Avrupa Birliği Darbe Girişimini Kınarken İdam Cezası Konusunda Farklı Görüş Açıklamıştır

Avrupa Birliği, FETÖ darbe girişimini kınayarak Hükümete destek vermiştir. AB üyesi ülkelerin Dışişleri Bakanlarından oluşan Dış İlişkiler Konseyi “Avrupa Birliği, güçlü bir şekilde Türkiye’deki darbe girişimini kınıyor ve ülkenin meşru kurumlarına olan tam desteğini yineliyor” diyerek darbe girişimine karşı çıkmış, Türk halkıyla dayanışma içinde olduğu vurgulanarak siyasi partilerin demokrasinin yanında yer almasından duyulan memnuniyet açıklanmıştır.
Yayınlanan bildiride anayasal düzene tam olarak riayet edilmesinin önemine vurgu yapılmıştır: “Seçilmiş hükümet ve Türkiye Büyük Millet Meclisi dahil ülkenin demokratik kurumlarına tam saygı gösterilmesi hayatidir. AB, demokrasiye saygı gösterilmesi ihtiyacının altını çiziyor.” Ayrıca; demokrasi, insan hakları, temel özgürlükler ve herkesin idam cezasının kaldırılmasını öngören Protokol dahil Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi’ne tam uyum çerçevesinde adil şekilde yargılanma hakkına tam saygı gösterilmesi istenmiştir.
İdam cezasının kaldırılmasının AB müktesebatının önemli bir unsuru olduğu hatırlatılarak, “Türkiye aday bir ülke ve AB’nin önemli bir ortağıdır. AB, bu ortak zorlukları ele almak için demokratik, kapsayıcı ve istikrarlı bir Türkiye ile çalışmaya olan taahhüdüne bağlıdır” denilmiştir.
İtalya Dışişleri Bakanı Paolo Gentiloni, idam cezasını yeniden getiren bir ülkeyle müzakerelere devam etmenin, “ne gökte ne de yerde var olamayacağının” söylemiştir. Gentiloni, AB değerlerinin, idam cezasının kaldırılmasını da öngördüğünü hatırlatarak, Türkiye’de seçilmiş hükümetin yanında olduklarını, darbe girişimini kınadıklarını belirtmiştir. Corriere della Sera gazetesine açıklamalarda bulunan Bakan, darbe girişimi sonrasında yapılan operasyonlarda intikam duygusu ve tasfiye yöntemiyle hareket edilmesinin ve de hukukun üstünlüğünün ihlal edilmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulamıştır.
AB Dış Politika Şefi Federica Mogherini, yasalarında idam cezası olan bir ülkenin AB’ye üye olamayacağını söylemiştir. AB Dışişleri Bakanları’nın yaptığı toplantının ardından Mogherini Türkiye’nin AB üyeliği yolunda yürümeye devam etmek isteyip istemediğine kendisinin karar vereceğini, Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz ise idam cezasının geri getirilmesinin kabul edilemez olduğunu açıklamıştır. Alman hükümet sözcüsü Steffen Seibert de böylesi bir adımın Türkiye’nin AB müzakerelerinin sonu anlamına geleceğini belirtmiştir.
Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup da idam cezasının geri getirilmesine karşı çıkmıştır. (The PES is worried the most about the debate on the re-introduction of the death penalty, initiated by the Turkish Government) Bu gelişmeler üzerine Başbakan Binali Yıldırım, “Vatandaşlarımızın isteği bizim için emirdir. Ancak olayın sıcaklığı içerisinde aceleci karar veremeyiz” demiştir.
Türkiye, 1954 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) imza atarak Sözleşme’nin barış zamanında idam cezasının kaldırılmasını öngören 6’ncı Protokolü’nü 2003 yılında imzalamıştır. Tüm koşullarda idam cezasının kalkmasını öngören 13’ncü Protokol ise ertesi yıl onaylanmıştır. Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin 47 üyesinde idam cezası bulunmamaktadır. Son olarak 25 Ekim 1984 tarihinde Hıdır Aslan’ın idam edilmesinden bu yana Türkiye’de idam cezası uygulanmamıştır.
İdam cezasının geri getirilmesi daha önce de ya da Karaman’daki çocuk tecavüzü skandalı gibi olayların ertesinde halk tarafından talep edilmişti.
Bu defa 15 Temmuz darbe girişiminde bulunanların bu cezaya çarptırılması isteniyor ama Anayasa’nın 15’nci maddesi şimdilik buna engeldir. Bu maddeye göre; savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde bile suç ve cezalar geçmişe yürütülemez. Türkiye bugünkü hukuk düzeninde idam cezasını geri getirse bile geçmişe uygulanamaz.
Ama, Anayasa’nın bu maddesi değiştirilir ve geçmişe yönelik olarak idam cezası getirilirse o zaman durum değişir. Hukuken, idam cezasının tekrar yürürlüğe girebilmesi için TBMM’deki 367 milletvekilinin onay vermesi, sayının 330’da kalması halinde konunun halkoylamasına götürülmesi gerekir.
Ayrıca, idam cezasının geri gelmesi durumunda Gülen dahil bazı kişilerin iadelerinde sorun yaşanabilir.
İdam cezası getirilir, idamlar yapılırsa ve daha sonra yanlış kararla idamların gerçekleşmesi anlaşılırsa ne olacaktır? 27 Mayıs sonrasında rahmetli Menderes, Polatkan ve Zorlu idam edilmiş, daha sonra itibarları iade edilmiştir ama üç demokrasi şehidi geri gelmemiştir.
Cuntacıların özel olarak kurdukları mahkeme olan Yüksek Adalet Divanı Menderes, Polatkan ve Zorlu dahil 14 kişinin idamına karar vermiştir. Milli Birlik Komitesi’ne yapılan uluslararası çağrılara rağmen idamlar gerçekleşmiştir.
Zorlu ve Polatkan 16 Eylül 1961, Menderes ise 17 Eylül 1961 tarihinde idam edilmişlerdir.11 Nisan 1990’da Adnan Menderes ve onunla birlikte idam edilen arkadaşlarının İmralı’daki mezarlarının Bakanlar Kurulu’nun uygun göreceği bir yere devlet töreni ile nakledilmesini öngören yasa tasarısı TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmiş, aynı kanun ile itibarları da iade edilmiştir.
Naaşları, 29’ncu ölüm yıldönümü olan 17 Eylül 1990 tarihinde İmralı’dan dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da katıldığı törenle Topkapı’daki anıt mezara nakledilmiştir. Menderes’in 1958 yılında hizmete açtığı caddenin adı 1994 yılında dönemin belediye başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teklifiyle Adnan Menderes Bulvarı olarak değiştirilmiştir.
Ergenekon ve Balyoz davalarında karar verildiğinde en sert ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis idi. O zaman eğer idam cezası olsaydı, 12 komutan idam cezasına çarptırılacaktı. Fakat birkaç yıl sonra “bu bir kumpastı” gerekçesiyle beraat etmişlerdir. Eğer komutanlar bu davalar sonucu idam edilselerdi acaba yanlış karar veren hakimler vicdan azabı çekecekler miydi?

<p>Avrupa Birliği, FETÖ darbe girişimini kınayarak Hükümete destek vermiştir. AB üyesi ülkelerin Dışişleri Bakanlarından oluşan Dış İlişkiler Konseyi “Avrupa Birliği, güçlü bir şekilde Türkiye’deki darbe girişimini kınıyor ve ülkenin meşru kurumlarına olan tam desteğini yineliyor” diyerek darbe girişimine karşı çıkmış, Türk halkıyla dayanışma içinde olduğu vurgulanarak siyasi partilerin demokrasinin yanında yer almasından duyulan memnuniyet açıklanmıştır.
Yayınlanan bildiride anayasal düzene tam olarak riayet edilmesinin önemine vurgu yapılmıştır: “Seçilmiş hükümet ve Türkiye Büyük Millet Meclisi dahil ülkenin demokratik kurumlarına tam saygı gösterilmesi hayatidir. AB, demokrasiye saygı gösterilmesi ihtiyacının altını çiziyor.” Ayrıca; demokrasi, insan hakları, temel özgürlükler ve herkesin idam cezasının kaldırılmasını öngören Protokol dahil Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi’ne tam uyum çerçevesinde adil şekilde yargılanma hakkına tam saygı gösterilmesi istenmiştir.
İdam cezasının kaldırılmasının AB müktesebatının önemli bir unsuru olduğu hatırlatılarak, “Türkiye aday bir ülke ve AB’nin önemli bir ortağıdır. AB, bu ortak zorlukları ele almak için demokratik, kapsayıcı ve istikrarlı bir Türkiye ile çalışmaya olan taahhüdüne bağlıdır” denilmiştir.
İtalya Dışişleri Bakanı Paolo Gentiloni, idam cezasını yeniden getiren bir ülkeyle müzakerelere devam etmenin, "ne gökte ne de yerde var olamayacağının" söylemiştir. Gentiloni, AB değerlerinin, idam cezasının kaldırılmasını da öngördüğünü hatırlatarak, Türkiye’de seçilmiş hükümetin yanında olduklarını, darbe girişimini kınadıklarını belirtmiştir. Corriere della Sera gazetesine açıklamalarda bulunan Bakan, darbe girişimi sonrasında yapılan operasyonlarda intikam duygusu ve tasfiye yöntemiyle hareket edilmesinin ve de hukukun üstünlüğünün ihlal edilmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulamıştır.
AB Dış Politika Şefi Federica Mogherini, yasalarında idam cezası olan bir ülkenin AB'ye üye olamayacağını söylemiştir. AB Dışişleri Bakanları'nın yaptığı toplantının ardından Mogherini Türkiye'nin AB üyeliği yolunda yürümeye devam etmek isteyip istemediğine kendisinin karar vereceğini, Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz ise idam cezasının geri getirilmesinin kabul edilemez olduğunu açıklamıştır. Alman hükümet sözcüsü Steffen Seibert de böylesi bir adımın Türkiye'nin AB müzakerelerinin sonu anlamına geleceğini belirtmiştir.
Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup da idam cezasının geri getirilmesine karşı çıkmıştır. (The PES is worried the most about the debate on the re-introduction of the death penalty, initiated by the Turkish Government) Bu gelişmeler üzerine Başbakan Binali Yıldırım, "Vatandaşlarımızın isteği bizim için emirdir. Ancak olayın sıcaklığı içerisinde aceleci karar veremeyiz" demiştir.
Türkiye, 1954 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) imza atarak Sözleşme’nin barış zamanında idam cezasının kaldırılmasını öngören 6’ncı Protokolü'nü 2003 yılında imzalamıştır. Tüm koşullarda idam cezasının kalkmasını öngören 13’ncü Protokol ise ertesi yıl onaylanmıştır. Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nin 47 üyesinde idam cezası bulunmamaktadır. Son olarak 25 Ekim 1984 tarihinde Hıdır Aslan'ın idam edilmesinden bu yana Türkiye'de idam cezası uygulanmamıştır.
İdam cezasının geri getirilmesi daha önce de ya da Karaman'daki çocuk tecavüzü skandalı gibi olayların ertesinde halk tarafından talep edilmişti.
Bu defa 15 Temmuz darbe girişiminde bulunanların bu cezaya çarptırılması isteniyor ama Anayasa’nın 15’nci maddesi şimdilik buna engeldir. Bu maddeye göre; savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde bile suç ve cezalar geçmişe yürütülemez. Türkiye bugünkü hukuk düzeninde idam cezasını geri getirse bile geçmişe uygulanamaz.
Ama, Anayasa’nın bu maddesi değiştirilir ve geçmişe yönelik olarak idam cezası getirilirse o zaman durum değişir. Hukuken, idam cezasının tekrar yürürlüğe girebilmesi için TBMM'deki 367 milletvekilinin onay vermesi, sayının 330'da kalması halinde konunun halkoylamasına götürülmesi gerekir.
Ayrıca, idam cezasının geri gelmesi durumunda Gülen dahil bazı kişilerin iadelerinde sorun yaşanabilir.
İdam cezası getirilir, idamlar yapılırsa ve daha sonra yanlış kararla idamların gerçekleşmesi anlaşılırsa ne olacaktır? 27 Mayıs sonrasında rahmetli Menderes, Polatkan ve Zorlu idam edilmiş, daha sonra itibarları iade edilmiştir ama üç demokrasi şehidi geri gelmemiştir.
Cuntacıların özel olarak kurdukları mahkeme olan Yüksek Adalet Divanı Menderes, Polatkan ve Zorlu dahil 14 kişinin idamına karar vermiştir. Milli Birlik Komitesi’ne yapılan uluslararası çağrılara rağmen idamlar gerçekleşmiştir.
Zorlu ve Polatkan 16 Eylül 1961, Menderes ise 17 Eylül 1961 tarihinde idam edilmişlerdir.11 Nisan 1990'da Adnan Menderes ve onunla birlikte idam edilen arkadaşlarının İmralı'daki mezarlarının Bakanlar Kurulu'nun uygun göreceği bir yere devlet töreni ile nakledilmesini öngören yasa tasarısı TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmiş, aynı kanun ile itibarları da iade edilmiştir.
Naaşları, 29’ncu ölüm yıldönümü olan 17 Eylül 1990 tarihinde İmralı'dan dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da katıldığı törenle Topkapı’daki anıt mezara nakledilmiştir. Menderes'in 1958 yılında hizmete açtığı caddenin adı 1994 yılında dönemin belediye başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teklifiyle Adnan Menderes Bulvarı olarak değiştirilmiştir.
Ergenekon ve Balyoz davalarında karar verildiğinde en sert ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis idi. O zaman eğer idam cezası olsaydı, 12 komutan idam cezasına çarptırılacaktı. Fakat birkaç yıl sonra “bu bir kumpastı” gerekçesiyle beraat etmişlerdir. Eğer komutanlar bu davalar sonucu idam edilselerdi acaba yanlış karar veren hakimler vicdan azabı çekecekler miydi?</p> - ab turkiye

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

1948 yılında Eskişehir’de doğdum .1970’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdim. Kısa bir süre Maliye Bakanlığı ve Sayıştay’da çalıştıktan sonra 1972 yılında Eskişehir İTİA İktisat Bölümü’nde akademik kariyere başladım. 1975’te doktor, 1979’da doçent oldum. 1975 – 1976’da İngiltere Sussex Üniversitesi’nde doktora üstü çalışmalar yaptım.

1982 yılında Devlet Planlama Teşkilatı Başbakan Turgut Özal’ın direktifleri doğrultusunda kurulan AET Genel Müdürlüğü’nün (şimdiki AB Bakanlığı) başkanlığını yaptım. 1984 – 1985 döneminde İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundum, 1982 – 1985 yılları arasında İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı’na (Nuh Kuşçulu) danışmanlık yaptım. Bu dönemde Türkiye’de Yabancı Sermaye Yatırımları konusunda iki kitabım (biri İngilizce) ile İhracatta Vergi İadesi kitabım İTO tarafından yayınlandı.

1985 yılında Paris’te OECD nezdinde Türkiye Büyükelçiliği’ne Planlama Müşaviri sıfatıyla tayin edildim. Görev yaptığım dönemde Türkiye’yi 4 Komite’de temsil ederek, Türkiye’de kalkınmakta olan bölgeler konusunda OECD’nin önemli bir araştırmasının (Regional Problems and Policies in Turkey) basılmasına katkıda bulundum. 1990 yılında yurda dönüşümde DPT Müsteşar Müşavirliği’ne getirildim. Daha sonra Başbakanlık Başmüşavirliğinde Türkiye ile Türk Cumhuriyetlerinin ekonomik ilişkilerinin gelişmesinde bir model olan “Türk Ödemeler Birliği” kurulması için bir proje geliştirdim.

1991 yılında profesörlüğe atanarak Anadolu Üniversitesi’ne geçtim. Anadolu Üniversitesi’nde Türkiye Ekonomisi, Uluslararası İktisat, Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar, Avrupa Birliği, Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri , Dış Ticaret Teorisi ve Politikası, Uluslararası Entegrasyonlar derslerini kendi eserlerimi esas alarak yürüttüm. Akademik kariyerimde 23 yüksek lisans, 16 doktora tezi yönettim. Bu öğrencilerim arasında çeşitli üniversitelerde görev yapan çok sayıda profesör, doçent ve yardımcı doçent bulunmaktadır. Üniversite Senato ve Yönetim Kurulu üyeliği yaptım, İktisat Fakültesi Dekanlığım döneminde AÖF kapsamında bulunan tüm iktisat kitaplarının yeni formata göre yazılmasına yazar ve editör olarak katkıda bulundum.

İkinci (1981), Üçüncü (1992) ve Dördüncü (2004) Türkiye İktisat Kongrelerine bildiri sunarak katılan tek öğretim üyesiyim. Dördüncü Türkiye İktisat Kongresi Bilim Komisyonu üyeliği yaparak Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV) Bilim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundum. 1996 yılında TOBB Milletlerarası Ticaret Odası (International Chamber of Commerce: ICC) Uluslararası Ticaret ve Yatırım Politikaları Komisyonu’nda (Commission on Trade and Invesment Policy) ICC Türkiye Temsilciliğine getirildim. Son 10 yıldır TOBB ICC IFO World Economic Survey kapsamında her üç ayda Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ile ilgili olarak gönderilen sualnameleri cevaplandıran 12 uzmandan biriyim.

“Uluslararası Ekonomi: Teori ve Politika”, “Türkiye Ekonomisi: Cumhuriyetin İlanından Günümüze Yapısal Değişim”, “Avrupa Birliği”, “Türkiye Avrupa İlişkileri: Bir Çıkmaz Sokak” ve “Uluslararası Kuruluşlar” başlıklı temel ders kitaplarım dahil yayınlanmış 24 kitabım, 300’den fazla makalem, 12 ortak ve 3 çeviri eserim vardır. Beş ders kitabım (642-908 sayfa aralığında) 42 baskı yapmıştır. Tüm üniversitelerde ders kitabı ve yardımcı kitap olarak okutulmaktadır.

Ortak yazarlı bir ders kitabım TÜBA üniversite ders kitapları 2012 yılı telif ve çeviri eser ödülü olmak üzere 6 “bilimsel araştırma ödülüne” sahibim. Diğer araştırma ödüllerim şunlardır: 1984: Enka Vakfı, “Türk Ekonomisinin Dünya Ekonomisine Entegrasyonu,” Bilimsel Araştırma Yarışması Üçüncülük Ödülü, 1982: Türkiye Milli Kültür Vakfı: Teşvik Armağanı, Dal: İktisat, 1981: İktisadi Kalkınma Vakfı, “AET ile İlişkilerimizin Atatürkçü Ekonomik Politika Açısından Değerlendirilmesi,” Behçet Osmanağaoğlu İnceleme Yarışması Birincilik Ödülü, 1979: Pamukbank, “Dışsatımın Özendirilmesinde Ticari Bankalarımızın Yeri” Bilimsel Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü.

ABD ABI Enstitüsü’nün Yılın Eğitimcisi (Man of the Year 2011) ödülü sahibiyim. Özgeçmişim WHO’s WHO Dünya, Asya ve Türkiye baskılarında yer almıştır. (Who's Who in Asia 2012, Asya’da Kim Kimdir 2’nci baskı, 01/11/2011, Who's Who in the World 2011, Dünyada Kim Kimdir, 28’nci baskısı, 03/12/2010, Günümüz Türkiyesi'nde Kim Kimdir, 01/05/2005). Özgeçmişim Turkischer Biographiscer Index/Turkish Biographical Index’te (2004, s.563) yer almıştır. Google Akademik’te 1.070 (05.02.2018) atıfım vardır.

Eskişehir Sanayi Odası, Eskişehir Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası, Ankara Ticaret Odası, Ankara Sanayi Odası, Kayseri Sanayi Odası, İşveren Dergisi, İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi gibi oda dergilerinde yazılarım yer almıştır. Türkiye’de yayınlanan çok sayıda bilimsel derginin hakem heyetinde yer almaktayım. Ders kitaplarım: 42 baskı yapmış olup 3.884 sayfadır.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. Cevap yazarken bu siteyi oluşturan arkadaşın üstüne gidilmiş üstüne gidilmesini doğru bulmuyor hatta bu sorulara arayış içerisine girmesini takdir ediyorum…

  2. Adalet; Hakka-Gerçeğe Hizmet? KUR’AN! Yüceler Yücesi Yaratıcı Güç, müthiş-muhteşem bir akışla çevirdiği bu dünyada, sistemini hak-adalet ilkeleri üzerine kurmuş. Zaten…

  3. Sadece (Bakara,136)ayeti ekleyerek ve içeriği olduğu gibi aynı bırakarak; (Peygamber(ler)in ALLAH’a Ortaklığı-Hadisler-KUR’AN) yazısı, yeni başlıkla kabul görür mü? Tüm ilgi-alâka,…

  4. Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı? Ölüm?-KUR’AN?! (Mülk,2)”O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha güzel amel edeceğini-en güzel eseri kimin yapacağını belirlemek-sınamak…

  • ÜNİVERSİTENİN AMACI; DÜNYAYA GENİŞ AÇIDAN BAKABİLME ÖZELLİĞİ KAZANMIŞ İNSAN YETİŞTİRMEKTİR

    ÜNİVERSİTENİN AMACI; DÜNYAYA GENİŞ AÇIDAN BAKABİLME ÖZELLİĞİ KAZANMIŞ İNSAN YETİŞTİRMEKTİR

    Geçen hafta yüz yüze eğitimin gerekliği konusundaki “Diploma Kalitelerinin Zedelenmemesi için Yüz-Yüze Eğitim veya Eğitimi Yaz Dönemine Ötelenmesi Önerilebilir” başlıklı yazım sonrası Emekli eğitim emekçisi […]


  • KUR’AN’A ABDESTSİZ DOKUNULAMAZ MI?

    KUR’AN’A ABDESTSİZ DOKUNULAMAZ MI?

    Aşağıdaki takvim yaprağı, DİP takviminin 30 Mart 2023 tarihli yaprağıdır.Görüldüğü gibi DİB, Kur’an’ın kâğıda basılı haline abdestsiz dokunulamayacağını söylüyor.Bilgisayar, tablet, cep telefonu vs. elektronik cihazlar […]


  • Altın Manyaklığı Kitabı

    Altın Manyaklığı Kitabı

    Bülent ESİNOĞLU Nasıl yapayım, nereden başlayayım bilemedim. Lakin olayların başlangıç yeri Altın Manyaklığı kitabı olsa gerek. Amerika’da, durup dururken, Altın Manyaklığı kitabı çıkmaz diye düşünüyordum. […]


  • 2070 yılına kadar seyahatlerde neler değişecek?..

    2070 yılına kadar seyahatlerde neler değişecek?..

    Şu bir gerçek: İnsanların her geçen yıl seyahat ve tatil tercihleri değişiyor. Bu gerçekler ışığı altında sektör yenileme çalışmalarına hız vermeli. İngiltere merkezli hava yolu ve […]


  • MİLLİYETÇİLİK ve ULUSALCILIK (3)

    MİLLİYETÇİLİK ve ULUSALCILIK (3)

                Ulusalcılık kavramının oluşumundaki ‘tarihsel kalıt’a  eski dilde ‘Ecdadın ruhu’ da denilebilir, ki geçen yazıda buna kısaca değinmiştik. İşte Fransızların ‘kadim ruh’ (l’âme antique) dedikleri […]


  • YSK, RTE’NİN NOTERİ OLMUŞTUR

    YSK, RTE’NİN NOTERİ OLMUŞTUR

    RTE’NİN ANAYASAL OLMAYAN ADAYLIĞINI ONAYLAYAN BU YSK, ALDIĞI KARARLA RTE’NİN NOTERİ OLMUŞTUR YSK’nın son aldığı kararı, RTE’nin CB seçimine aday olarak katılmasını oy birliğiyle almış […]


  • Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı? Ölüm?

    Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı? Ölüm?

    Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı?Ölüm?-KUR’AN?! (Mülk,2)”O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha güzel amel edeceğini-en güzel eseri kimin yapacağını belirlemek-sınamak için ölümü ve hayatı yarattı.” Yaşamın […]


  • EKONOMİMİZ GERÇEKTEN DE UÇUYOR MU?

    EKONOMİMİZ GERÇEKTEN DE UÇUYOR MU?

    Sn. Erdoğan ve Maliye Bakanı Nebati, Türk ekonomisinin uçtuğunu, uygulanan sisteme Batılıların bile hayran kaldığını üstüne basa basa söylemekteler. Sn. Erdoğan, “Benim alanın ekonomi, bunların […]


  • KARA NİYETLİ PAPAZ

    KARA NİYETLİ PAPAZ

    KARA NİYETLİ PAPAZ HÜSEYİN MÜMTAZ                 Rusya-Ukrayna savaşı ile Lozan’ın, 100 yıl sonra aynı karede yer alabileceğini hiç düşünebilir miydiniz?                 Heybeli’deki kara cübbeli, kara […]


  • Bir Günah Gibi

    Bir Günah Gibi

    Kimin yazdığını bilmiyorum, ancak çok duygusal bir kişinin yazdığına emin olduğum bir şarkı sözü vardır. Aslında şarkı bir Rus halk şarkısından gelmekte, ‘Oçi Çorniye’. Şarkının […]


  • Suudiler, İran ile barıştı…

    Suudiler, İran ile barıştı…

    Suudi Arabistan ile İran’ın 7 yıllık kesintinin ardından Çin’in arabuluculuğuyla diplomatik ilişkileri başlatma kararı, İsrail dışında tüm bölge ülkeleri tarafından memnuniyet verici bir gelişme olarak […]


  • “Rumlarla eşit şartlarda müzakere ederiz…”

    “Rumlarla eşit şartlarda müzakere ederiz…”

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs yönetimi ile resmi müzakere masasına oturmak için çerçevenin belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, egemen eşitlik ve eşit […]