Pilot Yüzbaşı Yelda’dan Harbiyeliye Mektup – ORDUYU PARTI YONETEBILIR DIYE DUSUNENLERIN DIKKATLE OKUMASINA SUNULMUSDUR…

Yuzbasi Yelda Gargun - image002 1

 

Pilot Yüzbaşı Yelda’dan Harbiyeliye Mektup
Yuzbasi Yelda Gargun - image002 1

Yuzbasi Yelda Gargun

1996 yılı temmuz ayıydı, üniversite sınavından aldığım puan Kara Harp Okulu’na başvurabilmem için yeterli bir puandı. Geç kalmamak için, Kara Harp Okulu 1 numaralı nizamiyesine babamla, erkenden gelmiş, diğer bayan adaylarla beraber ziyaretçi yerinde bekliyorduk. Benim için çok önemli bir gündü. O gün fiziki yeterlilik testine girecek, başarılı olduğum takdirde, ikinci basamak olan sağlık muayenesine girmeye hak kazanacaktım. Çok heyecanlıydım, bu benim için en büyük sınavdı, hayatımın sınavını verecektim. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’ni kazanmıştım, fakat ben de babam gibi asker olmak istiyordum. Mülakat sonucuna göre asil ve yedek listeler belirlenecekti. Heyecanımı babama bile belli etmek istemiyor, olağan bir şeymiş gibi davranmaya çalışıyordum. Zaman gelmişti, bizi çağırıyorlardı. Yanıma aldığım yedek tişört ve spor ayakkabımın olduğu spor çantamı aldım, heyecanla otobüse bindim. Bizi önce spor salonunda şınav, mekik ve barfiks testine aldılar. Birkaç aydır evde çalıştığım için hazırlıklıydım, şınav, mekik ve barfiks testinden çok iyi puanlar aldım. Daha sonra Harbiyelilerin mezuniyet töreninin yapıldığı stadyuma gittik, koşu için beşerli gruplara ayrılmıştık “Start” verildiğinde en azından, bu grubun birincisi olmam gerektiğini düşündüğüm için hızlı bir çıkış yaptım. Kendi grubumun birincisi olarak, kan ter içinde, aynı zamanda iyi bir derece ile koşuyu tamamladım. Fiziki yeterlilik testi benim için gayet iyi geçmişti, sonuçtan memnundum. Devamında sözlü mülakata girdim. Komisyon başkanı, spor testinde adaylar arasında şu ana kadar alınan en yüksek notu aldığımı söylemişti. Birkaç soru-cevaptan sonra, mülakat sonucumun müspet olduğunu, başvuru evraklarımın kabul edildiğini öğrendim. Harbiyeli olabilmek için ilk basamağı atlamıştım, sağlık kurulundan “Askeri Öğrenci Olur” raporumu da aldıktan sonra Kara Harp Okulu’na katılışımı yapmıştım. 2551 numaralı apolet numaramla, Dumlupınar Taburu 9’uncu bölük 37’nci kısımdaydım. Akşam olmuştu, bir taraftan Türk Silahlı Kuvvetleri’nde kader birliği yapacak 2000’li devre arkadaşlarımla tanışıyor, diğer taraftan bize verilecek askeri malzeme ve üniformalarımızı heyecanla bekliyorduk. Kamuflajlarımız, botlarımız, ihtiyacımız olan her şey verilmişti. Üniformalarımızı giydik, bize nasıl tekmil vereceğimizi anlattılar, bir süre bağıra bağra yüksek sesle tekmil verdik. Harbiyelinin özgüveni olacaktı, yüksek sesle tekmil vermeliydi. İçtimaya çıktık. “Tekmil” dediler, “Harbiyeli adayı Yelda ALAÇAM” Henüz Harbiyeli adayıydım, daha intibak kampını bitirecek, Harbiyeli yemini edecektim, öyle kolay değildi Harbiyeli olmak.

Okumaya devam et  Harbiye Marşı Kurtuluş Savaşı Görüntüleriyle.. – YouTube

Birkaç gün sonra hazırlıklarımızı yaptık, sekiz haftalık intibak kampına, Menteş-İzmir’e gidiyorduk. Ankara Garı’na vardık, tam teçhizatlıydık, trene bindik ve çevremizdekilerin coşkulu alkışlarıyla, Harbiye marşını söyleyerek hareket ettik İzmir’e. “Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız, tufanları gösteren, tarihlerin yadıyız!…”.. “Yaşa varol Harbiye, yıkılmaz satvetinle”…

Yuzbasi Yelda Gargun - image003 1Menteş’e intikal ettikten sonra, kampetlerimizi aldık, ilk dönem olduğumuz için çadırlarımızı bizim kurmamız gerekiyordu. Menteş’in havası, Harbiyeli ruhu bile farklıydı, kendini özel hissettiriyordu insana. Ertesi gün sabah erkenden uyanmamız gerekiyordu, her gün yatağımı yapacak, çadırımı temizleyecek, eşyalarımı tertip ve düzenleyecek, ardından sabah sporuna katılacaktım. Önce 5 km koşacak daha sonra temel ve savaş beden eğitimini yapacak, bir “Düdük” sesiyle koşarak iskeleden denize atlayacak, kısa bir süre denizde kalacaktım. Keyif olsun diye değil! Vücudum şoklansın, kendine gelsin, mukavemetin artsın diye. Hemen arkasından duş alacak, kahvaltı yapacak ve sabah içtimasına katılacaktım. Böyle anlattığıma bakma Harbiyeli! Sen bilirsin de, yaşamayan bilmez diye yazıyorum, bu mektubu senden başka birisi okursa, Harbiyeli ’nin nasıl bir eğitimden geçtiğini anlasın diye yazıyorum. Biliyorsun kolay değil bir Harbiyeli’ nin yetişmesi. Sabah içtiması olur, hücum yelekli, sırt çantalı, silahlı tam teçhizatını kuşanırsın, önce kılık kıyafet, teçhizat kontrolün vardır. Artık eğitim alanına intikal için hazırsındır. “Tüfek Omza!” “ Yerinde Say!” “Uygun adım Marş!” “Yürüyüş kararı sayılacak! Say!” “Vatan Sana Canım Feda!” “Her Türk Asker Doğar!” “Vatan Marşı! ” “Başla! ” “Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz, Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz!…” Büyük bir gururla, coşkuyla saydığın yürüyüş kararında olduğu gibi; “Vatan” artık dilinde, kalbinde, beynindedir. Ruhuna işlenir inceden inceye…”Vatan sana canım feda” “Harbiyeli ruhu o ” başka bir şeye benzemez!, herkeste olmaz, oluşmaz. Hele öyle kısa sürede; oluşacak bir ruh, hiç değildir o… Türk Silahlı Kuvvetleri’nin göz bebeği, Şanlı Yuva’ mızda, Kara Harp Okulu’nda, tek bir gün bile geçirmek ne büyük şeref, ne büyük onur, ne büyük keyiftir. Yazın o sıcağında sırtından süzülen ter umurunda olmaz, ayaklarına vuran botlarının acısını hissetmemek için, su toplamış ayaklarına bir kat daha, havlu çorap giyersin acısını hissetmezsin, Harbiyeli! Sen güçlüsün, dayanıklısın, ne de olsa sen Harbiyelisin! Yaşıtların vizeleri- finalleri çoktan bitirmiş, yaz tatilindedir, sen mukavimsin, serzenişte bulunmazsın, çünkü askerlik bir yaşam biçimidir, bunu böyle bilirsin, bu senin tercihindir. “Zor bizim işimiz, imkânsız biraz zaman alır” dersin. Buna yürekten inanırsın. Sen bilirsin Şırnak’ta, Hakkâri’ de, Çukurca’da zor şartlarda çalışacak, meşakkatli görevler yapacaksın, Neydi? Sen bilirsin! “Barışta ter dökmeyen, savaşta kan döker!”

Okumaya devam et  İÇİMİZDE…MUSTAFA KEMAL HARBİYE’DE

Öğle vakti dönersin çadırlar bölgesine, komut gelir “ İstirahat Edin!” “Sağooool ! ”günün yarısı bitti, bir saat vaktin var, yemeğini ye! Gazinoya git! Soğuk bir içecek alıp ödüllendir kendini! ne de olsa sabahtan beri matarandaki suyun çorba gibi ısınmıştı Harbiyeli! Sonra, İstirahatin biter, öğle içtimasına gidersin. Bu sefer eğitim yeri bir hayli uzaktadır, sızma parkuruna gideceksin en az 8 km… Akşama doğru yine dönersin çadırlar bölgesine, akşam yemeği, yat yoklaması ve ardından serbest zaman. Serbest zaman da sana faydası yok! Bütün gün canın çıkmış, sen bilirsin zordur Harbiyeli olmak! Hele bir de 04:00-06:00 nöbetin varsa, zaten uyku ve dinlenme için vakit kalmamıştır sana, Harbiyeli! Biraz sohbet, biraz muhabbet! Sonra kulaklığını takar, müzik dinlerken uykuya dalamadan, yorgunluktan sızar kalırsın kampetinde. O brandadan kampet, dünyanın en rahat yatağıdır, sen iyi bilirsin!

Dışarıda başka bir hayat vardır, ama senin için o hayat, sadece hafta sonu yaşayabileceğin bir hayattır, tabii o hafta sonu ceza almadıysan. Disiplini vardır, kuralları vardır Harbiye’nin. Bilirsin, itaat etmezsen gereği yapılır, cezasını çekmesi bile güzeldir Harbiye’nin.

Harbiyeli!

Yuzbasi Yelda Gargun - image004Duydum ki; son zamanlarda işleyiş değişmiş, ayrışmış, gruplara ayrılmış Harbiye! Fiziksel ve psikolojik baskı ile bırakıp, gitmeniz istenmiş, yıpranmış, yıpratılmışsın. Bütün bunlara rağmen yine de vatanına, milletine, ettiğin “Harbiyeli Yemini’ ne” sadık kalmışsın, yılmamışsın, yıldırılamamışsın.

Bugün Harp Okulu marşını söylerken ağladığını gördüm Harbiyeli! Türk Silahlı Kuvvetlerinin göz bebeği, Kara Harp Okulu’ndan ayrıldığın için ağlıyordun. Şanlı Yuvan kapandığı için ağlıyordun. Harp Okulu marşını seninle söylerken inan, aynı duygu ve hislerle ben de ağlıyordum, senin içinin acıdığı gibi benim de içim acıyordu. Tarifi mümkün değildi acımın. Bundan bir ay sonra, 30 Ağustos günü, benim de mezun olduğum gibi “Teğmen Ahmet’ ler “ “Teğmen Mehmet’ler” mezun olmayacaklar mıydı bu Şanlı Yuva’dan? Teğmen Taburu, Celal Dora Tören Alanı’nda toplanıp, tören provası yapmıyor muydu? Annen, baban, kardeşin, kız arkadaşın yıldızlarınızı parlatmak için, heyecanla o günü beklemiyorlar mıydı?

Okumaya devam et  İÇİMİZDE…MUSTAFA KEMAL HARBİYE’DE

Zamanında bazı oluşumlara engel olamayıp, size sahip çıkamayanları, hayallerinizi, umutlarınızı, ışığınızı söndürenleri, bütün bunlara sebep olanları…

Onları affedebilecek misiniz Harbiyeli?

Harbiyelilere selam olsun,

Sevgilerimle.

Yelda Gargun

@YeldaGargun

 

Yuzbasi Yelda Gargun - image005Erhan Sönmez P.1959_32

Mektubunu okurken yaşlılıktan değil HARBİYE aşkından gözlerim yaşardı 38 dk. önce

Yuzbasi Yelda Gargun - image005

Feza Bilge

Tüm bu yazdıklarınız ne kadar doğru ve ne kadar anlamlı…Gerçeğin ta kendisi… Ama yüm bunları anlayabilmek ve hissedebilmek için önce beyin sonra ruh lazım ne yazıkkıi…. 3 saat önce

Yuzbasi Yelda Gargun - image005

Ayşe Semahat Yöndem

Benim de ailemde Harbiyeliler vardı.Onlar geçerken tüylerimiz diken diken olur içimiz ürperir gözyaşlarıyla alkışlardık.Muhalefet partilerini şiddetle kınıyorum.. TSK lerinin en başını kınıyorum… 5 saat önce


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir