Esad koltuğu sağlama alıyor…

NECDET BULUZ - esad

NECDET BULUZ

Suriye Devlet Başkanı Esad’ın koltuğunu koruyup koruyamayacağı, bir yerde Amerika’nın tutumuna bağlı görünüyor. Amerika, şu an için “Esad’ın koltuğunda oturması gerekiyor” görüşünde. Beyaz Saray, daha önce de bu konuyu masaya yatırmış, yapılan açıklamada “Bölgedeki dengelerin değişmemesi için Esad’ın koltuğunda oturması daha uygun görülmektedir” ifadesi kullanılmıştı.
Çünkü alınan son kararda, IŞİD’a karşı Suriye’de ılımlı muhaliflerin eğitilmesi ve Esad’ın da desteği ile IŞİD’a ağır darbe indirilmesi kararı Beyaz Saray’ın Esad’ın iktidarda kalmasından yana tavır içinde olduğu gerçeğini de ortaya koyuyor. Kısacası Amerika’nın Suriye ve Esad konusundaki görüşlerinde değişiklik bulunmuyor.
Şimdi bu işin bir yönü. Suriye’deki gelişmelerde AB’nin tutumuna da bakalım:
Suriye’deki iç çatışmaların başlamasından sonra Esad ile diplomatik ilişkilerini kesen Batı’nın, şimdi yeniden Esad ile barışıp, diplomatik ilişkiler kurmaya çalıştıkları söyleniyor. Avrupa Birliği’nin Şam yönetimine yönelik herhangi bir politika değişikliği içinde olmamasına rağmen İspanya, İsveç Avusturya, Romanya ve Bulgaristan’ın Suriye’deki çatışmaların sona erdirilmesi için Esad ile görüşmekten yana tavır içine girdikleri ifade ediliyor. Kriz nedeniyle Şam Büyükelçisini çekmeyen Çek Cumhuriyeti ile AB üyesi olmayan Norveç ve İsviçre’nin de, Esad’la temas kurulmasından yana oldukları belirtiliyor.
Diplomatik kaynaklar, İngiltere ve Fransa’nın Esad’ın iktidarı bırakmasını ön koşul olarak görmesine karşın, Esad’ın devreden çıkarılmasının Suriye’de işlerin daha da kötüye gitmesine yol açacağı endişesinin Avrupa başkentlerinde hakim olduğunu söylüyor. Kaynaklar yine de diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasından önce müzakereler yürütülmesi gerektiğini düşünüyor.
Rusya Devlet Başkanı Putin, Suriye ile ilgili yaptığı son açıklamada Esad konusuna da değindi ve “Esad, koltuğunu meşru biçimde korumaktadır. Mevcut Şam yönetimi Birleşmiş Milletler (BM) tarafından da meşru hükümet olarak tanınmaktadır. Esad, ülkesinde teröristlere karşı mücadele veriyor, bunu artık dış dünyada görmektedir” dedi.
Konu ile ilgili daha önce yazdığımız bir yazıda Esad’ın koltuğunu garantiye almakta olduğuna değinmiş ve Suriye politikalarımızı eleştirmiştik. Görüldüğü gibi, Amerika ve Batı, çıkarları gereği politika değişikliğine gidebiliyorlar.
Suriye’deki iç çatışmalar başladığında Esad’a birkaç aylık ömür biçenler, aradan 4 yıl geçmesine rağmen Suriye Devlet Başkanı’nın koltuğunu koruduğunu görüp, Suriye politikalarımızda değişikliğe gitmesi gerekmiyor muydu? Burada önemli olan ülkemizin çıkarları olmalıdır. Görüldüğü gibi bu yanlışlıkların bedelini ülkemize gelen 2 milyon Suriyeli mülteci ile ödemek durumunda kaldık.
Bununla da yetinsek iyi. Yanı başımızda bizi gelecekte sıkıntıya sokacak çok daha önemli gelişmelere de hazırlıklı olmalıyız.
Şimdi yüzümüzü bir başka yöne çevirelim:
Bilindiği gibi Amerika ile Türkiye arasında “eğit-donat” anlaşması imzalandı. Anlaşma ile 3 yıl içinde 15 bin Suriyeli muhalifin ülkemizde eğitilmesi öngörülüyor. Bununla başıma yeni bir bela aldığımızın da farkında olalım. Bu anlaşma ile Amerika 400 eğitmen ve kalabalık bir askeri birliği Türkiye’ye gönderecek.
Daha önce Amerika, Suriyeli muhalifleri kendi ülkesinde zaten eğitiyor ve donatıyordu. Durup dururken, bu işe bizi de bulaştırmış olacaklar. Özetle, kendilerine ortak bulmuş oldular.
Burada ana hedef, eğitilecek olanlar IŞİD ile mücadele edecek. Türkiye, eğitilenlerce Esad’ın da hedef alınmasında ısrar ediyor ama Amerika’nın buna sıcak bakmadığını biliyoruz. Ancak, Türkiye’nin tutumu açık. Burada hem IŞİD’a hem de Esad’a karşı açıkça tavır alınmış oluyor. Karşımızda iki düşman oluşturmuş olacağız.
Bunu çok büyük bir risk olarak görmekteyiz.
Çünkü IŞİD’a karşı açıktan karşı olmak ve mücadele etmek, zaten Türkiye’yi doğrudan hedef haline getiriyor. Ülkemizin birçok yerinde IŞİD’ın uyuyan hücrelerinin varlığından söz ediliyor. Gözünü kırpmadan çeşitli sabotaj ve bombalı saldırılar yapabileceği de söylenen IŞİD’ın zaten böyle bir hazırlık içinde olduğu da biliniyor. Son olarak Suriye’den birçok IŞİD militanının da Türkiye’ye sızdığı istihbarat raporlarında belirtiliyor. Şimdi bütün bu gerçekleri de değerlendirdiğimizde nasıl bir belaya bulaşacağımızı görmek zor olmayacaktır.
Esad’ı devirmek uğruna 2 milyon mülteci ile baş başa kaldığımız ve kimsenin kılını kıpırdatmadığı bu durum karşısında hala Esad’a karşı mücadele verilmek istenmesi de sorgulanması gereken bir başka konu olarak karşımızda duruyor.
Rusya ve Amerika istemediği süre içinde Esad koltuğunu korumaya devam edecektir. Artık bu gerçekleri de göz önüne alarak Suriye politikalarımızı yeniden gözden geçirmek gerekmiyor mu?
Kaldı ki Esad bir gün koltuğunu terk edecektir. Ancak, Suriye’de kurulacak olan yeni oluşumda yine ağırlığın Esad yanlılarının oluşturacağını da unutmamak gerekiyor.

[email protected]
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir