NECDET BULUZ
Yapılan kamuoyu araştırmaların sonucunu şöyle görüyoruz:
8 Haziran sabahı Türkiye siyasette yeni bir şekillenme ile uyanacak. Ortada birçok olasılık var ama öyle görünüyor ki seçmen sandıklarda “ince ayar” yapacak. Bu ayarla 14 yıllık AK Parti iktidarının sonu gelebilir.
Eğer bugün iktidar partisi yöneticileri, onları destekleyen medya grupları ve köşe yazarları “koalisyon hükümetleri” üzerinde açıklama yapıp, görüşlerini aktarmaya başlamışlarsa buraya bir nokta koymak gerekiyor.
Seçmenlerin önemli bölümü tercihini hangi partiden yana yapacağına çoktan karar verdi. Araştırma sonuçlarından da bunu görebilmekteyiz. Ortada “kararsızlar”ın “yüzergezerlerin” olduğu görülüyor. Bu kesim nasıl oy kullanacağını, kimi tercih edeceğini açıklamıyor. Sessizlik var.
Daha önce AK Parti’ye oy veren, ancak şimdi parti değiştirip değiştirmemekte tereddüt eden bu takım, belki de seçimin kaderini değiştirecektir.
İktidar partisinin şimdiki hedefi bu kararsızları ikna edip, ger, çevirebilmek ve oylarını almak olacaktır.
Eğer muhalefet, son kozlarını oynar, öne çıkabilirse bu oyların AK Parti’ye gitmesini önleyebilir. Bu noktada muhalefet partilerinin performansının da önemli olabileceği görüşündeyiz.
Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekse Başbakan Davutoğlu, bu kesimin oylarını önemsiyor. Seçimin de kaderinin bu oyalara bağlı olduğu görüşündeler. Şimdi bütün mesele son hamle ile bu oyların yeniden kazanılması olacaktır. Başarılı olunur mu, bunun sonuçlarını sandıklar açıldıktan sonra göreceğiz.
7 Haziran’da oy kullanacak olan seçmen seçim sonrası ortaya çıkabilecek şu tabloyu çok iyi biliyor:
Ya tek parti iktidarı, ya koalisyon Hükümeti, ya doğrudan Anayasayı değiştirecek ve Başkanlık sistemin geçekleşmesini sağlayabilecek bir çoğunluk, ya da yeniden seçim gündemde olacak.
Bazı kamuoyu araştırma grupları yetkililerinin tespitlerine bakalım:
Seçmenlerin önemli bir bölümü “Eğer bugünkü AK Parti gibi tek parti Hükümeti iş başına gelecekse, bu Türkiye’nin önünü tıkar. Biz, bu tek parti hükümeti yerine koalisyonu tercih ederiz” diyor.
Diğer bir seçmen grubu ise “Türkiye, şu anda koalisyon Hükümetlerini, bugünkü tek parti hükümetinden daha önemli buluyor. Bu denge sağlanmalıdır. Tek parti Hükümeti Türkiye’yi çok yıprattı, bundan sonra aynı sistemin yeniden gelmesi, onarılamayacak yaralar açabilir” diyor.
Bugünkü tabloda “koalisyon” ön plana çıkıyor. Bundan da korkmamak gerekiyor. Dünya’da koalisyon ile yönetilen ve başarılı olan birçok ülke var. Demokrasilerde uzlaşma çok önemlidir. Bu bir yerde kültürdür. Eğer, denge kurulması isteniliyor, çok seslilikten zarar gelmeyeceği inancı taşınıyorsa seçmenin sandıkta böyle bir ayar vermesi de düşünülebilir.
Geçenlerde Milliye Gazetesi’nde Mehmet Tezkan, “koalisyon” konusunda yazdığı bir makalede şu görüşleri yansıtmıştı. Konumuz içinde olduğu için Tezkan’ın bu konudaki yazısından kısa bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istedik:
“O ülkede demokrasi kültürü varsa.. O ülkede koalisyon kültürü varsa.. İşler tıkır tıkır yürür..
İşte Almanya..
Bu yıl beşinci defa dünyanın en güçlü kişisi seçilen Almanya Başbakan’ı Merkel ülkesini 10 yıldır koalisyonla yönetiyor..
2008 krizinde Avrupa sallanırken ayakta kalan tek Almanya’ydı.. Avrupa krizden ağır hasarla çıkmadıysa Almanya sayesindedir.
Almanya 2017’ye kadar koalisyonla yönetilecek..
Kısaca, koalisyon öcü değildir..
Aramızda fark var.. Onlarda koalisyon kültürü var, bizde yok demek haksızlık.. Koalisyon kültürü yoksa demokrasi kültürü de yoktur..
Demokrasi kültürünün olmadığı yerde de seçim göstermeliktir..”
Yazımızın başında vurguladığımızı yazımızın sonunda da vurgulamak istiyoruz. Bütün mesele ve seçimin kilidi ortadaki sessiz, rengini belli etmeyen ve sandıklarda hangi partiye oy atacaklarını açıklamayan seçmen kitlesi olacaktır. Bu kitleyi AK Parti görmüş ve bu seçmen üzerine oynamaktadır. Muhalefetin de bu konuda seçimler arifesinde nokta atışlar yaparak bu kitlenin oylarının dağılmasını önlemek olmalıdır.
Öyle görünüyor ki, seçim sonuçlarını bu oylar kökten etkileyecektir.
[email protected]
[email protected]
Bir yanıt yazın