İşte “Teslimiyetçi politika” dediğimiz budur…

NECDET BULUZ - 104314

NECDET BULUZ

Çoğu zaman AK Parti Hükümeti’ni “Teslimiyetçi politika” uygulamakla eleştirmişizdir. Bugün, özellikle bölgemizde geldiğimiz noktaya baktığımızda bu eleştirilerdeki haklılığımız bir kez daha görülecektir.
Uzaklara gitmeye ve konuyu dağıtmaya gerek yok. Bölgemizdeki gelişmelerde sadece Amerika’nın isteklerini yerine getirmekle yetindik, ama bizim “kırmızı çizgimiz” olarak değerlendirdiğimiz hiçbir isteğimiz kabul ettiremedik.
Şimdi bunlara göz atalım:
Suriye’deki iç çatışmaların boyutu büyüdüğünde 2 milyonu aşkın sığınmacı Türkiye’ye sınırlarını zorladığında müttefikimiz Amerika’dan şu istekte bulunmuştuk:
“Suriye sınırı içlerinde güvenli bir bölge oluşturalım. Burada oluşturulacak kamplarda sığınmacılar kalsın. Bölgenin güvenliğini de birlikte sağlayalım. Uluslar arası yardım kuruluşlarından gelecek yiyecek, içecek ve ilaçlar da insani yardım kuruluşlarınca buradaki sığınmacılara dağıtılsın. Aynı zamanda bu bölge “uçuşa yasak” bölge olarak da ilan edilsin.”
İkinci istediğimize gelince:
“IŞİD ile mücadele edilirken Esad’ın devrilmesi için de Özgür Suriye Ordusu’na olan desteğimiz artsın. Bölgenin, bazı grupların eline geçmesinin de önü böylece tıkanmış olur. “
Bizim için iki önemli nokta vardı. Bunlardan biri sığınmacılara karşı önlem, Esad’ın devrilmesi. Dikkat edilecek olursa her iki konuda da kapılar yüzümüze kapatıldı.
Yine Amerika’nin peşine takıldık, yine Amerika ne istediyse yaptık. PYD’nin IŞİD ile çatışmasında Amerika Kobani’nin düşmesini istemedi, bu istekler doğrultusunda kapılarımızı peşmergelere açıp, Kobani’ye peşmergelerin geçişini sağladık.
Dikkat ediniz, bu bölgede Kuzey Irak modeli bir Kürt bölgesinin oluşmasına destek verdik Şimdi kalkıp, “Bu bizim kırmızı çizgimizdir, yanı başımızda bir devletin kurulmasına izin vermeyiz” diyoruz. Tam bir çelişki ve pişmanlık içindeyiz. İşin ilginç tarafı, bu yanlış politikaları da bir türlü kabul edip, yeni politikalar üretmiyoruz. Daha çok sorunlarla boğuşuyoruz.
Söylemek istediğimiz şudur:
Pazarlık masasına oturduğumuzda her şeyi veriyoruz ama çıkarlarımız doğrultusunda hiçbir isteğimizi kabul ettiremiyoruz. Bunun adı “teslimiyetçi politika” değil de nedir?
ABD Başkanı Obama’nın IŞİD Özel Temsilcisi Emekli Orgeneral John Allen Başkanlığındaki bir heyet Ankara’da iki günlük bir mesai yaptı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Başkanlığındaki Türk heyeti ile de Suriye’deki gelişmeler masaya yatırıldı. Bu görüşmelerde Amerika İncirlik Üssü’nün kullanılmasını istedi.
Bizim isteklerimiz belli, yukarıda bunlara değindik. Türk heyeti bu istekleri yineledi, bizi dinlediler ama “Siz haklısınız, isteklerinizin yerine getirilmesi gerekiyor” demediler. Her zaman olduğu gibi sadece dinlemekle yetindiler.
Düşündüğümüzü ve olabilecekleri de söyleyelim:
İncirlik Üssü’nü kullanacaklar. Bizim isteklerimizin hiç birini yerine getirmeyecekler. İçinde bulunduğumuz şu ortamda Amerika’ya “hayır” diyebilecek durumda değiliz. Biz buna “Teslimiyetçi politika” diyorsak yanlış bir şey mi söylüyoruz.
Şimdi gelelim madalyonun öteki yüzüne:
Amerika, bölgede kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapıyor. Bizi dinlediği filan yok. Daha öncesine de gidecek olursak, Kobani’ye silah yardımını biz “hayır” dememize rağmen yaptı mı yapmadı mı? Kuzey Suriye’de Kuzey Irak modeli bir Kürt Bölgesinin oluşmasını biz “hayır” dememize rağmen inşa ediyor mu etmiyor mu? Bize de bizden istediği her şeyi yerine getirtiyor mu getirtmiyor mu?
İşte biz de bunları değerlendirip “Teslimiyetçi politika” diyoruz. Keşke isteklerimizi yerine getirtebilsek. Keşke “Teslimiyetçi politika” sözcüğünü ağzımıza almasak. Beklentimiz ülkemizin çıkarlarının ön planda olması ve uygulanan politikaların başarıya ulaşmasıdır.
Suriye politikalarında hangi “kırmızı çizgimizi” koruyabildik? Hangi isteğimizi yerine getirebildik? Ya da Amerika’nın hangi isteğine “hayır” diyerek kesip atabildik? Bir tek örnek var mı?
Obama’nın IŞİD Özel Temsilcisi John Allen’in Ankara’daki görüşmelerini değerlendiren Washington Post “Amerika, Suriye konusunda Türkiye’ye isteklerini kabul ettirdi, masaya getirdiği her şeyi aldı” yorumunu yapıyor. Bunun anlamı İncirlik Üssü’nün kullanımında bir sorun olmadığıdır. Başka hangi konularda anlaşmalar yapıldı bunları bilemiyoruz.
Amerika memnun ama bizim memnun olduğumuzu söylememiz mümkün değil. En azından sayıları 2 milyonu aşan sığınmacılar sorunu nasıl çözülecek? Yeni gelebilecek sığınmacılar için nasıl önlem alınacak? Esad ile olan sorunlar hangi noktaya gidecek? Kuzey Suriye’deki gelişmelerde bizi nasıl bir tehdit ve sorunlar yumağı bekliyor? Bölge nereye sürükleniyor?
Daha açık söyleyelim:
Bölgede yalnız kaldık. İçine düştüğümüz çıkmaz da giderek derinleşiyor.
[email protected]
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir