Bu işin böyle olacağı belliydi…

Mustafa Kemal Atatürk

NECDET BULUZ 

AK Parti ile terör örgütü PKK’nın başı Öcalan arasında yürütülen “Barış süreci” bu kez öyle görünüyor ki direğe tam toslayacak. Çünkü AK Parti kadroları artık bazı gerçekleri görmeye başladı. PKK’nın silah bırakmayacağını, aksine daha da güçlenmeye başladığı ve bir halk ayaklanması için hazırlıklar içinde olduğu gerçeğini gördüler.

PKK ile masaya oturanlar ve onları destekleyenler şimdi “PKK işi iyice azıttı” demeye başladılar.

PKK, işi yani mi azıttı sanıyorsunuz? Süreç ile başlayan günden bugüne kadar Güneydoğu başta olmak üzere yakıp yıkan, “Silah bırakmayacağız” diyen, kadrolarını daha da genişletip güç kazanan PKK bugün süreçten öncesine göre daha güçlü ve daha tehlikeli hale gelmiştir.

Biz, aylardan bu yana yazıyoruz. PKK’nın ve yandaşlarının yaptıklarını kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bizi yönetenler, yaptıkları açıklamalarda “Hiçbir şeye inanmayın, Güneydoğu’da hayat normal ve söylentiler de provokasyona dönük” dediler.

PKK’nın Türk bayraklarını yakmalarını, Atatürk poster ve heykellerini yakıp yıktıklarını görmezden geldiler. Güvenlik güçlerine saldırılarını “Süreç zarar görmesin” diyerek geçiştirdiler. PKK ve gençlik yapılaşmalarının araç yakmalarını, yolları kapatıp kimlik kontrolü yapmalarını hiçbir şey olmuyormuş gibi değerlendirdiler.

Bu anlayış içinde kamu güvenliğinden söz etmek mümkün müdür?

Daha düne kadar bunları söyleyenler şimdi kalkmışlar “PKK işi azıttı” diyorlar. Yandaş medyaya da bunları yansıtıyorlar.

Çok uzaklara gitmeye gerek yok. 5-7 Ekim olayları PKK’nın bir ayaklanma provası niteliğindeydi. PKK ve yandaşları, siyasi uzantıları bu olayların daha da genişleyebileceğini ilan ettiler. Devleti sürekli tehdit altında tuttular.

Şimdi Başbakan Yardımcısı, PKK ile müzakerelerde etkili isim Yalçın Akdoğan kalkmış “PKK işi azıttı. Verilen sözleri tutmuyor. Eğer böyle devam ederse devlet olarak biz de gereğini yaparız. Devlet güçlüdür” diyor.

O zaman gereğini yapın. Niye bekliyorsunuz?

Bakın, bu yazının yazıldığı saatlerde Diyarbakır’ın her tarafına afişler asıldı. PKK’ya katılım için elaman aranıyor. Afişlerde “Şimdi değilse ne zaman? Sen değilsen kim? Haydi sen de gerillaya katıl” deniliyor.

Devlet içinde devlet, paralel yapı bu değil midir? Eğer, bugünkü hükümet buna izin vermeyecekse o halde daha niye bekliyor? Hani, paralel yapı ile her yerde mücadele edilecekti? Buna izin verilmeyecekti ne oldu?

PKK’lılar Silah bırakmayacağız” diyor. Tam tersini yapıyor. Bugün ortada bir süreç varsa bu terör örgütünün yaptığı nedir? Buna devlet olarak göz yumarsanız, yarın bu örgüt ile mücadele edemez hale gelirsiniz. Nitekim iç ve dıştan aldığı destek ile terör örgütü bugün devlet içinde devlet olmaya doğru yol alıyor.

PKK, yapılan açıklamalarda, asılan afişlerde PKK devletinin kurulması için içinde bulunduğumuz zamanın uygun olduğunu duyuruyor. Kafalarının içindekileri ortaya döküyorlar. Bu anlayış içinde olanlarla pazarlık yapılabilir mi? Barış için yol alınabilir mi?

PKK, bugün bu yapıya kavuşmuşsa, bunun en büyük sorumluluğu hiç kuşkusuz bugünkü hükümete aittir.

Bizi yönetenlerin bu yanlışı gördüklerini sanıyoruz. Yapılan açıklamalar bunu gösteriyor.

Bizim görebildiğimiz şudur:

Her iki taraf da birbirine kesinlikle güvenmiyor. Sürecin bu şekilde yürümeyeceğini de biliyorlar. “Süreci bitiren taraf biz olmayalım” anlayışı ile hareket ediliyor. Zaten zaman zaman bu işin duraklaması da bu anlayıştan kaynaklanıyor.

Bizi yönetenlerin “PKK ile hiçbir pazarlık içinde olmadık, hiçbir vaatte de bulunmadık. Söylenenlere itibar etmeyin.” açıklamalarına da inanmak istiyoruz. Ancak, olayların akışına baktığımızda bunun söylendiği gibi olmadığını da görüyoruz.

Yanı başımızda olanları görüyoruz. Etrafımız ateş çemberine döndü. Kuzey Suriye’de Kobani’de Kürt Devleti’nin sınırları çiziliyor. Kuzey Irak’taki Peşmergeler Suriye ile birleşmenin hesaplarını yapıyor. İçerideki PKK ve unsurları da bu havayı fırsata çevirmenin hesaplarını yapıyorlar. Bunlara sessiz kalınabilir mi? Bunları nasıl görmezden gelebiliriz?

Güneydoğu’daki hareketlilik ve Diyarbakır’daki afişlerle çağrıları hafife almamak gerekiyor. Devlet, devletliğini ortaya koymalı, yapılan açıklamalarda da kağıt üzerinde kalmamalıdır.

[email protected]

[email protected]

 

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir