“Süreci hızlandırın, yoksa…”

Mustafa Kemal Atatürk

NECDET BULUZ

 

Terör örgütü PKK ile başlatılan “çözüm süreci” beklendiği gibi hızlı biçimde gitmiyor. Ortaya çıkan bazı olaylar ve pürüzler, daha sonra Hükümet kanadından yapılan açıklamalar, bu sürecin daha da uzayacağını gösteriyor. Taraflar “Her şeye rağmen süreç devam etsin” diyor ama özellikle PKK ve siyasi uzantıları, süreç uzadıkça sabırsızlanıyor. Bu sabırsızlık da çeşitli tehditlerle dile getiriliyor.

“Her şeye rağmen” bu süreç devam eder mi? Sanmıyoruz. PKK tarafından suikastlarla ve kahpece işlenen cinayetler, Türk kimliği taşıyanlara, Türk bayrağı ve Atatürk heykel ve büstlerine yapılan saldırılar, yakma, yıkma, güvenlik güçleri ile çatışmaya girme, beklenen barış ortamını sağlamıyor.

Şunu da görmekteyiz:

İmralı, Kandil ve PKK’nın siyasi uzantıları son günlerde birbiri ile çelişkili açıklamalar yapıyor.

PKK’ya yakın olan bazı siteler, Kandil’den Karayılan tarafından yapılan son açıklamaları da yayınladı. Karayılan, açıklamasında “Türk Hükümeti, bizi oyalıyor. Süreç beklendiği gibi ilerlemiyor. Eğer, hala süreci hızlandırmayacaklarsa biz de başımızın çaresine bakacağız” diyor.

Açıkça tehdit yağdırıyor.

Nitekim PKK’nın siyasi uzantısı BDP’liler de aynı çizgide açıklamalar yapmaya başladılar. AK Parti Hükümeti’ni çözümün önünü tıkamakla suçlamaya başladılar. “Bizi oyalamaktan vaz geçin. Seçime kadar bu oyalama taktiği sürerse süreç sona erer. “şeklinde açıklamalar yapılıyor.

Konu ile ilgili olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı BDP’li Gültan Kışanak “Süreçte bir sıkıntı olduğu görülüyor. Öcalan’ın süreç ile ilgili tüm taraflara yaptığı bir çağrı var. Bu çağrıya Hükümet kanadı kulaklarını tıkamamalıdır” diyor.

Özetleyecek olursak, PKK ve siyasi uzantıları sürecin hızlandırılması için bastırıyor. Ancak, süreç neyi içeriyor, ortaya neler konulacak bunları kimse bilmiyor.

Kışanak “Sorunlarımız var ve bunlara çözüm bekliyoruz” derken, bu sorunların neleri içerdiğini de kamuoyu tam anlamı ile bilmiyor. Hükümet kandı ise yapılan açıklamalarda “Biz, karşı tarafa hiçbir söz vermedik” şeklinde açıklamalar yapıyor.

Özellikle Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın “ Biz, çözüm sürecine mahkûm ve mecbur değiliz. Bu süreç çökerse herkes bunun altında kalır” açıklamasına Kandil’den yanıt geldi. PKK’nın üst düzey yöneticileri” Biz de çözüm sürecine mecbur ve mahkûm değiliz. Her şeye hazırlıklıyız” diyorlar.

Yine tehdit dolu açıklamalar yapılıyor.

Zaten, İmralı’ya gidecek olan heyetin de bugüne kadar gitmemesi, bazı olayların ard arda gelmesi de bu sürecin önünü tıkayan nedenler olarak gösteriliyor.

BDP cephesinden ise, sürecin işlememesi halinde, 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi yine “Sokağa çıkma” çağrısı yapacağı haberleri geliyor. BDP’liler “Biz, sokağa çıkma çağrısı yapıyoruz ama yakmaya yıkmaya karşıyız. Bunu istemiyoruz” diyorlar.

6-7 Ekim olaylarında da aynı BDP’den aynı açıklama gelmişti. Biz, bunlara inanmıyoruz.

Bizi çok daha kuşkulandıran, gelecekte bir iç savaşa sürükleyebilecek tehlikeli adımların atılması ve provoke açıklamalar da endişelendiriyor.

Örneğin, geçenlerde Öcalan’ın yaşamını yitirdiği yolundaki iddia, bir anda ortalığın karışmasına neden oldu. Bu tür provokasyonlar ve söylenti ve iddiaları son derece tehlikeli buluyoruz.

Zaten, ortalık öylesine bulanık, öylesine patlayacak bir bomba gibi ki, her an her yerde beklenmedik olaylar gelişebilir.

Bunun yanı sıra, Doğu ve Güneydoğu’da birçok yerde asker ve polislere taşlı sopalı saldırıların gerçekleşmesi, güvenlik güçlerine yüzü maskeli teröristlerce suikastlar düzenlenmesi de sürecin tıkanmasında en büyük etken olarak gösteriliyor. Bütün bu olayların arkasında PKK’nın siyasi uzantılarının bulunması da ayrıca kafaları iyice karıştırıyor.

Konuyu biraz daha açalım:

PKK, eski gücünü ve varlığını yeniden ortaya koymaya çalışıyor. Kobani’de yaşananlar, PYD’nin öne çıkması, Peşmergelerin bugünlerde başrol oynamaya soyunması PKK’da bir panik havasının yaşanmasına yol açtı. Örgüt, bu nedenle geri planda kalmamak, güçlü olduğunu ispatlamak için ses getirici bazı olayları sahneliyor. Bu gerçeği de görmezden gelemeyiz.

Dikkat edilecek olursa Kandil, kendi başına hareket ediyor. Hükümete de sürekli olarak tehdit yağdırıyor. Halen silahlı gücü ile her türlü eylemin içinde olabileceğinin de mesajlarını veriyor. Kısacası “Biz hala güçlüyüz” demek istiyor.

[email protected]

[email protected]

 

 

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir