Hoş Geldin Demokrasi…

AKP, bugüne değin hep “mağdurları” oynadı…  “Mağdur edebiyatı” ile beslendi, güçlendi… Milletvekili sayısını artırdı… Birinci parti oldu… - IMG 1819

IMG_1819

AKP, bugüne değin hep “mağdurları” oynadı…  “Mağdur edebiyatı” ile beslendi, güçlendi… Milletvekili sayısını artırdı… Birinci parti oldu…

Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk mağduriyeti “Minareler süngü, kubbeler miğfer” şiirini okuması ile başlamıştı… Bu nedenle cezaevine düşmüş, destansı bir ün kazanmıştı… Sonra partinin başına geçti…

ABD’nin de desteği ile 2002 seçimlerinde iktidar yapıldı…

Daha sonra, Fethullah Gülen ve öteki cemaatleri de yanına alarak “Ilımlı İslam” hedefine doğru yola koyuldu…

Cumhuriyeti, laikliği Atatürk’ü hedef tahtasına yatırdı.

AKP, her dönemde hep “Darbeler”den şikâyetçi oldu… Darbeyle yattı, darbeyle kalktı… Askerleri, aydınları durmadan darbecilikle suçladı…

Bu yüzden, onları zindanlara doldurdu… Yıllarca dört duvar arasında tuttu…

Sonra da tüm suçu Gülen cemaatinin üzerine attı… Gülen cemaati kumpas hazırladı, bizi de yanılttı” dedi…

Oysa RTE, o yıllarda Ergenekon davasından yargılananları şiddetle eleştiriyor, her konuşmasında onları ihanetle suçluyordu… Hatta o yıllarda bir de davanın savcılığına soyunmuştu…

AKP – Gülen dostluğu 2013 yılında ortaya çıkan 17 – 25 Aralık yolsuzluk – rüşvet olaylarına kadar sürdü… Sonra da onu “Darbeci, hain” ilan ettiler ve adını “Paralel yapıya” dönüştürdüler…

Ve yolları ayırdılar…

Ama o zaman değin, ordu da dâhil, FETÖ’nün teslim almadığı, çalıntı sorularla adamını yerleştirmediği devlet kurumu, okul kalmamıştı… Çünkü onların her eylemine, yaptıklarına göz yumuluyordu…

Çünkü AKP, cemaat ile birlikte hareket ediyordu…

İşte bu nedenle, Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “paralel yapı”  olarak nitelediği Cemaat için, “Allah şahittir, ne istediler de vermedik… Safmışız… Aldandık” sözleri tarihe geçti…

Yani bu 15 Temmuz darbesi bütün bu yanlış politikaların sonucunda, bağıra bağıra, göstere göstere geldi…

Daha önceden önlem alınmadı…

Çünkü 2013 yılına dek orduda, sivil devlet kurumlarında Gülen Örgütü hakkında yapılan soruşturmalara, kovuşturmalara izin verilmiyordu…

Üstelik Ergenekon davası ile boşalan Generallerin, komutanların yerine bugünkü darbe girişimini yapan subaylar, AKP bakanlarının onayı ile getirilmişti… Günümüze gelinceye kadar da onlara dokunulmadı, makam ve mevkilerini korudular…

15 Temmuz darbesinden hemen sonra yazdığım makalede de belirttiğim gibi, bu kalkışma aslında ABD’nin desteğinde, Türk milletine ve Türk ordusuna karşı yapılmış bir kalkışmaydı…

Emir Pensilvanya’dan verilmişti…

Bu darbeyi, emir – komuta zincirinin dışında kalan küçük bir Fethullahçı grup yapıyordu ve başarılı olacağından ABD de emin değildi.

Hedef Türk Silahlı Kuvvetlerinin yıpratılması, gözden düşürülmesi, aşağılanmasaydı… Halkın orduya duyduğu ve anketlerde yüzde 80’lere, 90’lara ulaşan güvenin kırılmasıydı…

Çünkü Ordu PKK karşısında ve Kürt koridorunun açılmasında bir engeldi…

Kalkışma Türk komutanlarının kararlı, dirençli mücadelesi ile yenilgiye uğratıldı…

Yoksa AKP yandaşı, IŞİD görünümlü yaratıkların “Tekbiiirrr…” nidaları ile Mehmetçik boğazlamaları ile önlenmedi…

Ve çok şükür neticede ülkemize demokrasi geldi…

OHAL ilan edildi…

Hoş geldin demokrasi… Sefalar getirdin…

Bundan böyle tek şık var: Ya AKP’li olacaksın, ya da AKP’den yana…

Artık muhbir vatandaşlar görev başında olacak… Gıcık kaptığı insanları ihbar edecek…

“Kurunun yanında yaş da yanacak…”

Diyecek ki:

“Komşum Mehmet Bey, Ayşe Hanım, bakkal Hüseyin, öğretmen Oktay Bey cemaatçi… Emekli Hasan Bey, okul müdürü İhsan Bey Fethullahçı…

Bir vatandaş olarak, vatandaşlık görevimi yerine getirmek için ihbar ediyorum… Lütfen gereğini yapın…”

Bakalım bu “Olağanüstü hal yönetiminde kimlerin canı yanacak? Kimler, hangi masum ve günahsız insanlar çile çekecek?

Hoş geldin “Korku imparatorluğu…”

HOŞ GELDİN DEMOKRASİ…

([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir