SELAMDAN ÖNCE Mİ SONRA MI?

SELAMDAN ÖNCE Mİ SONRA MI? Her bir şeyimiz tam bir Arap saçına dönmüş durumda... Türk’üz ve öz Türkçe konuşuruz deriz ama Arapça, Farsça, Acemce, İngilizce, Fransızca, Almanca...say sayabildiğin kadar sözcükleri sıralarız ve bir de böbürlene böbürlene “Nasıl kültürlüyüm değil mi?” ya da “Ama, nasıl da entellektüelim!” dercesine, şimdiki moda ile öz çekim yapar ama selfie demeyi daha uygun buluruz...
Vah ülkem vah...
Aslında “Vah ülkeler vah” demek güncele daha uygun bence. En son ‘NASA’yı da beğenmedik ya bundan daha uygun tanım olur mu? Yineleyelim: “Vah ülkeler vah...”</p>
<p>
AKP iktidarının istediği de bu değil mi?
Hiçbir kararlarını eleştirmeyecek, hiçbir dediklerine karşı çıkmayacak, hiçbir uygulamalarını beğenmemezlik etmeyeceksiniz ki onlar mutlu olsun ...Onlar mutlu olunca da sizin mutsuzluğunuz zaten söz konusu bile olamaz.
Örneğin; terörle canı pahasına savaşan ve bunu son otuz yıldır veren güvenlik güçlerimiz, bu mücadelenin son 14 yılında tek iktidarın durmaksızın değişen çözüm arayışları nedeniyle tam rotasını ne yazık ki bulmaktan uzak kalmıştır. Şimdi yapılan ve pişmanlık dolu açıklamalarda ne yazık ki körpecik fidanlarımızın yiğit evlatlarımızın Şehit olarak aramızdan ayrılmasına engel olamamaktadır.
Elbette bir ulusa, hele hele Türk ulusuna yakışan en büyük onur, terör ve savaş anlarında ve doğal afetlerde tek vücut olup kenetlenmektir. Teröre destekte de herkes hükümetin yanında ve arkasındadır ama hükumetin bu konudaki söylemleri ile“Yalnızca ben bilirim” edaları çelişmekte ister istemez, bu konudaki uzman kadrolar dışarıda bırakılmış olarak hayıflanmaktadır. Oysa bu kadrolar bizim bağrımızdan çıkmış;“yurt, vatan” dediğinizde Silivri de yatırılmış olsalar da; açığa alınmış, işten el çektirilmiş olsalar da mutlaka “Gel” denildiğinde gözlerini kırpmadan arkadaşlarının yanında olacaklardır. Tecrübe her şeyin başında gelir ve kayıplar daha az hatta hiç olmayacak konuma dönüşebilir. Dileğimizde budur.
Başbakan Davutoğlu geçen günlerde herkese : “Birbirinizle karşılaştığınızda muhakkak ‘Selamün Aleyküm’ demeniz lazım”</p>
<p>
Başlayalım:
Selamün Aleyküm Davutoğlu, "Merhaba"
Entelektüel ya da biraz Türkçe az Arapça, daha çok İngilizce bilenlerin selamını da ekleyelim. Tam arabesk bir selam:“Selamun hello Davutoğlu!”</p>
<p>
Siz bu selamlaşmayı önerdiğinizden bu yana kaç şehit verdik biz sayısını unuttuk.</p>
<p>
Bugün en son beş şehidimiz vardı. Nur içinde yatsınlar...</p>
<p>
Selam; selamı hak eden kişiye verilir...</p>
<p>
Zalime, gaddara, haine, bölücüye, teröriste, haramı helal sayan cukkacılara, rüşvetçi, zimmetçi, ırz, namus düşmanı katillere, bebelere tecavüz eden sapıklara versek ne yazar vermesek ne yazar?</p>
<p>
Bir de çok çok üzülerek öğrenmek istiyorum: TBMM’de, kürsüye yürümeler, yumruklaşmalar, küfürler, tehdit vari hırçın söylemler, elleri bele atıp silah göstermeler: “Selamün Aleyküm demeden önce mi oluyor dedikten sonra mı?”</p>
<p>
Refhan İRTEM - refhan irtem 2
SELAMDAN ÖNCE Mİ SONRA MI?
Her bir şeyimiz tam bir Arap saçına dönmüş durumda… Türk’üz ve öz Türkçe konuşuruz deriz ama Arapça, Farsça, Acemce, İngilizce, Fransızca, Almanca…say sayabildiğin kadar sözcükleri sıralarız ve bir de böbürlene böbürlene “Nasıl kültürlüyüm değil mi?” ya da “Ama, nasıl da entellektüelim!” dercesine, şimdiki moda ile öz çekim yapar ama selfie demeyi daha uygun buluruz…
Vah ülkem vah…
Aslında “Vah ülkeler vah” demek güncele daha uygun bence. En son ‘NASA’yı da beğenmedik ya bundan daha uygun tanım olur mu? Yineleyelim: “Vah ülkeler vah…”


AKP iktidarının istediği de bu değil mi?
Hiçbir kararlarını eleştirmeyecek, hiçbir dediklerine karşı çıkmayacak, hiçbir uygulamalarını beğenmemezlik etmeyeceksiniz ki onlar mutlu olsun …Onlar mutlu olunca da sizin mutsuzluğunuz zaten söz konusu bile olamaz.
Örneğin; terörle canı pahasına savaşan ve bunu son otuz yıldır veren güvenlik güçlerimiz, bu mücadelenin son 14 yılında tek iktidarın durmaksızın değişen çözüm arayışları nedeniyle tam rotasını ne yazık ki bulmaktan uzak kalmıştır. Şimdi yapılan ve pişmanlık dolu açıklamalarda ne yazık ki körpecik fidanlarımızın yiğit evlatlarımızın Şehit olarak aramızdan ayrılmasına engel olamamaktadır.
Elbette bir ulusa, hele hele Türk ulusuna yakışan en büyük onur, terör ve savaş anlarında ve doğal afetlerde tek vücut olup kenetlenmektir. Teröre destekte de herkes hükümetin yanında ve arkasındadır ama hükumetin bu konudaki söylemleri ile“Yalnızca ben bilirim” edaları çelişmekte ister istemez, bu konudaki uzman kadrolar dışarıda bırakılmış olarak hayıflanmaktadır. Oysa bu kadrolar bizim bağrımızdan çıkmış;“yurt, vatan” dediğinizde Silivri de yatırılmış olsalar da; açığa alınmış, işten el çektirilmiş olsalar da mutlaka “Gel” denildiğinde gözlerini kırpmadan arkadaşlarının yanında olacaklardır. Tecrübe her şeyin başında gelir ve kayıplar daha az hatta hiç olmayacak konuma dönüşebilir. Dileğimizde budur.
Başbakan Davutoğlu geçen günlerde herkese : “Birbirinizle karşılaştığınızda muhakkak ‘Selamün Aleyküm’ demeniz lazım”


Başlayalım:
Selamün Aleyküm Davutoğlu, “Merhaba”
Entelektüel ya da biraz Türkçe az Arapça, daha çok İngilizce bilenlerin selamını da ekleyelim. Tam arabesk bir selam:“Selamun hello Davutoğlu!”


Siz bu selamlaşmayı önerdiğinizden bu yana kaç şehit verdik biz sayısını unuttuk.


Bugün en son beş şehidimiz vardı. Nur içinde yatsınlar…


Selam; selamı hak eden kişiye verilir…


Zalime, gaddara, haine, bölücüye, teröriste, haramı helal sayan cukkacılara, rüşvetçi, zimmetçi, ırz, namus düşmanı katillere, bebelere tecavüz eden sapıklara versek ne yazar vermesek ne yazar?


Bir de çok çok üzülerek öğrenmek istiyorum: TBMM’de, kürsüye yürümeler, yumruklaşmalar, küfürler, tehdit vari hırçın söylemler, elleri bele atıp silah göstermeler: “Selamün Aleyküm demeden önce mi oluyor dedikten sonra mı?”


Refhan İRTEM

Okumaya devam et  DOĞADAKİ KOLONİLER VE FETÖ…

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir