Minibüs terörü…

Kendimi bildim bileli 10 Kasımlarda 9’u beş geçe mutlaka siren veya korna sesleri ile evde olsam dahi ayağa kalkar saygı duruşumu yapardım. - tunay suer

Kendimi bildim bileli 10 Kasımlarda 9’u beş geçe mutlaka siren veya korna sesleri ile evde olsam dahi ayağa kalkar saygı duruşumu yapardım.

Atatürk ilke ve devrimlerine kalpten bağlı bir ailede yetişmek böyle oluyor sanırım.

Daha sonraları siyasete atıldığımda, anmanın yapılacağı alanlarda olurdum.

Acı acı çalan o siren sesleri var ya, insanın iliklerine kadar işler, sanki canından can kopuyormuş gibi tarifi imkânsız bir sızı olur yüreğinizde.

Herkesi bilemem tabi benim için her yıl böyle olur.

Gözlerimden süzülmelerini engelleyemediğim yaşlar düşer damla damla giysime.

10 Kasım 2015 yani bundan 12 gün önce Kadıköy İskelesindeki törene katılamadım çünkü o gün yoğun işlerim vardı.

Eve döner televizyondan izlerim her tarafı diye düşündüm.

Bankadan çıktım saat 10, 15 ti.

Kadıköy istikametinden gelen araçların geçmelerini bekledim.

Rahatça orta refüjü geçtim ve Göztepe yönünden gelen araçların geçip gitmelerini bekledim.

Caddenin tenhalaştığı bir sırada yukarıdan flaşörlerini yakarak gelen minibüse durması için işaret ettim.

Durdu.

Arka tarafında tam göremediğim birkaç araç vardı.

Onların geçmeyeceklerinden emin olduktan sonra minibüse binmek üzere karşı tarafa geçtim ve tam kaputunun önüne geldiğimde minibüs hareket ederek beni ittirmeye başladı.

Şaşırdım, elimle durdurmaya çalıştım ve “dur, dur ne yapıyorsun” diye bağırdım.

Bu arada tam önünde olduğum için kaçamadığımdan beni birkaç metre ittirdi.

Sonra sanırım biraz daha hızlandı ve o anda dünyadan koptum sanki.

Yere sırtüstü düştüm.

Kulağıma dur kadını çiğniyorsun gibi sesler geldi.

Minibüs durabildiğinde belime kadar altına girmiştim.

Sonrası beni çekip çıkarttılar ve ambülans gelene kadar yerden kaldırmadılar.

Belim ve boynum çok açıyordu.

Yoldan geçen bir doktor ilk muayeneyi yaptı.

Boynumda hasar yoktu ama yine elimi kolumu hareket ettirmediler.

Halk başıma birikti ve inanır mısınız sanki yakınlarımmış gibi ilgilendiler benimle.

Tanımadığım o insanlara binlerce teşekkür ediyorum, hepsinden Allah razı olsun.

Bankanın hemen önünde bir polis otosu vardı.

Sanırım onlar olayı gördüler.

Polis zabıt tuttu ve ambülans geldi.

Hemen boyunluk takıp damar açtılar.

Ben avaz avaz bağırarak üstüm başım yırtılmış hastaneye kaldırıldım.

Bir sürü aletten geçirdiler, kırık çıkık yoktu şükür.

Serumlar, ilaçlar, iğneler çok acı çekiyordum.

Neyse fazla uzatmak istemiyorum.

O anı hatırladıkça ürperiyorum.

Duyan geldi hastaneye eksik olmasınlar.

Acım bir türlü geçmiyordu.

Zamanla diner gibi olan acım kıpırdadığım zaman adeta çıldırtıyor, beni perişan ediyordu.

Acıyı az hissettiğim bir anda başımda tanımadığım bir adam gördüm.

Kim olduğunu sordum beni altına alan minibüs şoförünün ağabeysiymiş.

Kardeşini nezarete atmışlar.

Durumu çarpıtarak anlatıyor soranlara.

Kardeşi ağlıyormuş, çok iyi çocukmuş filan.

Hayal meyal hatırladım onu.

Ben caddede yatarken birisi başucumda özür dileyip duruyordu.

Şoförün ağabeyine olayın nasıl olduğunu anlattım.

Benim için durdu kardeşin ama sonra ne oldu da üzerime sürdü aracı önce bende anlayamadım ama sanırım hemen arkasındaki araçta bulunan adamla kavga etti ve bu arada hırsla kalktı, beni unuttu.

Neyse polisler akşama doğru hastaneye de geldiler.

İfademi aldılar.

Ben şikâyetçi olmadım ama helal olsun bankanın önündeki polisler kazayı (buna pek kaza da denmez ya!)gördükleri için şoföre yüzde yüz suç yazmışlar.

Acıdım ya, kendi acınacak halime bakmadan, acıdım.

Belki çoluğu çocuğu vardır, filan falan işte.

Amme davası devam edecek.

Şükür kırığım yok diye düşündüm.

Ben affedince nezaretten çıkartmışlar.

Ağabeyine bir daha dikkatli olmasını ona söylemesini anlattım.

İşte sevgili yoldaşlarım,12 gündür canımla uğraşıyorum.

Tam iyileştim diyorum yeniden ağrılar başlıyor.

Birkaç zaman sürermiş bu acılar.

Oturamıyorum, kalkamıyorum…

Hareketlerim kısıtlı.

Her gün iğnelerim var.

Mümkün olduğunca kısa anlatmaya çalıştım sizlere.

Terör sadece silahla olmuyor gördüğünüzü gibi.

Acemi şoförler, dikkatsiz şoförler trafik terörü yaratıyorlar.

Bizim Kadıköy’de minibüslere binerken hani derler ya kelle koltukta biniyoruz.

Bir birleriyle yarışanlar mı ararsınız, daha önce müşteri kapmak için trafik kurallarını ihlal edenler mi?

Yolcu inmeden arabayı sürenler mi, ne ararsanız var.

Bir kere konserveye tıkılmış gibi dolduruyorlar içeri.

Bunun en güzel çaresi minibüs caddesine raylı sistemin acil yapılmasıdır.

Buna benzer kazalar çok oluyor ve çoğu benim gibi kurtulamıyor.

Sizlere siyasetsiz bir yazı yazdım acımı paylaştım.

Umarım tekrar eski günlerime dönerim.

Gayretliyim.

Yarın yine yazmaya çalışacağım.

Hepinize sevgiler ve saygılar olsun benden.

Not: sosyal medyadan geçmiş olsun dileğinde bulunan, telefonla hatırımı soran, evime gelen tüm yoldaşlarıma kazasız, belasız günler diliyor gönülden teşekkür ediyorum.

 

22.11.2015

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir