DANIŞTAY’IN ŞAŞIRTMAYAN KARARI

Hatırlayacağınız üzere geçen sene Temmuz ayında, terörle ilgili olarak, iddialı bir isim altında “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun” isimli bir kanun çıkmıştı. Yasa’da tartışmalı pek çok madde nedeniyle, bu kanunun iptali için dava açılması yönünde Meclis’de bir çok görüşmeler olmuş ve hatta bir kısım vekiller hazırladıkları dava dilekçesini imzaya açmışlardı. Ancak bu dava açılmadı. Kanunlara karşı vatandaşın doğrudan dava açma olanağı olmadığı için, vatandaşlar da dava açamamışlardı.Ancak daha sonra 1.10.2014 tarihinde, bu kanuna istinaden benzer isimle bir “Bakanlar Kurulu Kararı” yayınlandı. Bu Karar’da da, aynen yasa da olduğu üzere, terör örgütleri ve teröristlerle görüşmekten başlayan, Anayasa ve yasalara aykırı hükümler yer almakta idi. Örneğin “Kanun ve kararnamede yer alan eylemleri ve görevleri nedeni ile suç işleyen kişiler hakkında hukuki, cezai, idari işlem yapılamaz” denmekteydi. - erdem bey11
hayret.1

Hatırlayacağınız üzere geçen sene Temmuz ayında, terörle ilgili olarak, iddialı bir isim altında “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun” isimli bir kanun çıkmıştı. Yasa’da tartışmalı pek çok madde nedeniyle, bu kanunun iptali için dava açılması yönünde Meclis’de bir çok görüşmeler olmuş ve hatta bir kısım vekiller hazırladıkları dava dilekçesini imzaya açmışlardı. Ancak bu dava açılmadı. Kanunlara karşı vatandaşın doğrudan dava açma olanağı olmadığı için, vatandaşlar da dava açamamışlardı.
Ancak daha sonra 1.10.2014 tarihinde, bu kanuna istinaden benzer isimle bir “Bakanlar Kurulu Kararı” yayınlandı. Bu Karar’da da, aynen yasa da olduğu üzere, terör örgütleri ve teröristlerle görüşmekten başlayan, Anayasa ve yasalara aykırı hükümler yer almakta idi. Örneğin “Kanun ve kararnamede yer alan eylemleri ve görevleri nedeni ile suç işleyen kişiler hakkında hukuki, cezai, idari işlem yapılamaz” denmekteydi.

Böylece yer yüzünde örneği olmayan bir “görev nedeniyle işlenen suç” tanımı getirilmişti. Bu suçları işleyen kişiler hakkında da “hiçbir dava açılamayacağı” öngörülmüştü.
İşte biz, bu kararnamenin yayınladığı aynı gün, kararnamede yer alan hükümlerin iptali ve yürütmenin durdurulması için Danıştay’da dava açtık. Ayrıca Bakanlar Kurulu Kararına mesnet olan Kanun’un da iptali için dava dosyasının Anayasa Mahkemesine gönderilmesini istedik.

Davamızı 1.10.2014 tarihinde açtık. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen hiç bir cevap, tebligat ve yürütme hakkında bir karar gelmemesi üzerine iki ay sonra 1.12.2014 tarihinde “yeni bir dilekçe vererek” adresimiz veya dilekçemiz kayboldu ise yeniden adres bildirelim diyerek, davanın durumunu sorduk.

Aradan aylar geçtikten sonra nihayet 14.2.2015 tarihinde Danıştay’dan bir tebligat geldi. “Davanın açıldığı tarih olan 1.10.2014 den tam 4 ay 13 gün geçmişti.”
Tebligatın içinden çıkan ara kararının yazım tarihi 26.11.2014 olarak gösteriliyordu.
Karar yazıldıktan aylar sonra 9.2.2015 tarihinde postaya verilmişti.

Okumaya devam et  Danıştay’dan KPSS’de mülakat açıklaması

Gelen kararın “İSTEMİN ÖZETİ” kısmında aynen şöyle yazıyordu : “1.10. 2014 tarih ve 29136 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Terörle ilgili Bakanlar Kurulu Kararının iptali ile, dayanağı olan ilgili kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istenmektedir.”
Yani davamızın” tam bir özeti yapılarak”; “Danıştaydan, Bakanlar Kurulu Kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması” ile “bu kararnameye mesnet olan kanunun iptali” için dava dosyasının ayrıca “Anayasa Mahkemesine yollanmasının” istendiği ve dava konusunun bu olduğu açıkca yazılmıştı.

Aynı kararın sonuç kısmında ise “hangi nedenle hangi şeylerin iptalinin anlaşılamaması nedeni ile dava dilekçesinin reddedildiği” ancak “30 gün içinde yeniden düzenlenecek bir dilekçe ile” davanın yenilenebileceği bildiriliyordu.

“İşin ilk dikkat çeken tarafı”; İlk incelemede, beş on gün içinde çıkması gereken bir kararın, davanın açılışından 131 gün sonra yollanmasıdır. Bu durum büyük bir hak kaybıdır.
“İkinci ve önemli nokta”; Yukarıda anlatıldığı üzere kararın “istemin özeti” kısmında, davanın özeti ve istenilen şey açık olarak yazılmasına rağmen, aynı kararın sonuç kısmında istemin konusunun anlaşılamamasının söylenmesidir. Bu durum büyük bir hak ihlalidir.
“Davanın özetini yazarken ne istendiğini anlayan mahkeme, aynı yazının alt tarafında, ne istendiği anlaşılamadı diye red kararı vermiştir.” Bu büyük bir çelişkidir.

Sonuç kısmında anlaşılamadığı söylenen dava konusu ve istemler, aynı kararın baş tarafında gayet güzel ve açık bir şekilde anlaşılmış ve yer almıştır. Hukukçu olmayanlar dahi okudukları zaman, davada ne istendiğini rahatlıkla anlayacaklardır.

Hiçbir işlem yapılmadan bu duruma gelmek için 4,5 ay geçmiştir. Yeni bir dilekçe daha vermemiz halinde en azından bir 4,5 ay daha geçecektir. O arada “Atı alan Üsküdar’ı geçecektir.”

Biz bu karara şaşırmadık, böyle veya benzer bir kararı bekliyorduk.
Bu durumda, otuz gün içinde yeniden bir dilekçe vermeğe lüzum görmüyorum. “Olayı ve davayı; tarihe ve vatandaşlarımızın vicdanına bırakmayı uygun buluyorum.”
Şimdi bu durumda; bana ne söylersiniz, ne yapmamı önerirsiniz.

Okumaya devam et  DANIŞTAY BAŞKANI’NIN AÇIKLAMASI VE CÜBBESİ

Av.A.Erdem Akyüz
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir