KAZIM KARABEKİR “KÜRDİSTAN ÇIĞLIĞI ATANLARA BAKINIZ NE DEDİ…

kazim_karabekir_pasa_ya_sevr_i_sordular_bakiniz_ne_cevap_verdi_h282_5910f

 

Hala “Sevr mi Lozan mı” diyenlere…

Tarih: 10 Ağustos 1920…

 

Sevr’de resmileşen Ermeni-Kürt dosyasının ana hatları şudur:
[1]
 

“Ağustos 1920’den itibaren altı ay içinde, İngiliz, Fransız ve İtalyan hükümetlerince atanacak üç kişilik komisyon İstanbul’da toplanacak. Bu komisyon Fırat’ın doğu, Ermenistan güneyi, Türkiye’nin Suriye ve Mezopotamya(Irak) ile olan sınırının kuzeyinde, çoğunlukla Kürtlerin bulunduğu bölgeleri için bir özerklik planı hazırlayacak.

 

Bu plan, bu bölgede yaşayan Asuri-Geldani ve öteki soy ve din azınlıklarının korunmasını için gerekli güvenlik önlemlerini de içerecek”…
Avrupa Doğu’da özerk bir Kürdistan planı da hazırlamıştı; İngiliz, Fransız, İtalyan, İranlı ve Kürt temsilcilerinden oluşacak bir komisyon, yeni Türk-İran sınırını gezecek ve ne gibi düzenlemeler yapılacağını karara bağlayacaktı. Bu her iki komisyonun alacağı kararlar, tebliğinden itibaren üç ay içinde, Türkiye Hükümeti kabul etmeyi ve yerine getirmeyi baştan yükümlenecekti.
Sevr’in Ermeni cephesini biraz açalım…
Bu anlaşmada yer alan ‘Ermenistan’ın güneyi’ ifadesiyle neyi kastediyordu?
Ermeni iddialarına bakıldığında, öteden beri süre gelen talepleriyle çizilmek istenilen Ermeni sınırı, Berlin Antlaşması’nda geçen ‘Ermenilerin yaşadığı vilayetler’ yani Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Mamüretülaziz(Elazığ) ve Sivas idi.
 
Buna, Şubat 1919’da Paris Konferansı’na verilen Ermeni taleplerini eklediğimizde, karşımıza Van, Bitlis, Diyarbakır, Sivas, Erzurum, Trabzon, Maraş, Kozan ve Adana çıkıyor.
İngilizlerin Maraş, Kozan ve Adana’yı Fransızlara verdiğini kabul edip bu sınırlardan düşer isek, olası bir Ermeni devletinin ‘güney sınırı’ olarak Diyarbakır’ın güneyini düşünmek gerekiyor.
Öte yanda, Türk-Ermeni sınırının tayini ABD Başkanı Wilson’a bırakılmıştı.
Wilson, sınır olarak Karadeniz kıyısında Giresun’un doğusundan başlayan, Erzincan’ın batı ve güneyinden, Elmalı, Bitlis ve Van Gölü güneyinden geçen ve birçok noktada Birinci Dünya Savaşı’ndaki Türk-Rus cephesini izleyen bir hattı gösteriyordu.[2]
Bu durumda, Sevr’de geçen ‘Ermeni sınırının güneyi’ olarak Van-Bitlis-Erzincan hattının güneyini anlamak gerekiyor.
Neden böylesi detaya giriyoruz; günümüzde Ermeni talepleri hala sürüyor dolayısıyla gelecek kuşaklar anavatan üzerinde nasıl ve nereler için bir tehdit olduğunu bilmeleri gerekiyor…
Sevr’in Kürt cephesine gelince…
Sevr’de yer alan ve Kürdistan’ı tanımlayan sınır olarak, ‘Fırat’ın doğusu ile Türkiye’nin Suriye ve Mezopotamya ile olan sınırın kuzeyi’ tarif edilmişti. Sayılan bu bölge özerk olmakla kalmıyor, peşinden gelen 64’ncü madde ile buraya bağımsızlık yolu da açılıyordu.
Eğer ki bölge halkı bağımsız bir devlet olmak için Milletler Cemiyeti Konseyi’ne başvuracak olur ve de bu kabul görürse, Türkiye bu bağımsızlığı tanımak zorunda kalacaktı.
Bu durumda Müttefikler ile Türkiye arasında, bu bağımsızlığı resmileştiren ayrı bir anlaşma yapılacak; Musul’da yaşayan Kürtler de bu bağımsız devlete katılmak isterse, Müttefikler buna karşı çıkmayacaktı[3].
Musul zaten İngiliz işgali altında olduğundan, Kürdistan olarak tanımlanan bölge Fırat’ın doğusundan İran’a ve Hakkari-Siirt-Tunceli hattından Musul’a kadar uzanan bir bölge olarak karşımıza çıkıyor.
Bu durum, gelecekteki İngiliz siyasetini açığa çıkarabilmek açısından önem taşıyor aynı zamanda günümüz siyasi Kürt hareketinin kendini bağlamaya çalıştığı coğrafyanın tarihsel sürecini de bilmek açısından önem kazanıyor.
 
Anadolu’nun doğu cephesindeki Ermeni-Kürt resimleri böyleydi.
Ermenistan-Kürdistan düşülürse Osmanlı’ya ne kalacaktı, bir de ona bakalım:
 
İstanbul ve Boğazlar…
“İstanbul Osmanlı yönetimine bırakılacak ancak bu antlaşma müttefiklerin istediği gibi uygulanmaz ise, geri alınacak;
Boğazlar bölgesi(büyün kıyıları ile Marmara Denizi dahil), özel bütçesi, teşkilatı, bayrağı, polisi olan yarı devlet niteliğindeki bir karma kurulun egemenliğinde olacak;
Askeri amaçla yalnız İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından kullanılabilecek;
Bu bölgedeki tüm istihkamlar yıkılacak ve silahsızlandırılacak;
Bölgede bulunan ve top ulaşımına elverişli bütün demir ve karayolları kullanılmaz hale getirilecek;
Türkiye bu bölgede telsiz-telgraf istasyonu kuramayacak ve Boğazlar bölgesindeki Türk jandarması müttefikler arası işgal komutanlığına bağlı olacaktı”.
Ege ve Trakya cephesi…
“Doğu Trakya(Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Gelibolu, Gökçeada ve Bozcaada) Yunanistan’a verilecek;
İzmir bölgesi(İzmir, Kuşadası, Tire, Ödemiş, Manisa’nın batısı, Akhisar, Kırkağaç, Soma, Foça, Ayvalık ve Burhaniye) Osmanlı egemenliğinde kalacak ama bu hakkı Yunanistan kullanacak;
Yerel yönetim beş yıl sonra Millet Cemiyeti’nden bu bölgenin Yunanistan’a başlanmasını isteyebilecek ve bu isteğin uygun görülmesi halinde Türkiye, bu topraklar üzerindeki haklarından vazgeçeceğini önceden kabul edecekti”.
Güney Anadolu…
“Güneyde Ceyhan, Osmaniye, Dörtyol, İskenderun-Antakya, Maraş’ın güneyi, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre Suriye’ye verilecek; Osmanlı Devleti, sınırları dışında kalan bu topraklar üzerinde bütün haklarından vazgeçecekti.
Osmanlı’ya bırakılan topraklar üzerindeki yönetimine de çok ağır kısıtlamalar getirilmişti;
Seferberlik yasak; Deniz kuvvetleri kurulması yasak; Zırhlı araç ve tank yapımı ve ithali yasak; Türkiye’nin savaş ve denizaltı gemileri yapması ve edinmesi yasak; Hava kuvvetleri kurulması yasak…”
Bu kısıtlamalarla birlikte, Osmanlı yönetimi bağımsız da olamayacaktı:
“Adalet rejimi müttefikler tarafından belirlenecek;
Bütün kapitülasyonlar, yaralanacakların sayısı artırılarak sürdürülecek;
Soy, din ve dil azınlıkları, bağımsız ve denetimsiz olarak, diledikleri kadar ilk, orta ve yüksek okul açabilecek ve kendi dillerinde eğitim yapabilecek;
Osmanlı maliyesi müttefiklerce seçilecek bir maliye kurulunun denetimi altında olacak”…
Sevr Antlaşması Ankara/TBMM’nce tepkiyle karşılandı.
Anlaşma’ya Anadolu’nun gösterdiği tepki ve Kürt aşiretlerinin Ankara’ya çektikleri telgrafların bütünü de ‘birlikte yaşamak’ arzu ve inancını yansıtıyordu.
 
Bu anlaşmaya en büyük tepkiyi gösteren, Erzurum XV. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa oldu…
Kazım Karabekir Paşa anılarında Sevr karşısındaki hissiyatını şöyle dile getiriyor:
‘…16 Ağustos’ta tatsız bir haber geldi; İstanbul Hükümeti murahhasları sulh muahedesini imzalamış. Hayret! Millet Ankara’da vekillerini toplamış; hükümet teşkil etmiş, İstiklal harbine karar vermiş. İstanbul’daki padişahla, şahsi hükümeti ne cüretle ve kimin namına esaret vesikasını imzalıyorlar?
Ey İstanbul’un milyona varan Türk halkı! Ve ey Darülfünunlarda ve ali mekteplerde feyiz veren ve feyiz alan münevver gençler!
 
Aksi sadasını şark dağlarında hissetmek istediğimiz tek bir fedainiz yok mu? Böyle zamanda teşkilat mı istersiniz, bir taraftan emir mi beklersiniz?
Her kafada istiklal ve hürriyet şimşekleri çarpmazsa, her kalpte bu aşk ateşi yanmazsa Türk’e yaşamak hakkı kalır mı? Eğer millet küre-i arzdan göçeceklerse en sonra sahneden çekilmesi Türk’ün şanından değil midir?
 
‘Türk yılmaz, cihan yıkılsa Türk yıkılmaz’ diye haykıracak bir tek ses!
 
Bu ses şu aralık bir namludan geçmeli, sefillerden herhangi birinin olsun, kulağı dibinde canhıraş patlamalıydı!
 
Hiç kimse hesap sormazsa, tarih buna cevap isteyecektir…”
[4]
Bu duygu ve düşünceler içerisinde aynı gün harekete geçen Kazım Karabekir, Ankara Hükümeti’ne bir de mesaj çekmişti. Bu mesajında, bu antlaşmayı imzalayanların ‘vatana ihanet’ suçuyla itham edilmesini, gıyaplarında karar verilerek ‘vatan haini’ sayılmalarını ve bunların isimlerinin her yerde lanetle anılmasını talep ediyordu.
Bu gündemle Ankara Hükümeti 19 Ağustos’ta toplandı.
Kazım Karabekir Paşa’nın isteği doğrultusunda, Sevr Antlaşması’nın kabul edilmesi için oy kullanan 42 kişi ile bu antlaşmayı imzalayan Hadi Paşa, Rıza Tevfik Bey ve Reşat Halis Bey ‘vatan haini’ ilan edildi(Karar sayı 37)[5].
Günümüz siyasi Kürtçüleri, ‘Sevr Antlaşması’na en büyük tepkiyi Kürtler gösterdi’[6] diyor ve bu tepkiyi sanki ulusal birlik ve bütünlükten yanaymışçasına bir tavırla sergilemeye çalışıyor.
Oysaki bunların ‘Kürtler Sevr Antlaşması’na karşıydı’ sözleriyle anlatmak istediği, ulusal birliği korumak değil, Ermenilerle aralarındaki toprak anlaşmazlığıdır. Bunlar Sevr ile Ermenilere verilen toprakların aslında Kürtlere ait olduğunu söylemeye çalışıyorlar, yani bunlar Türk hakimiyeti altındaki toprakları aralarında pay kavgası yapıyorlar.
 
Araştırmacı ve tarihçilerin belgelere dayalı açıkladığı bu gerçeklere karşın siyasi Kürt hareketi sözcüleri, Seyit Abdulkadir’in başkanı olduğu Kürdistan Teali Cemiyeti’nin Osmanlı Devleti topraklarında bir Kürdistan kurulması amacıyla işgal güçleriyle yaptığı bu işbirlikçiliğini görmezden geliyor.
Yine bu zihniyet sahipleri, aynı siyaseti takip eden Ermeni, Yahudi ve Nesturilerin siyasi Kürtçülüğe verdiği desteği de dile getirmekten ısrarla kaçınıyor.
 
İngiltere ve Rusya’nın bu siyasi Kürtçüleri kendi çıkarları doğrultusunda sürüklemiş olduğu konusunu ise hiç ele alınmıyor.
Tıpkı bugünkü gibi o dönemde de ‘ayrılıkçılığa karşıyız’ diyerek söze başlayanların, aslında Anadolu’yu parçalamak pahasına düşmanla işbirliği içine girmiş oldukları da hiç anlatılmıyor…
Sonuçta, Sevr Anlaşması’nın stratejik siyasi ana fikri şudur;
‘Doğu Anadolu’da kurulacak bir Ermenistan-Kürdistan gibi tampon devletlerle Anadolu’daki Türk varlığının Asya’dan fiziken koparılması; Batı ve Güney Anadolu’nun Yunan, İtalyan ve Fransız hakimiyetine bırakılmasıyla Anadolu’daki Türk varlığının üç cepheden kuşatılması; Ankara dolaylarına sıkıştırılmış ve kuşatılmış olan Türk Milleti’nin Sevr sonrası yapılacak ileri bir harekatla tarihten silinerek Anadolu’nun ele geçirilmesi…’
Bu siyasi stratejiye derinden bakılırsa eğer, günümüzde Barzani ve PKK terör örgütünün siyasi talepleriyle PKK-ASALA ittifakının ardında yatan gizli niyetler görülebilir.
Bu stratejik yönüyle Sevr Antlaşması, 1071 Malazgirt Savaşı’nın bir rövanşı olarak da düşünebilir.
 
Sevr’de açılan bu Ermenistan-Kürdistan Dosyası ‘Büyük Suikast’ olarak Türkiye’nin karşısından hiç çekilmeyecektir…
Erdal Sarızeybek

Sarızeybek Haber

Haberi paylaşın
Okumaya devam et  SEVR, LOZAN VE ANNAN PLANI (2)
Tarih: 10 Ağustos 1920… - kazim karabekir pasa ya sevr i sordular bakiniz ne cevap verdi h282 5910f

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Yorumlar

“KAZIM KARABEKİR “KÜRDİSTAN ÇIĞLIĞI ATANLARA BAKINIZ NE DEDİ…” için bir cevap

  1. Mustafa Aslan Aksungur avatarı
    Mustafa Aslan Aksungur

    Mustafa Aslan AKSUNGUR Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
    Memurevleri Mah.Tonguç Cad.205Sok. No: 2/44
    ANTALYA
    0 535 445 55 11 [email protected]

    ÇIKARCI DALKAVUKLARI YOK-EDELIM!

    Güzel Türkiye’mizin Yüksek makamlarında: (Diyelim ki, 4000) Makam Sahibi var. Bunların çevresinde bunlara DALKAVUKLUK yapmak icin dolanan DÖRT MİLYONU AŞKIN ÇIKAR DALKAVUĞUUZ APORT beklemetedirler. Bu İTLERİN Payları, bekledikleri kemik kırıntları önlerine atılmazsa, sahiplerini bile DALAMAYA kalkışırlar. Bunları böylece blelim..!
    Şunu da bilelim ki bu Yüksek Makam sahiplerimizin hiç birisi, CUMHURBAŞKANIMIZ bile olsalar, bu dalkavuklardan güç almadan, onları maşa olarak kullanmadan İNSANLIĞA AYKIRI İŞLEVLER İÇİN “OLUR!” veremezler; imza koyamazlar! Maçaları sıkmaz!

    Maşasız meşe koru tutulmaz! Tutmaya kalkışanın Elleri yanar.

    HIRSIZLIĞA + YOLSUZLUĞA + PETROL KAÇAKÇILIĞINA … vd. vd. Akla gelen tüm yolsuzluklara, aykırılıklara cesaret edemez olurlar! İmza atamazlar!

    Durum böyle olunca da, YETMİŞ YILDIR yaşadığımız tüm kanunsuz eylemler, usturayla kesilmişçesine şirrrp diye kesilir. Yüce Türk HALKI da, topluca hepimiz BİRDEN rahat bir nefes alırız. İşimize gider, işimizden gelir, işimizi kotarır İNSANCA, İNSAN gibi yaşarız..!
    İşte o zaman, gerek bilerek, gerekse bilmeksizin, ruhumuz bile duymaksızın SÖMÜRÜLEN BİZLER VE DE O (74) MİLYON İNSANIMIZDAN hiç birimiz, kanımızı o yetkili Makam sahibi sömürgenlerimize içirtmeyiz, sömürtmeyiz..!

    Hoş, zaten o sömürgen sınıf temsilcilerinin, makam sahiplerinin hiç birisi de sömürmeyi gündemine almak şööyle dursun, akıllarından bile getiremez olurlar ol zamanlar…

    SÖMÜRÜLEN Bu 74 milyon insan, (İçinde ben de varım.) Uyanmak, bir yumruk olmak zorundayız… Gelin uyanalım..!
    Bir elde beş parmak var. Parmaklarımızı ayrı ayrı tuttuğumuz zaman avucumuzda su bile eğleşmez. Hiç bir maddeyi tutamayız! Onları birleştirdik miydi, her hakkımızı alır, her şeyi avucumuzla tutar, avucumuzun ortasında buluruz..!
    Eee, öyleyse: Eyy o özel çıkarcılar dışındaki 74 milyon HALK İNSANI!
    Gelin 74 yıldır yattığımız bu “Eshab-ı Kehef Uykusundan” uyanalım artık! Şu DÖRT MİLYONCUK ÇIKARCILAR GÜRUHUNU, ÇIKAR DALKAVUKLARINMIZI, eğer istersek tükürüğümüzle boğarız..!
    Gelin isteyelim, BOĞALIM, YOK EDELİM DALKAVUK GÜRUHUNU..!
    m.a.a.
    ÇIKARCI DALKAVUKLAR GÜRUHUNU YOK EDELİM..! Kampanyasını başlattım. ETKİNLİĞE ve EYLEME geçirmek için senin yardımına ihtiyacım var.
    Hemen şimdi 30 saniyeni ayırarak bu ilişimi imzalar mısınız? İşte linki:
    https://www.change.org/p/özel-çikarcilar-dişindaki-74-milyon-halk-insani-çikarci-dalkavuklari-yok-edelim

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem

  1. ALLAH-TANRI; Kitabı KUR’AN! Ve, Akıl!? (1) (Yunus,34)”Allah! Yaratışı başlatır, sonra onu çevirip yeniden yaratır-her şeyi yoktan var eden ve sonra…

  2. Eleştirdiğiniz kısımları belirtmeniz tek tek güzel bir şey ama kanıta dair herhangi bir şey göremiyorum ayetlerini ve surelerini yazarsanız çok…

  3. Siyasi Partillesme ve Milli bir Örgütlenme ile siyasi ve ekonomik isgale karsi savasmaktan baskacaremiz hic bir yok.

  4. Şimdi de Çiftçilerin önü kesiliyor. Her çiftçi her istedini ekemeyecek, ekime sınır getiriliyor, hayvancılığa sınır getiriliyor. Enflasyon düzelirim dersiniz.

  • “Kıbrıs’ta 2 ayrı devlet var…”

    “Kıbrıs’ta 2 ayrı devlet var…”

    Kıbrıs’ta sular durulmuyor. Kıbrıslı Rumlar AB’nin desteği ile iyice şımardı. Önemli haklar elde etmeye çalışıyor. Ancak karşılarında KKTC’nin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı buluyorlar. Tatar, hiç taviz […]


  • Dünya Siyasetinde Değişim Başlıyor

    Dünya Siyasetinde Değişim Başlıyor

    New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 78’inci Genel Kurulu görüşmeleri bu yıl geçmişlerden farklı ve yeni bir dönemin başlayacağının habercisi konumunda zira 2023 yılında dünya […]


  • Altın Koza’ya Altın Program

    Altın Koza’ya Altın Program

    30. yılını kutlayan Adana Altın Koza Film Festivali’nin 18-24 Eylül tarihleri arasında Esas 01 Burda AVM, Cinema Pink salonlarında gösterime sunulacak uluslararası programı; Berlin, Cannes, […]


  • Ruslar Türkiye’den ayrılıyor

    Ruslar Türkiye’den ayrılıyor

    Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan, Rus göçü, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’daki savaşa daha fazla vatandaşın katılmasını gerektiren kısmi seferberlik kararından sonra […]


  • BRiCS DUVARI EMPERYALİZME KARŞI

    BRiCS DUVARI EMPERYALİZME KARŞI

    Son aylarda birbiri ardı sıra gündeme gelen uluslararası kongreler ve toplantılar sürüp giderken ,bugünkü dünya siyaseti normal koşulların ötesinde gelişmeler göstermektedir .Ülkeler ve devletler arası […]


  • SADAKA

    SADAKA

    Bir dakika durup düşünün, ne kadar aşağılayıcı bir durum içindeyiz bu günlerde. Emekli vatandaşların emekli maaşlarına 3 liramı verelim yoksa 5 liramı verelim konusu, bütün […]


  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: ”AB İle Yolları Ayırabiliriz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: ”AB İle Yolları Ayırabiliriz”

    Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu görüşmelerine  katılmak için  New York’a  gitmeden  önce Cumhurbaşkanı Erdoğan: ”AB ile yolları ayırabiliriz” diyerek önemli bir açıklamada bulunmuştur: ”Avrupa Birliği, […]


  • BİRİ YER, BİRİ BAKAR…

    BİRİ YER, BİRİ BAKAR…

    Enflasyon altında ezilen yurttaş bütçeyi de finanse etti. Merkezi yönetim bütçe sonuçlarına göre yılın ilk sekiz ayında başta ÖTV ve KDV’de olmak üzere vergi gelirlerinde […]


  • O YILLAR

    O YILLAR

    O YILLAR                 HÜSEYİN MÜMTAZ                 Biz eskidik ama yazılar hiç eskimiyor galiba…                 Tam on yıl önce, Falih Rıfkı Atay’dan şu kısa alıntıyı yapmışız; […]


  • Sivil giyimli ÍŞGĂL ORDUSU

    Sivil giyimli ÍŞGĂL ORDUSU

    Halkımız aptal değil, tehlikenin farkında. Yıllardır „sivil işgal kuvvetleri“ ülkemize dolduruluyor. „Barış süreci“ diye, binlerce PKK askeri, davul-zurna eşliğinde silâhları ile birlikte ülkemize sokuldu. Onları […]


  • Siyasette “aptal sözcüğü”

    Siyasette “aptal sözcüğü”

    Sosyal medyada aptal sözcüğünün çok sık kullanıldığını görmüşünüzdür. Siyasi ya da ideolojik tartışmayı aptalsın, akıllısın gibi yere indirgemek, aslında “entelektüel yeteneğin” sınırlı olduğuna işaret eder, […]


  • ŞEYHÜLİSLAMLIK KURULUYOR

    ŞEYHÜLİSLAMLIK KURULUYOR

    ÇEDES PROJESİ İLE AKP KARŞI DEVRİM’İNİN ŞEYHÜLİSLAMLIK AYAĞI DA KURULMUŞ OLUYOR Çağdaş bir devlet yurttaşlarına din dayatmaz. DİB bütçeden aldığı bakanlıklar üstü ödenek ile toplumun […]


  • Ganire Pashayeva…

    Ganire Pashayeva…

    Ganire Pashayeva üzerinden Türklük şuurunuzu ve samimiyetinizi müşahede ettik! İsmail bey Gaspıralının işte,dilde,fikirde birlik ülküsünün uygulayıcısı, Türk dünyasının Tomris Hatunu, Türk birliğinin rol modeli Ganire […]


  • “Devletimizin tanınması gerekiyor…”

    “Devletimizin tanınması gerekiyor…”

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Ersin Tatar’ın inatla üzerinde durduğu bir konu var: KKTC’nin artık tanınması gerektiğini söylüyor. Bu konuda bazı ülkelerle de teması var. […]


  • ABDÜLHAMİT-HÜSEYİN MÜMTAZ

    ABDÜLHAMİT-HÜSEYİN MÜMTAZ

    ABDÜLHAMİT HÜSEYİN MÜMTAZ                 Sina Akşin şöyle anlatıyor;                 “24 Nisan günü Hareket Ordusu İstanbul’u işgal etti. Abdülhamit direnilmemesi için askere emir vermiş olmasına rağmen, […]


  • Dünya ülkeleri Türkiye’den neler almak istiyor?..

    Dünya ülkeleri Türkiye’den neler almak istiyor?..

    Üretimde artışlar yüz güldürüyor. Türkiye’den dünya ülkelerinin neler istediği belli oldu. Burada önemli olan şu: Yapılan üretimin ithalat olmadan oluşmasıdır. Yoksa ithalata dayalı üretim sadece […]


  • FEYM GRUBU BÜLTENİ

    FEYM GRUBU BÜLTENİ

    ERMENİ Faaliyetleri (22 Eylül 2023) 1.  Artsakh (“sözde” Dağlık Karabağ Ermeni devleti) ve Azerbaycan temsilcileri arasında, Azeri askeri saldırısının ardından askerlerin geri çekilmesi ve tahliye edilen […]


  • İngilizler, kesenin ağzını açtı…

    İngilizler, kesenin ağzını açtı…

    Kartla harcamalar çoğaldı. Yapılan araştırmada yurt dışına tatile çıkan İngilizlerin kesenin ağzını açtığı ifade ediliyor. Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turistlerin yaptığı fiziksel harcamalar, bir önceki […]


  • Şirketler birer birer kapanıyor…

    Şirketler birer birer kapanıyor…

    İyimserlik devam ediyor ama ekonomik kriz karşısında da şirketler birer birer kapanıyor. Yeni şirketler de kuruluyor. Ancak, bu çok sınırlı. Kapanan bazı şirketlerin yetkilileri ”Ekonomik […]


  • ATATÜRK’E, TÜRK’E VE GERÇEK TC DEVLETİNE SALDIRILAR KARŞI DEVRİMİN ANAYASA DEĞİŞTİRMESİNE YÖNELİK ALIŞTIRMALARDIR. Sefa Yürükel

    ATATÜRK’E, TÜRK’E VE GERÇEK TC DEVLETİNE SALDIRILAR KARŞI DEVRİMİN ANAYASA DEĞİŞTİRMESİNE YÖNELİK ALIŞTIRMALARDIR.       Sefa Yürükel

    Atatürk’ün kurtardığı milletin bazı bireyleri ve Atatürkün kurduğu devletin bazı bürokratları, kurtarılmayı ve Türk Milletinin mensubu ve TC devletinin vatandaşı olmayı hak etmiyorlar. Son bir […]