IŞİD ile daha ciddi bir mücadele şart…

NECDET BULUZ - ISID

NECDET BULUZ

IŞİD tehlikesine, konu ile ilgili her yazımızda değiniyoruz. Bölgede giderek yayılan, özellikle de Türkiye için artık büyük bir tehdit haline gelen bu kanlı terör örgütü ile daha köklü ve ciddi biçimde mücadele edilmesi gerektiği artık Ankara katliamından sonra daha da önem kazandı.
Bu satırlar yazılıncaya kadar Ankara katliamının failleri henüz tespit edilmemişti. Ancak, güvenlik birimleri ve bizi yönetenler bu katliamı IŞİD’ın yapabileceği ihtimallerinin güçlendiğini açıklamışlardı.
IŞİD’a özellikle Doğu ve Güneydoğu’dan katılımlar olduğu, buralarda bu kanlı terör örgütünün sempatizanlarının bulunduğu biliniyor. Halen Irak ve Suriye’deki IŞİD’cılar içinde yoğun olarak Türkiye’den katılanların bulunduğu da söyleniyor.
Geçenlerde sosyal medyaya düşen bazı görüntüler hem düşündürücü hem de endişe verici olması açısından önemlidir. Bu görüntülerde IŞİD saflarına katılan Türkler’in elindeki Amerikan yapısı M-16 silahlar dikkatlerden kaçmadı. Görüntülerdeki IŞİD’çı Türkler bir de çağrı yapıyor ya “Ya bize katılın, ya da kıyıma (ayaklanmaya) kalkışın” diyor.
Kendilerini “İslam Devleti’nin Cezire Vilayeti Türk Mücahitleri” olarak tanımlayan grup içindeki küçük yaştaki çocukların oluşu da ayrıca düşündürücüdür.
Arapça altyazılı görüntülerde özellikle Türklere çağrı yapılıyor. Türkiye’dekiler IŞİD’a ve cihada çağrılıyor. Bugünkü Hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da hedef alan açıklamalarda Türk Hükümeti “Allah’ın hükmünü tanımayan” bir yapı olarak değerlendiriliyor.
Bu tür görüntüler ve paylaşımların son günlerde sıklaşması hiç kuşkusuz küçümsenmemelidir. IŞİD’ın ne kadar tehlikeli bir grup olduğu ve artık yanı başımızda bizim için ne kadar önemli bir konuma geldiği de unutulmasın.
Konu ile ilgili bir başka gelişme de şöyle:
IŞİD, yayınladığı görüntülerde Esad karşıtı tüm grupları “düşman” ilan ediyor. Gerçek İslami mücadeleyi de kendilerinin verdiğini söylüyor.
Şimdi gelelim asıl konumuza:
Daha önce Başbakan Davutoğlu, IŞİD ile ilgili olarak, canlı bombaların var olduğunu, bunların bazılarının yakalandığını söyledi. Başbakan, eylem yapmadan da bunların suçlu olarak değerlendirilemeyeceğini de belirtip “ Canlı bomba listesi elimizde ama bombacılar eylem yapmadan tutuklayamayız” demişti. Eylem yapan canlı bombaları tutuklamak nasıl mümkün olabilir ki? Parçasını dahi bulamıyorsunuz.
Daha önce “makul şüpheli” olarak görülen bazılarının yakalanıp, tutuklanması varken, IŞİD için böyle bir görüş düşündürücü değil mi? Bu da birçoklar tarafından eleştiri konusu oluyor.
İstihbarat birimlerinin IŞİD’ın yurt içinde canlı bomba eylemi yapabilecek 6’sı kadın, 21 militanın kimlik bilgilerini tespit ettiği de söyleniyor.
Biz de, böyle bir anlayışın karşısındayız.
Eğer karşınızda bir düşman varsa ve bu potansiyel suçlu statüsünde görülüyorsa, üstelik “makul şüpheli” sıfatı taşıyorsa, bunların ellerini kollarını sallayarak dolaşmalarına izin veremezsiniz. Verirseniz, Ankara katliamlarına da zemin hazırlamış olursunuz.
Kaldı ki, Suriye sınırından ellerini kollarını sallayarak ülkemize girip-çıkan böylesine tehlikeli militanları takip etmek, onları etkisiz hale getirmek bu devletin güvenlik güçlerinin görevidir. Bu nedenle özellikle “güvenlik zafiyeti” derken biz bunların da göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünmekteyiz.
Halen ülkemizde canlı bomba olarak giriş yapmış olan IŞİD militanlarının dolaştığı istihbarat edilmiştir. Bunların bazıları da güvenlik güçlerince fotoğrafları ile yayınlanmıştır. Böylesine bir ortamda can ve mal güvenliğinden söz edilebilir mi? İnsanlar sokağa çıkmaya korkuyor, toplantılardan kaçmaya çalışıyorsa 1 Kasım’daki seçim güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? Ya da can ve mal güvenliğinden endişe edenleri sandığa götürebilecek misiniz?
Daha önce IŞİD konusunda Doğu ve Güneydoğu’daki bazı illerimizde “uyuyan hücreler”in olduğundan söz edilmişti. IŞİD sempatizanlarının varlığından endişe edildiğine de değinilmişti. Bugüne kadar bunların üzerine ciddi olarak gidilmiş midir? Bu yuvalar dağıtılmış mıdır? İçimizdeki bu tehlike giderek büyüyor, can ve mal güvenliğimiz endişe verici boyutlara taşınıyor ama bu örgüt ile özellikle içeride ciddi bir mücadelenin varlığını göremiyoruz.
Bazı çevrelerin bu örgütü ve sempatizanlarını adeta görmezden geldiğini, neredeyse korumaya aldığı izlenimini ediniyoruz. Bu kanlı terör örgütüne karşı sempati duymak, korumaya kalkışmak Türkiye’ye yapılmak istenilen en büyük ihanettir. Biz, böylesine bir durumdan da endişe ettiğimizin altını çizmek istiyoruz.
Bir başka görüşümüz de yansıtalım:
IŞİD, bölgede dış güçlerde yaratılmış, bugün de Türkiye’yi tehdit eder boyutlara gelmiş bir örgüttür. Türkiye’nin bölünmesini isteyen dış güçlerce kullanılan bu örgütün elindeki silahlar ve uyguladığı yöntem IŞİD’ın arkasında gizli güçlerin varlığını da ortaya koyuyor. Gizli servislerin de maşası olarak kullanılmaya başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir