ERMENİ FAALİYETLERİ ( 17 Ağustos 2016 )

1..  Ermeni Radyosu web sitesinde  yer alan  haber  başlığı : “ Ermeni <sözde> soykırımı temalı  ‘ Söz – The  Promise ’ filminin galası  Toronto film festivalinde.” Haberin özeti : “Kirk Kerkorian’ ın ‘ Survival Pictures’  şirketi tarafından yapılan uzun metrajlı Ermeni <sözde> soykırımı temalı  ‘ Söz ’ filminin dünya  galası    11  Eylül’ de  Toronto film festivalinde yapılacak. Film,  ödül kazanmış olan Ruanda  Oteli filminin yönetmeni Terry George tarafından çekilmiş, baş rollerde Golden Globe ödülü  kazanan Oscar Issac, Akademi mükafatı kazanan Christian Bale ve Charlotte Le Bon yer alıyor. Filmin konusu  şöyle : ‘  Mütevazı bir  eczacı olan Michael, tıp eğitimi için  köyünden ayrılarak  kozmopolit bir şehir olan Konstantinopol’ (İstanbul) e  gider. Amerikalı bir  gazeteci olan Chris, kısmen jeopoliitik ile  ilgilenmek üzere ülkeye  gelmiş olup Paris’ te  eğitim görmüş yetenekli bir  Ermeni  sanatkarı olan Ana ile  ilişki kurmuştur.  Michael, Ana ile karşılaşınca müşterek mirasları nedeniyle  aralarında bir  bağ oluşturur ve  bu durum iki erkek arasında bir rekabet meydana  getirir. Türkler, Almanların tarafında  savaşa katılınca, Osmanlı İmparatorluğu  azınlıklarına  karşı şiddet uygulamaya  başlar. Filmin  2017 Akademi ödülü için kısa  listeye  alındığı söyleniyor. (Not: Haberin yer aldığı web sitesine  yorum verebilirsiniz., o.t.) - erivan turk bayragi
,

1..  Ermeni Radyosu web sitesinde  yer alan  haber  başlığı : “ Ermeni <sözde> soykırımı temalı  ‘ Söz – The  Promise ’ filminin galası  Toronto film festivalinde.” Haberin özeti : “Kirk Kerkorian’ ın ‘ Survival Pictures’  şirketi tarafından yapılan uzun metrajlı Ermeni <sözde> soykırımı temalı  ‘ Söz ’ filminin dünya  galası    11  Eylül’ de  Toronto film festivalinde yapılacak. Film,  ödül kazanmış olan Ruanda  Oteli filminin yönetmeni Terry George tarafından çekilmiş, baş rollerde Golden Globe ödülü  kazanan Oscar Issac, Akademi mükafatı kazanan Christian Bale ve Charlotte Le Bon yer alıyor. Filmin konusu  şöyle : ‘  Mütevazı bir  eczacı olan Michael, tıp eğitimi için  köyünden ayrılarak  kozmopolit bir şehir olan Konstantinopol’ (İstanbul) e  gider. Amerikalı bir  gazeteci olan Chris, kısmen jeopoliitik ile  ilgilenmek üzere ülkeye  gelmiş olup Paris’ te  eğitim görmüş yetenekli bir  Ermeni  sanatkarı olan Ana ile  ilişki kurmuştur.  Michael, Ana ile karşılaşınca müşterek mirasları nedeniyle  aralarında bir  bağ oluşturur ve  bu durum iki erkek arasında bir rekabet meydana  getirir. Türkler, Almanların tarafında  savaşa katılınca, Osmanlı İmparatorluğu  azınlıklarına  karşı şiddet uygulamaya  başlar. Filmin  2017 Akademi ödülü için kısa  listeye  alındığı söyleniyor. (Not: Haberin yer aldığı web sitesine  yorum verebilirsiniz., o.t.)

  1.  Openpr.com’ da  yer  alan haberin başlığı :  “  Waterberg  Savaşı Soykırım Yıldönümü – ‘ Mama Namibya’ nın yazarı  Mari Serebrov, 20 nci yüzyılın ilk soykırımı konusunda açıklama  yayımladı.” Haberin özeti : “ 11 Ağustos  Waterberg Savaşının 112 nci yıldönümünün esas olayı 20 nci yüzyılda ilk olan Herero Soykırımı idi. Holokost,  Ermeni <sözde>  soykırımı, Bosna soykırımı ve diğerleri müşterek hafızamızda  yer etmişken, Batı dünyası Herero  halkının uğradığı soykırımı pek bilmezler. Ödül sahibi Mari Serebrov’ un tarihi romanı ‘Mama Namibia’ 12 yaşındaki bir  kız çocuğu  olan  Jahohora’ nın  ilk ağızdan korkunç olayları bize büyüleyici biçimde anlatıyor. Alman Güney Batı Afrikasından  sistemli biçimde  atılan binlerce  Herero  ailesi çiftlik hayvanları ve  dünyalıkları ile  birlikte  Waterberg’ e kaçtılar. İstedikleri tek şey  barış idi. 11 Ağustos günü,  Alman Generali Lothar von Trotha’ nın Herero’ ları yaş, cinsiyet, suçlu, suçsuz olduklarına bakmaksızın yok etmeyi planlandığı gün idi. Katliam için hazır  bekleyen birliklerine ‘ Onları bir daha  bize  baş kaldıramayacak biçimde yok edin’ emrini veriyordu. O gün pek  çok Herero öldürülmüş olmasına  rağmen  von Trotha’ nın onları yer yüzünden derhal silme  planı  başarısızlığa uğramıştı.  Cepaneleri bitene kadar mücadele  eden  Herero  savaşçıları  ve  kalan  sivilleri gece  karanlığından istifade ile kendileri için tek açık yer olan  Kalahari Çölü istikametinde kaçtılar. Hereroların kaçışına  kızan von Trotha peşlerine düştü, gerilerindeki kuyuları zehirledi, yakaladıklarını ölüm kamplarına  koydu ve  tıbbi deneylere  tabi tuttu.  Soykırım bittiğinde  Herero’ ların  %85’ i ölmüştü. ‘Mama Namibia’ romanında Jahohora’ nın  Alman askerlerinden saklanan ailesini çölde aramasını anlatmaktadır. ( Not: Haberi veren site yorum kabul etmemekle  beraber   Mari Serebrov’ un  e-posta  adresi veriliyor, ayrıca, www.mariserebrov.com sitesi bu konudaki  görüş ve  önerileri beklediğini  bildiriyor., o. t.)
Okumaya devam et  CUMHURİYETİ KEMİRMEK!….


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir