ZORBA

* - 7593
Rusya’nın yeniden eski Sovyet bloku ülkelerini eline geçirmesinden duyulan endişeler,ABD ve AB’nin Rusya’ya ardarda ekonomik,siyasi ve askeri yaptırım paketleri açmasıyla pekişmiştir.
Nihayet ABD Temsilciler Meclisi’nin Ukrayna kriziyle ilgili Rusya’ya birçok yaptırım uygulanmasını öngören 758 sayılı kararın kabul edilmesiyle, ABD-Rusya arasında “Soğuk Savaş” tescil edilmiş bulunuyor.
*
Kararla, Rusya’nın uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını yasaklayan BM Antlaşmasına,1994’te Budapeşte Memorandumu ile yükümlendiği Ukrayna’nın bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne karşı sorumluluklarına riayeti,
Kırım’ın ilhakına son vermesi, Ukrayna ile imzalanan 1997 Karadeniz Filosu ve Karakolları Antlaşmasına uyması isteniyor.
Rusya’nın saldırgan politikasına Gürcistan,Moldova ve tüm ülkelerde son vermesini, aksi taktirde ekonomik,siyasi ve askeri baskıya alınmasını, enerji ihracaatının ve ticaretinin engellenmesini öngörüyor.
ABD Başkanı Obama’ya yükümlülüklerini ihlal eden Rusya Federasyonu’na hesap sorulması çağrısında bulunmanın yetkisini veriyor.

*
Yaptırım, insandan ulusa ilişkide bulunulan topluluktan çıkarılmadır, sosyo-ekonomik ve kültürel olarak yalnız bırakma suretiyle dış dünyadan koparılmadır.
Yaptırımın bireyden geliştirilen deneyimi, bir ülkenin fikri ve uygulamalarının yasaklandırılması ve cezalandırılmasını yönelik uluslararası anlaşmalarla ülkelere de yansıtılıyor.
Tarihsel sürecinde yöntemleri Auschwitz’lerden, Irak Ebu Gureyb’den, Afganistan Bagram’dan, Guantanamo’dan geliştirilmiştir ve deneyimlerin ışığında Şili’de, Venezuella’da, Kuzey Kore’de, Irak’ta,İran’da,işte  Rusya’da; insandan-ulusa ya da ulustan-insana uygulanıyor.

*
Bugünlerde Amerikan Haberalma Teşkilatı’nın, 11 Eylül sonrasında gizli merkezlerde yaptığı işkencenin boyutlarını gösterir Senato İstihbarat Komite’sinin raporu dünyayı dehşete sürüklüyor.
Şüphelilerin ilk dakikadan itibaren tokatlanarak,duvara ittirilerek,180 saate kadar uykusuz bırakarak,çırılçıplak soyularak sorgulanması,
Tutuklananlara çıplak tur attırmalar,uzun süre elleri havada kelepçeli durmaya zorlamalar, ağızlarına kumaş gerilerek basınçlı suya tutulmaları,matkapla süpürgeyle tehdit edilmeleri, çocuklarına-eşine ya da annelerine  tecavüz tehditine uğramaları ve daha neler neler; bir kez daha dünya’nın Amerikan değerlerini düşünmesine ve tartışmalara yol açıyor.

*
Ya, yaptırımların ulustan insana indirgenmesi?
İnsanlık adına bir an olsun, mesela 2003′ de Irak’ın işgal edilmesinin ardından uygulanan yaptırımların hatırlanması gerekiyor.
ABD Irak’a yaptırımları dayatmaya karar verdiğinde bunu dünyaya “Irak’ın kendi ordusunu güçlendirmesini engellemek” amaçlı olarak sunmuştu.
Birleşmiş Milletler, Irak’ın ithal ettiği bütün malları ordunun ve devletin işine yarayıp yarayamayacağına göre değerlendirecek ve geçiş izni buna göre verilecekti.
Mesela,çocuk aşılarından kimyasal silah, elbiselik kumaştan asker üniforması yapılabilirdi,su tankerleri zırhlı askeri araçlara dönüştürülebilir, telefonlar orduda kullanılabilirdi!
Giderek her şey,ayakkabı yapımı için gerekli malzemeler, sigara üretmek için yapıştırıcı, dikiş ipliği, gıda paketleme malzemeleri, tıbbi malzeme, pamuk ve tuz’un dahi ülkeye girişi yasaklandı.

*
Elektrik üretimi düştü,halkın suya erişimi azaldı; elektrik olmaksızın hiçbir tesis çalışmıyor; su, çöpler ve kanalizasyonları arıtmak imkansızlaşıyordu.
Irak’ta musluklardan su değil bakteri, mikrop ve virüs akıyordu.
Elektrik ve su hatları çalışmaz hale gelince sağlık sistemi de vuruldu, hastanelerde hijyen, su ve atık sorunları içinden çıkılmaz boyutlara ulaşırken kolera,tifo gibi salgın hastalıklar dört bir yanı teslim aldı.
Ekonomik yaptırımlar Irak’taki pek çok insanın Afrika’nın en kurak bölgelerindeki insanlardan daha az yemek yemesine neden oldu.
ABD Irak Ulusundan başlayarak beher Irak vatandaşına, yaptırım adı altında sanki  işkenceye tutarak açlıktan,hastalıktan ölmesine neden olurken,aslında soykırım uyguluyordu…

*
ABD,şimdi bunca insanlık dışı deneyimden sonra Irak’taki yıkıma benzer sonuçlar almak üzere Temsilciler Meclisi’nin Rusya’ya birçok yaptırım uygulanmasını öngören kararıyla;
Aslında Ukrayna’daki gelişmeler bahanesiyle NATO’ya ait kara, hava ve deniz birliklerinin altyapısını Polonya’da, Baltık bölgesinde, Karadeniz ve Baltık Denizi açıklarında  Rusya sınırlarına doğru kaydırararak genişlemeyi, bunu teminen Rusya’nın askeri ve ekonomik potansiyelini ve sosyal sermayesini baltalamayı hedefliyor,insan değerini sıfırlıyor…


*
Devlet Başkanı V.Putin, Federasyon Konseyi’ndeki konuşmasında ABD ve AB’nin Rusya’ya karşı yaptırımlarına karşı restleşmeyi ortaya koyan,bu restleşmenin silahlı çatışmaya dönüşme potansiyelinin ve yaptırımların ekonomik,sosyo-politik sonuçlarının hem Rusya,hem Batı’yı etkilemesine karşı orta vadeli stratejisini açıklıyor.
Rusya, Batı ile uzun sürecek bir cepheleşmeye girmiştir, ne olursa olsun Kırım’da kazanımlar tahkim edilecektir,diyor.
Belli koşulların yerine getirilmesi halinde Doğu Ukrayna’nın Ukrayna’ya ait olduğu, Ukrayna’da kısmi bir uzlaşmanın bile Avrupa’nın doğusunda tam ölçekli sıcak savaş tehlikesini bertaraf edebileceğine işaret ediyor.
Rusya’nın Batı’nın dışında uluslararası bağlantılarını çeşitlendirileceğini, yaptırımlar ve düşük petrol fiyatlarının avantaja çevrilerek küçük ve orta ölçekli işletmeler üzerindeki kısıtlamaların hafifletileceğini,devletin ekonomide daha aktif bir rol  oynayacağını ve Rus halkının vatansever birliğinin güçlendirileceğini bildiriyor.
*
Putin taviz vermiyor, o’na göre Amerika ve Batı hiçbir zaman Rusya’nın güçlenmesini istememekte, güçlendiği zaman da Rusya’yı çevrelemektedir.
Batı’nın yaptırımlarıyla Hitler’in Rusya’yı işgali arasında paralellik kurmanın abartılı olmadığına inanıyor, buna karşılık içe kapanmayacakları ve yabancı düşmanlığı yapmayacakları sözünü veriyor.

*

Doğrusu, hiçbir ülkenin başkalarının kaygılarını ve çıkarlarını dikkate almayan benmerkezci bir tutum almaması, tüm ülkelerin sadece kendine karşı değil aynı zamanda tüm uluslararası topluma karşı sorumlu olması gereğinden sorumluluk bilincini yükseltmesi gerekiyor.
ABD ise insanlık dışı deneyimlerinden hareketle, “Bir virüsün bir bombadan dahi etkili olduğu” kanaatini sürdürüyor…12.12.2012


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir