HİMMETE MUHTAÇ DEDE

HİMMETE MUHTAÇ DEDE - greece in the treaty of sevres

 

 

HİMMETE MUHTAÇ DEDE

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Yunanistan’ın hâli malûm..

1821’den beri “yan gelip yatmaya” alışmış Yunanistan havlu attı, nazik söylemle temerrüde düştü, tercüme edersek resmen iflâs etti.

Hayrettir, o tarihte İngiltere-Fransa ve Rusya’nın himmetleriyle kurulan Yunan “Krallığı”nın başına da, Grekistan’da adam olmadığı için Bavyeralı aristokrat bir aileden gelen Otto isminde bir Alman “atanmıştı”.

İlkinden, son krala kadar Yunanistan tahtına oturanlar Alman “Schleswig-Holstein-Sonderburg-Glücksburg” Hanedanı üyesidirler.

Onlara OHİ demeyen Yunanlılar şimdi Merkel’e OHİ demeye hazırlanıyor.

Çipras bugün Merkel’e karşı OHİ referandumu yapıyor.

Kadere bak..

“Kurucu” Alman Otto’dan iki asıra yakın bir süre sonra Yunanistan’ın ipini yine bir Alman çekiyor, Merkel..

Yapsın.. Müstahaktırlar..

Vikipedi şöyle yazıyor;

“1946’da, İtalya’nın 1912’de Osmanlı Devleti’nden almış 12 adanın, İngiltere’nin olmasıyla, bu adalar da Atina yönetimine geçtiğinde, Atina yönetimi 1821-1946 arasındaki 125 senede, hep savaş galibi emperyal devletlerin yanında yer alarak, İstanbul aleyhine, topraklarının yüzölçümünü yaklaşık 10 misline çıkarmayı başarmıştı”.

Hep Türkiye aleyhine, hep Türkiye’den toprak alarak büyüme..

Son seçimlerde çoğunluğu kaybeden Dâvutoğlu demiş ki;

“Biz çevremizde barış içinde yaşayacağımız, güçlü ülkeler görmek isteriz. Hiçbir komşumuzun zayıf düşmesinden menfaat duymayız. Yunanistan ekonomik kriz içindeyken, 2011’den itibaren Yunanistan ile işbirliği konseyini bu mantık içinde gerçekleştirdik. Son ziyaretimde, sayın Çipras ile görüşmüştüm. İfade etmiştim.

Biz Yunanistan’ın güçlü olmasını isteriz. Ege’nin barış gölü olmasını isteriz. Kıbrıs’ın çözülmesini isteriz. O yüzden Türkiye her türlü işbirliği teklifine olumlu yaklaşacaktır. Ama tabi Yunanistan’ın iç şartları nedeniyle bu mümkün olmadı. Yunanistan’ın ekonomik krizi aşabilmesi için, elimizden ne gelirse, turizm ticaret alanlarında ne yapmamız gerekiyorsa yapmaya hazırız. Bu çerçevede de Yunanistan’ın ekonomik sorunları karşısında, birlikte atabileceğimiz adımları, karışlıklı oturup konuşmak üzere, daha önce planladığımız işbirliği konseyi için Yunanistan’a gideceğiz”..

Okumaya devam et  Katil Devlette azınlık olmak (1)

Batı Trakya ve Adalar Türkleri’nin halinden, baskılardan, uğradıkları haksızlıklardan hiç söz etmiyor Dâvutoğlu..

Evlerini, okullarını, camilerini onaramıyorlar. Minarenin boyu yandaki evin (apartmanın değil) çatısını geçmeyecekmiş..

10 ada, EGAYDAAK’dan hiç bahsetmiyorum..Yâni Ege’de anlaşmalarla Yunanlılara devredilmemiş ada, adacık ve kayalıklar..

8 Nisan 2015 tarihli “EŞEK, DELİK/DEŞİK VE DUVAR” başlıklı yazımızda belirttiğimiz gibi zamanın Savunma Bakanı, şimdinin Meclis Başkanı İsmet Yılmaz ve Genelkurmay yetkilisi Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü de bu faciayı kabulleniyorlardı..

“Ege adalarıyla ilgili, Lozan Barış Antlaşması 12’nci maddesi ve Paris Barış Antlaşması madde 14 hükümleriyle egemenliği devredilenler dışında hiçbir adanın egemenliği antlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiştir. Bu ada, adacık ve kayalıkların egemenliği Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne halefiyet yoluyla intikal etmiştir. Hukuken, EGAYDAAK Türkiye Cumhuriyeti’nin hâkimiyetindedir. Antlaşmalarla gerçekleştirilen bu düzenlemeye karşılık EGAYDAAK’ların bir kısmı üzerinde, başından beri ama ta Osmanlı’dan bugüne gelinceye kadar bir Yunanistan’ın fiilî uygulamaları vardır. Ancak fiilî devlet uygulamaları onların yasal, hukuki statülerini değiştirmez. Bu, uluslararası mahkemelerin de vermiş olduğu karardır. Dolayısıyla, bu durumda EGAYDAAK’lar hukuken Türkiye Cumhuriyeti egemenliğindedir. EGAYDAAK’ların üzerindeki mevcut olan fiilî Yunan uygulamaları hukuki statüyü değiştirmez”. (Yılmaz)

“Ege’de, mevcut egemenlik antlaşmalarıyla Yunanlılara devredilmemiş olan ada, adacık ve kayalıklara ilişkin ihlallerin Genelkurmay tarafından titizlikle takip edildiğini ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görüşleriyle birlikte Dışişleri Bakanlığına bildirildiğini..” (Özkürkçü)

Bildirilmiş de ne olmuş? Bildirmekle görev ifa mı edilmiş oluyor?

Yâni hâl böyleyken Dâvutoğlu büyük bir alicenaplıkla yardım/destek vadediyor.

Kim, kime, neden, niçin, nasıl yardım edecek?

Fakat ben başka bir “kara mizah”a daha takıldım..

“Biz çevremizde barış içinde yaşayacağımız, güçlü ülkeler görmek isteriz. Hiçbir komşumuzun zayıf düşmesinden menfaat duymayız” diyor Dâvutoğlu.

Yunanistan/Bulgaristan sınıra duvar örüyor, hendek kazıyor.. Ermenistan, Trabzon-Erzincan hattına kadar olan “Batı Ermenistan!”ı istiyor.

Okumaya devam et  Ermeni Yalanlarına Son Ver

İran’la aramız “şeker renk”..

Irak, Suriye’de fazla söze hâcet var mı?

Yâni hepsi ile “tampon tampona”, “kafa kafaya”yız.

Elbette hepimiz “Çevremizde barış içinde yaşayacağımız güçlü ülkeler görmek isteriz” de, hangisiyle barış içinde yaşıyoruz Allah aşkına?

Yunanistan Türklere ve Türk adalarına karşı tutumunu değiştirsin ilk önce ben başlatacağım yardım kampanyasını..5 Temmuz 2015

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir