İKİ FEDERAL BİR BAĞIMSIZ YAPI

Suriye krizinin siyasal çözümünü " Güvenlik tesis edilmeden reformların yapılamayacağı" esası belirliyor.
Bu noktada Cumhurbaşkanı Esad'ın, " Hükümetin anayasal, kanuni ve meşru sorumluluk olarak güvenliğin tesis edilmesinden birinci derecede sorumlu olduğu" düşüncesi,
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu'nun ise Recep Tayyip Erdoğan'dan iktibas ettiği,"Terör örgütleri burada Esad ile birlikte oluştu" düşüncesiyle geçiş yönetimi kurulduğunda Esad ve arkadaşları yönetimde olmamalıdır düşüncesinin bileşkesinde iç savaş beş yıldır devam ediyor.
 
*
2013' te Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu'ndan Suriye'de kurtarılmış bölgeler oluşturması beklenirken,2014'te Suriye'de IŞİD'in hilafet devleti ile karşılaşılmıştır.
IŞİD hilafet devletinin sadece Suriye'deki sahayı değil, Suudi Arabistan ve Ürdün'ü tehdit eder hale gelmesi, Ulusal Koalisyon'un 11 Eylül 2014'te teröre karşı uluslararası koalisyon'a dönüşmesine neden oldu.
 
*
Bu sonuç, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi müttefiklerinin baskılarına rağmen ABD'nin Suriye'de oluşturmak istediği değişim yerine terörle mücadeleye öncelik vermeye başlamasına,
Rusya'nın da gerçek anlamda bir siyasi çözüm için gerekli zeminleri oluşturmasına fırsat verdi.
 
*
Nitekim Katar'da ABD,Rusya ve Körfez ülkeleri Dışişleri Bakanları görüşmesinde,
Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov, Devlet Başkanı V.Putin'in IŞİD ile mücadele planını gündeme getirdi.
 
*
Diplomatik kaynakların açıklamasına göre Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesinde, terörist grupların Suriye'nin tamamına hakim olmaması için Suriye Cumhurbaşkanı B.Esad'in geçiş süreci boyunca iktidarda kalması gerektiği konusunda anlaşmıştır.
Bu suretle Putin, şimdi uluslararası hukuk kuralları temelinde Suriye, Irak ve bölgenin diğer ülkelerindeki teröristlere karşı güçlü bir bariyer oluşturmak amacıyla terör karşıtı geniş bir cephenin kurulmasını teklif ediyor...
 
*  
Lavrov, ABD'nin IŞİD ile mücadele için Irak ve Suriye'de koalisyon kurduğunu açıkladığı zaman Irak Hükümeti'nin onayını aldığını, fakat Suriye'deki rejimin fikrini öğrenmemesinin yanlış olduğunu birkez  daha teyid ediyor.
Bu yüzden ABD'nin  IŞİD ile mücadele stratejisinde tek bir cephe oluşturamadığını,
Suriye muhalefetini havadan destekleme stratejisinin ise terör ile mücadeleyi daha da zorlaştırdığını ileri sürüyor.
Hava saldırılarının yeterli olmadığını, kara harekatı konusunda da hemfikir olunması gerektiğinin altını çiziyor...
 
*
Ne ki S.Lavrov, " Yazık ki, siyasal çözüm önerilerimiz Washington tarafından istenilen yanıtı almıyor.  Bu konuda kesinlikle fikir ayrılığı yaşıyoruz. Ama artık elinde silahla terör tehdidine karşı çıkanlar ile teröre karşı mücadelede aynı fikirde olanlardan oluşan bir koalisyonun oluşturulması gerekiyor ve bu koalisyon Suriye ve Irak ordularını kapsamalıdır" diyor.
 
*
Ama ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Rusya'nın Suriye krizine çözüm bulma çabasına yanıtı gecikmiyor.
Dışişleri Sözcücü M.Toner, "ABD Suriye lideri Esad'ın çözüm sürecinin parçası olmadığı  ve ülkeyi demokratik bir geleceğe götüren çözümlere destek verildiğini "açıklıyor.
 
*
Sözcü İran'ın Esad rejimine desteğe devam etmesinin de kabul edilemez olduğunu söylüyor...
"Savaşın çözümü noktasında herhangi bir barışçıl çözüm veya ilerlemeye Esad rejiminin dahil olması mümkün değildir. İran yapıcı bir rol oynayacaksa bu Esad rejimini desteklemeyen bir şey olmalıdır. Tüm kötülüklerin kökeni Esad rejiminden geliyor. Bugün bizim ve Suriye halkının içinde bulunduğu koşulları yaratan Suriye rejimidir. Dolayısıyla rejime örtülü veya açık herhangi bir destek başarısız bir girişim olur" diyor.
 
*
Ve Türkiye IŞİD'e karşı operasyonlar için İncirlik üssünü  uluslararası koalisyona açmıştır.
Çünkü bu kez Suriye ve Irak için yeni düşünceler söyleniyor.
1- Suriye'de Esad'ın iktidarını koruma konusunda büyük bir potansiyele sahip olduğu, terörist grupların Suriye'nin tamamına hakim olmaması için  B.Esad'in geçiş süreci boyunca iktidarda kalması gerektiği anlayışı gelişmiştir.
Şimdi rejim gücünün Sünni güçle dengelenmesinin sağlanması,
2- Irak'ta gidişatın güç-gelir paylaşımına dayalı bir federalizme doğru gitmesinden başka bir yol görünmemesi nedeniyle Irak Kürtleri ve Sünnilerin, Şii'leri dengeleyecek bir karşı ağırlık yaratması,  
3- Nihayet bölgede çatışan tüm dinci ve etnikçi terör örgütlerinin mutlaka lağvedilmesi gereklidir planı işletiliyor.
 
*
Bu noktada uluslararası savaş suçundan, vatana ihanete kadar suçlarla töhmet edilecek, başı en sıkışık kişi Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve şürekâsıdır.
Erdoğan Türkiye,Irak ve Suriye'de izlediği politikaların sonucunu, işte bir bir alıyor.
Nitekim Türkiye'nin IŞİD'e karşı mücadelede ciddi olmadığı, ABD'ye üslere erişim sağlama görüntüsü altında esasen güneydoğu ve doğuda PKK'nın ve Irak Kürt Bölge yönetiminin, 
Suriye sınırında da PYD'nin ağırlık kazanmaması için operasyonlar düzenlediği düşüncesi yayılıyor.
Washington ölçülü bir yaklaşımla Türkiye'yi ihtiyatla destekliyor! 
 
*
Aslında Rusya Devlet Başkanı Putin'in, uluslararası hukuk kuralları temelinde Suriye, Irak ve bölgenin diğer ülkelerindeki teröristlere karşı güçlü bir bariyer oluşturmak amacıyla terör karşıtı geniş bir cephenin kurulmasını teklifi, Erdoğan'a değil ama Türkiye'ye büyük fırsat sunuyor.  
8.8.2015 - 7593
Suriye krizinin siyasal çözümünü ” Güvenlik tesis edilmeden reformların yapılamayacağı” esası belirliyor.
Bu noktada Cumhurbaşkanı Esad’ın, ” Hükümetin anayasal, kanuni ve meşru sorumluluk olarak güvenliğin tesis edilmesinden birinci derecede sorumlu olduğu” düşüncesi,
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun ise Recep Tayyip Erdoğan’dan iktibas ettiği,”Terör örgütleri burada Esad ile birlikte oluştu” düşüncesiyle geçiş yönetimi kurulduğunda Esad ve arkadaşları yönetimde olmamalıdır düşüncesinin bileşkesinde iç savaş beş yıldır devam ediyor.
 
*
2013′ te Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’ndan Suriye’de kurtarılmış bölgeler oluşturması beklenirken,2014’te Suriye’de IŞİD’in hilafet devleti ile karşılaşılmıştır.
IŞİD hilafet devletinin sadece Suriye’deki sahayı değil, Suudi Arabistan ve Ürdün’ü tehdit eder hale gelmesi, Ulusal Koalisyon’un 11 Eylül 2014’te teröre karşı uluslararası koalisyon’a dönüşmesine neden oldu.
 
*
Bu sonuç, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi müttefiklerinin baskılarına rağmen ABD’nin Suriye’de oluşturmak istediği değişim yerine terörle mücadeleye öncelik vermeye başlamasına,
Rusya’nın da gerçek anlamda bir siyasi çözüm için gerekli zeminleri oluşturmasına fırsat verdi.
 
*
Nitekim Katar’da ABD,Rusya ve Körfez ülkeleri Dışişleri Bakanları görüşmesinde,
Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov, Devlet Başkanı V.Putin’in IŞİD ile mücadele planını gündeme getirdi.
 
*
Diplomatik kaynakların açıklamasına göre Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinde, terörist grupların Suriye’nin tamamına hakim olmaması için Suriye Cumhurbaşkanı B.Esad’in geçiş süreci boyunca iktidarda kalması gerektiği konusunda anlaşmıştır.
Bu suretle Putin, şimdi uluslararası hukuk kuralları temelinde Suriye, Irak ve bölgenin diğer ülkelerindeki teröristlere karşı güçlü bir bariyer oluşturmak amacıyla terör karşıtı geniş bir cephenin kurulmasını teklif ediyor…
 
*  
Lavrov, ABD’nin IŞİD ile mücadele için Irak ve Suriye’de koalisyon kurduğunu açıkladığı zaman Irak Hükümeti’nin onayını aldığını, fakat Suriye’deki rejimin fikrini öğrenmemesinin yanlış olduğunu birkez  daha teyid ediyor.
Bu yüzden ABD’nin  IŞİD ile mücadele stratejisinde tek bir cephe oluşturamadığını,
Suriye muhalefetini havadan destekleme stratejisinin ise terör ile mücadeleyi daha da zorlaştırdığını ileri sürüyor.
Hava saldırılarının yeterli olmadığını, kara harekatı konusunda da hemfikir olunması gerektiğinin altını çiziyor…
 
*
Ne ki S.Lavrov, ” Yazık ki, siyasal çözüm önerilerimiz Washington tarafından istenilen yanıtı almıyor.  Bu konuda kesinlikle fikir ayrılığı yaşıyoruz. Ama artık elinde silahla terör tehdidine karşı çıkanlar ile teröre karşı mücadelede aynı fikirde olanlardan oluşan bir koalisyonun oluşturulması gerekiyor ve bu koalisyon Suriye ve Irak ordularını kapsamalıdır” diyor.
 
*
Ama ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Rusya’nın Suriye krizine çözüm bulma çabasına yanıtı gecikmiyor.
Dışişleri Sözcücü M.Toner, “ABD Suriye lideri Esad’ın çözüm sürecinin parçası olmadığı  ve ülkeyi demokratik bir geleceğe götüren çözümlere destek verildiğini “açıklıyor.
 
*
Sözcü İran’ın Esad rejimine desteğe devam etmesinin de kabul edilemez olduğunu söylüyor…
“Savaşın çözümü noktasında herhangi bir barışçıl çözüm veya ilerlemeye Esad rejiminin dahil olması mümkün değildir. İran yapıcı bir rol oynayacaksa bu Esad rejimini desteklemeyen bir şey olmalıdır. Tüm kötülüklerin kökeni Esad rejiminden geliyor. Bugün bizim ve Suriye halkının içinde bulunduğu koşulları yaratan Suriye rejimidir. Dolayısıyla rejime örtülü veya açık herhangi bir destek başarısız bir girişim olur” diyor.
 
*
Ve Türkiye IŞİD’e karşı operasyonlar için İncirlik üssünü  uluslararası koalisyona açmıştır.
Çünkü bu kez Suriye ve Irak için yeni düşünceler söyleniyor.
1- Suriye’de Esad’ın iktidarını koruma konusunda büyük bir potansiyele sahip olduğu, terörist grupların Suriye’nin tamamına hakim olmaması için  B.Esad’in geçiş süreci boyunca iktidarda kalması gerektiği anlayışı gelişmiştir.
Şimdi rejim gücünün Sünni güçle dengelenmesinin sağlanması,
2- Irak’ta gidişatın güç-gelir paylaşımına dayalı bir federalizme doğru gitmesinden başka bir yol görünmemesi nedeniyle Irak Kürtleri ve Sünnilerin, Şii’leri dengeleyecek bir karşı ağırlık yaratması,  
3- Nihayet bölgede çatışan tüm dinci ve etnikçi terör örgütlerinin mutlaka lağvedilmesi gereklidir planı işletiliyor.
 
*
Bu noktada uluslararası savaş suçundan, vatana ihanete kadar suçlarla töhmet edilecek, başı en sıkışık kişi Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve şürekâsıdır.
Erdoğan Türkiye,Irak ve Suriye’de izlediği politikaların sonucunu, işte bir bir alıyor.
Nitekim Türkiye’nin IŞİD’e karşı mücadelede ciddi olmadığı, ABD’ye üslere erişim sağlama görüntüsü altında esasen güneydoğu ve doğuda PKK’nın ve Irak Kürt Bölge yönetiminin, 
Suriye sınırında da PYD’nin ağırlık kazanmaması için operasyonlar düzenlediği düşüncesi yayılıyor.
Washington ölçülü bir yaklaşımla Türkiye’yi ihtiyatla destekliyor! 
 
*
Aslında Rusya Devlet Başkanı Putin’in, uluslararası hukuk kuralları temelinde Suriye, Irak ve bölgenin diğer ülkelerindeki teröristlere karşı güçlü bir bariyer oluşturmak amacıyla terör karşıtı geniş bir cephenin kurulmasını teklifi, Erdoğan’a değil ama Türkiye’ye büyük fırsat sunuyor.
 
8.8.2015

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir