STRATEJİK KOBANİ

<p>Başkan Obama'nın, IŞİD'le mücadele stratejisini, NATO zirvesinde ülkelerin IŞİD'i yenilgiye uğratmak için yaptığı işbirliği taahhüdü oluşturuyor.
Hava saldırılarına ve havadan yardıma destek sağlanacak, yerel güçlere danışmanlık yapılacak ve istihbarat paylaşılacaktır.
Ancak Avrupa kamuoyunun kara harekâtına destek vermeyeceği düşünüldüğü için Ortadoğu'nun güvenliğini bölge ülkeleri sağlayacaktır.</p>
<p>*
Obama'nın stratejisinin açıklanmasıyla birlikte, bölge ülkelerinin hemen hepsinin Türkiye ile farklı nedenlerle sorunlar yaşaması, özellikle Kürdistan Sorunu konusunda nasıl bir siyasal görünümün oluşacağı sorusunu gündemde tutuyor.</p>
<p>*
Önce "BM'nin IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı  gerekli tedbirleri alma çağrısı" doğrultusunda,</p>
Türkiye Irak-Suriye tezkeresini; Irak'ın kuzey bölgesinde silahlı PKK terör unsurlarının varlığı:  Suriye ve Irak'ta diğer terör unsurlarının ortaya koydukları tehditte artış: Süleyman Şah Saygı Karakolu'na dönük güvenlik riskinin artması gerekçesi ve ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak amacıyla çıkarıyor.*
Sonra,tezkerede belirtildiği üzere hükümet, "Kürt Hareketini HDP/BBP ekseninde siyaset ile PKK terör örgütünü ayrıştıran" yeni bir stratejiyi öne sürerek, buna ilişkin bir taslağı HDP'ye vermiştir.
Taslağa göre, hükümet ilk aşamada İzleme ve Koordinasyon Kurullarını hayata geçirecektir.
İkinci adımı Şubat'da gerçekleşmesi planlanan PKK'nın geri çekilmesi oluşturuyor.
Geri çekilmeye bağlı olarak PKK'nin Türkiye'ye karşı silah kullanmaktan vazgeçtiğini açıklaması, geri dönüşlerin sağlanması, geri dönenlerin rehabilitasyon ve topluma kazandırılması, PKK'lıların tamamı değil ancak bazı isimlerine aktif siyaset yapma olanağının sağlanması yolunda yasal idari adımların atılması öngörülüyor.</p>
<p>*
O sırada, sınır hattına özel harekatçılar yerleştirilir ve sınır özel bir askeri alan haline getirilirken IŞİD Kobane'ye saldırmaya başlıyor...
Gerek IŞİD'in Kobani'ye saldırıları gerekse sınır ötesi tezkerenin meclisten geçmesi üzerine HDP/BDP  siyasi kanadından ve PKK terör örgütünden eylem çağrıları yapılıyor.
Her yerde protesto gösterileri yapılmaya başlamış,onlarca vatandaş hayatını kaybetmiş,çok büyük maddi zarar oluşmuştur.
Hükümetin durmaksızın,"Kobani'yi yöneten PYD neyse bizim için PKK'dır."
"PYD'ye silah verilirse, PKK'nın eline de geçer. Kobani'ye silah sevkiyatına karşıyız"
"Kobani'ye Türkiye'den silah ve orada savaşacak olanlar için koridor açmayız."
"Bizim için PKK neyse IŞİD' de odur. İkisine de karşıyız "
"Türkiye üzerinden PKK'ya başka ülkelerden silah ve savaşçı sevkiyatına izin vermeyiz" açıklamalarıyla ortalığı bulandırırken,ülke tam bir polis devletine dönüşmeye başlamıştır.</p>
<p>*
Özel yetkilerle donatılmış polisler her gün onlarca insanı gözaltına alıyor, sokak ortasında katlediyor,yüzlerce insan tekrardan siyasi operasyonlarla gözaltına alınıyor.
Ateşkes süreci olmasına rağmen PKK militanları üzerine  hava saldırısı düzenleniyor,PKK ağır tahrike uğratılıyor...</p> *
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Kürt Sorunu'nun barışçıl çözümünde siyaset-örgüt  ayrıştırılmasının farkına varmıştır.
Kobani merkezli gelişmelerin Türkiye'de yansımasıyla ilgili, HDP/BDP  siyasi kanadından ve PKK terör örgütünden yapılan eylem çağrılarını eleştiriyor.
Kürt Hareketinin siyasi kanadından yana tavır alıyor.
KCK Yürütme Konseyi Altan Tan'ı "Çarpık yaklaşımla ölümlerin üzerini örtme" çabalarının bir parçası olmakla suçlayınca da,bu kez A.Tan, eleştirilerinin  arkasında olduğunu belirterek, "Mazlum, zâlim gibi davranamaz" diyor!*
O arada Dışişleri Bakanı M.Çavuşoğlu "Peşmerge'nin Kobani'ye geçmesi için yardımcı oluyoruz. Kobani'nin düşmesini hiç arzu etmedik" açıklaması yapınca,
PKK karşısına bir yandan Batı'nın desteğini, diğer yandan da Türkiye'nin desteğini elinde bulunduran Mesud Barzani'nin KDP'sini ve peşmergelerinin,"İŞİD terörüyle mücadele" görünümü altında Kobani'ye yerleştirilmek istendiği anlaşılıyor.
Böylece Suriye'de AKP-KDP- ABD emperyalizmi bloku, farklı amaçlar güderek bir tek cephe oluşturmaya çalışıyor.</p>
<p>*
Hafta sonunda hükümet'in kendileriyle paylaştığı yol haritasının özeti niteliğindeki bir bölümü hafta sonu Kandil'e götüren HDP heyeti,
Bu kez  Kandil'in bu konuda "somut adımlar beklediği mesajını Abdullah Öcalan'a aktarmak üzere İmralı'dadır.</p>
<p>*
Öcalan,"Bugünden sonra bölgede demokratik siyasete, barışa ve çözüme inanan tüm yapı ve kurumların ciddi bir soruşturma ve yüzleşme sorumluluğuyla meseleye yaklaşmaları elzemdir.Bu temelde demokratik çözümün hayatiyetinin öneminin kavranarak müzakere temelli çabalara hız verilmesi ehemmiyet arz ediyor.Taraflara düşen görev birbirleriyle olan hukuklarını sağlam ve güvenli bir temele oturtmalarıdır. Bu yapılmadığı zaman içinden geçmekte olduğumuz sürecin derin bir darbeyle sonuçlanması kaçınılmaz olacaktır. Oysa bu topraklarda yaşayan bütün halklar ve inançlar için en önemli seçenek köklü bir demokrasi olmalıdır. Herkesin kavraması gereken gerçeklik topyekün mahvolmamıza yol açacak dinamikleri tersine çevirerek sadece halklarımızı değil bütün bölgeyi ve insanlığı demokrasi güneşi altında toplamaktır. Burada lâzım olan barışa ve demokrasiye güven, daha net bir irade ve cesur siyasi hamlelerdir" diyor... </p> Doğru söylüyor.*
PKK terör örgütünün yavaş yavaş lağvedilmesine yürünüyor, tıpkı İskoç Ulusal Partisi (SNP) gibi  BDP/HDP Kürt Ulusal Partisi misyonuna yol veriliyor. </p>
Geride  IŞİD ve dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın eylemleri sürüyor.</p> 23.10.2014</p> - 20150707 collective defence img 375

Başkan Obama’nın, IŞİD’le mücadele stratejisini, NATO zirvesinde ülkelerin IŞİD’i yenilgiye uğratmak için yaptığı işbirliği taahhüdü oluşturuyor.
Hava saldırılarına ve havadan yardıma destek sağlanacak, yerel güçlere danışmanlık yapılacak ve istihbarat paylaşılacaktır.
Ancak Avrupa kamuoyunun kara harekâtına destek vermeyeceği düşünüldüğü için Ortadoğu’nun güvenliğini bölge ülkeleri sağlayacaktır.

*
Obama’nın stratejisinin açıklanmasıyla birlikte, bölge ülkelerinin hemen hepsinin Türkiye ile farklı nedenlerle sorunlar yaşaması, özellikle Kürdistan Sorunu konusunda nasıl bir siyasal görünümün oluşacağı sorusunu gündemde tutuyor.

*
Önce “BM’nin IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı  gerekli tedbirleri alma çağrısı” doğrultusunda,

Türkiye Irak-Suriye tezkeresini; Irak’ın kuzey bölgesinde silahlı PKK terör unsurlarının varlığı:  Suriye ve Irak’ta diğer terör unsurlarının ortaya koydukları tehditte artış: Süleyman Şah Saygı Karakolu’na dönük güvenlik riskinin artması gerekçesi ve ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak amacıyla çıkarıyor.*
Sonra,tezkerede belirtildiği üzere hükümet, “Kürt Hareketini HDP/BBP ekseninde siyaset ile PKK terör örgütünü ayrıştıran” yeni bir stratejiyi öne sürerek, buna ilişkin bir taslağı HDP’ye vermiştir.
Taslağa göre, hükümet ilk aşamada İzleme ve Koordinasyon Kurullarını hayata geçirecektir.
İkinci adımı Şubat’da gerçekleşmesi planlanan PKK’nın geri çekilmesi oluşturuyor.
Geri çekilmeye bağlı olarak PKK’nin Türkiye’ye karşı silah kullanmaktan vazgeçtiğini açıklaması, geri dönüşlerin sağlanması, geri dönenlerin rehabilitasyon ve topluma kazandırılması, PKK’lıların tamamı değil ancak bazı isimlerine aktif siyaset yapma olanağının sağlanması yolunda yasal idari adımların atılması öngörülüyor.

*
O sırada, sınır hattına özel harekatçılar yerleştirilir ve sınır özel bir askeri alan haline getirilirken IŞİD Kobane’ye saldırmaya başlıyor…
Gerek IŞİD’in Kobani’ye saldırıları gerekse sınır ötesi tezkerenin meclisten geçmesi üzerine HDP/BDP  siyasi kanadından ve PKK terör örgütünden eylem çağrıları yapılıyor.
Her yerde protesto gösterileri yapılmaya başlamış,onlarca vatandaş hayatını kaybetmiş,çok büyük maddi zarar oluşmuştur.
Hükümetin durmaksızın,”Kobani’yi yöneten PYD neyse bizim için PKK’dır.”
“PYD’ye silah verilirse, PKK’nın eline de geçer. Kobani’ye silah sevkiyatına karşıyız”
“Kobani’ye Türkiye’den silah ve orada savaşacak olanlar için koridor açmayız.”
“Bizim için PKK neyse IŞİD’ de odur. İkisine de karşıyız “
“Türkiye üzerinden PKK’ya başka ülkelerden silah ve savaşçı sevkiyatına izin vermeyiz” açıklamalarıyla ortalığı bulandırırken,ülke tam bir polis devletine dönüşmeye başlamıştır.

*
Özel yetkilerle donatılmış polisler her gün onlarca insanı gözaltına alıyor, sokak ortasında katlediyor,yüzlerce insan tekrardan siyasi operasyonlarla gözaltına alınıyor.
Ateşkes süreci olmasına rağmen PKK militanları üzerine  hava saldırısı düzenleniyor,PKK ağır tahrike uğratılıyor…

*
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Kürt Sorunu’nun barışçıl çözümünde siyaset-örgüt  ayrıştırılmasının farkına varmıştır.
Kobani merkezli gelişmelerin Türkiye’de yansımasıyla ilgili, HDP/BDP  siyasi kanadından ve PKK terör örgütünden yapılan eylem çağrılarını eleştiriyor.
Kürt Hareketinin siyasi kanadından yana tavır alıyor.
KCK Yürütme Konseyi Altan Tan’ı “Çarpık yaklaşımla ölümlerin üzerini örtme” çabalarının bir parçası olmakla suçlayınca da,bu kez A.Tan, eleştirilerinin  arkasında olduğunu belirterek, “Mazlum, zâlim gibi davranamaz” diyor!*
O arada Dışişleri Bakanı M.Çavuşoğlu “Peşmerge’nin Kobani’ye geçmesi için yardımcı oluyoruz. Kobani’nin düşmesini hiç arzu etmedik” açıklaması yapınca,
PKK karşısına bir yandan Batı’nın desteğini, diğer yandan da Türkiye’nin desteğini elinde bulunduran Mesud Barzani’nin KDP’sini ve peşmergelerinin,”İŞİD terörüyle mücadele” görünümü altında Kobani’ye yerleştirilmek istendiği anlaşılıyor.
Böylece Suriye’de AKP-KDP- ABD emperyalizmi bloku, farklı amaçlar güderek bir tek cephe oluşturmaya çalışıyor.

*
Hafta sonunda hükümet’in kendileriyle paylaştığı yol haritasının özeti niteliğindeki bir bölümü hafta sonu Kandil’e götüren HDP heyeti,
Bu kez  Kandil’in bu konuda “somut adımlar beklediği mesajını Abdullah Öcalan’a aktarmak üzere İmralı’dadır.

*
Öcalan,”Bugünden sonra bölgede demokratik siyasete, barışa ve çözüme inanan tüm yapı ve kurumların ciddi bir soruşturma ve yüzleşme sorumluluğuyla meseleye yaklaşmaları elzemdir.Bu temelde demokratik çözümün hayatiyetinin öneminin kavranarak müzakere temelli çabalara hız verilmesi ehemmiyet arz ediyor.Taraflara düşen görev birbirleriyle olan hukuklarını sağlam ve güvenli bir temele oturtmalarıdır. Bu yapılmadığı zaman içinden geçmekte olduğumuz sürecin derin bir darbeyle sonuçlanması kaçınılmaz olacaktır. Oysa bu topraklarda yaşayan bütün halklar ve inançlar için en önemli seçenek köklü bir demokrasi olmalıdır. Herkesin kavraması gereken gerçeklik topyekün mahvolmamıza yol açacak dinamikleri tersine çevirerek sadece halklarımızı değil bütün bölgeyi ve insanlığı demokrasi güneşi altında toplamaktır. Burada lâzım olan barışa ve demokrasiye güven, daha net bir irade ve cesur siyasi hamlelerdir” diyor… 

Doğru söylüyor.*
PKK terör örgütünün yavaş yavaş lağvedilmesine yürünüyor, tıpkı İskoç Ulusal Partisi (SNP) gibi  BDP/HDP Kürt Ulusal Partisi misyonuna yol veriliyor. 

Geride  IŞİD ve dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın eylemleri sürüyor.

23.10.2014


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir