Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak…

Türkiye darbeler ve darbeciler ülkesi oldu… - IMG 1819

IMG_1819

Türkiye darbeler ve darbeciler ülkesi oldu…

Darbeler ABD, İsrail güdümünde tezgâhlanıyor, emperyalizme hizmet ediyor…

Ve Türkiye’yi onlarca yıl geriye götürüyor…

12 Mart darbesinde Denizleri, Yusufları, Hüseyinleri, Sinanları, Mahirleri kaybettik…

Meydanlarda kitap yaktılar… Evlerden kitap topladılar…

12 Eylül darbesinde Cumhuriyetin, laikliğin, Atatürk’ün yıkımı başladı… İşkence günlük olay haline geldi…

Kitaplarla silahı yan yana koyarak her ikisini de terör aracı saydılar, milleti okumaktan soğuttular.

Yaşını büyüterek, küçücük çocukları idam ettiler…

“Bizim oğlanlar” (Our boys) ABD tarafından kendilerine verilen görevi hakkıyla yerine getirmişti…

AKP ise, Evren’in bitiremediği, yarım bıraktığı “yıkım işini” tamamladı… Üstüne üstlük bir de PKK ile müzakerelere girişti… Vatanı bölme çalışmaları yaptı… Cumhuriyetin temeline dinamit koydu…

Kumpaslarla değerli komutanları zindanlara doldurarak,  ordunun kolunu, kanadını kırdı…

Onun zamanında cemaatler, mehdiler, şeyhler, şıhlar yerden biter gibi, ayrık otu gibi çoğaldılar…

Türkiye tarikatlar cennetine dönüştürüldü. Tecavüzler, tacizler günlük olaylardan sayıldı…

Sonuçta devlet eliyle orduya, resmi kurumlara yerleştirilen Fethullah militanları pensilvanya’dan gelen emirle, Amerika desteğinde başkaldırdı, darbe teşebbüsünde bulundu…

Ülkemiz, ilk kez, bu kadar kanlı bir kalkışma yaşadı… Tarihimizde ilk kez TBMM bombalandı… Hem de düşman tarafından değil, kendi vatandaşları, askerleri tarafından…

Bu darbe başarıya ulaşsaydı Türkiye yüz yıl, yüz elli yıl geriye gidecekti. Ne laiklik kalacaktı, ne Atatürk, ne de Cumhuriyet…

Fethullah, Humeyni gibi ABD’den çıkıp gelecek, davulla, zurnayla başkanlık koltuğuna oturacaktı…

Atalarımız “Her şeyde bir hayır vardır” sözünü boşuna dememişler…

Bu darbenin önlenmesiyle bazı gerçekler de anlaşılmaya başlandı…

Yakalanan darbeciler, polislerin arasında giderken “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye bağırıyor, meydanlarda toplanan AKP’liler “Onuncu Yıl Marşı”nı söylüyordu…

Dinci yazarlar Kemalistlerden “Özür dileyen” açık mektuplar yayınladı… AKP, Genel Merkez binasının duvarına kocaman bir Atatürk posteri astı… İktidar, Ergenekon davasından içeri aldığı komutanlara Türk ordusunda yeniden görev verdi, vermeye devam ediyor…

Bir zamanlar, ekmek parası için Türk bayrağı satan garibanlar bile tutuklanırken, şehit anaları Türk bayrağı ile meclise sokulmazken, birden bire AKP hidayete erip, Türk bayrağı sevdasına yakalandı… Tüm yandaşlarına “Türk bayrağını alıp, meydanlara çıkın” emrini verdi ve “Keskin Milliyetçi” kesildi…

Demokrat oldu…

Şimdi demokrasiyi ve demokratlığı da kimseye bırakmıyor…

Yani sizin anlayacağınız iktidar 2002’den beri savaş açtığı Mustafa Kemal Atatürk’e sığındı.

AKP bu işleri yapar da partilisi durur mu? Onlar da partisinin izinden gitmeye başladı… Sosyal medyada bir resim gördüm, gözlerime inanamadım…

Sakallı, şalvarlı, takkeli bir dinci, darbeyi protesto etmek için meydanlara giderken, bir elinde Arapça yazılı bir yeşil sancak, bir elinde de Atatürk posteri taşıyordu… Kendi kendime dedim ki:

“Ey yüce Mustafa Kemal Atatürk, sen ne büyüksün… Sen ne büyüksün ki, sonunda bu adamları da dize getirdin, sana sığınmalarına izin verdin, aradan şu kadar yıl geçmiş hâlâ senden çekiniyorlar…”

Bu arada dış politikada da bir takım değişiklikler oldu…

Cumhurbaşkanı ve bakanlar, ABD karşıtı demeçler vermeye başladılar… Rusya ile dostane ilişkilere girdiler, şimdi kırgınlıkları kaldırmaya çalışıyorlar…

Ben RTE’nin ideolojisi, ümmetçilik anlayışı nedeniyle antiemperyalist bir tavır takınacağına inanmasam da bu türden çıkışları destekliyorum… Ama:

Gerçek bir antiemperyalist olabilmek için her şeyden önce İncirlik hava üssünün AKP’ye kapatılması, kapı arkalarında, milletten gizli, ABD ile yapılan ikili anlaşmaların yırtılıp atılması, NATO’dan çıkılması, başta Suriye olmak üzere tüm komşu devletlerle iyi ilişkiler içerisine girilmesi gerektiğini de söylüyorum… Elbette bunun yanında Cumhuriyete, Atatürk’e, laikliğe sahip çıkılması koşulu ile…

Bir de şunu söylüyorum:

Kimse, “DARBEYİ FIRSAT POLİTİKASINA” çevirip güç denemesine kalkmasın… “Darbe kurtarıcılığı” rolüne soyunmasın… Darbenin nasıl ve kimler tarafından önlendiğini çok iyi biliyoruz…

Kimse “Artık güç bende, dilediğimi yapacağım, Topçu Kışlası”nı yeniden açacağım, orduyu, siyasal bilgileri, tıp fakültelerini vb. üniversiteleri imam hatiplilerle dolduracağım, başkanlığımı ilan edeceğim…” rüyaları görüp,

FETÖ rolüne soyunmasın…

MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİ BUNA İZİN VERMEZ…

Bundan böyle artık, “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…”

Ne cemaat ne tarikat ne de onun şeyhleri bu ülkede diledikleri gibi at oynatamayacaklar…

Çünkü Atatürk Samsun’a yeniden çıkıyor…

([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir