ULUS DEVLETİN MİADI DOLMUŞ…
(-Ey Yeni CeHePe!… Sizi Gidiler Sizi…!)
Böyle buyurmuş, yeni CHP’li Bekaroğlu…
Demek “Bekara karı boşamak kolay!”
O da CHP’nin kendi tarihiyle özdeleşen, hatta onun tarihinin ve varlığının özünü oluşturan yeni CHP’de artık bu doğrultuda siyaset yapacak…
Ulus’a ve ulus olan bir varlığın sürdürdüğü “ulusçuluk” düşüncesine ve ideolojisine inanmayarak…
Ulusçuluk, ona göre tekçilikmiş…
Bize göre değil…
Ulus farklılıkların, ortak bir duygu ve düşüncede buluşabilmesidir bize göre…
Öyle anlıyor ve bu tezi savunuyoruz…
Ulus olmadığında, kimliksizleşmenin olacağını biliyoruz da ondan…
Ulus yoksa; ulusa dayanan bütün soyut ve somut varlıklar kavramlar, kurumlar ve düşüncelerin de temeli kayar.
Artık ne milli ordudan, ne milli hükümetten, ne milli anayasadan, ne milli kimlikten, ne milli varlıktan; her ne ise, milli olan hiçbir şeyden söz edemezsiniz…
Onun yerine yok “demokratik toplum” şu bu diyerek, elle tutulur hiçbir şey koyamazsınız.
Koymaya çalıştığınız yalan yanlış şeyler de; ulusal devlet olarak kurulmuş bir tarihsel varlığı zayıflatmaktan, önce bölünme, ardından da parçalanma sürecine sokmaktan başka işe yaramaz…
Hep Osmanlı yüceltiliyor ya!
Baksınlar Osmanlı’nın son yüzyılına; sanıldığının tersine devlet aşırı merkeziyetçi bulunduğu için, eyalet sistemine geçilsin, muhtariyetler olsun; adem-i merkeziyetçilik yönetsel yapısına geçilsin diye yapılan tartışmalar damgasını vurdu…
Bu doğrultuda adımlar atıldı; ancak bir türlü gerçekleştirilemedi.
Ortaya çıkan sancılı durum da belli bir siyasi ve kültürel coğrafyanın önce muhtariyetine (bir tür özerklik) ardından da devletten kopmasına neden oldu.
Türkiye ise, ulusal kimliğine sarılarak, onu yücelterek, ona sığınarak var olmaya çalıştı ve üzerine yöneltilen emperyalist dış saldırılara ve içteki ihanet cephelerine ancak bu varlığından güç alarak karşı koyabildi…
Neymiş; ulusçuluk miadını doldurmuş!
Düşünün:
PKK ve ayrılıkçı terör, “Kürt” kimliğine dayalı bir ulus inşa etmeye çalışıyor; bizim aklı evveller de ulus kimliğimizi ve ona dayanan iç ve dış siyasetimizi daha demokratik yapmak için çaba harcayacaklarına, ulus kimliğinden bütünüyle vazgeçmiş bulunuyorlar.
Bu savla birlikte CHP, bir yerde “Biz milliyetçiliği ayaklar altına aldık!” diyen düşünceyle birleşmiş oluyor…
Ulusçuluk yoksa, artık ulustan da söz edilemez.
O halde soyut, içi boş, tabanı kaymış ve bu nedenle adını bile koyamadığınız millet sözcüğünü kullanmaktan da vaz geçin.
Neyse bu yeni düşünceye göre Türkiye sınırları içindeki insanların oluşturduğu topluluk, onu söyleyerek yürüyün yolunuza…
Ancak bu söylem, yine de belirtelim; sosyolojik bir anlam ifade etmiyor.
Çünkü Türk, Türklük, Türk Milleti, Türk Devleti, Milli Devlet ve Milliyetçilik/ Ulusçuluk vardır ve o hep yaşayacak…
Çünkü millet yoksa, yurttaş yoktur; yurttaş yoksa, birey yoktur… Birey yoksa, özgürlükler yoktur… Böyle bir yozlaşma ve arınma, kendi egemenliğini de ortaya koyamayacağına göre; ortaya çıkacak yönetime, milli egemenliğe dayanmadığı için, cumhuriyet de denilemez. Cumhuriyet yoksa demokrasinin varlığı da düşünülemez…
O zaman, yaşasın bize göre eyaletlere bölünmüş Başkanlık sistemi değil mi?
Ey yeni CeHePe!
Sizi gidiler siziii…
Kemal Arı, 01.03.2015
Yazıları posta kutunda oku