Ortadoğu bataklığından Ortadoğu cehennemine…

NECDET BULUZ - Mid East Ethnic lg

NECDET BULUZ

Biz, daha önceki yazılarımızda Ortadoğu için “bataklık” sözcüğünü kullanıyorduk. Son gelişmeler, artık Ortadoğu’nun bataklıktan bir cehenneme dönüştüğünü gözler önüne serdi. Özellikle IŞİD’ın ortaya çıkması ve son Paris katliamı, Ortadoğu cehenneminin artık dünyayı tehdit eder duruma geldiğini de gösteriyor.
Bütün mesele şu:
Dünya’ya şekil vermeye çalışan ülkeler yıllardır Ortadoğu petrollerinin peşinde koştular. Bugün, bu petrolün paylaşımı, bölgeden Avrupa’ya taşınması, diğer stratejik alanların yaratılması için de yeni yeni terör örgütleri üretip devreye soktular.
Hiç kimse şüphe etmesi, ülkeler artık birbiri ile çatışmıyor, savaşmıyor ama, ortaya çıkardıkları ve destek verdikleri örgütlerle birbiri ile resmen çatışıyorlar. İşte, IŞİD denilen acımasız terör örgütü de bunlardan biri haline geldi.
Dikkat ediniz:
Amerika ve müttefikleri IŞİD ile mücadele adı altında Kürt grupları kullanıyor. IŞİD’a karşı çatışan diğer gruplara destek veriyor.
Buradaki asıl hedef, IŞİD ile mücadele adı altında Kuzey Suriye’de bir Kürt koridorunun açılması planıdır. Bu koridor ile Ortadoğu petrolünün Avrupa’ya taşınması gerçekleşecek. IŞİD sadece bir savaş bahanesidir. Bu örgüt birdenbire gökten zembille inmediğine göre kimler tarafından ne amaçla yaratıldığını artık herkes bütün ayrıntıları ile görebilmektedir.
Bölgede kimin kiminle savaştığı ya da kimin kimi öldürdüğü dış güçler için önemli değil. Önemli olan, belirlenen hedeflerin eke geçirilmesi, petrol akışının sağlanması ve paraların cebe indirilmesidir. Burada en rahat kullanılan örgütler de aşırı İslami örgütlerdir. Bu örgütlerin kullanılması ile dış ülkeler aslında birbiri ile savaşmaktadırlar.
Özetle savaş artık örgütlerin kullanılması ile yön değiştirmiştir. Paris’teki katliamı da bu açıdan değerlendirmekte fayda vardır.
Amerika ile Rusya, bölgede savaşıyor ama bu savaşın da yine kendilerinin yarattığı örgütlerle yapıldığını görüyoruz.
Bütün hedef petroldür ve bugün Ortadoğu’yu bataklıktan cehenneme çeviren de petrol üzerinde oynanmakta olan oyundur.
Dikkatler zaman zaman başka yönlere çevriliyor. Buna inanmamak ve doğruları görmekten şaşmamak gerekiyor. Oynanan oyun çok büyüktür. Bundan da hiç kuşkusuz en çok etkilenen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Özellikle Suriye konusundaki yanlış politikalarımız nedeni ile Türkiye hem bir sığınmacı kampına dönmüş, hem PKK’nın Suriye kolu PYD ile sıkıntıya düşmüş, hem de IŞİD belasına bulaşarak bölgede adeta köşeye sıkışmıştır.
Bazı rakamlara bakalım:
Dünyada bugün 88 milyon varil petrol tüketiliyor. 20 yıl sonra bu rakam hergün 20 milyon varile çıkmış olacak. Uluslar arası Enerji Ajansı’na göre aradaki bu fark Irak petrolleri ile kapanacak. Bu da yıllar önce Irak’ın neden işgal edildiğini ortaya koyuyor. Demek ki, Irak’ın işgalindeki ana neden de petrole dayanmaktaydı.
Irak’taki Şii bölgelerindeki yataklarda 115 milyar varil rezerv bulunuyor. Kuzey Irak’ta 45 milyar varil rezerv olduğu tahmin ediliyor.
Konu ile ilgili Yılmaz Özdil’in yazdığı yazıda Rus petrol devi Lukoil’in, 20 milyar varil rezerviyle, dünyanın henüz delinmemiş en büyük petrol alanı Batı Kurna-2’de üretime başladığını, Çin devlet şirketi PetroChina, güneyde petrol sahaları satın aldığını, 10 bin Çinli işçiyi bölgeye taşımak için, kendi havaalanını inşa ettiğini. PetroChina’nın satın aldığı bölge, eskiden Exxon Mobil’e ait olduğunu Amerikalılar bölgeyi terk etmek durumunda kaldığını, onların yerine Çinliler oturduğunu öğreniyoruz.
Libya’da Kaddafi’nin devrilmesi ve Libya petrolleri üzerine oturanların da aynı çizgide hareket etkilerine itiraz edeniniz var mı?
Dikkat ediniz, bu petrol savaşında hep kaybeden Türkiye oluyor. Libya’daki savaşta kim kaybetmiş, kimler kazanmıştır? Bunları burada yinelemeye gerek görmüyoruz.
Yarınlarda aynı hesapları Suriye üzerinden de yapmak durumunda kalacağız. Irak’taki savaşta ve petrol yataklarının ele geçirilmesinde kimler kazançlı çıkmıştır, söylemeye gerek var mı? Biz, bu savaşın neresindeyiz ve bizi biçilmiş rol nedir? Bunları irdelemekte yarar olacağını sanıyoruz.
Paris katliamının ana nedeni hiç kuşkunuz olmasın petrol savaşının ortaya koyduğu paylaşımdır.
Biz, terörü nereden ve kimden gelirse gelsin kınıyoruz ve karşısındayız. Ancak, küresel güçler petrol savaşı için bu terörü lanetlemelerine ve karşı olduklarını söylemelerine rağmen petrol savaşını da onlarla sürdürüyorlar.
Bu noktaya hepinizin dikkatini çekmek istedik.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir