Güneydoğu barut fıçısı…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

Seçim öncesi PKK ile başlatılan mücadelede daha da başarıya ulaşılabilmesi için, gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekse Başbakan Davutoğlu ve AK Parti kurmayları “İstikrarın sağlanması için tek başına hükümet gerekiyor” açıklamasında bulunmuşlardı. Terörün azması istikrarsızlığa bağlanıyordu.
Seçimde AK Parti’ye oy veren önemli kesimin “istikrar gelsin, terör bitsin” görüşü ile hareket ettiği de kamuoyu araştırma şirketlerinin yaptığı anketlere yansımıştı. Ancak, 1 Kasım seçimlerinden sonra AK Parti tek başına iktidar oldu ama terör konusunda beklenen sonuç elde edilemedi. Tam aksine, Doğu ve Güneydoğu’da terör daha da azdı, göç başladı, sıkıntılar tavan yaptı.
PKK terör örgütü, mücadeleyi kentlere taşıdı.
Bu durum, yıllardır sürdürülen “Barış Süreci”nde terör örgütüne tanınan isteklerin bir sonucudur.
Biz, Hükümetimizin, güvenlik güçlerimizin terörle mücadelede aldıkları kararları yerinde buluyor ve sonuna kadar da destekliyoruz. Temennimiz, terörün kökünün temizlenmesi, huzurun sağlanmasıdır.
Bugüne kadar terör örgütü ile sürdürülen görüşmelerde PKK ve gençlik yapılanmasının kentleri silah deposu haline dönüştürdüğü sürekli yazıldı, çizildi, ilgililer uyarıldı. Bunlara bu süre içinde neden göz yumuldu? Neden bunlara böylesine bir alan açılmasına izin verildi?
Bugünlerde yapılan mücadelede bakıyoruz, bu yapılanmadan kaynaklanan sıkıntılar ortaya çıkıyor. Doğu ve Güneydoğu’da evler, depolar silahlarla doldurulmuş. Bunlar bilinmiyor muydu? Biliniyorsa neden izin verildi, önlenmedi?
PKK’nın çatışmaları kentlere taşıması ile patlayan bombalar, kazılan hendekler, kurulan tuzaklar, barikatların arkasındaki yerleşim birimleri şu anda savaş alanına dönmüş durumda. Bölgede dükkânlar kapalı, can güvenliği endişesi ile göç başladı. Doktorlar ve öğretmenler görev yapamıyor. Bölgenin adeta bir barut fıçısı haline döndüğün söyleyebiliriz.
Bugüne kadar bölgeden 250 bin kişinin göç ettiği, bu göçün halen devam ettiği söyleniyor. Bugüne kadar meydana gelen çatışmalarda da 200 sivil vatandaşın hayatını kaybettiği ifade ediliyor.
Diyarbakır Sur başta olmak üzere, Cizre ve Silvan’da ağır silahların kullanıldığı, sokak çatışmalarında birçok işyeri ve evin kullanılmaz hale geldiği de görülüyor.
Terör örgütünün silahlı bir kalkışma, isyan içinde olduğu açık biçimde görülüyor.
Doğu ve Güneydoğu’yu bilen PKK terör örgütünün yapısını analiz eden bazı uzmanlar “Paris’te patlayan bir bomba ile Fransa’da 3 ay Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi. İktidarın bu mücadeleyi hukuki zeminde yürütebilmesi için bir takım yetkileri kullanması gerekiyor. Zaman geçirilmeden bölgede OHAL ilan edilmelidir” diyor.
Konu ile ilgili bazı iddiaları da dile getirelim:
Daha önce Cizre ve Silopi’de eşzamanlı operasyonların düşünüldüğü, adı geçen yerlerde sokağa çıkma yasağı ilan edileceği söylenmiş. Bölgede görev yapan öğretmenlerin evlerine dönmesi için de çağrı yapılmış. Ancak, operasyonlardan son anda vaz geçilmiş. Gerekçe olarak da Genelkurmay’dan bir yetkilinin “Sokağa çıkma yasağı 3 ay sürebilir” görüşünün etkili olduğu böyle bir operasyonda geri adım atılmasında etkili olduğu söyleniyor.
Hiç kuşkusuz burada iki nokta önem taşıyor:
Meydana gelebilecek beklenmeyen olayın yayılabilmesi ve karar vericilerin ileride bunlardan dolayı yargılanma yoluna gidebilme endişesi.
İkincisi de, olayların önünün alınamaması durumunda bölgenin Suriye’den farksız duruma düşebileceği ve dış güçlerin müdahalesinin meydana gelebileceğidir.
Biz, hiçbir zaman böyle bir durumun meydana gelmesini beklemiyor ve istemiyoruz. Huzurun sağlanması, terörün yok edilmesi için atılacak adımların sağlam olmasını diliyoruz. Çünkü terörle mücadelede millet olarak devletimizin ve güvenlik güçlerimizin yanında yer alıyoruz.
PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin ve milletvekillerinin de bugünlerde kışkırtmalardan uzak kalması gerektiğini anımsatalım. Bugün, yapılan terörle mücadeledir. Bu mücadelede bu topraklarda yaşayan herkesin devletimizin ve güvenlik güçlerimizin yanında bulunması gerekiyor. Bu zor günleri milletçe atlatacağız. Bu ülke ve topraklar bizimdir ve gidebileceğimiz başka bir yer de yoktur.
Doğu ve Güneydoğu’da çıkan bazı olayların HDP eliyle gerçekleştiğini iddia edenler de var. Bugünlerde herkese ve her kesime sorumluluklar düşüyor, aman dikkat…
Bölgeyi yakinen tanıyanlardan Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan’ın konu ile ilgili bir uyarısı var. Sizlerin de ilgisini çekeceğini umduğumuz bu uyarıdan kısa bir alıntı yaptık. Yazımızı bu uyarı işle noktalıyoruz.
Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan PKK’nın Türkiye içerisinde yürüttüğü hareketle IŞİD’in Suriye ve Irak’ta yürüttüğü hareketin, bu coğrafya etnik ve mezhepsel anlamda bir değişim ve dönüşüme göre planlandığının görüldüğünü söylüyor. Tantan “Suriye ve Irak’ta IŞİD’le birlikte PKK’nın uzantısı PYD’nin askeri kanadı YPG’nin yaptığı değişim ve dönüşümle Türkiye’de PKK’nın yaptığı değişim ve dönüşüm birebir örtüşüyor. İnsanların göçe zorlanması, alan hâkimiyetini genişletme, bıktırma, yıldırma faaliyetleri tamamen enerji savaşlarından dolayı bu bölgenin haritalarının değiştirilmesi çabalarının bir alt yapısıdır.” Şeklinde görüşlerini dile getiriyor.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir