Bu pilav daha çok su götürür…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

AK Parti içinde bir rahatsızlık var mı? Evet var. Her ne kadar bu sıkıntı şu an için su yüzüne çıkmıyor ama partinin içi cadı kazanı gibi kaynıyor.
Birincisi, partide 3 döneme takılıp, yeniden milletvekili için aday olamayanların tutum ve davranışları bu sıkıntıları zaten ortaya koyuyor. 3 döneme takılanları kendilerine yeni bir hak tanınmasını istiyor, aralarında toplantılar düzenliyorlar.
İkincisi, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki güç savaşlarının tavan yapması da yaşanan parti içi sıkıntıları daha da ateşliyor.
Üçüncü nokta, seçimlere giderken, ekonominin hiç de iyi olmadığını görüyoruz. Bu konuda Erdoğan ile Davutoğlu’nun görüş ayrılıkları ve bunun partiye de yanmış olması küçümsenmemesi gereken bir noktadır.
Dördüncü nokta, Hükümetin terör örgütü ile başlatılan “Barış Süreci”nde PKK’ya tavizler vermiş olması ve buna karşı olan grupların ortaya koydukları rahatsızlıklardır. Ancak parti içi disiplini nedeni ile şimdilik bu rahatsızlıklar ortaya konulamıyor.
Beşinci nokta ise, milletvekili adaylarının seçiminde listelerin hazırlanması konusudur. Siyasi kulislerde Davutoğlu’nun kendi kadrosunu oluşturmak istediği, bu nedenle de listelerde tek seçici olacağı söyleniyor. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın listelere müdahale edip, bu konuda da öne çıkacağını söyleyenler de var.
Böyle bir durum karşısında tarafların takınacağı tutum, partinin geleceğini de belirleyecektir.
Bu arada hemen şunu da eklemekte yarar var:
Milletvekili listelerinin hazırlanması sırasında kırgın ve küskünlerin olabileceğine dikkat çekiliyor.
Siyasi kulislere Davutoğlu’na yakın çevrelerden yansıyan iddialar da şöyle:
“Başbakan, Cumhurbaşkanı’na doğrudan bağlı olmaktan sıkıntı duyuyor, ancak seçimlere kadar bu işi böyle götürmeye çalışacak. Bir akademisyen olarak daha sağduyulu davranıyor, Erdoğan ise “her şey benim kontrolümde olsun” isteği ile hareket ediyor. Eğer, milletvekili listelerinin hazırlanmasında Erdoğan kendi listesini gündeme taşırsa, bu bir dönüm noktası olabilir, ipler kopabilir. Aslında adı yolsuzluk iddialarına karışan 4 Bakanı Davutoğlu Yüce Divan’a gönderme kararındaydı. Cumhurbaşkanı’nın son andaki müdahalesi ile bu süreci durdurmak durumunda kaldı. Hakan Fidan’ın istifası ve milletvekili olma konusunda Davutoğlu’nun kararını yine cumhurbaşkanı Erdoğan devreye girerek ters yüz etti. Çünkü Başbakan Fidan ile ilgili olarak yaptığı açıklamada “Hakan Fidan verdiği karardan geri dönmez” diyerek çok iddialı bir söz etmişti. Şimdi ise Cumhurbaşkanı ile görüşerek Fidan’ı yeniden MİT’in başına getirdi. Ortaya konulacak daha birçok konu var. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında adı konulmamış bir savaşın var olduğunu görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı makamı semboliktir, devleti yöneten ise Başbakandır. Davutoğlu, böyle bir gücün kendisinde olduğunu biliyor ama şu an için de Cumhurbaşkanı ile bir çelişki yaşamaktan kaçınıyor. ”
Zaten Süleyman Şah Türbesi’nin operasyonu sonrasında da Cumhurbaşkanı ile Davutoğlu arasındaki sıkıntılar bir kez daha görülmüştü. Genelkurmay Başkanı ile Davutoğlu, geri çekilişte bir komutan edası ile poz vermiş, iddialar göre Cumhurbaşkanı bundan son derece rahatsız olmuş.
Cumhurbaşkanı’nın Kabineyi Saray’da toplaması da parti içinde yaşanan rahatsızlıklardan biri olarak gösteriliyor. İddialara göre Başbakan Davutoğlu bundan son derece rahatsızlık duyuyormuş.
Önemsememiz gereken diğer bir konu da Cumhurbaşkanı’nın Davutoğlu’na Merkez Bankası Başkanı üzerinden yüklenmesidir. Burada Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ı da hedef tahtasına oturtan Cumhurbaşkanı bütün konularda “Tek adam benim” demek istemektedir.
Bunlar yaşanan kavgaların birer göstergesidir. Erdoğan-Davutoğlu kavgasının görünenden çok daha büyük olduğu da iddia ediliyor. AK Parti’nin bir tükenmişliği temsil ettiği de söyleniyor. Hatta içinden ikiye değil, birkaç parçaya bölünmüş olduğu da dillendiriliyor.
Bir de Erdoğan ile Davutoğlu arasındaki şu çelişkiye de dikkatlerinizi çekelim:
Erdoğan ne için çalışıyor? Başkanlı için değil mi? Peki, Davutoğlu ne için çalışıyor? Seçimi kazanıp, yeniden Hükümeti kurmak Başbakan olmak için değil mi? İkili arasında bir de böyle bir mücadelenin var olduğunu görmekteyiz. Seçimler yaklaştıkça bu mücadele daha da kızışacak gibi görünüyor.
Hiç Davutoğlu, Başkanlık sistemini seçim malzemesi olarak kullanıyor mu? Hiç bu konuda “Ben de bunu istiyorum, Cumhurbaşkanımızın yanındayım” diyor mu? Belli ki Davutoğlu, seçim meydanlarında da Başkanlık konusunu gündeme taşımayacaktır. Aldığımız duyumlara göre Davutoğlu seçim çalışmalarında “barış” konusunu işleyip, toplumsal destek almayı planlıyor.
Yazımızı noktalamadan Musul’da IŞİD karşıtı savaşın ne boyutlarda olacağını, Türkiye’nin bu konudaki tutumunun ne getirip ne götüreceğini de iyi hesap etmek gerekiyor. Musul konusu belki de seçimlerin ertelenmesini bile gündeme taşıyabilir. Bunun nedenlerini de bir başka yazımızda sizlerle paylaşacağız.
İşte bütün bunları alt alta koyduğumuz zaman “Bu pilav daha çok su götürür” diyoruz.
[email protected]
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir