NECDET BULUZ
Rusya ile yaşanan uçak krizinin ihracatımızı durma noktasına getirmesi, en çok üretici kesimini vurmaya başladı. Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ve gerekse Başbakan Davutoğlu, konu ile ilgili olarak “Başka pazarlara yönelmeye çalışacağız, üreticilerimizin sıkıntıya düşmelerini önleyeceğiz” diyorlar.
Her ne kadar Rusya’dan geri dönem ve bundan sonra iç piyasada pazarlanmaya başlanacak olan üretilen malların fiyatlarında düşüş yaşanacağı ve bunun da enflasyon rakamlarına yansıyacağı ifade ediliyorsa da bu pazardan 1 milyar Dolarlık bir zararın söz konusu olduğu ifade ediliyor.
Önemli olan üreticinin durumudur. Üretimin durmaması, hatta teşvik edilmesi gerekiyor. Eğer üretilen mal pazarlanamaz ve para etmez ise üreticinin üretime devam etmesi sağlanabilir mi?
Krizin hafife alınmaması gerekiyor.
Geçen yıllara baktığımızda üretim sahalarının azaldığını, üreticilerin de üretimden vaz geçerek başka işlere başladığını görüyoruz. Hatta hılı yapılaşma nedeni ile verimli üretim sahalarının elden çıktığını da gözlemliyoruz. Yaşanan bu krizde gereken adımlar atılmaz, önlemler alınmaz ise çiftçiler daha da sıkıntıya düşebilir.
Bu noktada hükümetin gerekli önlemleri alması, çiftçileri rahatlatacak her türlü adımı atması gerekiyor. Hiç kuşkusuz yeni pazarlara yönelme çalışmaları önemlidir. Ancak, bunların kısa vadede hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını da söylemeliyiz. Bu süre içinde kriz yaşayacak olan çiftçiler bu krizi nasıl atlatabilir bizce bunun hesabının yapılması gerekiyor.
Kısa vadede bu işin öyle söylendiği gibi kolay olmayacağı görülüyor.
Nitekim çiftçinin durumu ile ilgili açıklamalar yapan Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Başkanı İbrahim Yetkin hal fiyatlarının sürekli düşmeye başladığını söylüyor ve “Bu düşüş tersine dönmezse üretici bir süre sonra zarara uğradığı için üretimden çekilecek ya da şansını başka ürünlerde deneyecektir” diyor.
Yetkin’in açıklamalarına devam edelim:
“Antalya Halinde domates 1 lira 30 kuruştan, biber 1 lira 50 kuruştan; salatalık 1 lira 20 kuruştan; kabak 1 liradan satılmaktadır. Bu düşüş henüz Rusya’nın resmi ithalat yasağını başlatmadığı durumda yaşanmaktadır. Alımların durdurulacağı ocak ayından itibaren durumun daha da ciddi bir hal alması beklenmektedir; çünkü domates ekimi esas 1-20 Ekim arasında yapılmıştır ve bu domateslerin hasat vakti aşağı yukarı ihracat yasağının başlayacağı zamana denk gelmektedir. Tüketiciler bu ara sebze ve meyve tüketimini artırabilecekleri kadar artırmalıdır. Çünkü kriz uzar ve üretici önümüzdeki aylarda üretimi kısarsa tüketicinin keyfi de uzun sürmeyecek ”
Yetkin’in bir başka önerisi de iç tüketimde tüketicilerin iç tüketimi artırarak çiftçilere sahip çıkmasıdır.
Tehlike, üreticinin üretmekten vaz geçmeye yönelmesidir.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar da çiftçilerin panik durumda olduğunu, Rusya ambargosunun üreticiyi perişan ettiğine değiniyor. Bayraktar “Tarım Bakanımız Çelik’e, Rusya ambargosunun en fazla üreticiyi etkilediğini, öncelikle üreticiye destek verilmesi, onun ayakta tutulması gerektiğini söyledim” diyor.
Sorun hiç kuşkusuz tarım ürünleri ile sınırlı değildir. Özellikle Türkiye’nin ihraç ettiği mallarda Pazar paylarını giderek yitirmeye başlamış olması da ayrı bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin “İhracatçı Eğitim Anketi” yayınlandı. Bu anketten çıkan sonuçlar da hiç parlak görünmüyor. Ankete göre ihraçatcılarımızın yüzde 16’sı pazarlarını tamamen yitirmişler. Firmaların yüzde 51,5’i hedef ülkelerdeki ekonomik koşullar ve yüzde 49,5’i de rekabetçi fiyat sunamamayı en sık görülen pazarlama sorunu olarak gösteriyor.
Yine sorunun bu kadarla da sınırlı olmayacağı, özellikle Laleli’deki “Bavul Ticareti”nin durması ile esnafın da büyük zarar göreceği ifade ediliyor.
Laleli Sanayici ve İşadamları Derneği (LASİAD) Başkanı Gıyasettin Eyyüpkoca, Laleli’deki şirketlerin cirolarının yüzde 60’ının Rusya’yla yapılan ticaretten geldiğini söylüyor. Rusya ve Ukrayna’daki krizlerin domino etkisi yaratarak doğu bloku ülkelerine sıçraması endişesinde olduklarını kaydeden Eyyüpkoca, “Bundan sonrası daha da kötü olabilir. Yaralı ayının ne yapacağı belli olmaz. Ben yandım herkes yansın, diyebilir. Laleli’deki her firma cirosunun yüzde 60’ını kaybetti. Rusya’dan verilen siparişlerin büyük kısmı iptal edildi, yeni sipariş gelmiyor” diyor.
Özetle konuya nereden bakacak olursak olalım, Rusya ile yaşanan uçak krizinden genelde üreticimiz, sanayicimiz, esnafımız ve turizm sektörümüz çok etkilenecektir.
Morallerimizi bozmayacağız, dik duracağız ama, konu ile ilgili olanların bu krizi atlatmalarında da devlet olarak, hükümet olarak, vatandaş olarak ne yapmamız gerekiyorsa belli bir program çerçevesi içinde bunu yapmalıyız. Bunun için de bizi yönetenlerin mutlaka çizecekleri bir yol haritası ve programlarını ortaya koymaları gerekiyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Yazıları posta kutunda oku