte bulunmuştur.   Avrasya Kamuoyu Araştırmaları Merkezi’nin  18-22 Mart 2017 tarihleri arasında 26 il ve ilçelerinde 2032 kişi ile yaptığı araştırmada Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor musunuz sorusuna verilen cevaplar şöyledir: Evet yüzde 42.2, hayır yüzde 42.9, kararsız 14.9.

Türk kamuoyunda son zamanlarda Avrupa Birliği’nde ortaya çıkan Türkiye karşıtı söylemler üzerine AB’ye yönelik destek  azalmış, AB üyeliği konusu gündemden düşmüştür. Avrupa Eğitim  ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı TAVAK 2016’da açıkladığı  6’ncı Türk Halkının AB’ye Bakışı Araştırması’na göre Türk halkının yüzde 64’ü AB’ye üye olacağımıza inanmamaktadır. 2015 yılında bu oran yüzde 48 idi.  Araştırmaya katılanların yüzde 56’sı Türkiye’nin AB’ye ihtiyacı olmadığını belirtirken, üyelik önündeki en büyük sorunun ise İslamofobi olarak görmektedir.

Türkiye’nin AB üyeliği hedefinden bir sapma  söz konusu  değildir. Çünkü, 2001, 2003 ve 2008 yıllarında güncellenerek Bakanlar Kurulu kararıyla Resmi Gazete’de yayınlanan AB üyeliği hedefine yönelik Türkiye Ulusal Programı’nın giriş bölümündeki hedefte  bir değişiklik olmamıştır. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 28 Ocak 2015,  AB Bakanı Volkan Bozkır’ın  18 Mayıs  2016 tarihinde “AB bizim için stratejik bir hedeftir”  ve  Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun  9 Ocak 2017 tarihindeki “Türkiye’nin olmadığı Avrupa eksiktir” açıklamaları,  AB ile iplerin  henüz kopma noktasına gelmediğini göstermektedir  Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin 20 Mart 2017 tarihindeki açıklamasını da bu kapsamda değerlendirmek gerekir: “Türkiye’nin yolculuğu, Avrupalı dostları ile birlikte medeniyet yolculuğudur.”

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek  de “AB bizim için önemli bir çıpa, Batı’dan bir kopuş görmüyorum”  tespitinde bulunmuştur. Diğer Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli  de “Avrupa, bizim en büyük ekonomik ortaklarımızdan biridir. Bu ticaretten her iki taraf da çıkar sağlıyor. İki tarafın menfaatini yükseltecek şekilde ilişkilerimiz devam edecektir” demiştir.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, AB’nin Brexit sonrası izleyeceği yöne ilişkin muhtemel senaryoları ortaya koyan Beyaz Kitabı, (White Paper On The Future of Europe: Reflections and scenarios for the EU27 by 2025) 1 Mart 2017’de kamuoyuna açıklamıştır.  AB’nin değişen şartlara uyum sağlaması gerektiği  açıklanan  kitapta, “Önümüzde, güvenliğimiz, halkımızın refahı ve  Avrupa‘nın giderek çok kutuplu bir dünyada oynaması için gereken role ilişkin önemli sınamalar var. 27 üyeli birleşik bir  Avrupa‘nın kendi kaderini şekillendirmesi ve kendi geleceği için bir vizyon geliştirmesi gerekiyor”  denilmiştir.

Türkiye yeni bir yapılanma sürecine giren Avrupa Birliği’nde yerini almalı ve yeni bir strateji oluşturmalıdır.

İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu’nun da belirttiği gibi Türkiye’nin Avrupa norm ve değerleri yönündeki ilerlemesi,  Avrupa’nın istikrarı ve kalkınması için de önemlidir. Bu açıdan değerlendirildiğinde  tam üyelik perspektifinden sapılmadan, gümrük birliğinin güncellenme sürecine hız verilmeli, müzakere sürecinde göç, serbest dolaşım, adalet ve yargı konularını kapsayan 23 ve 24’ncü  başlıklar açılmalı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve AB Konseyi’nin başlıkların açılmasına koyduğu vetoların kaldırılması için daha çok çaba gösterilmelidir.

***

Dost ve kardeş ülke Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kuruluşunun (28 Mayıs1918) 99’ncu yılını kutlarken, Cumhuriyetin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı  Mehmet Emin Resulzade’yi  rahmetle anar, tüm  Azeri Türklerine  esenlik ve mutluluklar dilerim. Bu kapsamda Ankara’da düzenlenen ve AKEV Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hayati Aktaş’ın da katıldığı bir etkinlikte  Manisa Milletvekili  Doç. Dr. Selçuk Özdağ’ın “Azerbaycan ve Türkiye halkının yükselen bayrakları bir daha inmeyecek ve sürekli yükselmeye devam edecektir”  ifadesini ben  yadırgadım. Çünkü, Türkiye halkı yerine Türk halkı  daha doğru bir tanımlamadır.

Türk yerine Türkiye ifadesi kabul edilirse şu komik durumlarla karşılaşmamız kaçınılmazdır: Türkiye bayrağı, Türkiye Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Havayolları, Türkiye Milli Takımı, Türkiye lirası, CNN Türkiye,  Jön Türkiye,  Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye hamamı, Türkiye lokumu, Türkiye kahvesi vb.

Prof. Dr. S. Rıdvan Karluk

AKEV Üniversitesi

Antalya

Haberi paylaşın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Brüksel dönüşünde AB yetkilileriyle gerçekleştirdiği görüşmelerin üyelik sürecine yeni bir ivme kazandıracağını açıklamıştır: “…Referandum sürecinde yaşananların geride bırakılması gerekiyor. Artık yeni bir süreci başlatma temennisi Tusk ve Juncker tarafından da gündeme getirildi.” Gazetecilerin AB ile yeni bir sayfa mı açılıyor? sorusu üzerine “Bir takım çalışmalar yapmışlar. Şu anda kendilerinden bu yaptıkları çalışmaya yönelik biz 12 aylık takvim aldık. Bu takvim üzerinde bir çalışma yapacağız ve adımları atacağız” demiştir. - ab turkiye

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem

  1. ALLAH-TANRI; Kitabı KUR’AN! Ve, Akıl!? (1) (Yunus,34)”Allah! Yaratışı başlatır, sonra onu çevirip yeniden yaratır-her şeyi yoktan var eden ve sonra…

  2. Eleştirdiğiniz kısımları belirtmeniz tek tek güzel bir şey ama kanıta dair herhangi bir şey göremiyorum ayetlerini ve surelerini yazarsanız çok…

  3. Siyasi Partillesme ve Milli bir Örgütlenme ile siyasi ve ekonomik isgale karsi savasmaktan baskacaremiz hic bir yok.

  4. Şimdi de Çiftçilerin önü kesiliyor. Her çiftçi her istedini ekemeyecek, ekime sınır getiriliyor, hayvancılığa sınır getiriliyor. Enflasyon düzelirim dersiniz.

  • “Kıbrıs’ta 2 ayrı devlet var…”

    “Kıbrıs’ta 2 ayrı devlet var…”

    Kıbrıs’ta sular durulmuyor. Kıbrıslı Rumlar AB’nin desteği ile iyice şımardı. Önemli haklar elde etmeye çalışıyor. Ancak karşılarında KKTC’nin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı buluyorlar. Tatar, hiç taviz […]


  • Dünya Siyasetinde Değişim Başlıyor

    Dünya Siyasetinde Değişim Başlıyor

    New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 78’inci Genel Kurulu görüşmeleri bu yıl geçmişlerden farklı ve yeni bir dönemin başlayacağının habercisi konumunda zira 2023 yılında dünya […]


  • Altın Koza’ya Altın Program

    Altın Koza’ya Altın Program

    30. yılını kutlayan Adana Altın Koza Film Festivali’nin 18-24 Eylül tarihleri arasında Esas 01 Burda AVM, Cinema Pink salonlarında gösterime sunulacak uluslararası programı; Berlin, Cannes, […]


  • Ruslar Türkiye’den ayrılıyor

    Ruslar Türkiye’den ayrılıyor

    Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan, Rus göçü, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’daki savaşa daha fazla vatandaşın katılmasını gerektiren kısmi seferberlik kararından sonra […]


  • BRiCS DUVARI EMPERYALİZME KARŞI

    BRiCS DUVARI EMPERYALİZME KARŞI

    Son aylarda birbiri ardı sıra gündeme gelen uluslararası kongreler ve toplantılar sürüp giderken ,bugünkü dünya siyaseti normal koşulların ötesinde gelişmeler göstermektedir .Ülkeler ve devletler arası […]


  • SADAKA

    SADAKA

    Bir dakika durup düşünün, ne kadar aşağılayıcı bir durum içindeyiz bu günlerde. Emekli vatandaşların emekli maaşlarına 3 liramı verelim yoksa 5 liramı verelim konusu, bütün […]


  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: ”AB İle Yolları Ayırabiliriz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: ”AB İle Yolları Ayırabiliriz”

    Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu görüşmelerine  katılmak için  New York’a  gitmeden  önce Cumhurbaşkanı Erdoğan: ”AB ile yolları ayırabiliriz” diyerek önemli bir açıklamada bulunmuştur: ”Avrupa Birliği, […]


  • BİRİ YER, BİRİ BAKAR…

    BİRİ YER, BİRİ BAKAR…

    Enflasyon altında ezilen yurttaş bütçeyi de finanse etti. Merkezi yönetim bütçe sonuçlarına göre yılın ilk sekiz ayında başta ÖTV ve KDV’de olmak üzere vergi gelirlerinde […]


  • O YILLAR

    O YILLAR

    O YILLAR                 HÜSEYİN MÜMTAZ                 Biz eskidik ama yazılar hiç eskimiyor galiba…                 Tam on yıl önce, Falih Rıfkı Atay’dan şu kısa alıntıyı yapmışız; […]


  • Sivil giyimli ÍŞGĂL ORDUSU

    Sivil giyimli ÍŞGĂL ORDUSU

    Halkımız aptal değil, tehlikenin farkında. Yıllardır „sivil işgal kuvvetleri“ ülkemize dolduruluyor. „Barış süreci“ diye, binlerce PKK askeri, davul-zurna eşliğinde silâhları ile birlikte ülkemize sokuldu. Onları […]


  • Siyasette “aptal sözcüğü”

    Siyasette “aptal sözcüğü”

    Sosyal medyada aptal sözcüğünün çok sık kullanıldığını görmüşünüzdür. Siyasi ya da ideolojik tartışmayı aptalsın, akıllısın gibi yere indirgemek, aslında “entelektüel yeteneğin” sınırlı olduğuna işaret eder, […]


  • ŞEYHÜLİSLAMLIK KURULUYOR

    ŞEYHÜLİSLAMLIK KURULUYOR

    ÇEDES PROJESİ İLE AKP KARŞI DEVRİM’İNİN ŞEYHÜLİSLAMLIK AYAĞI DA KURULMUŞ OLUYOR Çağdaş bir devlet yurttaşlarına din dayatmaz. DİB bütçeden aldığı bakanlıklar üstü ödenek ile toplumun […]


  • Dünya ülkeleri Türkiye’den neler almak istiyor?..

    Dünya ülkeleri Türkiye’den neler almak istiyor?..

    Üretimde artışlar yüz güldürüyor. Türkiye’den dünya ülkelerinin neler istediği belli oldu. Burada önemli olan şu: Yapılan üretimin ithalat olmadan oluşmasıdır. Yoksa ithalata dayalı üretim sadece […]


  • FEYM GRUBU BÜLTENİ

    FEYM GRUBU BÜLTENİ

    ERMENİ Faaliyetleri (22 Eylül 2023) 1.  Artsakh (“sözde” Dağlık Karabağ Ermeni devleti) ve Azerbaycan temsilcileri arasında, Azeri askeri saldırısının ardından askerlerin geri çekilmesi ve tahliye edilen […]


  • İngilizler, kesenin ağzını açtı…

    İngilizler, kesenin ağzını açtı…

    Kartla harcamalar çoğaldı. Yapılan araştırmada yurt dışına tatile çıkan İngilizlerin kesenin ağzını açtığı ifade ediliyor. Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turistlerin yaptığı fiziksel harcamalar, bir önceki […]


  • Şirketler birer birer kapanıyor…

    Şirketler birer birer kapanıyor…

    İyimserlik devam ediyor ama ekonomik kriz karşısında da şirketler birer birer kapanıyor. Yeni şirketler de kuruluyor. Ancak, bu çok sınırlı. Kapanan bazı şirketlerin yetkilileri ”Ekonomik […]


  • ATATÜRK’E, TÜRK’E VE GERÇEK TC DEVLETİNE SALDIRILAR KARŞI DEVRİMİN ANAYASA DEĞİŞTİRMESİNE YÖNELİK ALIŞTIRMALARDIR. Sefa Yürükel

    ATATÜRK’E, TÜRK’E VE GERÇEK TC DEVLETİNE SALDIRILAR KARŞI DEVRİMİN ANAYASA DEĞİŞTİRMESİNE YÖNELİK ALIŞTIRMALARDIR.       Sefa Yürükel

    Atatürk’ün kurtardığı milletin bazı bireyleri ve Atatürkün kurduğu devletin bazı bürokratları, kurtarılmayı ve Türk Milletinin mensubu ve TC devletinin vatandaşı olmayı hak etmiyorlar. Son bir […]


  • FEYM GRUBU BÜLTENİ

    FEYM GRUBU BÜLTENİ

    ERMENİ Faaliyetleri (21 Eylül 2023) 1.  ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 21 Eylül Bağımsızlık Günü’nde Ermenistan halkına en iyi dileklerini göndererek, ABD’nin Ermenistan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve […]


  • 8 ayda Türkiye’ye 36 milyon turist geldi…

    8 ayda Türkiye’ye 36 milyon turist geldi…

    Yaz aylarında beklenen turist 50 milyondu 36 milyon turistle sezonu kapattık. Turizm Bakanlığı yetkilileri geçen yılın Ağustos ayına göre yüzde 5.65 artış yaşandığını söylüyor. Kış […]


  • NASIL İNSANLAR OLDUK BİZ

    NASIL İNSANLAR OLDUK BİZ

    Tv de anlatılıyordu.Antalya da Rus’un biri Site den 80 daire satın almış. Sadece Ruslara kiralıyormuş.Doğrumu yanlış mı bilmiyorum. Ama sektörüm olan Tarımdan biliyorumBaşta Muz seraları […]