YAHUDİ DEVLETİ İLE TÜRKİYE

28.11.2014 - gazze gaza

 


1.6 milyon hristiyan ve müslüman Filistin asıllısı olan İsrail’in Knetset’i, Çarşamba günü devleti bölgesel bir devlet şeklinde değil tüm dünya Yahudilerinin temsilcisi, etnik-dini bir devlet olarak tanımlayan kanun tasarısının görüşülmesine hazırlanıyor.
Bu çerçevede son dönemde yaşanan kargaşa ortamını da dikkate alan Başbakan Netenyahu, kamu düzenini sağlama gerekçesiyle İç Güvenlik paketini yürürlüğe koyuyor.
*
AKP Hükümeti de 6-7 Ekim Kobane eylemlerinin ardından kamu düzenini sağlama gerekçesiyle iç güvenlik paketini TBMM’ye sevketmiştir, yargı paketinin ise bu hafta yasalaşması bekleniyor.

*
İç Güvenlik paketi, İsrail karşıtı eylem girişiminde bulunanlara yönelik ağır yaptırımlar içeren 8 maddelik bir plana dayanıyor.
Terör eyleminde bulunduğu için gözaltına alınan kişilerin vatandaşlıkları ve oturma izinleri iptal edilirken, hakkında verilen hapis cezasını tamamlamalarının    ardından, İsrail dışındaki yerlere gönderilmesini,
Terör eylemi gerçekleştirenlerin evlerinin 24 saat içinde yıkılmasını öngörüyor.
-Terör gerçekleştirenlerin cenazeleri ailelerine teslim edilmeyecek,törensiz defnedilirken, akrabaların kabre yaklaşmasına izin verilmeyecektir.
-Provokatörler, taş atanlar ve yüzleri maskeli kişiler,Filistin bayrağı kaldıranlar haklarındaki yargı süreci tamamlanana kadar tutuklu kalacak,

-Terörü destekleyen yayınları basan matbaalar kapatılacak,
-Suç işledikleri kesinleşen terör eylemcilerinin suçun işlendiği günden itibaren 10 yıl süresince ehliyetleri ve sosyal hakları alınacaktır.
-Teröristlerin aileleri sosyal medya, herhangi bir yayın veya medya aracılığıyla yakınlarına desteklerini açıklamaları halinde vatandaşlıkları iptal edilecek ve Gazze’ye    gönderilecektir.
-İş sahiplerine,polisten çalışanları hakkında  terörden açılan bir emniyet dosyası olup olmadığını öğrenme imkanı sağlanırken,hakkında dosya açılmış  çalışanların,  tazminatsız işten çıkarılması sağlanacaktır.
*
İsrail tasarısı, “Politik İslami Sistem” olarak takdim edilen ve “kafirleri öldürüp dünyaya İslamı empoze etmeyi hedeflediğini”iddia eden,
Mesela, dünyadaki en son Yahudiyi öldürüp bir İslam devleti kurmaya çalışan “İslam Tugayları” nın bir bölüğü olan HAMAS, Müslüman Kardeşler, Hizbullah ve bir çok İslamcı terör örgütüyle kuşatılmış İsrail toplumunda;
Yaşanan kargaşa ortamı nedeniyle iş bulmakta zorlanan Filistin asıllı İsrail vatandaşlarının bu tasarı ile durumunun zorlaşmasına rağmen,
Her ideoloji,her siyasi duruş tarafından halkın güvenliği önceliğinde terörle mücadelenin hedeflenmiş olduğu şeklinde değerlendiriliyor.

*
Türkiye’de Başbakan Davutoğlu’nun ‘Kamu güvenliği her şeyden önemli’ söylemi ile savunduğu, Avrupa demokrasilerine dayandırdığı ve bir reform olarak sunduğu;
Fakat Esnaf ve Sanatkârlar Sürası’nda “Esnaf ve sanatkâr demek, ticaret yapan, alan – satan sırf ekonomik faaliyette bulunan insan demek değildir. Gerektiğinde asayişi tesis eden polistir, gerektiğinde adaleti sağlayan hakimdir, gerektiğinde de şefkatli kardeştir” diyerek toplumsal çatışmayı, linçi teşvik eden ve ‘Gezi Parkı darbedir’ düşüncesinde bir Cumhurbaşkanı’nın,
Ya da 4 eski bakanla ilgili yolsuzluk iddiaları üzerindeki çalışmalarına yayın yasağı getiren bir Meclis Komisyonu’nun bulunduğu bir ülkede,
AKP hükümetinin tasarı ile sadece terör örgütü, paralel yapıyla mücadeyi ve mensuplarını cezalandırmayı hedeflemediği fakat polise cezasızlık esasının getirilmesiyle ifade, toplantı ve gösteri özgürlüğünü ve demokratik hakları kısıtlamayı ya da devlet şiddetini yasal dayanağa  kavuşturmayı hedeflendiği savunuluyor.

*
Mesela, polisin gözaltı işlemini yapmasından sonra,derhal Cumhuriyet Savcısı’ndan talimat almak, savcının yakalama nedenini öğrendiğinde ‘gözaltına alın’ talimatı vermezse şüphelinin derhal serbest bırakılması zorunluluğu kalkıyor.
Savcıya verilen yetki  polise bırakılıyor, kişi 24 saate kadar gözaltında tutulabiliyor, 24 saatlik gözaltı sürecinde savcıya sadece bilgi vermek yeterli olurken, 24 saatin sonunda savcı gözaltı kararını 48 saat daha uzatabiliyor, bu suretle şüpheli 4 güne kadar hakim karşısına çıkmadan gözaltında kalabiliyor.
Bu durum terör örgütü ya da paralel yapının eylemlerinin ötesinde tüm eylemleri kapsarken, herkesin ifade, toplantı ve gösteri özgürlüğünün baskıya alınacağı anlamına geliyor.

*
TCK’da yakıcı ve patlayıcı madde olarak değerlendirilen molotof kokteyli,tasarıda saldırı silahı olarak değerlendiriyor.
Bu suretle polisin molotof kokteyli kullanılan eylemlere silahla müdahale etme yolu açılıyor, polis öldürdüğü biri için “Elinde molotof kokteyli vardı” şeklinde beyanda bulunması halinde cezadan sıyırıyor.

*
Ya da TCK’ya göre yüzü kapalı eyleme katılma durumunda eylemcilere 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilir, yüzün gazdan etkilenmemesi  için yüzün kapatılması durumunda ceza verilmezken,
Yeni düzenleme de maskeyle yüzünü kapatarak eyleme katılmanın kapsamı genişletiliyor, cezası 2,5 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasına çıkartılıyor.
Bu madde her türlü toplantı ve gösteri özgürlüğünün baskı altına alınmak istendiğini düşündürüyor.

*
Jandarma teşkilatı tümüyle İçişleri Bakanlığı’na bağlanırken,bu suretle devletin iç güvenlik teşkilatı tamamen hükümetin emrine geçiyor.
İktidar kolluk üzerindeki egemenliğini sağlamlaştırıyor ama hak ve özgürlükler  “AKP Faşizmi ” nin eline geçiyor.

*
TBMM’nin temel kanun olarak görüşeceği “Yargı Paketi”nin de bu hafta çıkması bekleniyor.
Kanun teklifiyle, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” da polisin yetkileri artıyor, ‘Kuvvetli Şüphe’ yerini ‘Makul Şüphe’ ye bırakıyor.
Bugünün CMK’sında, gözaltı için makul şüphenin aranacağı konusu “Kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığı”, tutuklama için “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular” şekline eşitleniyor.

*
Terör ve paralel yapıyla keskinleşen mücadelede Yargı Paketi olumlu görülse de, kişiye veya iktidara yakın olanlara özgü özel düzenlemelerin araya serpiştirildiği teklif ve tasarılarla asıl amacın gizlendiği gözden kaçmıyor.

Mesela, Yargıtay’ın daire sayısı 38’den 46’ya, Danıştay’ın 15’ten 17’ye çıkarılırken, iktidarın idari yargıdaki davalarını ayarlama ve kapatma amacı taşıdığı savunuluyor.
Bu suretle ekonomik değeri yüksek olan liman özelleştirmeleri, havaalanları gibi imtiyaz sözleşmeleri konularının da yürütmenin iradesi doğrultusunda sonuçlanmasının önü açılıyor.
Yasa ile hükümetin Yargıtay’da çoğunluğu sağlamayı hedeflediği, Ceza mahkemelerinin ihtisaslaştırılması yönündeki düzenlemedeki amacın gizli özel yetkili mahkeme oluşturmak olduğu da ileri sürülüyor.
*
Başbakan Netenyahu hükümeti, İç Güvenlik paketiyle Yahudileri ve Yahudi Devleti’nin  güvenliğini ve esenliğini,
AKP hükümeti ise İç Güvenlik paketi ve Yargı Yasası ile Türkiye’yi Türklerden korumayı,üst kimlik olarak tanımladığı İslam’a teslim etmeyi  hedefliyor…

28.11.2014


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir