Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırşehir’de 7 Haziran genel seçimlerine yönelik mesajlar veriyor.
“Bu seçimlerin önemli yanı 2023 hedefleridir. Yeni Türkiye ve yeni anayasa için iradenizi tam anlamıyla ortaya koymalısınız” diyor.
Sonra paralel yapı olarak nitelendirdiği Fethullah Gülen Cemaati’ ni İsrail’ in Dış İstihbarat Servisi MOSSAD’la işbirliği yapmakla suçluyor.
“Paralel yapının hala MOSSAD ile işbirliği tuttuğunu göremiyorlarsa yazıklar olsun. Bu yapı sadece şahsıma taarruz eden bir yapı değil. Öncelikle Türkiye’nin ulusal güvenliğine, bütünlüğüne taarruz ediyor ” ithamında bulunuyor.
*
Doğrusu, siyasi liderliğini dini lider Fethullah Gülen ile paylaştığını, birlikte Türkiye’nin en derinine kadar sokuşturdukları ABD/CIA ve İsrail/MOSSAD’ın “Siber İşgal Güçleri”nden aldıkları destekle;
İletişim, Emniyet ve İstihbarat’ta örgütlenmelerini ardından TBMM’de çoğunluğu ele geçirdiklerini ve yargıyı, bürokrasi, merkezi ve yerel idareleri, TSK’yı, TÜBİTAK, medya, üniversiteler, siyasi partileri denetime aldıklarını, kamu gücü ve yetkilerini kullanan özerk kurumlarla halkın iradesini ekonomik işleyişten uzaklaştırdıklarının “yüzde 50’sini yüzde 100” olarak anlatıyor…
Ama “Biz, öyle bir davanın mensuplarıyız ki, bu dava adeta iğne ile kuyu kazılarak bugünlere ulaşmıştır. Başımızı asla öne eğmeyecek, dava taşını gediğine koyana kadar mücadeleye devam edeceğiz ” dediği Yeni Türkiye’ye de ulaşılmış bulunuyor.
*
Bu noktada “Siber İşgal” ile anlatılmak istenen şeyin; “Siber Uzay”ın artık bir çok ülkede kara,deniz ve uzay gibi bir askeri harekât alanı olduğu,
Siber uzayın diğer çatışma alanlarından farklı olarak ulusal güç unsurlarının her birisi üzerinde kesin etkinlik sağladığı,
Öyleki giderek e-dünyaya dönüşülürken, gerçekleştirilecek siber saldırıların hayal dahi edilemeyecek boyutta etkilere neden olabileceğine işaret etmek gerekiyor.
Eh, işte Cumhurbaşkanı ” paralel yapı MOSSAD’la iş kuruyordu” derken, bu cemaatle gerçeğin yüzde 50′ sidir;kendiyle birlikte yüzde 100’ü CIA ve MOSSAD işgal güçleri Türkiye’nin siber uzayını kontrol ediyor ve Yeni Türkiye’yi esasen onlar yönetiyor.
*
Şimdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 hedefleri önünde engel olarak duran paralel yapının MOSSAD ile birlikte gücünü kırmaya çalışıyor.
Bilişim alanında kullanılan iletişim sistemleri içinde çok benzerinin olmadığı ifade edilen, sisteme uzaktan erişim ve uzaktan veri girişinde kabiliyeti çok fazla olarak tanıtılan Türkiye İletişim Başkanlığı’nı yeniden yapılandırıyor, Ankara/ Gölbaşı’ndaki binanın gömülmesi öneriliyor.
*
2023 hedefi, Türkiye’den İslam coğrafyasında vizyona konan, barışın ve adaletin dini inanışlar üzerinde inşa edilmesine dayanan ve sadece ekonomi değil, siyasal, kültürel ve sosyal boyutları da kapsayan Siyasi İslam Konsepti’nin BM Güvenlik Konseyinde daimi bir sandalyesi olması,bu suretle bütün dünya tarafından kabul edilmesidir.
Bu yüzden Recep Tayyip Erdoğan önce Türkiye’de “Başkan “olmayı, ardından Siyasi İslam Konseptinin kabul edilir lideri olmayı istiyor.
Başkan olmak arzusu önünde olası engelleri bir bir yıkıyor !
*
Ne ki, Siyasi İslamcığın uygulanmasında bireyle devlet arasında aracılık yapan sivil toplum kuruluşlarının, ne kuvvetler ayrılığına dayanan demokrasinin savunulmasında,ne bireysel hakları güvence altına alınması için zorlayıcı politikaların oluşturulmasında,ne de devlet otoritesinin istismarını kısıtlayıcı birikimleri ve güclerinin olmadığı anlaşılmıştır.
Üstelik İslâmcılığın yükselmesi, korunması ve yayılması için her türlü çalışmada bulunulması, uğraşılması, gayret sarfedilmesi giderek bu yolda sıcak ve soğuk savaşa girilmesiyle kitlelerin İslam Cihad’a yönelmesi haline yol açtığı ve hükmünün geçtiği her yeri kan gölüne çevirdiği,sonuçta bu vizyona bir zaman destek verilmesiyle müthiş bir yanlışlık yapıldığı da görülmüştür.
Bugün BM’nin üyesi ülkeler, BM Güvenlik Konseyi kararı ve uluslararası hukuk çerçevesindeki sorumluluklarına uygun biçimde İslami Cihad örgütleri faaliyetlerine ve İslamcılığın ideolojisine karşı gerekli tedbirleri almak sorumluluğundadır.
*
İşte Muhammed Mursi, Mısır’da 1 yıl 4 gün süren iktidarında gerek siyasi yapılanmasında gerek söyleminde Erdoğan politikalarının izinden gidiyor, Erdoğan’ da bu konuda desteğini esirgemiyordu.
Çünkü Müslüman Kardeşler örgütü, Türkiye’deki “Siyasi İslam” vizyonundaki Erdoğan ve iktidarının, hem demokrasi ve seçim süreçleriyle ilgili siyasi tecrübelerini aktardığı kardeş güçtü, hem de Erdoğan’ın bölgesel liderlik konusunda kendi pozisyonunu sağlamlaştırması için önemli bir manevra alanıydı.
*
Bugün İslam coğrafyası İslamcılık denilen sözde devrimlerin patlak vermesinden 4 yıl sonra istikrarsızlık halini yansıtıyor.
İslamcı güçler iktidarda kalmak için her yolu denerken,BM Güvenlik Konseyi kararı ve uluslararası hukuk çerçevesindeki sorumluluklarına uygun davranan küresel güçler İslamcılığın çarpık anlayışıyla mücadele sürdürüyor.
*
Henüz ne onlar, ne bunlar durumu bir türlü kendi lehine çeviremiştir ama Ortadoğu’nun gelecek vizyonu;
Öyleyse, her iki durumda da Türkiye’de 7 Haziran seçimlerinin Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkan olmasına yol açan bir sonuç vermemesi gerekiyor.
Erdoğan hâlâ yüzde 50’sini yüzde 100 olarak lanse etmek istediği Yeni Türkiye’de İletişim Başkanlığı’nı yeniden yapılandırıyor, Ankara/ Gölbaşı’ndaki binayı gömmeyi düşünüyor.
Üstelik, Söğütözü’ndeki AkSaray’ında binanın altında yapılmış olan korunaklı Hükümet Harekât Merkezi’nde, özellikle SEÇSİS projesinde kullanılan veritabanına karşı da her türlü siber saldırıyı önlemeye yönelik Bilgi Güvenliği ve Veri Yönetim Sistemi de kurulmuştur…
Bu noktada “Başkan” deyince, önce Büyük Atatürk’ün ” Bence bir ulusta şerefin, onurun, namusun ve insanlığın varolması ve devam etmesi, mutlak o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla mümkündür” sözü aklıma geliyor.
2.2.2015
Bir yanıt yazın