HDP ,15 HAZİRAN VE SİBER UZAY

5.1.2015 - mossad agent

Kısa zaman önce İslamcı lider Fethullah Gülen ve siyasi lider Tayyip Erdoğan, demokratikleşmenin denetçisi ABD/CIA ve Kürt demokratikleşmesini denetleyen İsrail/MOSSAD’ın Türkiye’deki “Siber İşgal Güçleri”nden aldıkları destekle,
Emniyet ve İstihbarat’ta örgütlenmenin ardından TBMM’de çoğunluğu ele geçirmeleri ve yargıyı,bürokrasi,yerel idareleri, TSK’yı, TÜBİTAK, medya,üniversiteler, siyasi partileri denetime aldığı,kamu gücü ve yetkilerini kullanan özerk kurumlarla halkın iradesini ekonomik işleyişten uzaklaştırdıkları,
“Biz, öyle bir davanın mensuplarıyız ki, bu dava adeta iğne ile kuyu kazılarak bugünlere ulaşmıştır. Başımızı asla öne eğmeyecek, dava taşını gediğine koyana kadar mücadeleye devam edeceğiz ” diye şişindikleri günlerin üzerinde karabulutlar geziyor.

*
Bu noktada “Siber İşgal” ile anlatılmak istenen şeyin; “Siber Uzay”ın artık bir çok ülkede kara,deniz ve uzay gibi bir askeri harekât alanı olduğu,
Siber uzayın diğer çatışma alanlarından farklı olarak ulusal güç unsurlarının herbirisi üzerinde kesin etkinlik sağladığı,
Öyleki giderek e-dünyaya dönüşülürken,gerçekleştirilecek siber saldırıların hayal dahi edilemeyecek boyutta can ve mal kayıplarına neden olabileceğine dikkat çekmek olunduğudur.

*
Siyasal İslamcılık iktidardadır -oh lâ lâ, ne rahat-  inananlarının ne modern cumhuriyetçi kurumlara, ne tüm güçleriyle hukuka dayanan bir devlete, ne ordu ya da polis gücüne, ne ekonomik fonksiyonu düzenleyen yasalara, ne de bilimsel veya kültürel gelişime ihtiyaçları bulunmuyor.
O yüzden vatandaşların temel hakları inkâr edilerek vahşi liberalizme, gerici dogmalara, en gaddar yasaklara ve baskılara yol veriliyor.
Üstelik, toplumun içinde bulunduğu devasa bilimsel ve kültürel uçurum Siyasal İslamcılığın her durumda kendi adına tuttuğu pozisyonları yönlendirmede başarılı olmasına yol açıyor…

*
Ama, Fethullah Gülen cemaati, “devlette paralel yapı oluşturmak, milli irade gaspı, vergi kaçakçılığı,terör örgütü kurmak,din ile toplumu aldatmak ve casusluk” iddialarıyla hesaba çekiliyor ve devlet kurumlarından teker-teker sökülüp tasfiye ediliyor.

*
Kürt Sorununa ilişkin tartışmalar da politik gündemin ilk sıralarında yer almaya devam ediyor.
Farklı ideoloji, görüş ve inançta Kürtlerin demokratikleşme perspektifinde kurumsal kimlikleri esasında birlik ve dirliklerini teminen ortak dille siyasal nicelik ve niteliklerini kazanma  talebi sürekli mesafe kazanıyor.

*
Ama ekonomik krizin toplumun günlük yaşamında hissedilmeye başlaması, “Rüşvet ve Yolsuzluk’lar, Erdoğan’ın gölgesinde kalan Davutoğlu’nun politik liderlik sorunu gibi nedenlerle,
AKP’nin 15 Haziran seçimlerine doğru temel yaklaşımının hiç değilse, Kürt sorununu zamana yayarak kendi iktidarını güçlendirmenin bir aracı haline getirmeye çalıştığı görülüyor.
AKP’nin bir yanda cemaatle mücadelesi, öte yanda Kürt sorununu zamana yayma düşüncesi Türkiye’nin iktidar dengeleri bakımından 15 Haziran genel seçimlerini çok önemli kılıyor.

*
Eşbaşkan Selahattin Demirtaş, bütün konuşmalarında 2015 seçimlerine HDP olarak gireceklerini ve yüzde 10 barajını aşacaklarını belirtiyor.
Türkiye’de ve bölge ülkelerdeki sorunlarının çözümü için HDP’nin önemine işaret ederken, bu zamana kadar alternatifsizlik yüzünde AKP’ye oy verenlerin bundan böyle HDP’ye oy vereceklerini söylüyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki yüzde 9,9’luk oy oranının Türkiye genelinde HDP’ye olan ilgiyi arttırdığını, HDP’ye oy veren herkesin bir oy daha bulması durumunda oy oranlarının yüzde 20’leri bulacağını hedef gösteriyor.

*
İlk bakışta HDP’nin yüzde 10 seçim barajının altında kalması durumunun, AKP’nin 15 Haziran genel seçimlerinde bugünkü gücünü koruyup 330 ya da 367 milletvekili elde etmesi ve anayasayı en azından referanduma götürecek sayıya ulaşmasını kolaylaştıracağı yönünde bir düşünceyi geliştiriyor.
Bu suretle Parlamento dışına düşmüş HDP  sorunun çözümünde muhatap olamayacak, AKP çözüm  sürecini tek başına yürütebilecek, ne Öcalan’ın ne de Kürtlerin politik ve toplumsal taleplerine yönelik ciddi bir adım atmasına gerek kalmayacaktır.
Üstelik Kürt sorunun çözümünde askeri politikaların yeniden çok daha güçlü bir şekilde  yaşama geçirilmesi de söz konusu olabilecektir.

*
Son derece önemli sonuçlara yol açma olasılıkları ortadayken, Cumhurbaşkanlığı seçiminin özgünlüğü ve CHP tabanında oluşan tepkiyle S. Demirtaş’ın oy oranını yüzde 9.9 civarına yükselmesi esas alınarak,
HDP’nin yüzde 10 seçim barajı üzerinde seçime girmesi,doğrusu kimi kontra güçlerden alınan bir desteğin olup olmadığı konusunu düşünmeyi gerekli kılıyor.

*
Bu noktada bir an,12 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesinde İmralı’da tek göz hücresinde cezasını çeken Abdullah Öcalan’la içine CIA ve MOSSAD’ın sızdığı ve cemaatin sahiplendiği o günlerin yeni Türk istihbarat heyetiyle mütemadi süren görüşmelere odaklanmak gerekiyor.
O görüşmeler mutlaka 30-40 arası milletvekili çıkarmak zorunda olan Kürt Hareketi lideri Öcalan’ı Gülen cemaatiyle karşı karşıya getirmişti.
Öcalan,”Seçimde AKP ne kadar Kürtlerden daha fazla oy alır ve Kürtlerin oyu ne kadar azalırsa, Kürtlerin talepleri, statüleri büyük tehlikeye girer”öngörüsüyle AKP oylarının merkezinde Fethullah Gülen’i tehdit altında tutmuştu.

*
Ne ki tehdit, cemaatin devletin idari ve ekonomik tüm birimlerinde memurları, özel harekatçi polisler,irşad ekipleri,imamlar,sivil toplum örgütleri vasıtasıyla  binlerce KCK mensubunun tutuklanması ve operasyonlarla bölgede tam anlamıyla yerleşmesine ve  siyasi konseptini uygulamasına yol açmış,
AKP söylemini “Kürt Sorunu Yok, Kürt Vatandaşın Sorunu Var” şekline dönüştürürken,Kürt Hareketi seçimlere bağımsız adaylarla katılmış, o günün devletinin sözü geçerli olmuştu.

*
Şimdi HDP aynı stratejiyi uyguluyor,yüzde 10 baraja rağmen “Seçimde AKP ne kadar Kürtlerden daha fazla oy alır ve Kürtlerin oyu ne kadar azalırsa, Kürtlerin talepleri,statüleri büyük tehlikeye girer” ya da “Çözüm Süreci biter” öngörüsüyle tehdit ediyor.
Alaaddin’in lambasının Cin’inden değil, doğrudan doğruya komplikasyonlarıyla Türkiye’yi farklılaştıracak “Siber İşgal Güçlerinden” payını istiyor…

*
Eh,Ben özlemedim ki,
Kedi özledi…

5.1.2015


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir