TSK VE PARALEL YAPILAR

MGK toplantısında alınan kararlar çerçevesinde paralel yapılanmalar tasfiye ediliyor.
Etnik yapıyı istismar eden terör örgütü PKK'nın KCK  yapılanması ve dini istismar eden kişi ve odaklarla, özellikle Fethullah Gülen cemaatinin devlet unsurlarındaki yapılanmalarına son verilmeye çalışılıyor.
Cemaatin Genelkurmay Başkanlığı karargâhından tüm TSK'da yapılandığı eleştiri ve iddialarına gerekli adli ve idari incelemeler sürüyor. *
Kanal A TV'de Deşifre programına katılan emekli Yarbay Mustafa Dönmez,"Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ile ilgili konuşmak isterim. Cemaat, Özel hakkında hiçbir zaman konuşmaz. Halbuki tüm komutanlar hakkında eleştiri yaparlar. Eleştiri Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi  Akar için de gelmez. Neden gelmez? Türk halkına her şekilde yalan söyleyen bir cemaat askeri yargının başına bile çıkmış olsa elimde belgeler var; cemaatin silahlı kuvvetlerde güçlü olduğu söyleyeyim" diyor.</p>
<p>*
Dönmez'in paralel imasına Genelkurmay Başkanı Necdet Özel tepki gösteriyor, "TSK Milli bir ordudur"derken, yasal yollara başvuracağını açıklıyor.</p>
<p>*
Atatürk'ün "Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler,dervişler,müridler,meczuplar memleketi olamaz" direktifi ve Anayasa'da değiştirilemez Cumhuriyet'in Nitelikleri'ni belirten hükme rağmen,
Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen'in dini ve siyasi vizyonlarını ABD ve İsrail'in "İslam'ın siyasal sistem dışına itilmiş olması halinin yalnızca Türkiye'de değil, birçok İslam ülkesinde de toplumsal istikrarı sağlamadığı,ülke dinamiklerini tükettiği" öngörüsüne işbirlikçi kesildikleri, bu uğurda ABD ve İsrail'ın desteğiyle tüm sistemi kontrol altına alırken mütemadiyen mevcut anayasaya göre suç işlemeleri ve  parti-devlet oluşturmalarında,
TSK'nın en üst rütbedeki görevlisinden başlayarak kimi mensuplarının da bu suça iştirak etmiş olması ihtimali, "Milli Ordu" imajını yerle bir ediyor ki, eskaza bu sonuç dehşet veriyor...</p>
<p>*
Ortadoğu'nun, bir yanda İran Şii İslam Cumhuriyeti ve etkilediği hareketler, öte yanda Dünya Müslüman Alimler Birliği'nin," Suriye ve Irak'ta yaşananlar yalnızca İslami bir grubun olayı olarak açıklanamaz, bu büyük bir Sünni devrimidir" açıklaması doğrultusunda Sünni hareketlerle kuşatılmış hali küresel tedbir almayı gerektiriyor.
Bu yüzden ABD Başkanı Obama'nın "Tehlikede olan şey, Amerika'nın dünya haritasında yalnızca bir yer edinmesini sağlayan değil aynı zamanda tüm dünyayı aydınlatmasını sağlayan liderliğini sürdürüp sürdüremeyeceğiyle ilgilidir" düşüncesiyle belirlenen stratejisi doğrultusunda;
BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı karar ve ön cephedeki ortaklarını desteklemesiyle İslamcı terör örgütleri ve ideolojilerinin yok edilmesinin savaşımı veriliyor.</p>
<p>*
Bir yanda,"İslamın kararlı, dindar ve adil mezhepleri tarafından kazanılmış denetim ve titiz uygulama ana gerekliliktir. Bununla birlikte, yönetimin amacı insanın gelişmesini öyle bir yolla sağlamaktır ki, gelişim ilahi düzenin kurulmasına hizmet etsin.
Allah'a yolculuk ve insanın dini şekillenme yönetimlerinin gösterilebilmesi için insanın doğuştan gelen kapasitesinin ortaya çıkmasında istenen koşullar yaratılmalıdır. Bu hedefe, sosyal gelişim aşamalarında toplumun bütün kesimlerinin aktif ve geniş katılımı olmaksızın ulaşılamaz" ana fikrindeki anayasası ile  İran İslam Cumhuriyeti;</p>
<p>*
İşte, 2011'de Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun nükleer programına ilişkin raporunun ardından BM Güvenlik Konseyinin ilave kararları ile yaptırımlara tabi tutuluyor, sosyo-ekonomik ve kültürel olarak yalnız bırakılma suretiyle dış dünyadan koparılıyor.
İranlılar ülkelerinin yalnızlaşmasına  karşı değişim istemektedir, uluslararası yaptırımlar ve işsizlikten muzdarip olanlarla sistemden hâlâ kâr edenler arasındaki çatışma giderek yol alıyor.
Humeyni'nin karizmasında olmayan dinî lider Ayetullah Hamaney'in kontrolü, Cumhurbaşkanı Ruhani'nin katı pragmatik ve son yıllarda iç ve dış politikada yaşanan tahribatı onarmaya dayanan politikası karşısında eksik kalıyor, İslam Cumhuriyeti'nin ideolojisi, giderek o kadar büyük bir rol oynamıyor...</p>
<p>*
Ama İran İslam Devrimi hâlâ nükleer programıyla dünyayı ve tek mücadele yolu olarak İslam ve İslam Devletinin kurulması istemini fiziki bir çatışmaya girmeden İslam dünyasının önemli bir kısmını etkiliyor.
Nükleer programı uluslararası müzakere masasında umud vaadediyor ama Lübnan Hizbullah'ı Humeyni'nin öğretileri ve Hamaney'in yol göstericiliklerinin etkisinde,Humeyni'yi  dini ve siyasi önderi olarak kabul ediyor.
Filistin'deki İslami uyanışın büyük bir kısmı da İslam devriminin etkisindedir, HAMAS ve Filistin İslami Cihat Hareketi  İran'ın girişimlerinin tesirinde bulunuyor.
Hizbullah'ın,Filistin İslami Cihad Hareketinin ve HAMAS'ın etkisizleştirilmesine çaba gösteriliyor.</p>
<p>*
Arap Baharı takdimiyle İslam coğrafyası ekonomisinin pazar ekonomisine çekilmesine yönelik yeni bir sermaye birikim modelinin işletilmesi sürecinde,tıpkı Türkiye'de Erdoğan ve Gülen hareketleri gibi  İslamcı değer yargıları üzerinden islamcı burjuvazi oluşturmak, buna denk devlet  yapılanması ve rejimin sağlanacağı, kendi sivil toplum örgütleri, sendikaları,medyası ve anında harekete geçebilecek kamuoyu oluşturma mekanizmalarıyla;
Fas,Tunus, Libya,Mısır,Ürdün,Somali,Sudan'ın yeniden biçimlendirilmesi, bu suretle Şii İran'ın Sünni bir blokla dengelenmesi öngörüsü de geri çekilmiştir.</p>
<p>*
Mısır'da Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşler örgütünün Hürriyet ve Adalet Partisi'nin anayasası, "Çağdaş sosyopolitik etmenlerle beslenen İslam tarihinin ışığında müminler,ancak şeriatın tesisi aracılığıyla oluşacak ve onunla başarı şansı bulacak bir İslami ideoloji oluşturmak suretiyle  çözebileceklerdir " felsefesindeydi.
Bu felsefeye inanan Mursi'ye,şimdi idam cezası isteniyor ve Müslüman Kardeşler Örgütü ve mensupları her türlü faaliyetden yasaklanmış bulunuyor.</p>
<p>*
Türkiye'de de İslamcılık ideolojisi ve hareketiyle mücadelede herşey bir bir deşifre oluyor...
Fethullah Gülen'in Nisan 2012'de yayımladığı tebliğ'inde "Geniş kitleleri etkileyebilen Hizmet hareketinin partilere siyasetleri bazında destek vermesi ve gerekirse bunu geri çekmesi toplumsal sigorta mekanizması gibi düşünülmelidir" ifadesiyle tanıttığı  cemaatine karşı amansız mücadele sürüyor.
Yargı'daki imamlar,istihbarat ,emniyet, üniversite,medya ve devletin tüm kurumlarındaki  imamları teker teker tasfiye ediliyor.</p>
<p>*
Sıranın Fethullah Gülen'in darbeler öncesi, süreci ve sonrasında bazı tavır ve davranışlarını eleştirenlere verdiği "Aralarında olan vicdanlı ve demokrat kişiler hatırına darbe dönemlerinde bile hiç bir kuruma düşmanca yaklaşmadımı ve toptancı bir şekilde yıkıcı eleştirilerde bulunmadım. Bu tavrım darbeleri desteklediğim anlamına gelmez. Kötü ihtimallere tarihin dersi ve sosyopolitik realitelerin ışığı ile bakkıyorum.O nedenle  iyimserliğime, Ergenekon davalarının demokrasi yanlısı subay çoğunluğu olmasa açılamayacağı ve devam edemeyeceğini şahid olarak gösteriyorum " yanıtında gizli kalan; TSK'daki  imamların tasfiyesine geldiği görülüyor.</p>
<p>*
Org.Necdet Özer'in telaşının ise Başkomutan Atatürk'ün, "Bir Türk komutanının ordusunu kullanmaksızın,herhangi bir kötü tesadüf ve kötü şans eseri bile olsa düşmana esir düşmesini biz mazur görsek de ,tarih bunu asla affetmez ve affetmemelidir" veczinin, komutasındaki TSK'yı sorgulamaya başlamış olmasından kaynaklandığı anlaşılıyor. 
Çünkü, İslamcı ideolojiler tasfiye ediliyorsa bu kez bu sorulardan kaçış ihtimali  bulunmuyor...</p>
<p>24.11.2014
</p> - military askeri helikopter rus

 

MGK toplantısında alınan kararlar çerçevesinde paralel yapılanmalar tasfiye ediliyor.
Etnik yapıyı istismar eden terör örgütü PKK’nın KCK  yapılanması ve dini istismar eden kişi ve odaklarla, özellikle Fethullah Gülen cemaatinin devlet unsurlarındaki yapılanmalarına son verilmeye çalışılıyor.
Cemaatin Genelkurmay Başkanlığı karargâhından tüm TSK’da yapılandığı eleştiri ve iddialarına gerekli adli ve idari incelemeler sürüyor.

*
Kanal A TV’de Deşifre programına katılan emekli Yarbay Mustafa Dönmez,”Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ile ilgili konuşmak isterim. Cemaat, Özel hakkında hiçbir zaman konuşmaz. Halbuki tüm komutanlar hakkında eleştiri yaparlar. Eleştiri Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi  Akar için de gelmez. Neden gelmez? Türk halkına her şekilde yalan söyleyen bir cemaat askeri yargının başına bile çıkmış olsa elimde belgeler var; cemaatin silahlı kuvvetlerde güçlü olduğu söyleyeyim” diyor.

*
Dönmez’in paralel imasına Genelkurmay Başkanı Necdet Özel tepki gösteriyor, “TSK Milli bir ordudur”derken, yasal yollara başvuracağını açıklıyor.

*
Atatürk’ün “Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler,dervişler,müridler,meczuplar memleketi olamaz” direktifi ve Anayasa’da değiştirilemez Cumhuriyet’in Nitelikleri’ni belirten hükme rağmen,
Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen’in dini ve siyasi vizyonlarını ABD ve İsrail’in “İslam’ın siyasal sistem dışına itilmiş olması halinin yalnızca Türkiye’de değil, birçok İslam ülkesinde de toplumsal istikrarı sağlamadığı,ülke dinamiklerini tükettiği” öngörüsüne işbirlikçi kesildikleri, bu uğurda ABD ve İsrail’ın desteğiyle tüm sistemi kontrol altına alırken mütemadiyen mevcut anayasaya göre suç işlemeleri ve  parti-devlet oluşturmalarında,
TSK’nın en üst rütbedeki görevlisinden başlayarak kimi mensuplarının da bu suça iştirak etmiş olması ihtimali, “Milli Ordu” imajını yerle bir ediyor ki, eskaza bu sonuç dehşet veriyor…

*
Ortadoğu’nun, bir yanda İran Şii İslam Cumhuriyeti ve etkilediği hareketler, öte yanda Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin,” Suriye ve Irak’ta yaşananlar yalnızca İslami bir grubun olayı olarak açıklanamaz, bu büyük bir Sünni devrimidir” açıklaması doğrultusunda Sünni hareketlerle kuşatılmış hali küresel tedbir almayı gerektiriyor.
Bu yüzden ABD Başkanı Obama’nın “Tehlikede olan şey, Amerika’nın dünya haritasında yalnızca bir yer edinmesini sağlayan değil aynı zamanda tüm dünyayı aydınlatmasını sağlayan liderliğini sürdürüp sürdüremeyeceğiyle ilgilidir” düşüncesiyle belirlenen stratejisi doğrultusunda;
BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar ve ön cephedeki ortaklarını desteklemesiyle İslamcı terör örgütleri ve ideolojilerinin yok edilmesinin savaşımı veriliyor.

*
Bir yanda,”İslamın kararlı, dindar ve adil mezhepleri tarafından kazanılmış denetim ve titiz uygulama ana gerekliliktir. Bununla birlikte, yönetimin amacı insanın gelişmesini öyle bir yolla sağlamaktır ki, gelişim ilahi düzenin kurulmasına hizmet etsin.
Allah’a yolculuk ve insanın dini şekillenme yönetimlerinin gösterilebilmesi için insanın doğuştan gelen kapasitesinin ortaya çıkmasında istenen koşullar yaratılmalıdır. Bu hedefe, sosyal gelişim aşamalarında toplumun bütün kesimlerinin aktif ve geniş katılımı olmaksızın ulaşılamaz” ana fikrindeki anayasası ile  İran İslam Cumhuriyeti;

*
İşte, 2011’de Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun nükleer programına ilişkin raporunun ardından BM Güvenlik Konseyinin ilave kararları ile yaptırımlara tabi tutuluyor, sosyo-ekonomik ve kültürel olarak yalnız bırakılma suretiyle dış dünyadan koparılıyor.
İranlılar ülkelerinin yalnızlaşmasına  karşı değişim istemektedir, uluslararası yaptırımlar ve işsizlikten muzdarip olanlarla sistemden hâlâ kâr edenler arasındaki çatışma giderek yol alıyor.
Humeyni’nin karizmasında olmayan dinî lider Ayetullah Hamaney’in kontrolü, Cumhurbaşkanı Ruhani’nin katı pragmatik ve son yıllarda iç ve dış politikada yaşanan tahribatı onarmaya dayanan politikası karşısında eksik kalıyor, İslam Cumhuriyeti’nin ideolojisi, giderek o kadar büyük bir rol oynamıyor…

*
Ama İran İslam Devrimi hâlâ nükleer programıyla dünyayı ve tek mücadele yolu olarak İslam ve İslam Devletinin kurulması istemini fiziki bir çatışmaya girmeden İslam dünyasının önemli bir kısmını etkiliyor.
Nükleer programı uluslararası müzakere masasında umud vaadediyor ama Lübnan Hizbullah’ı Humeyni’nin öğretileri ve Hamaney’in yol göstericiliklerinin etkisinde,Humeyni’yi  dini ve siyasi önderi olarak kabul ediyor.
Filistin’deki İslami uyanışın büyük bir kısmı da İslam devriminin etkisindedir, HAMAS ve Filistin İslami Cihat Hareketi  İran’ın girişimlerinin tesirinde bulunuyor.
Hizbullah’ın,Filistin İslami Cihad Hareketinin ve HAMAS’ın etkisizleştirilmesine çaba gösteriliyor.

*
Arap Baharı takdimiyle İslam coğrafyası ekonomisinin pazar ekonomisine çekilmesine yönelik yeni bir sermaye birikim modelinin işletilmesi sürecinde,tıpkı Türkiye’de Erdoğan ve Gülen hareketleri gibi  İslamcı değer yargıları üzerinden islamcı burjuvazi oluşturmak, buna denk devlet  yapılanması ve rejimin sağlanacağı, kendi sivil toplum örgütleri, sendikaları,medyası ve anında harekete geçebilecek kamuoyu oluşturma mekanizmalarıyla;
Fas,Tunus, Libya,Mısır,Ürdün,Somali,Sudan’ın yeniden biçimlendirilmesi, bu suretle Şii İran’ın Sünni bir blokla dengelenmesi öngörüsü de geri çekilmiştir.

*
Mısır’da Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşler örgütünün Hürriyet ve Adalet Partisi’nin anayasası, “Çağdaş sosyopolitik etmenlerle beslenen İslam tarihinin ışığında müminler,ancak şeriatın tesisi aracılığıyla oluşacak ve onunla başarı şansı bulacak bir İslami ideoloji oluşturmak suretiyle  çözebileceklerdir ” felsefesindeydi.
Bu felsefeye inanan Mursi’ye,şimdi idam cezası isteniyor ve Müslüman Kardeşler Örgütü ve mensupları her türlü faaliyetden yasaklanmış bulunuyor.

*
Türkiye’de de İslamcılık ideolojisi ve hareketiyle mücadelede herşey bir bir deşifre oluyor…
Fethullah Gülen’in Nisan 2012’de yayımladığı tebliğ’inde “Geniş kitleleri etkileyebilen Hizmet hareketinin partilere siyasetleri bazında destek vermesi ve gerekirse bunu geri çekmesi toplumsal sigorta mekanizması gibi düşünülmelidir” ifadesiyle tanıttığı  cemaatine karşı amansız mücadele sürüyor.
Yargı’daki imamlar,istihbarat ,emniyet, üniversite,medya ve devletin tüm kurumlarındaki  imamları teker teker tasfiye ediliyor.

*
Sıranın Fethullah Gülen’in darbeler öncesi, süreci ve sonrasında bazı tavır ve davranışlarını eleştirenlere verdiği “Aralarında olan vicdanlı ve demokrat kişiler hatırına darbe dönemlerinde bile hiç bir kuruma düşmanca yaklaşmadımı ve toptancı bir şekilde yıkıcı eleştirilerde bulunmadım. Bu tavrım darbeleri desteklediğim anlamına gelmez. Kötü ihtimallere tarihin dersi ve sosyopolitik realitelerin ışığı ile bakkıyorum.O nedenle  iyimserliğime, Ergenekon davalarının demokrasi yanlısı subay çoğunluğu olmasa açılamayacağı ve devam edemeyeceğini şahid olarak gösteriyorum ” yanıtında gizli kalan; TSK’daki  imamların tasfiyesine geldiği görülüyor.

*
Org.Necdet Özer’in telaşının ise Başkomutan Atatürk’ün, “Bir Türk komutanının ordusunu kullanmaksızın,herhangi bir kötü tesadüf ve kötü şans eseri bile olsa düşmana esir düşmesini biz mazur görsek de ,tarih bunu asla affetmez ve affetmemelidir” veczinin, komutasındaki TSK’yı sorgulamaya başlamış olmasından kaynaklandığı anlaşılıyor. 

Çünkü, İslamcı ideolojiler tasfiye ediliyorsa bu kez bu sorulardan kaçış ihtimali  bulunmuyor…

24.11.2014


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir