Rusya ile hangi sorunları çözdük?…

NECDET BULUZ  - 7593

NECDET BULUZ 

Rusya Devlet Başkanı Putin, 10 Bakanı ile birlikte günübirlik Türkiye ziyaretinin yankıları sürüyor. Uzun süre de sürecek gibi görünüyor. Özellikle Rusya’nın Amerika ve Batı’nın ambargosu altında oluşu ve ticaretin Türkiye’ye kayması bu ziyareti daha önemli hale getirdi.

Öncelikle şu iki noktaya bakalım:

Rusya ile ticari işbirliğimiz konusunda sorun yok. Enerjide Mersin-Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapımının Rusya’ya verilmesine karşılık, Putin’in doğalgazda % 6 indirim yapması bu ticaret anlayışına yeni bir boyut kazandırmıştır. Buna bir diyeceğimiz yok.

Amerika ve Avrupa’nın Rusya’ya uyguladığı ambargoya karşı Türkiye-Rusya ticaretinin artması ve Rusya’nın birçok tüketim malını Türkiye’den almaya başlaması da önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Buna da bir itirazımız yok.

İki ülke arasındaki ticaret hacmi bu yıl 33 milyar doları buluyor. Taraflar 2020 yılına kadar bu hacmi 100 milyar dolara taşıyacaklarını söylüyor. Petrol ve doğalgaz konusunda Rusya’ya bağımlıyız. Rusya’dan da turist ağırlamakta önde bulunuyoruz. Yılda 5 milyona yakın Rus turist Türkiye’ye geliyor. Bunların güzel gelişmeler olduğunu söylemeliyiz.

Her ne kadar bavul ticareti eskisi kadar hızlı bir gelişme göstermiyorsa da daha fazla Rus turistin Türkiye’ye gelmesi bavul ticaretinde aksayan kısımların kapatılmasında etkili oluyor.

Şimdi konunun ikinci bölümüne geçelim:

Dış politika konusunda Rusya ile birçok konuda ayrışıyoruz ve farklı görüşlerimiz ve düşüncelerimiz bulunuyor.

Bunların başında Suriye sorunu geliyor. Bizimkiler “Esad gitmelidir” derken, Rusya “Esad koltuğunu koruyacak ve biz Esad’ın yanındayız” diyor. Bu konuda bir görüş birliği sağlanabilmiş midir? Hayır.

Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ı Rusya’nın da desteği ile halen Ermeniler’in işgali altında bulunuyor. Rusya ikna edilmedikçe de bu işgalin sona ermesi mümkün görünmüyor. Bu toprakların Türk toprağı olduğunu göz önünde bulunduracak olursak bu konuda da bir görüş birliğine varılmış mıdır? Türkiye, Dağlık Karabağ’ın işgalden kurtarılması konusunda Putin’i ikna edebilmiş midir? Hayır.

Bitmedi, sırada Kıbrıs sorunu var. Rusya, Kıbrıs sorununda Türkiye’yi hep işgalci olarak görüyor, Rum tarafına destek veriyor. Bu sorun halen devam ediyor. Aykırı görüşlerde birlik ve bütünlük yok. Kıbrıs konusunda tezlerimizi Putin’e kabul ettirebiliyor muyuz? Haklılığımızı ortaya koyabiliyor muyuz? Hayır.

Ukrayna-Kırım sorunu, Gürcistan’ın durumu konusunda da Rusya ile ayrı düşmekteyiz. Bu konularda da ortada bir uzlaşmaya gidildi mi? Hayır.

İsrail ile ilişkiler, Ortadoğu’daki gelişmeler, Gazze konusu ortadadır. Bu konularda da Rusya ile görüş ayrılıklarımızı sürüyor. Yapılan görüşmelerde bu konularda da adımlar atılmış, Rusya’ya tezlerimiz kabul ettirilmiş midir? Hayır.

3 milyonu bulan Suriyeli sığınmacı ile sıkıntılar yaşıyoruz. Bu konuda Rusya kılını bile kıpırdatmıyor. Putin, yapılan görüşmelerde “Biz de sığınmacı alarak sizin yükünüzü hafifletmek istiyoruz” diyebildi mi? Ya da biz böyle bir öneriyi ortaya koyup Putin’e kabul ettirebildik mi? Hayır.

Şimdi Putin’in ziyaretinin ticaretten başka hiçbir şey olmadığını görüyoruz. Bir yerde Rusya, kendi çıkarlarını ön planda tutmuş, görüşmeleri de bu çerçeve içinde tamamlamıştır.

Biz, ticari ilişkilere zaten bir şey demiyoruz, bunun gerekliliğini de savunuyoruz. Ancak, bunun dışında bizim için çok daha hayati olan meselelerimiz çözüm bekliyor. Bunların masaya yatırılması gerekiyor. Bununla yetinmeyip, sonuç alınmasını zorunlu görüyoruz.

Dış politikadaki ters görüşlere rağmen Rusya ile ticaret ve turizm alanında masaya oturup, birçok konuda anlaşma sağlanmasını başarılı bulduğumuzun da altını çizelim. Ama bu yetiyor mu?

Bir noktada Rusya’nın Amerika ve Avrupa’nın ambargosuna karşı Türkiye kartını oynamaya başladığını da söyleyebiliriz. Bu, Rusya’nın çıkarınadır. Eğer, böyle bir ambargo olmasaydı, aynı gelişmeler yaşanabilir miydi, bu da ayrıca sorgulanması gereken bir başka konu olarak önümüzde duruyor.

Görebildiğimiz kadarı ile Putin’in Türkiye ziyaretinde dış politikadaki tüm konular ve uyuşmazlıklar bir kenara bırakıldı ve tamamen ekonomiye yönelik çalışmalar ve anlaşmalar yapıldı. Her iki taraf da ekonomik çıkarlarını öne koymuş oldular. Bunu da her iki taraf yetkilileri “Başarılı olduk” açıklamaları ile dile getiriyor. Yorum sizlerin.

[email protected]

[email protected]

 

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir