Tarih kitapları gelecekte AKP dönemini yobazlığa, Ortaçağa dönüş ve çöküş dönemi, Kemalist Cumhuriyet dönemini ise Türk Milletinin yüz akı, onuru, gururu olarak yazacaktır…
Çünkü Türk toplumu, Aydınlanmayı, uygarlaşmayı ve tam bağımsızlığı bu dönemde yaşadı. Hem de başı dik yaşadı…
Bu dönemde, ümmet toplumu Türk Milletine, Osmanlı adı Türk’e dönüştü… Kul, vatandaş oldu…
Atatürk dönemi, akıl çağıdır. Gericiliğin, yobazların, batıl düşüncenin amansız düşmanıdır… Üfürükçülüğün, muskacılığın sonudur… Çünkü onun yol göstericisi, kılavuzu bilimdir, fendir… Ama Atatürk’ün erken ölümüyle aydınlanma hareketi azar azar tüketilmeye başlandı… Tıpkı, kurtların bir ağacı içten içe kemirmesi gibi…
Kemalist Cumhuriyet yönetimi, o yıllarda, bu çağdaş nitelikleri ve özellikleri ile din sömürücülerinin kâr kapısını kapatmış, geçim kaynağını kurutmuştu… İşte bu nedenle 1923 Devriminden sonra yobazlar, Atatürk’e ve Atatürk Cumhuriyetine savaş açtılar… Ortaçağ karanlığına, eski ballı – kârlı günlere dönebilmek için ellerinden geleni artlarına koymadılar.
Bu amaçla her dönemde isyanlar çıkardılar, emperyalistlerle işbirliği yaptılar, Türk milletini arkadan hançerlediler…
PKK’lıların, Soros solcularının, AKP’lilerin öve öve bitiremediği, Sait Nursiler, Seyit Rızalar, Seyit Abdülkadirler, İskilipli Atıf Hocalar emperyalizmle işbirliği yapan, Türk milletini arkadan hançerleyen dincilerin elebaşlarıydı…
Uzun yıllardan beri sürüp gelen bu kavga, yani karanlıkla aydınlığın, akılla inancın, ümmetle milletin çarpışması günümüze dek uzanmıştır…
Atatürk’e ve Cumhuriyete saldırı Evren’lerle, Özal’larla başladı. Evren, ilk icraat olarak Atatürk’ün kurduğu TDK ve Tarih kurumlarını yürürlükten kaldırdı… Saldırıların devamını ise AKP getirdi…
Atatürk karşıtı çalışmalar, uygulamalar AKP iktidarında doruğa ulaştı…
Kemalizm’i tasfiye hareketi günümüzde de son sürat ilerlemektedir… Satılmadık fabrika, vatan toprağı bırakmadılar… Yine de hazine tamtakır… Yine de halk perişan… Çünkü üretim bitti… Ama bu onların umurunda değil… Onların bir tek derdi var: Atatürk Cumhuriyetini yıkıp yerine federal bir şeriat devleti kurmak… Dinci yasaları, kararları, uygulamaları adım adım hayata geçirmek…
Bunun için önce konuyu ortaya atıp, toplumun tepkisini ölçüyorlar… Karşı çıkanlar çoğunlukta ve tepki şiddetli ise geri adım atıyorlar… Ortalıkta sessizlik ve duyarsızlık varsa, yollarına devam ediyorlar… Yani bir adım ileri, bir adım geri… Bazen bir adım geri, iki üç adım ileri…
Şimdi de TBMM Başkanını konuşturup yine bir yoklama yaptılar… Çünkü artık laikliğin kaldırılma zamanının geldiğine inanıyorlar…
Ayrıca TÜRKSÜZ, MİLLETSİZ, MİLLİYETSİZ bir anayasa yapmak için kollar sıvanmış durumda… Pusuda bekliyorlar…
Hedef, amaçsız, kişiliksiz, milliyetsiz bir toplum yaratmak…
Bunun için önce devlet tabelalarından TC’yi kaldırma girişimi başlattılar… Sonra ANT’ı, ulusal günleri, ulusal bayramları, Türk bayrağını, İstiklal Marşını yasakladılar…
Devletin en yetkili kişisi, zamanın Başbakanı RTE, “Kimse bizim karşımıza Kürtlükle çıkmasın, Türklükle de çıkmasın, biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız” dedi.
Hedef, vatandaşlık düzeninden kulluk, ümmet düzenine geçebilmek için milliyetçi düşünceleri ortadan kaldırmaktı…
Ergenekonlar, ordunun kafese konulması, kozmik odaların işgali hep bunun için düzenlendi, tertiplendi… Hedef, şeriata giden yolda önlerine çıkabilecek engelleri temizlemekti…
Ama yeri gelmişken buradan bir kez daha hatırlatalım: Bu iş bu kadar kolay değil…
Çünkü Türkiye ne Arabistan, ne Katar ne Afganistan’dır… Çünkü bu ülkede bir 1923 Cumhuriyet Devrimi yapılmıştır… Sevgili Yılmaz Özdil’in vurguladığı gibi, “Mustafa Kemal dediğin, okul bahçesinden söker gibi, yüreğimizden söküp, depoya kaldırabileceğin bir büst değildir…”
Kimse boşuna şeriat hayalleri kurarak düş görmesin… Ömrünü tüketmesin…
Atatürk Türkiyesi şeriata geçit vermez…
Bir yanıt yazın