İDAM..

Daha önce de söyledim; idam cezasına karşı bir adam değilim.
Özellikle kasten adam öldürmelerde, çocuk cinayetlerinde, işkence ile adam öldürmelerde, tecavüz ve gaspa bağlı ölümlerde, terör ve toplu katliam vs. suçlarda idam cezasının behemahal uygulanması taraftarıyım.
Ancak Türkiye gibi hukukun üstünlüğü ilkesinin tartışılır hale geldiği ve adaletten kuşku duyulan ülkelerde, icra edildikten sonra tamiri mümkün olmayan idam cezasının götürüsünün getirisinden daha büyük olabileceğini savundum ve hala savunuyorum.
Öte yandan hukuki düzenlemelerin geriye yürümezliği ilkesi gereğince, idam cezasının geçmişte işlenen suçlara uygulanamayacağını, mesela İmralı Canisi’ne ve kanunun çıkacağı tarihe kadar geçen sürede işlenecek terör ve diğer suçların canilerine ve mesela 15 Temmuz darbe girişimcilerine uygulanamayacağını bile bile neden ille de idam diye tutturulur bir türlü anlamıyorum.
Neymiş efendim, bundan sonra işlenecek benzer suçlarda uygulanacağı için caydırıcı olabilirmiş!
Hadi canım sen de, 13 Temmuz 2013 tarihinde sözüm ona muhtemel darbeleri önlemek için “Silahlı kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır” şeklindeki TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesini de değiştirmiştiniz, peki 15 Temmuz 2016 darbe girişimi neyin nesi.
İyi hatırlıyorum başta Bülent Arınç olmak üzere; o kanun maddesinin değiştirildiği günlerde “Sıkıysa bundan sonra darbeye filan kalkışsınlar” diye askerlere gözdağı veriliyordu.
Peki sonuç ne oldu?
Sonucun ne olduğunu 15 Temmuz günü bütün millet gördü.
Biz, sözüm ona, muhtemel darbeleri önlemek için söz konusu kanun madesinin değiştirilmesi çalışmaları sırasında da şöyle demiştik: “Boş işlerle uğraşıyorsunuz. Darbe zaten anayasaya aykırıdır ve kanunlara göre suçtur. TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesini değiştirmekle, Anayasayı ve yasaları yürürlükten kaldırmak için darbe yapmayı göze alan askerleri engelleyeceğinizi mi sanıyorsunuz. Adamlar darbe yapmayı kafalarına koymuşlarsa yaparlar kardeşim. Kanun maddesi değiştirmekle darbe önlenmez. Önce kafaları ve zihniyetleri değiştirmeniz gerekecektir”
Bu sebeple idam cezası getirmekle, idamlık suçlar engellenemez.
Hele hele yargının siyasallaştığı bizim gibi ülkelerde.
Unutulmasın ki; bu ülkenin anayasasında 07.05.2004 tarihine kadar, ceza kanununda ise 14.7.2004 tarihine kadar ölüm cezası vardı.
Gelin görün ki; idamı gerektirecek suçlar o tarihlerden önce de işleniyordu bu ülkede.
Ömrünü FETÖ ile ve bu örgütün ile başı ile mücadeleye adamış adamların bile günün birinde FETÖ’den, Hanefi Avcı örneğinde olduğu gibi ömrünü terör örgütleriyle uğraşmaya adamış polis müdürlerinin, Ergenekon ve Balyoz davası sanıkları örneğinde olduğu gibi; hayatlarının önemli bir bölümünü Güneydoğu’da terörle örgütleriyle mücadele ederek geçirmiş askerlerin, terör örgütü kurmakla itham edilerek hapse atılabildiği bir zaman diliminde, “İDAM da İDAM” diye tutturmak akıl alır bir iş değildir.
Bereket versin; Başbakan Binali Yıldırım’ın Salı günkü grup toplantısında söylediği konuya ilişkin sözleri, iktidar partisinin bu konuda en azından MHP kadar istekli olmadığını göstermektedir!
Çünkü Başbakan “İdam meselesi bir anayasa meselesidir. Anayasa da bir uzlaşma meselesidir. Diğer partilerle bu konuda bir mutabakat sağlanırsa milletin umumi arzusu olan sınırlandırılmış bir düzenleme yapılabilir. Bu talebe kulak tıkayacak değiliz ancak bunu tek başımıza yapamayacağımızın ve geriye doğru işlemeyeceğinin bilinmesi gerekiyor” şeklinde laflar etti dünkü grup toplantısında.
Aklımın almadığı ise, 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde yapmış olduğu “EVET” kampanyasında 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında küçük yaşta asılan Ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nun mektubunu gözyaşları içinde okuyan Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve sözüm ona hâlâ Mustafa Pehlivanoğlu’nun yasını tutan ve 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde “HAYIR” kampanyası yapan Ülkücülerin lideri Sayın Bahçeli’nin, nasıl olup da bugün idamda birleştikleridir.
Efendim halk istiyormuş; evet öyle gözüküyor!
Ancak aynı halk, güneydoğudan dizi dizi şehit tabutları geldiğinde, Ankara Garı, Kızılay, Merasim Sokak ,Sultanahmet, Reyhanlı, Cilvegözü, Gaziantep, geçmişte İstanbul’da HSCB Bank gibi, kitlesel ölümlerin yaşandığı patlamalarda nedense böyle bir talepte bulunmamıştı!
Niye ki ne?
Üstelik aynı halk, ucuz ve kaliteli eğitim, ucuz ve kaliteli sağlık hizmetleri de istiyor, ucuz ve adil hukuk düzeni de istiyor, ucuz ve kaliteli beslenmek, ısınmak, temizlenmek de istiyor, adil gelir dağılımı da istiyor, özetle çağdaş Avrupa ülkelerinin vatandaşları gibi yaşamak istiyor.
Bunları sağladıktan sonra idama gerek olmadığını idam isteyenler de anlayacaklardır elbette.
Ancak bunları sağlamak hükümetler için maliyetli ve zaman alıcıdır; oysa idam yasası çıkarmak öyle mi?
TBMM’de kaldır parmakları tamamdır!
Peki sonra?
Sonrasını düşünmek bile akla ziyandır!
Önce üyelik için yarım asırdır kapısında beklediğiniz AB kapıları bir daha açılmayacak şekilde yüzümüze kapanacak, arkasından Avrupa Konseyi ve AP üyeliğiniz düşecek vs.
Sonra da gelsin üçüncü dünya ülkeliği ve ilkelliği.
Bu mudur halkın istediği?
Böyle bir bir kararın, en büyük etkisi de FETÖ ile mücadeleyi akamete uğratacak olmasıdır.
Çünkü bulundukları ülkeler, başta örgüt elebaşı F.Gülen olmak üzere; yakalayanlara ve muhbirlere milyon TL’lere varan ödüller vadettiğiniz kaçak darbecileri “sizde idam cezası var” diyerek muhtemelen iade etmeyeceklerdir.
Eğer istenilen buysa, buyurun getirin idam cezasını…
Daha önce de söyledim; idam cezasına karşı bir adam değilim. Özellikle kasten adam öldürmelerde, çocuk cinayetlerinde, işkence ile adam öldürmelerde, tecavüz ve gaspa bağlı ölümlerde, terör ve toplu katliam vs. suçlarda idam cezasının behemahal uygulanması taraftarıyım. Ancak Türkiye gibi hukukun üstünlüğü ilkesinin tartışılır hale geldiği ve adaletten kuşku duyulan ülkelerde, icra edildikten sonra tamiri mümkün olmayan idam cezasının götürüsünün getirisinden daha büyük olabileceğini savundum ve hala savunuyorum. Öte yandan hukuki düzenlemelerin geriye yürümezliği ilkesi gereğince, idam cezasının geçmişte işlenen suçlara uygulanamayacağını, mesela İmralı Canisi'ne ve kanunun çıkacağı tarihe kadar geçen sürede işlenecek terör ve diğer suçların canilerine ve mesela 15 Temmuz darbe girişimcilerine uygulanamayacağını bile bile neden ille de idam diye tutturulur bir türlü anlamıyorum. Neymiş efendim, bundan sonra işlenecek benzer suçlarda uygulanacağı için caydırıcı olabilirmiş! Hadi canım sen de, 13 Temmuz 2013 tarihinde sözüm ona muhtemel darbeleri önlemek için "Silahlı kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır" şeklindeki TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini de değiştirmiştiniz, peki 15 Temmuz 2016 darbe girişimi neyin nesi. İyi hatırlıyorum başta Bülent Arınç olmak üzere; o kanun maddesinin değiştirildiği günlerde "Sıkıysa bundan sonra darbeye filan kalkışsınlar" diye askerlere gözdağı veriliyordu. Peki sonuç ne oldu? Sonucun ne olduğunu 15 Temmuz günü bütün millet gördü. Biz, sözüm ona, muhtemel darbeleri önlemek için söz konusu kanun madesinin değiştirilmesi çalışmaları sırasında da şöyle demiştik: "Boş işlerle uğraşıyorsunuz. Darbe zaten anayasaya aykırıdır ve kanunlara göre suçtur. TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini değiştirmekle, Anayasayı ve yasaları yürürlükten kaldırmak için darbe yapmayı göze alan askerleri engelleyeceğinizi mi sanıyorsunuz. Adamlar darbe yapmayı kafalarına koymuşlarsa yaparlar kardeşim. Kanun maddesi değiştirmekle darbe önlenmez. Önce kafaları ve zihniyetleri değiştirmeniz gerekecektir" Bu sebeple idam cezası getirmekle, idamlık suçlar engellenemez. Hele hele yargının siyasallaştığı bizim gibi ülkelerde. Unutulmasın ki; bu ülkenin anayasasında 07.05.2004 tarihine kadar, ceza kanununda ise 14.7.2004 tarihine kadar ölüm cezası vardı. Gelin görün ki; idamı gerektirecek suçlar o tarihlerden önce de işleniyordu bu ülkede. Ömrünü FETÖ ile ve bu örgütün ile başı ile mücadeleye adamış adamların bile günün birinde FETÖ'den, Hanefi Avcı örneğinde olduğu gibi ömrünü terör örgütleriyle uğraşmaya adamış polis müdürlerinin, Ergenekon ve Balyoz davası sanıkları örneğinde olduğu gibi; hayatlarının önemli bir bölümünü Güneydoğu'da terörle örgütleriyle mücadele ederek geçirmiş askerlerin, terör örgütü kurmakla itham edilerek hapse atılabildiği bir zaman diliminde, "İDAM da İDAM" diye tutturmak akıl alır bir iş değildir. Bereket versin; Başbakan Binali Yıldırım'ın Salı günkü grup toplantısında söylediği konuya ilişkin sözleri, iktidar partisinin bu konuda en azından MHP kadar istekli olmadığını göstermektedir! Çünkü Başbakan "İdam meselesi bir anayasa meselesidir. Anayasa da bir uzlaşma meselesidir. Diğer partilerle bu konuda bir mutabakat sağlanırsa milletin umumi arzusu olan sınırlandırılmış bir düzenleme yapılabilir. Bu talebe kulak tıkayacak değiliz ancak bunu tek başımıza yapamayacağımızın ve geriye doğru işlemeyeceğinin bilinmesi gerekiyor" şeklinde laflar etti dünkü grup toplantısında. Aklımın almadığı ise, 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde yapmış olduğu "EVET" kampanyasında 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında küçük yaşta asılan Ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu'nun mektubunu gözyaşları içinde okuyan Sayın Cumhurbaşkanı'nın ve sözüm ona hâlâ Mustafa Pehlivanoğlu'nun yasını tutan ve 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde "HAYIR" kampanyası yapan Ülkücülerin lideri Sayın Bahçeli'nin, nasıl olup da bugün idamda birleştikleridir. Efendim halk istiyormuş; evet öyle gözüküyor! Ancak aynı halk, güneydoğudan dizi dizi şehit tabutları geldiğinde, Ankara Garı, Kızılay, Merasim Sokak ,Sultanahmet, Reyhanlı, Cilvegözü, Gaziantep, geçmişte İstanbul'da HSCB Bank gibi, kitlesel ölümlerin yaşandığı patlamalarda nedense böyle bir talepte bulunmamıştı! Niye ki ne? Üstelik aynı halk, ucuz ve kaliteli eğitim, ucuz ve kaliteli sağlık hizmetleri de istiyor, ucuz ve adil hukuk düzeni de istiyor, ucuz ve kaliteli beslenmek, ısınmak, temizlenmek de istiyor, adil gelir dağılımı da istiyor, özetle çağdaş Avrupa ülkelerinin vatandaşları gibi yaşamak istiyor. Bunları sağladıktan sonra idama gerek olmadığını idam isteyenler de anlayacaklardır elbette. Ancak bunları sağlamak hükümetler için maliyetli ve zaman alıcıdır; oysa idam yasası çıkarmak öyle mi? TBMM'de kaldır parmakları tamamdır! Peki sonra? Sonrasını düşünmek bile akla ziyandır! Önce üyelik için yarım asırdır kapısında beklediğiniz AB kapıları bir daha açılmayacak şekilde yüzümüze kapanacak, arkasından Avrupa Konseyi ve AP üyeliğiniz düşecek vs. Sonra da gelsin üçüncü dünya ülkeliği ve ilkelliği. Bu mudur halkın istediği? Böyle bir bir kararın, en büyük etkisi de FETÖ ile mücadeleyi akamete uğratacak olmasıdır. Çünkü bulundukları ülkeler, başta örgüt elebaşı F.Gülen olmak üzere; yakalayanlara ve muhbirlere milyon TL'lere varan ödüller vadettiğiniz kaçak darbecileri "sizde idam cezası var" diyerek muhtemelen iade etmeyeceklerdir. Eğer istenilen buysa, buyurun getirin idam cezasını... - referandum

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Eski Diyanet görevlisi Ömer Sağlam’ın yayınlanan iki kitabı vardır: Ermeniler Buharlaşmadılar, Bin Yıllık Yürüyüş 1015-2015 ve Çöldeki Osmanlı.
Bugün Gündem
  1. KUR’AN! ALLAH’ın ALLAH’lık Hakkı?! Vefa-Minnet! Kibir? (Enbiya,18)”Allah’a yakıştırdığınız sıfatlardan-yalanlardan dolayı size yazıklar olsun!” KUR’AN’da olmayanları, Kitap’tan-KUR’AN’dan ALLAH’ın sözleriymiş gibi insanlara…

  2. Kadın Konusu-KUR’AN! Öldürülen Kadınlar!? KUR’AN’ın söylediklerine aykırı, erkek egemen bir zihniyetle anlatılan-dayatılan ‘din’; kadınları, bırakın sınıfsal değerlendirmeye tâbi tutmayı (ikinci…

  3. Ramazan-Oruç! Kurban! Hac! Kandiller? Namaz? KUR’AN bu konularda neler söylüyor?! Ramazan, Tanrı’nın Kitabı KUR’AN’ın yeryüzüne inmeye başladığı ay olduğu için…

  • “Adalet” diye gelenlerin ülkeyi getirdiği nokta

    “Adalet” diye gelenlerin ülkeyi getirdiği nokta

    Trabzon’da öğretmenlik yapan  R.G.S, 2005 yılında Başbakanlık tarafından “Yılın Öğretmeni” seçildi. 19 yıl “sahte diploma” ile öğretmenlik yaptığı ortaya çıktı. Suçunu itiraf etti. Yargı beraat […]


  • Suriye’de gerilim artıyor…

    Suriye’de gerilim artıyor…

    Rus savaş uçaklarının Karadeniz’de ABD’ye ait bir İHA’nın düşmesine yol açmasının ardından iki ülke arasında Suriye üzerinde de tansiyon yükseliyor. Suriye’deki ABD’li komutanlardan Alexus Grynkewich, […]


  • İNSAN ÖMRÜNÜ TÜKETEN SİYASET

    İNSAN ÖMRÜNÜ TÜKETEN SİYASET

    Demokrasinin özde, dolaysız değil sözde yaşanır bir hale geldiğini görmek? Heyecan, sevinç, umutlar, yaşanası tüm güzellikler, huzur ve mutluluklar özgürlük hepsi unutulan bir zamanın içinde […]


  • KUR’AN’DA ORUÇ

    KUR’AN’DA ORUÇ

    Sevgili okurlarım! Oruç, önemli bir ibadettir. Onun için sizlere aklımın erdiğince Kuran açısından orucu tarif etmeye çalışacağım.  Oruç, hicretin 2. yılında Şaban ayında BAKARA süresinin […]


  • Ekonomide tarih yazdılar

    Ekonomide tarih yazdılar

    CHP’Lİ BÜLBÜL: GERÇEKTEN EKONOMİDE TARİH YAZDILAR Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, doların 19 lirayı altının gramının ise bin 220 lirayı geçtiğini belirterek, […]


  • GERİSİ TEFERRUAT

    GERİSİ TEFERRUAT

                Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve ‘Millet İttifakı’nın ittifak protokolü YSK’ya sunulmuş bulunuyor.             ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’nın da Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığını kabul ettiğini biliyoruz.             Neresinden […]


  • DEPREM-SEL-RAMAZAN

    DEPREM-SEL-RAMAZAN

    Ramazanlarda iftar sofraları otuz kırk kişinin altına düşmezdi. Saatler öncesinden iftar hazırlığına başlanır ve evin gelinleri bütün hünerlerini döktürürlerdi. Mis gibi kokan tarhana çorbasıyla açarlardı […]


  • Kadın Konusu-KUR’AN!

    Kadın Konusu-KUR’AN!

    Öldürülen Kadınlar!? KUR’AN’ın söylediklerine aykırı, erkek egemen bir zihniyetle anlatılan-dayatılan ‘din’; kadınları, bırakın sınıfsal değerlendirmeye tâbi tutmayı (ikinci sınıf gibi) insan yerine bile koymuyor. Maalesef […]


  • Türk’leri Anadolu’ya Çinliler mi sürdü?

    Türk’leri Anadolu’ya Çinliler mi sürdü?

    Çinlilerin Türklerin Anadolu’ya göçüne karıştığını gösteren hiçbir kanıt yoktur. Çinliler ve Türkler yüzyıllar boyunca etkileşim içinde oldular ama Türkleri Anadolu’ya sürecek kadar önemli savaşlar yaşanmadı. […]


  • Ukraynalı kadınlara Avrupa’da fuhuş tuzağı

    Ukraynalı kadınlara Avrupa’da fuhuş tuzağı

    GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALAN(SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ) UKRAYNALI KADINLAR AVRUPA’DA FUHŞA ZORLANIYORMUŞ AB ülkelerinde internette ‘Ukrayna mülteci pornosu’ aramalarında patlama yaşanmaktaymış (1 )  Savaş’tan kaçan […]


  • Almanya’dan vize kolaylığı…

    Almanya’dan vize kolaylığı…

    Bizim için çok önemli ülkelerden birisi olan Almanya’da sıkıntılar bitmiyor. Almanya’da işçi açığı 700 bini aştı. Ülkede 7 yıl sonra 7 milyon işçi açığının olması […]