Bahçeli’nin cifir hesabı Ülkücülerin de kafasını karıştırdı!

devlet-bahceli_9829

Sayın Bahçeli, yapmış olduğu açıklamalarla Ülkücülerin kafasını karıştırmaya devam ediyor. Hele hele son anayasa çıkışı, beyinleri iyiden iyiye bulamaca çevirmiş bulunuyor.

Ülkücü arkadaşlardan birisi, “Ülkücüleri anlamak çok zorlaştı çok. Çünkü kutuplaştılar ve kendi adaylarının dışındakileri düşman bildiler/şeytanlaştırdılar. Artık zor iflah olurlar… Parlamenter sistem korunup güçlendirilerek yapılacak milli bir anayasaya neden hayır diyelim ki? Bahçeli başkanlık sistemine kesinlikle hayır demiştir… Anayasanın ilk dört maddesi ve 24-66. maddelerine dokundurtmam demiştir. Peki bu şartlarda bir anayasa yapılsa ve referanduma MHP katkısı ile gidilse iyi olmaz mı? Ben ila ki yeni bir anayasa yazılacaksa (ki AKP öyle diyor) bizim gözetimimiz ve denetimizde olsun diyorum…” diyerek Sayın Bahçeli’nin çıkışına desteğini izhar etmiş bulunmaktadır. Bu arkadaş gibi düşünen kaç kişi var bilmiyorum ama şahsen onlar gibi düşünmediğimi belirtmek zorundayım.

Onlara demek isterim ki; mevcut anayasanın gayri milli olduğunu hiç kimse iddia edemez. Hatta Ülkücüler bile. Zira en başta bu anayasa, yaklaşık %92 (% 91.37) Evet oyu alarak millilik vasfını kazanmış bulunmaktadır. Bu anayasaya “Hayır” diyen %8.63’lük oyun tamamı Ülkücülere ait olmadığına göre, bu anayasanın millilik vasfını kazanmasında bir kısım Ülkücülerin de payı olduğu muhakkaktır! Buna ilave olarak, 1982 anayasasının birçok maddesi, zaman içinde değişmiş ve değişen bazı maddelere herhalde MHP’li vekiller, bu konuda yapılan referandumlarda Ülkücüler de “Evet” oyu vermişlerdir ki; 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda sırf 12 Eylül darbecilerinin Ülkücülere yaptıkları işkencelerin intikamını almak düşüncesiyle “Evet” oyu veren Ülkücüler olmuştur. Üstelik MHP’nin “Hayır” kampanyası yaptığı halde. Hatta Ülkücü kökenden gelen bir parti bu konuda “Evet” propagandası bile yapmıştır. MHP, 12 Eylül 2010 referandumu için “Hayır” kampanyası yaptığına göre; şu halde anayasanın o tarihten önceki hali de pek ala milli idi değil mi? Şu halde, geçen 5-6 senede ne oldu da anayasa birden bire gayri milli oluverdi?

Ülkücülerin kutuplaştığı iddiasına ise asla katılmıyorum. Bahçeli’ye ve yönetimine karşı olmayı kutuplaşmak veya ihanet ile açıklamak asla doğru bir yaklaşım değildir. Sayın Bahçeli’nin durup durup, AKP’li bazı siyasilerin ve AKP yandaşı bazı gazetecilerin kendisine destek açıklamalarından sonra böyle bir açıklama yapması anlaşılır gibi değildir. Yıllardır seçim meydanlarında “Erdoğan, Bozkurdun nefesi ensende. Seni Yüce Divan’a göndermezsem namerdim” deyip, odasında 17.25’e sabitlediği saatle gazetecilere poz veren Sayın Bahçeli’nin, AKP’nin B planını ortaya koymasını gündeme getirmesi ve üstü kapalı destek açıklamaları, nasıl yan yana getirilir doğrusu bilmiyorum…

Açıklamalarına bakılırsa arkadaşımız Ben ila ki yeni bir anayasa yazılacaksa (ki AKP öyle diyor) bizim gözetimimiz ve denetimizde olsun diyorum…” demek suretiyle, iyiden iyiye MHP’nin, yeni anayasanın yazımında gözetim ve denetim yapabilecek güçte olduğuna kendisini inandırmış gözüküyor. Oysa cümle alem biliyor ki; MHP, AKP’nin gözünde sıradan bir “Vagon” ve “Yavru muhalefet” tir! Bunu, geçen dönemde sık sık dile getirmiştir AKP’nin şefleri. Özellikle de Cumhurbaşkanı! Hatta MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural’ın, R. Tayyip Erdoğan’ın “Yavru muhalefet” söylemine son derece içerleyerek gazaba geldiğini ve kendisine “Önce sen bir aynaya bak kendine, sen kimin yavrususun, sen kimin eş başkanısın, bir ona cevap ver.. Bugün Başbakan’ın yol arkadaşları, yol haritasının mimarları millet değil, Öcalan’dır, Kandil’dir, İmralı’dır..” şeklinde cevap verdiğini hatırlıyorum ben(*). AKP’nin “vagon” ve “yavru muhalefet” söylemi, MHP’nin 53 vekile sahip olduğu 24. döneme aittir. Yani MHP’nin bugüne kıyasla güçlü bir gruba sahip olduğu ve mecliste üçüncü parti olduğu dönemde söylenmiştir. Oysa bugün, MHP’nin sadece 40 milletvekili var, üstelik TBMM Başkan Vekili bile bulunmuyor MHP’nin. Böyle zayıf bir parti, anayasanın yazımı sırasında denetim ve gözetim görevini nasıl yerine getirecektir?

Bana kalırsa; bu ülkede hiç kimsenin yeni anayasa yapma diye bir derdi yok; AKP’nin tek bir amacı vardır, o da Erdoğan’ı başkan yapmak! Bu sebeple, Ülkücüler ve MHP’liler bu oyuna alet olmamalıdır. Ayrıca 24. madde “Din ve Vicdan Özgürlüğü” başlığını taşıyor ve bildiğim kadarıyla hiçbir parti bu maddenin değişmesini istiyor değildir. 66. madde Türk Vatandaşlığı başlığını taşıyor ve Türklük kavramına vurgu yapıyor. Evet 66. madde önemlidir. Peki, MHP, Anayasa’dan Türk kavramının çıkarılmaması karşılığında Başkanlık sistemine evet mi diyecektir? Eğer “evet” demiyorsa, AKP’nin böyle bir anayasaya “evet” diyeceğini mi sanıyorsunuz? Efendim, yeni anayasa milletin önüne gidecek ve millet karar verecekmiş! Bu milletin böyle Başkanlık sistemini içerse bile yeni anayasaya “Hayır” diyeceğini mi sanıyorsunuz siz? Bu millet, neye “hayır” dedi de, yeni anayasaya “hayır” diyecek kardeşim? MHP, böyle bir anayasanın milletin önüne çıkmasına çanak tutamaz/tutmamalıdır.

İşi bu noktaya getirerek işin içinden sıyrılacağını sanıyorsa yanılıyor MHP yönetimi. İdam cezasının kaldırılmasına karşı çıkmışlarmış! Nereden belli? Sadece “Hayır” demekle karşı çıkılmış mı olunuyor? Madem öyle koalisyonu neden idam cezasının kaldırıldığı Ağustos/2002 ayında bozmadınız da aynı yılın Kasım ayına kadar, yani baraj altında boğulana kadar beklediniz? İdam cezası yürürlükte iken, hakkında idam cezası verilmiş Öcalan’ı neden idam edemediniz? Bakın bu soruların cevabını hala hakkıyla veremediğiniz için bugün baraj sınırında dolanıp duruyorsunuz, bunu anlayın artık.

İddia ediyorum ki; bu gün bu milletin anayasa ile hiçbir sorunu yoktur. “Darbe anayasası” lafı, sadece lafı güzaftan ibarettir. Esasen bu anayasa, 12 Eylül anayasası olmaktan çıkalı çok oluyor. Anayasada yapılması gerekenler, evrensel hukukun kabul ettiği temel insan hak ve hürriyetlerini sınırlayan maddeler varsa onların değiştirilmesidir. MHP’nin ise istemediği ve milletin hayrına görmediği maddeleri bile değiştirecek gücü yoktur bugün. Lütfen hiç kimse kendini avutmasın.

Şu halde yapılacak ilk şey, MHP’yi güçlendirmektir. Onun için de bir an önce olağanüstü kurultay yapılması vazgeçilmez bir hal almıştır bugün. MHP’yi hangi kadrolar daha yükseğe taşıyacaksa onlar gelmelidir yönetime. Mevcut yönetim kadroları 19 yıldır test edilmiş ve başarısız oldukları görülmüştür. Bırakınız bir de başkaları teste tabi tutulsunlar. Onlar da başarısız olursa, bu sefer başkaları. Yapılacak şey budur. Elbette demokrasiye inanıyorsanız. Bilinmelidir ki; kaptanın en başta gelen görevi, tehlike anında kendisini ve tayfasını kurtarmak değil, gemideki yolcuları kurtarmaktır. Çünkü o yolcular, onlara umut bağlayarak ve güvenerek binmişlerdir o gemiye. MHP gemisi ise uzun süredir su almaktadır biline…

____________

(*)

 


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir