Türkleri Soykırım Yapmakla Suçlayan Almanya’ya Ne Yapmalı?

Türk kökenli Almanya Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir 24 Nisan 2015 tarihinde Almanya Federal Parlamentosu’ndaki görüşmelerde “Soykırımı işlemiş olan Jön Türkler, Sarıkamış’ta Türk askerini de kurban ettiler. Jön Türkler, Osmanlı İmparatorluğu’nu yıktılar. Dolayısıyla bunları savunmanın bir anlamı yok. Herkes kendine kimi örnek almak istiyorum diye sormalı” diyerek Fransızlar gibi Jön Türkler üzerinden Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlamıştır.

Fransa, Türkiye’yi Ermeni soykırımı yapmakla itham eden ve bu konuda yasa çıkaran ülkedir. Ayrıca Fransa, Osmanlı İmparatorluğunu tarihe gömen Sevr (Sevres) Anlaşması’nın imzalandığı Paris’in Sevr banliyösündeki seramik müzesinin önüne Ermeniler tarafından 8 Mart 2001 tarihinde Ermeni soykırım anıtı açılmasına izin veren ülkedir.

Anıtın üzerinde, “1915’te Jön Türk Hükümeti tarafından Birinci Dünya Savaşı’nda soykırıma uğratılan 1.5 milyon Ermenin anısına” yazılıdır. Bu ifade Auschwitz-toplama kampının önünde de vardır.

Bir farkla. “1.5 milyon Yahudi” “1.5 milyon Ermeni” olarak değiştirilmiştir. Ermenilerin 1.5 milyon Ermeni’nin Türkler tarafından soykırıma uğratıldığı iddiası büyük bir yalan olup bu rakam, Auschwitz-toplama kampının önüne dikilen anıttan (aşağıdaki fotoğraftan da görülebileceği gibi) çalıntıdır.

Polonya’da Auschwitz ve Auschwitz-Birkenau toplama kamplarını ziyaret ettim. Kamplarda, Alman Nazilerinin geride bıraktığı bir milyondan fazla giysi, yaklaşık 45 bin çift ayakkabı ve 7 ton insan saçını gördüm. Yahudilerin yakıldığı fırınlarda hala yanmış insan kokusu duvarlara sinmişti. Schindler’in Listesi (1993), Piyanist (2002), Okuyucu (2008), Çizgili Pijamalı Çocuk (2008), Hayat Güzeldir (1997) ve Hatırla (2015) filmlerini de seyrettim.

Fiilen ve de hukuken soykırım yapmış bir ulus olan Almanların Türkleri soykırım yapmakla suçlaması kadar gülünç bir şey olamaz.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcıları Selin Sayek Böke ile Zeynep Altıok’la beraber; Cem Özdemir’le Essen’de konakladığı otelde çalışma kahvaltısında bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunmuştur. Bu görüşmenin doğru olmadığını 8 Şubat 2016’da yayınlanan “Kılıçdaroğlu, “Soykırımı İşlemiş Olan Jön Türkler” Diyen Özdemir’e Acaba Ne Dedi?” başlıklı yazımda açıkladım.

CHP; 2008 Kurultayı’nda ortaya çıkan Parti Programı’na göre Ermeni soykırımı iddialarını tanımadığı gibi, bugüne kadar bu iddialarla mücadele eden bir siyasi partidir ve Özdemir’in görüşünü de paylaşmamaktadır.

Kılıçdaroğlu, Alman Parlamentosu’nun soykırımı tasarısını kabul etmesiyle ilgili olarak, “Öyle anlaşılıyor ki Almanya sözde soykırım olaylarında yanına bir kişi, bir devlet daha istiyor. Böyle bir arayışı var ve bu gerçekten Alman parlamentosunda büyük bir talihsizliktir” diyerek tepki göstermiştir ama bu konuyu Almanya Federal Parlamentosu’na taşıyan Cem Özdemir’i ikna ederek kararından vazgeçirseydi, bu sıkıntılı durum ortaya çıkmazdı.

Türklere ve Müslümanlara Batı’nın bakış açısı olumsuzdur.

Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco, 12 Nisan 2015 tarihinde 1915 olaylarını anmak için Vatikan´ın Aziz Petrus Bazilikası´nda düzenlediği ayinde 20’nci yüzyılın ilk soykırımının “Ermeni toplumuna karşı yapıldığını” söyleyerek modern dünyada artık unutulmuş olan Haçlı zihniyetinin temsilcisi olduğunu kanıtlamıştır.
Francesco, Papa olmadan önce Arjantin’de Ermeni diasporasına çok yakındı ve de onların etkisi altındaydı. Ayine Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, dünya Ermenileri ruhani lideri ve Ermeni Apostolik Kilisesi Katolikosu İkinci Karekin ve Kilikya Katolikosu Birinci Aram da katılmıştır.
Vatikan’da, 27 Eylül 2000 tarihinde dönemin Papası İkinci Jean Paul’ün Ermeni Baş Patriği İkinci Karekin ile imzaladığı ortak bildiride de 1915 olaylarından soykırım olarak söz edilmişti. Papa Francesco bu ifadeye atıfta bulunmuştur. Francesco’dan önce Papalık koltuğunda oturan ve ilk dönemlerinde gerek Türkiye gerekse İslam alemiyle ilişkileri iyi olmayan Papa Benediktus ise soykırım ifadesini kullanmamıştı.
Papa Francesko Kapriel Serape Papazyan tarafından İngilizce kaleme alınmış olan Patriotism Perverted (Boston, Baker Press, 1934) adlı kitabını okumuş olsaydı, bu açıklamayı yapmazdı. Papazyan; Taşnakların Ermenileri Türkler ve Ruslara karşı kullanıp ölüme sürüklediklerini, “Kürt köylerini” yaktıklarını ve sorunu 1800’lerden başlayarak 1934’e kadar ayrıntıları ile anlatmaktadır.
Parlamento’da Karar’a olumlu oy veren Türk kökenli parlamenterlerin Türkiye’ye girmesinin engellenmesini önerenlere şu hatırlatmayı yapmak isterim.
Avrupa Parlamentosu’nun sözde Ermeni Soykırımı’nı Türkiye’nin tanıması doğrultusunda almış olduğu kararlar vardır. İlk karar 18 Haziran 1987 tarihinde alınmıştır. Daha sonra 15 Kasım 2000 (COM (1999) 513-C5-0036/2000-2000/2014 (COS) ve 28 Şubat 2002 ile 28 Eylül 2005 tarihlerinde de benzer kararlar alınmıştır. Avrupa Konseyi de 24 Nisan 1998 ve 24 Nisan 2001 tarihlerinde Ermeniler lehinde kararlar almıştır.
28 Şubat 2002 tarihindeki AP Genel Kurulu’ndaki oylamalara katılan 626 milletvekili arasında Almanya Sosyal Demokrat Parti üyesi Ozan Ceyhun, (AKP’den adaydı seçilemedi) sözde soykırım için uzlaşma çağrısına “ret” oyu verirken, bir zamanlar şu anda Birleşik Avrupa Solu/Kuzeyli Yeşil Solu olarak bilinen Demokratik Sosyalizm Partisi’nden (PDS) Avrupa Parlamentosu milletvekili seçilen Feleknas Uca ise sözde soykırım konusundaki uzlaşma çağrısı için “kabul” oyu kullanmıştır.
Şimdi TBMM’de HDP milletvekili olan Uca, AP’daki soykırım kararına “evet” oyu vermiştir. Bizim ödediğimiz vergilerden oluşan TBMM bütçesinden maaş almaktadır. Acaba AP’da Ermeniler aleyhine bir karara olumlu oy veren Ermeni kökenli bir Alman Parlamenteri Ermenistan Parlamentosu’nda üye olup maaş alabilir mi?
Ahmet Hakan Cumartesi günkü yazısında “Tepki göstermek marifet değildir” derken çok haklıdır.
25 Nisan 2016 tarihinde yayınlanan yazımda 2 Haziran’da Alman Federal Parlamentosu’nda kararın oylanacağını ve önlem alınması gerektiğini yazdım ama bu konuda hiçbir girişim yapılmamıştır. Türkiye Almanya’ya canını acıtacak bir tepki gösteremez. Geri çağrılan Büyükelçimiz de bir süre sonra Almanya’ya geri döner ve de Türkiye ancak “suda yazı yazmış olur.” Haftaya, DPT AET Başkanlığım döneminde Fransa ile aynı konuda yaşanmış sorunu sizlerle paylaşacağım.
Almanya Parlamentosu’nda Karar kabul edildikten 4 saat sonra Turgut Özal Üniversitesi Senatosu Federal Almanya Parlamentosu’nun asılsız Ermeni soykırımı iddialarını tanıma kararını kınama kararı almış ve bu kararı kınayan ilk Türk üniversitesi olmuştur. 4 Haziran 2016 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde İstanbul Aydın Üniversitesi de kırmızı zemin üzerine tam sayfa ilan vermiştir.
Turgut Özal Üniversitesi Senatosu’nun kararı şöyledir:
“Ermeni diasporasının 1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren çeşitli ülkelerde Türkiye aleyhine başlattıkları karalama kampanyaları ile varlığını hissettiren sözde Ermeni soykırımı iddiası, 1973’den sonra ASALA terör örgütü tarafından Türk diplomatlarına yönelik terör saldırılarına dönüşmüştür.
Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin, yabancı mihrakların kışkırtmasıyla devlete başkaldırmaları sonucunda bulundukları bölgelerden daha emniyetli bölgelere nakledilme sürecinde üzücü olaylar ve ölümler olmuştur. Fakat bu tehcir, hiçbir zaman Ermeni nüfusunun kitlesel imhasını öngören bir şekilde gelişmemiştir ve de asla bir soykırım değildir.
Türk Ermeni çatışması sırasında binlerce Müslüman-Türk vatandaşının toplu olarak katledildiği, Kars, Erzurum ve Van’da ortaya çıkarılan toplu mezarlarla dünya kamuoyunun gözleri önüne serilmiştir. Yeni nefret ortamlarına fırsat verilmemesi, insanların barışa ve birlikte yaşamaya davet edilmesi gerekirken Almanya Federal Parlamentosu’nun tarihi ve hukuki gerçeklerden uzak, siyasi nitelikli Türkiye’yi sözde soykırımı tanımaya davet eden kararı, Türk kamuoyu gibi Üniversitemiz mensupları tarafından üzüntüyle karşılanmıştır.
Karar, Doğu ve Batı uygarlıkları arasındaki bütünleşme çabalarına ve de tarihi Türk – Alman dostluğuna zarar verebilecek niteliktedir. Karar, Türk-Ermeni ilişkilerine fayda sağlamayacağı gibi, geleceğe dönük bölgesel ve küresel yeni gerilimlere kaynak oluşturabilecektir.
Turgut Özal Üniversitesi Senatosu olarak Birinci Dünya Savaşı’nın Savaş şartlarının yarattığı bir zorunluluktan doğan ölümlerden üzüntü duymamamız mümkün değildir. Fakat, Almanya Parlamentosu’nun tarihi gerçekleri yok sayarak sadece Ermenilerin değil, Asuriler, Süryaniler ve Keldanilerin de soykırıma tabi tutulduğunu öne sürmesi, 1915 olaylarının Almanya’da okul, üniversite ve siyasi eğitim müfredatlarına konulmasının istenmesi ve de 1915’te yaşananların hem gelecek nesillere anlatılmasına hem de Almanya’da yaşayan Türk ve Ermeni kökenlilerin uyumuna katkı sağlayacağının belirtilmesi kabul edilemez.
Turgut Özal Üniversitesi Senatosu olarak Almanya Federal Parlamentosunda alınan sözde Ermeni soykırımı iddialarını savunan kararı kınadığımızı Türk ve dünya kamuoyuna ilan ediyor ve alınan kararın amacına ulaşamayacağını başta Almanya olarak bütün ülkelere bir kez daha önemle hatırlatıyor, zamanımızdan 101 yıl önce yaşanan olayların başta tarihçiler olmak üzere konuyla ilgili bilim insanları tarafından araştırılması yolundaki tüm bilimsel çalışmaları destekleyeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.”

Nazi'lerin toplama kampı, Auschwitz, Birkenau, Polonya

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir